Serenay Aktaş: Artık kendimi daha olgun hissediyorum

◊ Yeşil sahalar, “Survivor” derken şimdi de “Meryem” dizisinde rol alıyorsunuz. Sizi tanımaya başladığımız ilk günden bu yana ne gibi bir değişim gösterdiğinize inanıyorsunuz?
- Kendimi daha olgun hissediyorum. Şu anda yer aldığım “Meryem”, drama olması sebebiyle benim için ekstra önemli. Hayalimdeki rolü canlandırıyorum diyebilirim. Bu da kariyerim konusunda kendimi çok iyi hissettiriyor. Her şey dozunda ilerliyor; ne çok hızlı ne çok yavaş. Oyunculuk derslerine devam ediyorum. O derslerle daha da pişiyorum. Teknik olarak da “tam” olmak istiyorum çünkü ben bu işin okulunu okumadım. Setlerde öğrenmeye, gelişmeye başladım. Şu an geldiğim noktada hem karakterim hem kariyerim açısından kendimi daha olgun görüyorum.

◊ İçinde bulunduğunuz yoğun temponun üstesinden nasıl geliyorsunuz?
- Neyse ki uykuya aşırı bağlı, dayanıksız biri değilim. Bir de müzik dinlemek bana çok iyi geliyor. Müzik dinlediğimde motive oluyorum. Aynı zamanda spor yapmak da iyi geliyor. 30 dakika bile olsa, kendime ayırdığım bu zaman dilimiyle bütün yorgunluğum gidiyor. Üyesi olduğum spor salonu gece yarısı kapanıyor, bu da benim işime geliyor. Çünkü setten dönüşte kendim için bir şeyler yapmak istiyorum. Rahat rahat yorgunluğumu atıyorum o salonda.

GERGİNKEN ANNEM BİLE BANA BULAŞMAK İSTEMEZ

◊ Bu yoğunluk sizi rahatsız etmiyor mu?
- Hayır, hiç hem de! Ben sıkı çalışmayı ve bu yorgunluğu çok seviyorum. Sporcu disiplinine sahip bir kişiliğim, dolayısıyla spor olmadığı zaman gerginleşiyorum. Spor yapmadığımda kendimi kötü hissediyorum. Bu durumu fark edenlerden biri de annem. “Kızım, sen 1 haftadır spor yapmıyorsun, git biraz yap da rahatla, kendine gel” diyor. Gergin olduğum zamanlarda bana hiç bulaşmak istemediğini söyler. “Sporundan sonra konuşalım bunu” der. Spor benim için yorgunluğumu alan şey. Zayıf kalmak için spor yapmıyorum. Amacım sadece sağlıklı kalabilmek... Her fırsatta insanlara bu ikisi arasındaki farkı anlatmaya çalışıyorum.

◊ Aynı zamanda futbolcusunuz... Neden futbolu seçtiniz?
- 3 senedir futbola zaman ayıramıyorum aslında. Oyunculuğun çok zamanımı alması sebebiyle bırakmak zorunda kaldım. Bir de Ocak 2014’te arka çapraz bağlarım esnedi. Hatta “Survivor”a da sakat sakat katıldım. Futbola olan tutkumu anlatamıyorum. Çok seviyorum, sahaya çıktığımda aşırı heyecanlanıyorum. Bu tutkum çok küçük yaşta başladı. Babam beni omzunda Galatasaray’ın maçlarına götürürdü. O sayede herhalde iyice aklıma kazındı. Sonra mahallede top oynamaya başladım. Erkeklerle beraber mahalle maçlarına katılırdım.
Diğer taraftan bebeklerimle de oynardım ama... Dengeliydim yani (gülüyor)... Sahaya rujum, maskaram olmadan çıkmazdım!
Hatta bol bol parfüm sıkardım. Şişe biterdi neredeyse. Parfümümün markasını soranlar bile olurdu.

FUTBOLU BIRAKTIM AMA HÂLÂ HALI SAHAYA GİDİYORUM

◊ Tamamen bıraktınız mı?
- Söylemek üzücü ama tamamen bıraktım sanırım... Arada bir halı sahaya gidiyorum, sokakta ya da basketbol sahasında bile kendimi futbol oynarken buluyorum. Ama maça çıkmak gibi olmuyor bunlar tabii.

◊ Etrafınızdaki erkek arkadaşlarınız futbolla olan bu ilişkinize nasıl tepki veriyor?
- Kimse konduramıyor! Beni tanıdıkça daha da çok şaşırıyorlar. Sonra hemen futbol muhabbeti dönmeye başlıyor. Hoşlarına gidiyor aslında.

◊ Bir süredir de kickboks’la haşır neşirsiniz.
- Kickboks’a merakım çok yoktu. “Meryem” dizisindeki Burcu karakteri için başladım. Milli sporcumuz Doğukan Çınar’dan dersler aldım.
Teknikleri ve vuruşları doğru şekilde öğrendikten sonra antrenman sürelerini uzatmaya başladık.
Kickboks sahnesi olacağı zaman tekrar derse gidiyorum.

YALNIZ KALMAK BANA iYi GELiYOR

◊ Başarı yolunda en güçlü motivasyon kaynağınız ne?
- Yalnız kalmak hoşuma gidiyor ve bana iyi geliyor. Dua da ederim. Ayrıca spor yaparak kendimi toparlıyorum. Ama en büyük motivasyonum ailem. Her adımımı ailemi düşünerek atıyorum. Ben onlara hayranım.

◊ Kendinize dışarıdan baksanız, nasıl bir Serenay görürsünüz?
- Dışarıdan sert göründüğümün farkındayım. Ama aslında hiç sert değilim. Sanırım bu sertliği keskin yüz hatlarım veriyor. Oysa içimde naif bir Serenay var. Çok hassas ve duygusalım. “Survivor”da samimiyetsiz bulunduğum bile oldu. Çünkü yüzümdeki net görüntüye bunu konduramıyorlar. Görüntüde yumuşak bir imaj çizmediğim için karakterimle bağdaştıramıyorlar.

NE YALAN SÖYLEYEYİM ABUR CUBURU SEVİYORUM

◊ Yemekle aranız nasıl?
- Çok iyi! Can boğazdan gelir (gülüyor)... Yemek yemeyi gerçekten çok seviyorum. Mesela bir hafta çok güzel besleniyorum, zararlı şeylerden uzak duruyorum ama o haftanın sonunda kendime istediğim şeyleri yeme konusunda izin veriyorum. Ödül gibi yani. Ne yalan söyleyeyim, abur cuburu seviyorum, ödül günlerimde de değerlendiriyorum zaten!

◊ Yemeden duramam dediğiniz yiyecekler var mı?
- Peynir! Kahvaltıda 3-4 çeşit peynirim mutlaka vardır. Peynir kadar olmasa da yumurta da bu kategoriye giriyor.

◊ Çikolata?
- Garip gelebilir ama çikolata yemeden durabilirim. Ben daha çok sütlü tatlı delisiyim!

BEN MASUM SEKSİYİM

◊ Kendinizi güzel ve seksi buluyor musunuz?
- Etrafımdakiler masum bir seksiliğe sahip olduğumu söylüyor. Seksapelite ayıp bir şey değil. Çünkü seksi olmak için çabalamanız gerekmez. Bir bakıştadır, beden dilindedir, kaşının şeklindedir, bunların dışında asıl enerjinizdedir. Seksapelitenin gösterilmesi için dekolte giyinmek ya da bir erkeğin kaslarını göstermesi gerekmez. Bu enerjinizde varsa vardır, kendiliğinden ortaya çıkar. Güzelliğe gelince... Ben kendimi çok güzel bulmam ama çok farklı olduğumu bilirim. Son zamanlarda sokakta görenler “Sen ne kadar masum bir yüze sahipsin” diyor. Güzelliğim için anneme teşekkür ediyorum ama bana soracak olursanız ben masum seksiyim diyelim.

◊ Güzelliğinizi korumak için özel bir bakım ritüeliniz var mı?
- Makyaj anlayışım maskaradan ve doğal görünen fondötenden ibaret. Haftada 1-2 kere Türk kahvesi telvesiyle peeling yapıyorum. Annemin bir alışkanlığı bu aslında... Temizleme köpüğüm ve nemlendirici kremim de günlük uyguladıklarım arasında. Ayda bir cilt bakımına gidiyorum.

 

SON 24 SAATTE YAŞANANLAR