Samimiyet testini geçtim

* Albüm fotoğraflarında her yaştan halin var. Bir anlamda nostalji yaşamışsın. Kimin fikriydi bu?
- Ben fotoğrafları kafamda tasarlarken, Nihat Odabaşı Instagram hesabımda paylaştığım fotoğrafları çok beğendiğini söyledi. Sonra birkaçını seçip onlardan bir kolaj yaptı. Ön ve arka kapakta daha ulaşılmaz bir Sinan varken; içeride ulaşılabilir ve gerçek Sinan kendini gösteriyor. O yüzden konseptimiz ikisinin birleşimi oldu.

* Yeni fotoğraflarda daha olgun bir Sinan var gibi... Bir sene öncekinden epey farklı...
- Ben klip için Nihat’a gittim, akşam 9’da gittiğim toplantı sabah 11’de bitti.

* Neden o kadar uzun sürdü ki?
- Çünkü prova çekimleri yaptık. Bir anda kalktı, kendi gömleğini, pantolonunu getirdi. “Saçlarını elinle tut, şapkayı çıkar” dedi. Bir kare çıktı, inanamadık. Sadelik ve doğallığın bana çok yakıştığını, bazen ekstra hazırlık yaparak bilinçsizce kendimi çirkinleştirdiğimi gördüm. Ne kadar az hazırlık, o kadar güzellikmiş...

* Anlamadım, kendini nasıl çirkinleştiriyorsun?
- Sabah yataktan kalktığım anki halimle çok daha tatlı bulurlar mesela beni. Ama önemli bir yere gitmek için hazırlanırken, dozu erkeklerin de, kadınların da kaçırdığını düşünüyorum. Mesela kadınlar en çok, arkadaşlarının düğününe giderken çirkinleşirler! O yüzden sadelik en güzeli.

* Bir yandan da seksilik var...
- Seksiliğin sırrı da abartıya kaçmamak... Artık bunun bilincindeyim.

* Normalde kendini seksi ve olgun mu bulursun; yoksa çocuksu yanın mı ön plandadır?
- Bu özelliklerim kendi içinde devamlı kavga ediyor. Birleştikleri zamanlarda ise son derece tatlı bir çocuk ortaya çıkıyor.

AŞKTA İDDİALI BİR ÇOCUĞUM
* “Tabi Tabi” klibinde umursamaz bir adam görüyoruz. O tavır normal hayatında da var mıdır?
- Vardır. İşimle ilgili çok takıntılıyım ama günlük hayatta ufak tefek konuları kafaya takmam, umursamam. Çünkü sevenlerim, şarkılarım, müziğim beni her konuda, her ortamda toparlar.

* Çok da eleştiri alan birisin. Onları umursamıyor musun?
- Hem de hiç umursamıyorum!

* Aşıkken nasıldır Sinan Akçıl?
- Ben aşkta iddialı bir çocuğum. Hüznümü de, mutluluğumu da dibine kadar yaşarım. Bazen canım yansa da, dibe vursam da hiçbir zaman kaybetmedim. Çünkü bunlar bana şarkı sözü ve müzik olarak döndü.

* Dibe vurduğun zamanlarda şarkı yazarak mı iyileştirirsin kendini?
- Kesinlikle... Ertesi güne de hiçbir şeyim kalmaz. Zaten kaydettikten sonra o şarkı açık uyurum. Onun verdiği mutlulukla uyanırım ve bu en büyük kalkan olur bana.

* “Olsun Bakalım” şarkında çok sabırlı bir aşık var. Sen aşkta o kadar sabırlı mısındır?
- O, gözlemlerim sonucu ortaya çıkan bir şarkı. Açıkçası ben o kadar sabırlı olabileceğimi sanmıyorum. Çok yakın bir arkadaşım iki aşk arasında kalmıştı ama ikisiyle de ilgili sıkıntıları vardı. Kimsenin ne istediği belli değildi. Karşı taraf özür dileyip duruyordu, arkadaşım da “Olsun bakalım” deyip bir şans daha veriyordu. Şarkı ortaya çıktı, sevilmeye başladı ama ben o ilişkiden hâlâ umutlu değilim!

BENDE ŞEYTAN DEĞİL MELEK TÜYÜ VAR!
* Bu albüm sanki daha romantik olmuş. Yeni aşkın etkileri mi bunlar?
- Doğru. Diğer albümlerimin yüzde 70’i gözleme dayalı, yüzde 30’u benim hayatımdandı. Bu kez yüzde 80-90’ını kendi yaşadıklarımdan yazdığım bir albüm çıktı ortaya. O yüzden kalbimdeki her şey eserlere yansıdı. Hızlı şarkılarımda bile gözü dolan arkadaşlarım var. Sahici bir albüm oldu.

* Bu albümü nasıl adlandırıyorsun?
- Bu benim samimiyet testini geçtiğim albümdür. Çünkü düşünmeden, umarsızca ve içimden geldiği gibi bir iş oldu bu... O yüzden bu albüm benim bugüne kadarki özetimdir diyebilirim.

* Seni sevenler de, sevmeyenler de neredeyse tüm şarkılarını biliyor. Nasıl oluyor bu? Şeytan tüyü mü var sende?
- Onlar beni sevmiyor ama şarkılarımı bildikleri için ben onları seviyorum. Biz ona melek tüyü diyelim!

* Sana nasıl bir kadın şarkı yazdırır?
- Sade, bana bir şeyleri anlatabilmek için ekstra çaba sarf etmeyen, kalbini görebildiğim ve o kalpten çok etkilendiğim kadınlar bana şarkı yazdırabilir.

* Sen şarkı yazarak hayatındaki kadını mutlu ediyorsun. Seni karşındaki kişi nasıl mutlu eder peki?
- Ona söylediğim şarkıyı, bir saniye bile gözlerini gözlerimden ayırmadan dinlese zaten benim için tamamdır, o testten geçmiştir. Çünkü o şaşkınlık, mutluluk ve hüznü 4 dakika boyunca onun gözünde izleyebilirim. Aslında şarkıyı söylüyor gibi gözükürüm ama analiz yapıyorumdur.

MÜZİK ELEŞTİRMENLERİNİ SEVİYORUM ARTIK
* “Ebru Şallı benim egolarımdan arınmamı sağladı” demişsin. Önceden yapıp da şimdi yapmadığın ne var?
- Uyanır uyanmaz saçıma jöle sürmüyorum artık. Onun dışında ekranda, yakınlarımın arasında olduğum gibi davranmayı başarabiliyorum. Rahatladım yani... Aslında kasılmanın ne kadar yorucu bir şey olduğunu gördüm.

* Bir de onun için “kutsal kadın” diyorsun. Hangi yönleriyle kutsal?
- İnsan hayatında çok kutsal saydığı bazı varlıklar vardır. Eş, sevgili, çocuk gibi. Herkes kendi kafasında bir kutsallık tarifi yapabilir. Ben de yaptım ve onu bu şekilde konumlandırdım. İyi ki de yapmışım. Benim için anneannem de, annem de kutsal kadınlardır. Ebru da bu kişilerden biri.

* İlk zamanlarda bu ilişki yüzünden çok eleştiri aldınız.
- O eleştiriler aşkımızı pekiştirdi bizim. Eleştiri iyidir. Ben de hayatım boyunca eleştirilerden beslenmiş bir çocuğum. Aşkta da, işte de böyle. Eleştiri beni büyüten gıda...

* Eleştirilerden besleniyorsun yani.
- Aynen öyle. Müzik eleştirmenlerini bile sevmeye başladım bu albümle beraber. Eskiden “Benimle müzik konuşamazlar. Bir cam bardağı yere atsalar ben notasını basabilirim. Onlar daha cam bardaktan bir yudum su almadılar” diye hava atıyordum. Şimdi bütün bu egolarımdan arındım. Hepsiyle karşılıklı müzik konuşmaya da hazırım. Bir toplantı yapılsın ve isteyenler gelsin, karşılıklı konuşalım. Seviyorum artık onları.

SİGARAM, İÇKİM YOK GÜNDE 8 SAAT UYURUM
* Hiç şarkı dinlemiyormuşsun, neden?
- Tam olarak öyle demek istemedim. İyi bir yönetmenin sinemada rahat edememesi gibi bir durum benimki. Bir şarkıda çok fazla detay duyduğum için beynimi durduramıyorum. O yüzden çok dikkatli dinlemiyorum. Kimin şarkısı olursa olsun eğlenmeye bakıyorum. Çünkü detaya takılırsam şarkı olmaktan çıkıp inceleme laboratuvarına dönüyor.

* Günlük hayatta en çok ne zaman “Tabii tabii” dersin?
- Şu aralar “Albümün gidişatından memnun musunuz?” sorusuna “Tabii tabii” diyorum. Ama normalde bu lafı en çok yardımla ilgili kelimelerde kullanırım. “Benim için bunu yapabilir misin?” gibi sorular yani...

* Günde kaç saat uyuyorsun?
- Eskiden sabaha karşı 5-6’da uyuyup, öğlen 2-3’te kalkıyordum. Son bir senedir günde 8 saat uyku düzenini oturttum. Çünkü bize enerji lazım. Zaten sigara, içki kullanmıyorum. Her gün düzenli spor yapıyorum. Bunlar da hayata dair çok önemli artılar. Lütfen herkes mümkün olduğunca bu kurallara uysun.

İLERİDE KENDİMİ OYNAMAK İSTERİM
* Kendine örnek aldığın, idol olarak gördüğan yabancı şarkıcılar var mı?
- İki Justin’i de (Justin Timberlake, Justin Bieber) takip ediyorum. Çok saygı duyduğum iki isim. Justin Bieber’ı yaşından dolayı küçümseyenlere, onun hayatını anlatan belgeseli izlemelerini tavsiye ediyorum. Her enstrümanı çalabildiğini, şarkıları kendi yazdığını görünce, saygıları artacaktır. Timberlake de 35’e doğru ilerlerken kendi karakterini buldu ve eskiden grup üyesi olarak bakılan çocuk, şimdi trend yaratan genç bir aile babası konumunda...

* Kliplerde oyunculuğunla da ön plandasın. Oyunculuk yapmayı düşünüyor musun?
- Kendimi oynayabileceğim veya müzikal içeriği olan dizi ya da sinema filminde rol almayı isterim ileride.

HAYRANLARIM BU KEZ İLİŞKİMİ DESTEKLİYOR
* Hayranlarının ilişkine tepkisi nasıl?
- Hayranlarımla aramızda karşılıklı bir fanatizm olduğu için başlarda korkmuştum açıkçası... Ama bu kez ürktüğüm gibi olmadı. 2008-2009’da Hadise zamanında yaşamıştım bunu. Bu kez tepki gösterenden çok “Sen mutluysan biz de mutluyuz” diyen oldu. Tek tük desteklemeyen çıkıyor ama genel olarak şu an aldığım destekten dolayı çok mutluyum.