Güncelleme Tarihi:
Dünyanın en uzun süredir ayakta duran monarşisi değişen dünyaya ayak uydurmaya ve hayatta kalmaya devam etmek istiyor. Ancak 70 yıl boyunca annesinin oturduğu tahta oturan Charles’ın monarşiyi modernleştirme niyetinde olduğu da biliniyor.
İngiliz halkı her ne kadar kraliyet büyük ölçüde bağlı olsa da artık monarşinin, diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi sadece sembolik bir hale gelmesini, devletin başı olmaktan vazgeçmesini ve şatolarda süren şatafatlı hayatların son bulmasını isteyen de çok. Bu da aslında alttan alta kraliyet ailesine verilen desteğin ve duyulan sempatinin günden güne erimesine sebep oluyor.
Tahta oldukça geç, 74 yaşında çıkan Charles’ın krallığı büyük oğlu William’a devretmesine ne kadar kaldığını elbette kimse bilmiyor. İngilizlerse monarşiyi tamamen modernleştirerek alaşağı edeceğine ve halkın sırtına binen bir yük olmaktan kurtaracağına inanılan William’ın bir an önce kral olmasını dört gözle bekliyor.
Charles, ömrü boyunca beklediği tahta kavuştuğu için mutlu olsa da aslında durumun farkında. Üstelik kraliyet ailesi artık adını pek anmasa da halkın gözünde hâlâ Prenses Diana’nın aileden kopuşuyla başlayıp trajik ölümüyle sona eren süreç taze. Ve Charles tahta oturup tacını takarken yanında Kraliçe Camilla olarak tasdiklenen yeni kraliçelerinin yerinde aslında Diana’yı görmek istediklerini hiç saklamıyorlar. Üstelik taç giyme töreniyle ortaya çıkan her fotoğraftan sonra hiç unutamadıkları sevgili prenseslerini her zamankinden fazla bile anmış olabilirler.
Neyse ki Kate var! Yani hem İngiliz halkı hem de tüm İngiltere basını bu fikirde birleşmiş gibi görünüyor. Diana’yı hiç tanıyamamış gelini, oğlunun sadık eşi ve torunlarının annesi Kate, zaten yıllardır onu her zaman hatırlatan ve onurlandıran isim olarak anılırken taç giyme töreni ve sonrasındaki kutlamalarda ortaya çıkan görüntüler artık bu fikri tam olarak herkesin zihnine mıhlamış durumda: Kate Middleton, Prenses Diana’nın ruhunu taşıyor! Ve tarihte kimseyi Diana’nın yerine koyamayan İngilizler ölümünün üzerinden çeyrek ası geçtikten sonra Kate Middleton’a ona seslendikleri gibi sesleniyor: Halkın Prensesi!
Bu durumda elbette Kate Middleton’ın yıllardır ortaya koyduğu zarafet, güzellik, kraliyet görevlerinde ortaya koyduğu güçlü figür etkili. Hiç tanışamadığı kayınvalidesinden her zaman duygusal bir şekilde bahseden ve anısına çok saygı duyan Kate Middleton, son birkaç gündür yapılan yorumlara göre taç giyme töreninde gözleri Diana’yı arayanlara derin bir nefes aldıran ve mutlu eden kişi olmuş durumda. Onun tüm davranışlarıyla, giyim kuşamı ve tavırlarıyla Diana’yı hatırlattığı ve mirasını başarılı bir şekilde taşıdığını söylemek mümkün.
Kate’in taç giyme töreninde giydiği Alexander McQueen tasarımı elbise ve pelerin hâlâ dillerde. Boynuna Kraliçe II. Elizabeth’in çok sevdiği, ona babası Kral VI. George tarafından hediye edilmiş, üç sıralı meşhur Festoon kolyesini takan Kate, Diana’yı da unutmamış ve kulağına Prenses Diana’nın çok sevdiği pırlantalarla süslü inci küpelerini takmıştı. Deyim yerindeyse “şovu” Kraliçe Camilla’dan çalan Kate Middleton’la ilgili olarak en çok dile getirilen onun artık kraliçelik tacını takan ve William’ın yanında tahta oturan kişi olarak görülmek istenmesiydi.
Kızı Prenses Charlotte’u kendisiyle bir örnek giydiren ve hem tören hem de kutlamalar boyunca çocuklarıyla kurduğu ilişki ve verdiği fotoğraflarla takdir toplayan Kate, Diana’nın ömrünün sonralarına doğru, yaşadığı mutsuz hayat yüzünden yüzü gülmeyen hale gelmiş, mutsuz ve halktan da uzaklaşmış halini de terse çevirdi ve halkın gözündeki gönüllerin prensesi imajını son kez öyle perçinledi ki çoğu kişi şimdiden onu kalbinde kraliçelik makamına yerleştirdi bile.
Kate’in bu konuda avantajı elbette talihsiz Diana’dan farklı olarak mutlu bir evlilik sürdürmesi ve eşi Prens William’la kurduğu sağlam ilişki var. Diana ne kadar mutsuzluktan harap olmuş durumdaysa Kate bir o kadar mutlu ve güçlü bir görünüm sergiliyor. Üstelik Diana’nın hayattayken sahip olmadığı bir teknoloji ve medya gücüne de sahip.
Taç giyme töreninin ertesi günü Windsor Şatosu’nun önündeki bahçede William’la birlikte ortaya çıktığı ve halkla kucaklaştığı anlar da bunun kanıtı gibi. Kate de Diana gibi kraliyet sıklığından gündelik şıklığa geçişi bir sihirbaz gibi çabukça kotarıyor, hatta halkın karşısına üzerine geçirdiği kot pantolonlar, rengarenk blazer ceketler, zarif babetlerle çıktıkça daha da büyük beğeni topluyor.
Pazar günü halkın arasına karıştığında verdiği pozlar, onu sevenlerle yaptığı sohbetler, çektirdiği selfie’ler hâlâ sosyal medyada paylaşılmaya devam ediyor. Normalde konumları gereği halkın gözünde dokunulmaz olan kraliyet üyesinin bir ferdi olmasına rağmen hayranları ona dokunuyor, sarılıyor hatta saçlarını okşuyor. Ve Kate tüm bu anlarda Diana’nın akıllara yerleşmiş hüznünü de siliyor ve bitmeyen gülümsemesiyle herkesin içini ısıtmaya ve kraliyetin her geçen gün azalan desteğini ve aileye duyulan sempatiyi parlatıp tekrar yerine koymaya devam ediyor…
Kraliyet uzmanları, yazarlar ve gazeteciler yaptıkları yorumlarda Diana’nın ölümünden çeyrek ası sonra yeni bir Diana doğuyor yorumlarını yağdırmaya devam ediyor. Ve herkesin Diana’ya canı gönülden seslendiği gibi insanlar artık Kate’e de kendiliğinden ve büyük bir sevgiyle “Halkın Prensesi!” diye seslenmeye başlıyor. Hem de oldukça gür bir sesle…