Âşık olursam hemen nikâh kıyar çocuk yaparım

Mehmet Ali Bey, uzun bir aradan sonra yine “Çarkıfelek”le ekrandasınız. Öncelikle programı yeniden sunma fikrinin nasıl ortaya çıktığını sormak istiyorum...
- “Çarkıfelek”, çok sağlam bir formata sahip. İzleyiciyi de yarıştıran ve eğlendiren bir format bu. O yüzden evir çevir tekrar gündeme getir, tutuyor. Yurtdışında daha statik bir yarışmaydı. Hâlâ banttan yayınlanıyor oralarda, hatta 25 dakika gibi kısa bir süresi var. Biz bunu geliştirdik. Canlı yayın fikri de benden çıktı.

Canlı yayınlanmasının ne gibi avantajları var?
- Canlı yayın, izleyiciye o anki adrenalini, heyecanı hissettiriyor.

“Çarkıfelek”, sizinle özdeşleşmiş bir yarışma ama sizden sonra başka isimler de sundu. Yıllar sonra neden yine bu yarışmayla ekrana dönmeyi tercih ettiniz?
- Evet, “Çarkıfelek”e iki-üç yıl ara vermiş, başka bir program yapmıştım. Ama bu yarışma, yıllardır ramazanın geleneği olmuştu. Şimdi de baktık böyle bir arayış var, ortak bir karar alıp el sıkıştık.

Ramazandan sonra yayına devam edecek misiniz?
- Belli değil. Başta, sadece ramazan için düşündük. Ondan sonrasına ise karar veremedik. Belki haftada bir-iki gün yaparız.

BENİ DİRİLTMEK VEYA GÖMMEK GANİ MÜJDE’NİN TERCİHİ

Bir yandan program devam ediyor, diğer yanda Bodrum’da açtığınız Mali Bar’ın işleriyle ilgileniyorsunuz. Yorulmuyor musunuz bu tempoda?
- E kışın oturduk, dinlendik yeterince. Biz karınca misali yazın çalışıyoruz. Kışları yayıyorum kalçamı. (Gülüyor)

Bu kadar çok sinema filmi çekilirken, neden sizi uzun zamandır beyazperdede göremiyoruz?
- Yok öyle bir vaktim. Hem yarışma yapıyorum, hem sahnelere çıkıyorum... Çok yoğunum artık.

Hiç senaryo yazmayı denediniz mi?
- Senaryo heyecanım olmadı hiç. Olsaydı yazardım ve anasını ağlatırdım.

Gani Müjde, “Kahpe Bizans”ın devamını çekiyor. İkinci filmin kadrosunda yer almamak sizi üzdü mü?
- O, onun tasarrufunda olan bir şey. Filmin yaratıcısı o. İlk filmde beni öldürdü, diriltmek veya gömmek onun tercihi. Sinema filminde istersen ölmüş bir karakteri diriltebilirsin. Üzüldüm veya üzülmedim diye bir şey diyemem ama istese diriltirdi yani...

KEŞKE AYNI ANNEDEN ÇOCUKLARIMLA AYNI EVDE YAŞASAYDIM

Gelelim aile hayatınıza... Mehmet Ali Erbil nasıl bir baba?
- Çocuklarına çok düşkün bir babayım. Hâlâ oğluma sarılıp uyuyorum. Ben, baba sevgisine hasret büyüdüm. Tabii ki çok severdi beni ama aldığı terbiyeden, kültürden dolayı beni hiç kucağına almazdı, sarılıp öpmezdi. Bana sarıldığı, okşadığı bir fotoğraf görmek isterim belleğimde, ama yok. O yüzden çocuklarımı direkt sevgiyle büyütüyorum.

Eski eşlerinizle de aranız iyi, değil mi?
- Çocuklarımı doğuran kadınlar, benim için çok önemli. İyi eşler, daha doğrusu iyi anneler seçtim ben. Gözümü hiç arkada bırakmadılar.

Hayattaki en büyük ‘keşke’niz nedir?
- Keşke hiç ayrılmasaydım da anneleri farklı üç çocuğumla ayrı ayrı yaşamak yerine, aynı anneden çocuklarımla aynı evde yaşasaydım. Çok isterdim bütün çocuklarımla tek çatı altında yaşamayı. Anneleri farklı olduğu için ayrı yaşıyoruz, bu da çok zor bir baba için...

Çapkın bir adam olarak anılıyorsunuz. Bir kez daha evlenmeyi düşünür müsünüz?
- Her erkek kadar çapkınım ben. Aşık olursam da tekrar evlenirim. Anında nikâh kıyar ve hemen bir çocuk daha yaparım. Ben çocuk aşığı bir adamım.

STAND-UP’I ÖZLEDİM
Tiyatro kökenlisiniz. Siz de Sadri Alışık ve Müjdat Gezen gibi bir tiyatronuz olmasını istemez misiniz?
- Öyle bir şeye zamanım olmadı hiç. Mali Bar’ı açtım, benim yönelişim farklı! (Gülüyor)

Stand-up geçmişiniz de var ama artık sadece sunucu olarak çıktığınız sahnelerde güldürüyorsunuz...
- Bunu hatırlaman çok güzel oldu. Şimdi güzel bir oyun yazsalar da oynasam. Seyirciyle iletişim kurmayı, sahneleri çok özlediğimi açıkça söyleyebilirim. Ayakları sağlam bir projede yer almak isterim.