Güncelleme Tarihi:
◊ Büyük başarı yakalayan “Medcezir” dizisinden sonra bir sinema filminde rol aldınız. Ve verdiğiniz aranın ardından televizyon yerine dijital platforma iş yapmayı tercih ettiniz. Bu durum ilk etapta riskli gelmedi mi?
- İş seçerken şimdiye kadar hep yüreğimi dinlemeye çalıştım. Kendime sorduğum soru da hep “Bu senaryo, bu karakter beni heyecanlandırıyor mu?” oldu. Hiç bilmediğim bir dalda böylesine bir yetkinlik kazanacak olmak, hem ruhen hem bedenen beni disipline etti ve çok heyecanlandırdı. Bugüne kadar oyunculuğumu ve beni en çok motive eden nokta da budur; her seferinde yeni bir ben keşfedebilmek, sınırlarımı görmek... Ben bu kadar derinden heyecanlanıp, hissettiysem karakteri, bu duygular seyirciye de mutlaka geçecektir diye düşündüm. Tabii ki hepimizin korkuları vardır ama bir şeyleri değiştirmek istiyorsan cesur olmak zorundasın.
◊ Dijital platforma iş yapmaya nasıl ikna oldunuz?
- Özgün işler yapmak adına tek seçenek buydu. Dünya da artık buraya doğru gidiyor. Bu platformun başarıya ulaşacağına gerçekten çok inandım. Ve üzülerek söylüyorum ki; çalışma şartları açık ara çok daha iyi. Bu da gerek oyuncuyu, gerek senaristi, gerek yönetmeni, gerek ekibi motive eden bir şey tabii ki... Sektöre bir umut olduğunu düşünüyorum. Alıştığımız kalıpların dışında işler yapabilmek, daha cesur kararlar alabilmek için kurulmuş bir platform. Hepimiz için...
BEN BiLE iSYAN ETTiM
◊ Sosyal medyada aktif birisiniz. O mecrada gelen tepkileri takip ediyor musunuz? Özellikle “Fi”nin süresiyle ilgili nasıl yorumlar vardı?
- Instagram kullanmayı seviyorum. Tabii ki arada bakıyorum yorumlara nabzı ölçmek için. Şimdiye kadar okuduklarımdan anladığım kadarıyla tek sıkıntı yeni bölümleri beklemek. “Nasıl bu kadar bekleyeceğiz” diyenler oldu. Nitekim ben bile isyan ettim Twitter’dan “Nasıl beklenir 1 ay!” diye. (Gülüyor)
CANNES’DA HEYECAN YARATTI
◊ Geçtiğimiz günlerde Cannes’da düzenlenen MIPCOM fuarına katıldınız. Orada yapılan gösterimde tepkiler ve ilgi nasıldı?
- Gayet güzeldi. Oradaki insanları da şaşırttı ve heyecanlandırdı. Zaten konusu itibariyle çok zamansız ve mekansız bir iş. Her yerde izleyicisi olabileceğine inanıyorum.
DURU’NUN DEĞİŞİMİ BENİ HEYECANLANDIRIYOR
◊ Gelelim Duru’ya... Dizinin uyarlandığı kitabı okuyanlar ve “Fi”nin ilk üç bölümünü izleyenler, her ne kadar naif bir karakter gibi görünse de Duru’nun içindeki gücü ve başarı hırsını gördü. Sizin gördüğünüz Duru nasıl bir kız, anlatabilir misiniz?
- Duru, sahne aşkıyla yanıp tutuşan bir kız. Var olma amacı bu. Başka bir şey yapamaz. Öylesine tutkulu dansa, sahneye. Onu hırslı yapan en iyi olmak istemesi, mükemmeliyetçi oluşu. Deniz (Mehmet Günsür) birlikten güç ve başarı doğacağına inanırken, Duru hak ettiği değerin kendisine verilmediğini düşündüğü için onunla fikir ayrılıkları yaşıyor. Özünde çok naif ve hassas bir kızken; Can Manay’ın hayatına girişi ve tam da zaafı olduğu noktalardan onu vuruşuyla, bambaşka bir insana evriliyor. Hepimiz gibi çarpa çarpa, düşe kalka büyüyor. Beni de asıl bu değişim heyecanlandırıyor. Çok gerçek geliyor karakterlerin zaaflarıyla, yanlışlarıyla, eksikleriyle anlatılması.
◊ 60 dakikalık bir dizide rol almak, oyuncuya neler kazandırıyor? Süre kısalınca oyuncu açısından verimlilik artıyor mu?
- Az önce söylediğim gibi işin kalitesini artıran ve herkesi motive eden bir sistem. A’dan z’ye herkesin enerjisine, verimliliğine yansıyor. Oyuncuya sadece karakterinin tadını çıkarmak kalıyor.
◊ “Fi”nin 4, 5 ve 6’ncı bölümleri 21 Nisan’da (bugün) yayınlanacak. Heyecan var mı?
- Tabii, olmaz mı! “Fi”yi takip edenler gibi biz de ekip olarak oldukça heyecanlıyız.