Tarzan Efsanesi geri döndü

Alexander Skarsgard

BABAMIN iDOLÜ OLAN TARZAN, BU SEFER OĞLU

◊ Öncelikle tebrik ederim, Tarzan sonunda ormanlarına geri döndü. Kaslardan başlasa sorularıma, nasıl dönüştünüz Tarzan’a?
- Kaslar için oldukça uğraştım. True Blood’un çekimlerinin son üç ayında günde 7 bin kalori almaya başladım. Sette çekim aralarında sürekli yemek yiyip ağırlık çalışıyordum. 12 kilo aldım, kas yaptım ama Tarzan’ın ormanda vücut geliştirici gibi değil, daha atletik görünmesini istiyordum. Vücudum istediğim kadar esnek de değildi. Eğitmenlerin yanı sıra koreograflarla da çalışmaya başladım. Daha doğal görünüme ulaşmam için egzersizlerime yoga, pilates ve koşu ekledik. Bütün gardırobumu değiştirmek zorunda kaldım. Bu proje için o kadar heyecanlıydım ki, 9 ay boyunca sosyal hayatımı bir kenara bıraktım, sette, sporda ya da evde dinlenerek vakit geçirdim. Sadece filme odaklanmak istedim.

◊ Neden bu proje bu kadar önemliydi sizin için?
- Babam çok büyük bir Tarzan hayranı. Çocukken parasını biriktirip her cumartesi Stockholm’da sinemaya gidip Tarzan’ın bölümlerini izlermiş. Ben çocukken bir gün filmi koydu ve “Seni en büyük idolümle tanıştıracağım” dedi. Birlikte klasik Tarzan filmlerini çok izledik. Aradan yıllar geçti, bu rol bana geldiğinde hemen babam ve çocukluğum aklıma geldi. Babamı hayal kırıklığına uğratmamak için çok iyi olmam gerekiyordu, o yüzden 9 ay dünya ile tüm ilişkimi kestim ve sadece filme konsantre oldum. Filmin Stockholm galası da olacak. Babamın idolü Tarzan bu sefer kendi oğlu. Filmi onunla izlemek ikimiz için de inanılmaz bir anı olacak.

◊ Tarzan, hayatı pahasına karısı için tüm tehlikeleri göze alıyor. Gerçek hayatta Alexander aşk için neleri göze alır?
- Karşında aşk için hayatının en aptal kararını veren bir adam var. 20 yaşındaydım, New York’un en iyi okullarından birinde tiyatro okuyordum. Tatil için İsveç’e gittim, bir kızla tanıştım. Hayatımın aşkı zannettim, o kız için okulu bırakıp İsveç’te kaldım. İlişkimiz 14 gün sürdü. Ayrıldıktan sonra okula dönmedim, bir kafede çalışmaya başladım. Oldukça romantik değil mi? Kısacası Tarzan kadar hayatımı tehlikeye atmasam da kendi koşullarımda aşk için çılgınlık yapabilirim.

Margot Robbie

TARZAN İLE BÜYÜYEN ÇOCUKLARDIK

◊ Tarzan’ın ardından “Suicide Squat” adlı filmle beyazperdedeki yerinizi alacaksınız. Hollywood’da önemli filmlerin ilk tercih edilen oyuncularından oldunuz. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Yaptığım bütün garip işlerden sonra buralara gelmek rüya gibi. Martin Scorsese’nin “The Wolf of The Wall Street” filminde rol almam hayatımı değiştirdi.

◊ Ne tür garip işler yaptınız?
- 10 yaşında çalışmaya başladım. Süpermarkette kasiyerlik, barmenlik, garsonluk yaptım, bulaşıkçılık, bebek bakıcılığı gibi daha bir sürü işte çalıştım. 17 yaşımda Melbourne’e taşındım, profesyonel olarak oyunculuk yapmak için aynı yıl “Neighbors” adlı dizide sadece misafir oyuncuyken devamlı oyuncu oldum.

◊ “Tarzan Efsanesi”nde Jane’i oynamak nasıldı?
- Tarzan ile büyüyen çocuklardık, bugün Jane hakkında röportaj veriyorum. Olağanüstü gerçekten. Jane karakterini oynayacak oyuncuyu ararlarken Warner Bros. için başka bir projede çalışıyordum. Aslında onlar beni her gün izliyorlarmış. Tabii benim hiçbir şeyden haberim yok. Diğer proje bitince Warner Bros.’dan aradılar ve “Tarzan’ın karısı Jane’i oynamanı düşünüyoruz” dediler. Daha sonra yönetmenimizle buluştum. Şimdi de işte buradayım! (Gülüyor)

Djimon Hounsou

SOKAKTA YÜRÜRKEN HAYATIM DEĞİŞTİ

◊ Sokakta yürürken ünlü tasarımcı Thierry Mugler tarafından keşfedildiniz. “Amistad”, “In America” ve “Blood Diamond” gibi başarılı filmlerde rol aldınız. Şimdi de “Tarzan Efsanesi”nin kadrosundasınız...
- (Gülüyor) Batı Afrika’da Benin’de doğdum. 12 yaşında babam, abim ile beni Fransa’ya yolladı okuyup doktor, avukat olalım diye. Sokakta yürürken hayatım değişti. Tarzan’a gelirsek, Afrika’da doğan herkesin kahramanındır Tarzan, ormanların beyaz kralı. Böyle bir ekibin parçası olmak güzeldi.

Christoph Waltz

QUENTIN TARANTINO’YA ÇOK ŞEY BORÇLUYUM

◊ Kötü rollerin Oscar’lı oyuncususunuz. Yine kötü bir karakter ile karşımıza çıkıyorsunuz. Nedir bu tip rollerde sizi çeken?
- Kötülerin nesi yanlış ki! Eğer hikayede bir kahraman varsa, onun karşısına kötüyü koymuyorsanız kahraman olmuyor. Biri bir şeylere mani olmaya çalışacak ki diğeri düzeltmeye çalışsın. Kariyerimin ilk yıllarında ne rol verirlerse oynadım, çünkü seçme şansımız yoktu. Quentin Tarantino’ya çok şey borçluyum, beni farklı yerlere taşıdı. Kötü roller üst üste denk geldi. Ayrıca iki Golden Globe ödülüm var, demek ki doğru rolleri seçiyorum. (Gülüyor)