Güncelleme Tarihi:
◊ Yeni işbirliğinin yüzüsünüz. Bu projenin sizin için önemi nedir?
- Önemini bilemem ama müthiş bir keyifti... Dondurma yemeyi çocukluğumdan beri çok severim. Yerken çocukluğuma döndüğümü söyleyebilirim. Moschino ve tabii Jeremy Scott ile çalışmak da çok güzeldi. Jeremy ile uzun zamandır arkadaşız. İnanılmaz bir tasarımcı, muhteşem bir arkadaştır o. Reklam filmi ve fotoğrafların çekimi benim açımdan tatil gibiydi.
◊ Madem dondurma dediniz, sorayım; nasıl bir dondurma olurdunuz?
- Meyveli sanıyorum. Hayır hayır, karamel demek istiyorum.
◊ Kafiyesinden dolayı mı?
- Cara-mel. Evet... En sevdiğim dondurma türü sanırım. Bir de o günkü ruh halime göre değişiyor.
◊ Reklam filmini bugün birlikte izledik. Size sormak istiyorum, nasıl buldunuz?
- Umarım bizim çekerken eğlendiğimiz kadar siz de izlerken eğlenmişsinizdir. “Release The Beast” (Canavarı özgür bırak) konsepti Jeremy Scott’a ait.
Bu çalışmada insanlara şartlar ne olursa olsun sınırlarını zorlamaları gerektiğini söylüyor. Birlikte çalışmak çok eğlenceliydi.
Moschino ekibi de çok sıcakkanlı. Çekimler sırasında çok keyifli zaman geçirmiştik. Tabii bolca da dondurma yedik.
◊ Arkadaşlığınız ne kadar eskiye dayanıyor?
- 6 yıl kadar oldu. Tanıdığım kadarıyla her zaman eğlenceli ve neşeli biri...
ZOR OLDUĞU SÖYLENEN iŞi iNADINA YAPARIM
◊ Yeni filminiz “Life in a Year”da, amansız bir hastalıkla savaşan, 1 yıl ömrü kalmış bir kadını canlandırıyorsunuz. Yönetmen Mitja Okorn’u arayıp bu rol için saçlarınızı kestirmeyi de siz teklif etmişsiniz.
- Eğer bir işin zor olduğu söylenirse, ben onu inadına yapıyorum (gülüyor). Evet, bu filmin senaryosunu okuduğumda, yönetmeni arayıp “Karakter için saçımı kazıtırım” dedim. Menajerim ve ajansım arayıp “Lütfen yapma” dedi. Ama bu karakteri en gerçekçi haliyle canlandırmak için saçsız olmanın ne demek olduğunu bilmeliydim. Ama aynı zamanda iyi görünmem de gerekiyordu. Bunu hiç dert etmedim. Açık konuşmam gerekirse saçımın bu halini çok sevdim. Saçsız olmanın beni özgür bıraktığını düşünüyorum.
◊ Filmlerde mi yoksa moda dünyasında mı kendinizi daha iyi ifade edebiliyorsunuz?
- Sinema, kendi kimliğimi rahatlıkla sergileyebileceğim bir alan değil. Bir kere İngilizim ve mecburen Amerikan aksanıyla konuşuyorum. Öte yandan modada, çok önemli insanlarla çalışınca, tanındıkça, insanlar çalışmalara benim yaratıcılığımı da katmak ya da fikirlerimi kullanmak istiyorlar. Ne diyeyim, ikisi de farklı ve iki alanda da kendini ifade etmen oldukça zor.
TÜRKiYE’YE GELMEYi ÇOK iSTERiM
◊ Özgün bir tarzınız var. Sıra dışı olmak sizin için neden bu kadar önemli?
- Bence herkes eşsiz... Genellikle rahat giyinmeyi, makyajsız olmayı tercih ediyorum. Moda sürekli değişiyor. Buna uyum sağlamak da bana eğlenceli geliyor.
◊ Bir de “Mirror, Mirror” isimli bir roman yazıyorsunuz. Sizin hayatınızdan da kesitler okuyacak mıyız?
- Henüz yazımını tamamlamadım ama tamamen kurguya dayalı bir kitap. Umarım çıktığında beğenirsiniz.
◊ Hiç Türkiye’ye geldiniz mi?
- Hayır ama gelmeyi çok isterim.