Güncelleme Tarihi:
*İşi gücü bıraktın, Londra’ya yerleştin, plak şirketi kurdun, ardından albümyayınladın. Bu ne hız!
- Spikerlik kariyerim kalmadı zaten. Biliyorsun kültür sanat muhabiriydim. Spikerlik de çok keyifliydi ama müzikle ilgili bir şeyler yapma hissi o kadar ağır bastı ki... Sonunda “hayatımda en çok yapmak istediğim şey bu” dedi.
*Hangi düşünceyle düştün yola?
- Prodüksiyon öğrenmek, plak şirketi kurmak, konser yapmak istiyorum diyerek yola çıktım.
*Sadece müzikle ilgilenmek miydi dert?
- Kesinlikle. NTV’ye destekleri için kalpten teşekkür ettim ve “artık gidiyorum” deyip gittim. Kültürel endüstriler gibi güzel bir alanda King’s College’da yüksek lisans başvurum da kabul oldu. Tamamen müzik sektörüne yöneldim. Plak şirketim Injazero Records’u kurdum.
*Yeter artık, benden bu kadar dedirten neydi?
- Aslında birikti birikti, sonra baktım artık olacak gibi değil, gittim. “Bu işi yapmadan ölmek istemiyorum” dedim. Hayatımın aşkı müzik. Gideyim, var olmaya çalışayım, en azından deneyeyim deyip gittim.
*Neden Londra?
- Müzik camiasının kalbinin attığı yerde olmak istiyordum. Orada yüzlerce bağımsız plak şirketi var, işi öğreneyim istedim. Bir gün Londra’da sokakta yürüyorum, Liam Gallagher geçti yanımdan. İki ay sonra ise Lana Del Rey ve Tom Odell ile aynı masada oturmuş muhabbet ediyorduk. İlk gittiğimde plak şirketinde çalışmaya başladım. Bir çocuğa albüm yapılıyordu, ben de ekipte yer alıyordum. O, Mercury ödüllerine aday oldu mesela. Bunlar inanılmaz şeyler.
*Remiks yapmaya ne zaman başladın?
- Hayatımda ilk kez bilgisayarda bir müzik sample’ladığımda o kadar mutlu oldum ki. Evin içinde deli deli dans ediyordum. Sonu ne olursa olsun onu yapabiliyor olmak bile beni mutlu ediyor. Bir de beğenilirse ne güzel.
*Plak şirketi kurdun, ofisin falan var mı?
- İlk başlarda vardı. Bir grafik tasarımcıyla paylaşıyordum. Şimdi evimin bir köşesine çalışma alanı kurdum, orada devam ediyorum. Bir de evimin karşısında Shoreditch House var. Müzik sektöründen bir sürü insan gelip gidiyor. Orada çalışmayı tercih ediyorum. Çok fazla insanla da karşılaşıp tanışma imkanım oluyor.
GAZETECİLİK FREELANCE DEVAM EDİYOR
* Londra’da hayat nasıl gidiyor?
- Uzun süre Apple Müzik’e, BBC’ye iş yaptım. Socrates dergisi için Slaven Bilic ile röportaj yaptım. NTV Spor için Avrupa Basketbol Şampiyonası’ndaydım. Freelance olarak gazetecilik devam ediyor yani... Onun dışında sporumu yapıp yazılarımı yazıyorum.
Ama plak şirketinin de çok işi var. Şimdi işleyişi görmek için bir başka plak şirketinde daha işe başlayacağım.
ÇOK YETENEKLİ DEĞİLİM, KİM SEVER DİYE BAKIYORUM
* Bir yandan karanlık buldum şarkıları, bir yandan da pop...
- Bir istikrar arayışında değildim. Bu parçaları yaptım, çıkarmak istedim ve çıkardım. 32 yaşından sonra rock star olacak halim yok sonuçta! Bundan sonra kendi kendime müzik yapıyorum. Yapabiliyor olmak bile benim için keyif.
* Nihayetinde müzik zevki subjektiftir.
- Öyle. Beni bir odaya sok, sabahtan akşama kadar Martin Garrix dinlet, pencereden atlamaya niyetlenebilirim. Ama binlerce insan para verip albümlerini alıyor, konserlerinde kuyruk oluyor. 18 yaşında olsaydım, arkamda bir şirket dursaydı, her şeyim planlanırdı. Ama ben planlamıyorum. O tür bir çarkın içinde değilim. Öyle bir alıcım da, yeteneğim de yok. Ben bunu yapıyorum. Bakıyorum kim sevecek, kim sevmeyecek.