Güncelleme Tarihi:
* Siz “Adı Efsane”ye ikinci döneminde dahil oldunuz, öncelikle hayırlı olsun diyelim. O süreç nasıl gelişti, biraz bahseder misiniz?
- Çok teşekkür ederim. “Adı Efsane”nin ilk sezondaki başarısını medyadan takip ediyordum. Bu sezon başında Sinan karakteri için teklif geldi. Hem karakteri hem de senaryoyu beğendim, bu şekilde dahil oldum.
* Canlandırdığınız Sinan karakterini sizden dinleyelim? Nasıl biridir, en sevdiğiniz özelliği nedir mesela?
- Sinan iyi bir karakter, iyi bir ağabey. Kendini geliştirip iyi bir kariyer yapmış, buna rağmen geçmişini çok iyi bilen biri. Yaşadığı yerleri bırakıp gitse de kimliğini unutmaması çok hoşuma gidiyor. Bizler her yere uyum sağlayıp her coğrafyada yaşayabiliriz ancak bizi biz yapan değerlerimizi ve kimliğimizi unutmamamız çok önemli bence.
ESKİ SOKAĞIMA DÖNÜNCE TUHAF DUYGULARA KAPILIYORUM
* Sinan, yıllar sonra eski mahallesine dönüyor. Siz öyle bir durumda ne hissederdiniz?
- Bana çok yabancı değil bu konu aslında... İzmir’in küçük bir mahallesinde doğup büyüdüm. 20 yaşımda ise İzmir’den ayrıldım. Şimdi o mahalleye ne zaman uğrasam çok buruk ve tuhaf duygular hissediyorum. Oraya ait olan bazı detayların zamanla değiştiğini, bazılarınınsa hiç değişmediğini görüyor insan.
* Sizin otomobillerle ilişkiniz de Sinan kadar iyi mi?
- Açıkçası benim otomobillerle kullanmak ve keyfini sürmek dışında fazla bir ilgim yok. Ancak geçen şöyle bir olay oldu, arabayla uğraşırken ellerime pas ve motor yağı bulaştı, birden çok eski yıllarıma döndüm. Ben Çınarlı Endüstri Meslek Lisesi’nde torna tesfiye bölümünde okumuştum, oradan mezunuyum. Oradaki kokuyu anımsattı bana. Okul yıllarım, sonrasında da çalıştığım atölyelerdeki ve fabrikalardaki günlerim geldi aklıma.
SİNAN KARAKTERİNİ ÇIKARMAKTA ZORLANMADIM
* Günlük hayatınızda hiç sonrasını düşünmeden hareket ettiğiniz olur mu?
- O günler evlenmeden öncesinde kaldı. Evlendikten ve baba olduktan sonra sorumluluklarınız ve hayata karşı bakışınız değişiyor. Programlı ve düzenli olmaya çalışıyor insan. Bir de hayat yoğun gittiği için sonrasını düşünmeden hareket edebilmem oldukça zor. Belki sadece yapabildiğim denize atlayıp birkaç kulaç sonrasını düşünmemek (gülüyor)...
* Bir karaktere nasıl hazırlandınız?
- Karakterin geçmişi, psikolojisi, özellikleri, yönetmenin istedikleri ve oyuncunun kafasında kurduklarıyla birlikte kolektif bir çalışmanın sonucunda karakter ortaya çıkıyor. Hem mesleğimi çok sevdiğimden hem de Sinan bana yakın bir karakter olduğu için bu süreçte zorlandığımı söyleyemem.
* Kadroya sonradan dahil olduğunuz için ekiple uyum anlamında herhangi bir sıkıntı yaşadınız mı?
- Devam eden bir projeye dahil olunduğunda elbette ilk başta bir uyum sağlama süreci gerekiyor. Fakat oyuncu arkadaşlarımın enerjisi sayesinde bu süreç çok uzun sürmedi. Çok sıcak karşılandım. Yönetmenimiz, reji, teknik ekip, kısacası herkes bu konuda bana çok yardımcı oldu. Çok çalışkan, eğlenceli, keyifli bir ekibe katıldım, şanslıyım.
BU İŞTE EMEKLERİMİZİN KARŞILIĞINI ALABİLİYORUZ
* “Adı Efsane”de canlandırdığınız karakter dışında en sevdiğiniz karakter hangisi? Neden?
- Karakterlerin hepsi çok güzel. Tayfa olsun, Naz olsun, hepsi çok güzel işlenmiş. Genç ekibin dışında usta oyuncularla birlikte çalışmak da çok keyifli. Şenay Gürler çok iyi bir oyuncu örneğin... Seyfi karakterini canlandıran Bülent Düzgünoğlu ve Gülsüm rolündeki Nurhayat Boz da çok eskilerden tanıdığım oyuncu arkadaşlarım. Kısacası hiçbirini diğerinden ayıramam...
* Son olarak “Adı Efsane” izleyicisine neler söylemek istersiniz?
- Keyifli ve sürükleyici bir proje. Herkes kendinden ve hayatından bir parça görebiliyor. Senarist arkadaşlar da çok özenli çalışıyorlar. Herkes gerçekten iyi bir iş çıkması için uğraşıyor. Bu anlamda “Adı Efsane” ekibinin emeklerinin karşılığını alabildiğini düşünüyorum. Hepinize iyi seyirler ve keyifli dakikalar diliyorum.
KENDiMi EKiBiN ABiSi GiBi HiSSEDiYORUM
* Çok genç bir kadro ile çalışıyorsunuz, genç oyuncular için ne söylemek istersiniz?
- Evet gerçekten çok genç oyuncularla çalışıyorum. İçlerinde yeni mezun olanlar da var, halen okula devam edenler de... Hepsi pırıl pırıl, enerjisi yüksek ve çok kabiliyetli gençler. Aynı zamanda çok da saygılılar. Bu kadar genç oyuncularla çalışınca insan yaşının farkına varıyor elbette (gülüyor). Ama ağabeyleri gibi hissetmek de güzel bir duygu, bana da çok keyif verdi. Gençlerle çalışınca tempo hep yüksek oluyor ve sette zaman su gibi akıp geçiyor.
SON 24 SAATTE NE OLDU?