Güncelleme Tarihi:
Sinem Kobal’la röportaj için menajerinin ofisinde buluşuyoruz. Baştan ayağa siyahlar içinde, saçlarını at kuyruğu yapmış. Yüzünde hafif bir makyaj ve kocaman gülümsemesi var.
DÜŞÜNMEDEN YAŞAYAN VAR MI?
İlk heyecanı Uğur Yücel, Meltem Cumbul ve Sarp Apak’la kamera karşısına geçtiği romantik komedi “Yaktın Beni” filmi. 16 Ekim’de vizyona girecek filmde “Senaryoda en çok ne etkiledi seni?” diyorum; “Uğur Yücel’in canlandırdığı Macit’i gerçek hayatta görsek ‘Aa deli mi bu adam’ diye içimizden geçiririz. Ve o çoğu insanın korkmadan ve düşünmeden yaşayan versiyonu. Bu anlamda çok kişiye dokunacağı yerleri var senaryonun. Herkesin aslında söylemek istediği, hissettiği şeyleri fütursuzca ortalığa seren biri’ diyor. Orada kesiyorum, “Sen de söyleyemeyenlerden misin?”, “Yer yer değişir, ne olduğuna bağlı” diyor. Anlıyorum, özeline girmeyecek. Zaten ilk günden beri özel hayatıyla ilgili konuşmuyor.
DİZİYLE 70’LERE DÖNÜYOR
Kendine en çok ne için haksızlık ettiğini öğrenmeye çalışıyorum; “Haksızlık etmemeye çalışıyorum, ettiğimi fark ettiğimde düzeltiyorum” diyor. Hazırlıklıyım! Özel hayat sorularına istediğim cevapları alamazsam diye kitaplardan cümlelerle gittim yanına; “Size bahşedilen yeteneği taşıyabilmeniz için inanmanız lazım. Çünkü yeteneğiniz yüzünden size ihtimam göstermek, sizi korumak yerine yerle bir etmek isteyecekler” demiş Ece Temelkuran diyorum. “Oralar bizim kontrol edebileceğimiz yerler değil, televizyon özelinde bakarsak çabuk tüketilen bir iş yapıyoruz. Bu yüzden ben kendi dünyamla alakalı kalmayı tercih ediyorum. Bir olay olduğunda başkalarından önce kendimi sorgularım.” diyor.