Güncelleme Tarihi:
2011’den 2019’a kadar X-Men, 2012’den 2015’e kadar da Hunger Games film serilerinde başrol oynayan Jennifer Lawrence, süper kahramanlı aksiyon sinemasının en gözde oyuncularından biriydi. 2010’da yönetmenlerin ve büyük stüdyoların dikkatini çektiği ilk filmi Winter's Bone’da oynadığında daha 20 yaşındaydı.
Yeteneği ve çalışma azmi yüksekti ve herkes onunla çalışmak istiyordu. Yer aldığı filmler dünya çapında 6 milyar dolar hasılat elde etmişti. 2012’de başrolünde yer aldığı Silver Linings Playbook (Umut Işığım) filmiyle En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını kazandığında artık Hollywood’un en büyük yıldızlarından biri haline geldi.
Dünya onu bir aksiyon filmi yıldızı olarak tanıyabilirdi ama Jennifer Lawrence dümenini büyük yönetmenlerin daha “ciddi” projelerine çevirdi ve bunun karşılığını da fazlasıyla aldı. İlk Oscar’ının ardından Altın Küre’den Bafta’ya daha nice ödüllere kavuştu ve adını Hollywood’un o meşhur “A Listesi”ne altın harflerle yazdırdı.
Daha 33 yaşında olmasına rağmen sektörün en aranan ismi haline gelen Jennifer Lawrence, tüm bu başarılarına rağmen ilk Oscar’ına kavuştuğu, 24 Şubat 2013’teki 85. Akademi Ödülleri töreninde yaşadığı talihsizlikle akıllara kazındı. Ödülün sahibi açıklandığında adını duyan ve sahneye çıkmak için hareketlenen genç yıldız yaşadığı talihsiz kazayla Oscar tarihine geçecekti…
Ancak yıllar sonra verdiği röportajlarda yaşadığı anın ne kadar zor olduğunu ve durumu idare edebilmek için ecel terleri döktüğünü anlatmıştı. Üstelik acaba bu konu artık bayatlar da insanlar sürekli konuşmaktan vazgeçer diye umarken gelecek yıl, 2014’teki 86. Akademi Ödülleri töreninde de benzer bir kaza yaşadı. Bu kez gösterişli kırmızı bir tuvalet giymişti ve bir kez daha ayağındaki uzun topuklu ayakkabılarla eteğine basınca yine kırmızı halıda tüm dünyanın gözleri önünde yere kapaklanıp dizlerinin üstüne yıkılmıştı.
Kimi magazin gazetecileri ve televizyon sunucuları “Acaba Jennifer Lawrence, ilgi çekmek için bilerek mi düşüyor?” tarzı konuşmalar yapmaya başladığında yıldız oyuncu birkaç etkinlikte daha takılmış, düşmüş ya da düşeyazmıştı. Kırmızı halı giysileri ve ayakkabılarıyla yürümekte ve merdiven çıkmakta zorlandığı artık tüm dünya tarafından kabul edilen Lawrence, artık bu konuda daha dikkatli davranmaya karar vermiş…
Cannes Film Festivali’nde yapımcılığını üstlendiği Taliban yönetimindeki Afgan kadınlarının durumunu gözler önüne seren filmi “Bread and Roses” için bulunan ve festivalde yarışan Anatomy of a Fall filminin kırmızı halısında boy gösteren Jennifer Lawrence, meşhur "Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer" atasözünün adeta canlı örneği oldu. Kırmızı halı için muhteşem bir kırmızı Christian Dior elbise giyen Jennifer Lawrence’ın şıklığı ve zarafeti tüm moda otoritelerinden tam puan aldı. Uzun sarı saçlarını açık bırakan, boynunda sadece zarif bir pırlanta kolye taşıyan ve doğal makyajıyla yaşının tüm güzelliğini ortaya koyan Jennifer Lawrence gerçekten de nefes kesici görünüyordu.
Merdivenden inerken bir yandan koluna giren görevlilere yaslanan bir yandan uzun eteklerini kaldırarak yeni bir kazayı engellemek isteyen Jennifer Lawrence’ın ayakları ortaya çıkınca herkes şaşkına döndü. Bu kez tedbiri elden bırakmak istemeyen Jennifer Lawrence, kırmızı halıya ayak bastığında giydiği elbisesiyle uyumlu kırmızı yüksek topuklu ayakkabılarından kaşla göz arasında kurtulup ayağına bir çift terlik geçirmişti. Hem de plajla giydiklerimize benzer, siyah plastik bir parmak arası terlik!
Alanda bulunan tüm fotoğrafçılar bir anda yıldız oyuncunun eteğinin ucundan görünen çıplak ayaklarına zoom yaptı ve boy boy fotoğraflarını çekti. Böylece de bir kez daha bir kazaya kurban gitmemek ve dile düşmemek isteyen Jennifer Lawrence bu kez de aldığı bu biraz aşırıya kaçan tedbirle, hiç istemese de bir kez daha gündeme gelmiş oldu, yine dile düştü ve artık unutulsun istediği meşhur “düşüşleri” herkes yıllar sonra yeniden hatırlattı...