‘Rocky’yi bugün yazsaydım kimse beni görüşmeye çağırmazdı

Sylvester Stallone, sıradan bir aksiyon oyuncusu olmadığını on yıllar sonra yeniden kanıtladı. “Creed” filmindeki rolüyle Golden Globe kazandı. Ünlü oyuncu, o ana döndüğünde hâlâ heyecanlanıyor:
“Benim için duygusal bir andı. Çocuklarım ‘Rocky’ filminden sonra doğdular, sadece hikayeyi biliyorlardı. Şimdi durum farklı... O salonda etraflarına baktıklarında herkesin ayakta olduğunu ve babalarını alkışladıklarını gördüler. Bu çok özel ve unutulmaz bir olay.”

BİRDEN SAYGINLIK KAZANDIM

Sylvester Stallone ile ilk tanıştığım zamanı hatırlıyorum. Röportaj yapmaya başladığım ilk yıllardı ve o “Rocky” serisinin ilk filmini çekiyordu. Sözümü sakınmayıp karşımda kas yığını bir adam beklerken son derece derin birini bulduğumu söylediğimde gülümsemişti.
Yıllar sonra yeniden bir araya geldiğimizde ilk olarak o günü, o sohbeti anımsattım.
O tür kafa karışıklıklarıyla ilgili “İnsanlar ‘Rocky’yi benim yazdığımı hiç hesaba katmıyorlar. Ben bir yazarım, yaratıcı biriyim. Sadece oyunculuk yapmıyorum” dedi.
Ve ekledi: “Ama 35 milyon dolar bülçeli gişe rekortmeni ‘Creed’ sayesinde bunu anladılar. Gişeden 100 milyon dolar kazandık. ‘Rambo’ ve ‘Expendables’ (Cehennem Melekleri) serileri çok ses getirdi evet ama artık farklı roller de teklif ediliyor. Birden saygınlık kazandım.”

ÜNLÜ DEĞİL SADECE ŞANSLIYDIM

“Rocky” serisinden bu yana neredeyse 40 yıl geçti... Nostaljik sohbet devam ediyor ve Stallone ilk film için görüşmeye gittiği günü anlatmaya başlıyor:
“Rocky MGM’in teklifiydi ve yıl 1976’ydı. Görüşmeye gittiğimde, içten içe beni seçtiklerini biliyordum.
Ünlü bir isim değildim, sadece şanslıydım. Yönetmen, okur okumaz senaryoya aşık olmuştu. Günümüzde benim gibi elinde muhteşem bir senaryosu olan ama hiç tanınmayan biri, o kapıdan içeri girmeyi bile başaramayabilir.
O zamanlar durum farklıydı, karar veren kişiler içgüdülerine güvenirlerdi. Günümüzde her şey sayılara bağlı. İnsanların sosyal medya takipçilerinin sayısına bakıyorlar!”

ÜÇÜNCÜ EVLİLİKTE MUTLULUĞU BULDU

Geçmişi anıp da özel hayatı pas geçmek olmaz. Ne de olsa Stallone bir dönem aşk hayatıyla hep manşetlerdeydi. Ünlü oyuncu ilk olarak Sasha Czazk ile evlendi. Bu evliliğinden Sage ve Seargeoh adında iki oğlu oldu. Evlilik 1985’te bitti.
Sonrasında manken Brigitte Nielsen ile hayatını birleştirdi ama o hayal de 1,5 yıl sürdü, medyatik çift evliliklerinin ikinci yılını göremeden boşandı.
Derken hayatına Jennifer Flavin girdi; Stallone böylece özlediği aile hayatına kavuştu: “Onunla Beverly Hills’te bir restoranda tanıştık. Kendimi iyi hissettim. İlişkimiz güzel gitti. 1996’da ilk kızımız Sophia Rose doğduğunda evlenmeye karar verdik” diyor Stallone. Çift, o yıl Londra’da evlendi. Üç kızları oldu. Sophia Rose’un ardından aileye 1998’de Sistine Rose ve 2002’de Scarlet Rose katıldı.
Peki şimdi mutlu mu? Yanıt “kesinlikle evet”: “Güzel bir evliliğim var. İyi bir eş, muhteşem kızlar. Kendimi şanslı bir adam olarak görüyorum. Tabii ki zorlu zamanlarımız olmuyor değil ama hepsi geçici...”

Evlat acısı asla geçmiyor

Sylvester Stallone’un hayatında büyük başarılar, yaşanan gururlar kadar çok ciddi trajediler de var. İlk evliliğinden olan oğlu Sage’i birkaç yıl önce, daha 36 yaşındayken aşırı dozdan kaybetti. Ünlü oyuncu bunun acısını hâlâ yüreğinde taşıyor: “Bu derece büyük bir acı asla geçmiyor. Bir evladı kaybetmek... Anlatılabilecek bir acı değil ve o acı her zaman içimde duracak.”
Ayrıca kızı Sophia Rose da kalbi delik bir şekilde doğru ve ilk ameliyatını daha iki aylıkken geçirdi. O günden beri de ameliyatları ve tedavi süreci devam ediyor. Sylvester Stallone, son olarak 4 yıl önce ciddi bir operasyon geçiren Sophia için “Çok güzel bir kız” diyor ve ekliyor: “Çok yetenekli, eminim güzel bir geleceği olacak. Doğumundan beri onun için endişe ediyorum. Bu da bize hem güç hem de birbirimizi daha çok sevme imkanı tanıdı.”

Oscar için konuşmamı hazırlamıştım

“Creed” ile Golden Globe kazandı ama şansı Oscar’da yaver gitmedi. 5 adaydan biri olmasına rağmen dünyanın en ünlü heykelciğine uzanan el onunki değil Mark Rylance’ınki oldu. Merak ediyorum, acaba Oscar konusunda umutlu muydu, bir konuşma hazırlamış mıydı: “Ne kadar güçlü ya da zayıf bir aday olduğunuzun önemi yok, ya kazanırsam diye mutlaka birkaç cümle hazırlarsınız. Bazı insanlara teşekkür etmeyi unutmamanız gerekir. Ama her şeye rağmen öyle önemli bir ödülde, aday olmak bile onurdur. Hayal kırıklığı dersen... Ben değil de belki kızlar biraz hayal kırıklığına uğramışlardır. Gerçi Altın Küre gecesinde basın onlara istediklerinin çok fazlasını verdi. Babalarıyla gurur duydular. Bu da bana yeter...”