Güncelleme Tarihi:
◊ Neredeyse görünmeyen adam gibisiniz. Neden gözlerden uzaksınız? Neden hiç röportaj vermiyorsunuz?
- 800’ün üzerinde bölümü gözler önünde yazamıyorsunuz çünkü. Her yazar gibi izole bir hayatım var. Açıkçası fikri üretimin başka türlü gerçekleştirilebileceğini de düşünmüyorum. Yani ömrüm masa başında 18 saat çalışarak geçiyor diyebilirim. Neden röportaj vermediğime gelince, kendi duygu ve düşüncelerini yazarak ifade eden bir adamım. Konuşmak pek bana göre değil.
◊ Ben Hollanda’da küçük bir kasabada yaşadım. Perşembe günleri ben de dahil Avrupa’da yaşayan milyonlarca kişi için “Kurtlar Vadisi” günüydü. O yapımın milyonlara vatan sevgisi aşıladığını düşünüyorum. Bunu nasıl başardınız?
- Vatanımı ve milletimi seven bir adamım. Türkiye’nin güçlü ve tam bağımsız olması yolunda söylenebilecek ne varsa söyledim. Ve izleyenler de bu samimiyeti önce hissetti, sonra gördü, sonra da benimsedi. Dolayısıyla “Kurtlar Vadisi” diyorsa doğrudur gibi bir düşünce oluştu.
◊ Hatta “Kurtlar Vadisi” için “Bazı olayları önceden biliyorlar” bile dendi. Devletin çeşitli kurumlarından bilgi aldınız mı hiç?
- Tabii ki hayır. Ama anlıyorum ki bu bir rant kapısına dönmüş. Adamın biri “Kurtlar Vadisi’ni ben yazdırıyorum” diye kitap yazdı. Üstelik utanmadan kitabını yolladı “Dizide reklamını yapar mısınız” diye. (Gülüyor)
15 TEMMUZ GECESİ YAŞANANLAR
◊ Pek çok insan bilmiyor ama siz 15 Temmuz gazisisiniz. Bunu neden hiçbir yerde dile getirmediniz?
- Dile getirdim aslında. Silivri’deki duruşmalara müşteki olarak katıldım. Konuşmam gereken yer duruşma salonuydu ve gittim, vatandaşlık görevimi yaptım.
◊ Hassasiyet gösteriyor ve bununla gündeme gelmek istemiyorsunuz. Ama sizin konumunuzdaki birinin gözünden yaşanılanların anlatılmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.
- Mahşer gibi bir geceydi. Çok şükür insanımız bu hainlere geçit vermedi. Yoksa bugün ne tek parça bir ülkeden ne de bir gelecekten bahsediyor olurduk. Rahmetli Erol Olçok yakın arkadaşımdı. Dertleştiğim, fikir alışverişinde bulunduğum, mert, gözü kara bir Çerkez Beyi’ydi. Onun ve oğlunun şehit olduğunu öğrenince köprüye gitmek üzere yola çıktım. Çengelköy ateş altındaydı. Hem Çengelköy Karakolu’ndaki Alaattin Komiser ve arkadaşlarının direnişi hem de mahalle muhtarımız Can Cumurcu’nun gayretleriyle (ki her ikisi de yaralandı o gece, ona rağmen pes etmediler) hainler Çengelköy’de başarılı olamadılar.
Ben ve o zamanki şirketimin yapım koordinatörü Mehmet Baş ara sokaklardan ilerlerken bir çöp konteynırının arkasına saklanmış hainler silahlarını bize doğrulttu ve esir alındık. Karakolun önüne götürüldük. Gördüm ki hainler ele geçirdikleri vatandaşları canlı siper olmaları için elleri kelepçeli halde yere yatırmışlar. İnsanların onlara doğru yürüyüşünü engellemek için yani... Canlı siper yaptıklarının çoğu Çengelköy ve civarındaki restoranlarda, kafelerde çalışan gençlerdi.
Benim yere yatırılmamla birlikte çocuklar kim olduğumu anladı. Hatta birisi fısıldayarak “Abi seni tanırlarsa öldürürler” dedi. “Bu gece ölmeyeceksek ne zaman kardeş” dedim. Neyse lafı uzatmayayım. Allah şehadet nasip etmedi. Her şey bitip de sabah 10.00-11.00 gibi eve doğru yola koyulduğumuzda Mehmet’e sordum “Korktun mu” diye. “Çok korktum abi” dedi. “Neden korktun ki Mehmet” dedim... “Ya kaçıp gitseydim? Bununla nasıl yaşardım abi?” dedi.
Nice Mehmetler var ki ölmekten değil, kaçıp giden bir insan olarak yaşamaktan korkuyor. Böyle Mehmetler olduğu müddetçe, bu vatanı hiçbir hain ele geçiremez.
İKİ KARDEŞİ BİRBİRİNE KÜSTÜRDÜLER
◊ Bireysel olarak siz ihanet yaşadınız mı? Aldatılıp yanlış yönlendirildiniz mi hiç?
- Evet, ben de ihanete uğradım, ben de aldatıldım. Sadece şahsıma zarar vermiş olsalardı belki bu durumu affedebilirdim. Ama benimle birlikte yüzlerce insanı mağdur ettiler. O yüzden ne onları ne onlarla işbirliği, menfaat birliği içerisindekileri affedeceğim.
◊ Haksızlığa uğradığınızı, dolandırıldığınızı iddia ediyor, mağduriyetinizin giderilmesi için de canla başla mücadele ediyorsunuz.
- Dosyada gizlilik kararı olduğu ve soruşturma sürdüğü için fazla bilgi veremem ama zihniyeti ve bunun neticesinde maruz kaldığım tahribatı anlatabilirim: Bu şahıslar önce ailemle arama girdiler. İki kardeşi birbirine küstürdüler. Sonra beni kurduğum şirketten ve işimden ayırdılar. Yazarak kazandığım 15 yıllık birikimimi yatırım adı altında benden çaldılar. Bu olaylarla ilgili geçenlerde 25 kişi gözaltına alındı, 7 kişi de tutuklandı. Bu davaların sonucunda neler olacağını hepimiz yaşayarak göreceğiz.
◊ İnşaat işinden bahsediyorsunuz. Siz inşaat işine bilerek ve isteyerek girmediniz mi?
- Niye gireyim, benim bir işim, itibarım ve param vardı. Bulunduğum sektörde istediğim kanalda istediğim dizi ya da film projesini gerçekleştirebilecekken niçin inşaat gibi bilmediğim bir işin içine gireyim? Anlamam, etmem. Benim sadece elimde bir birikimim vardı. O birikimi bankada mı tutayım, toprağa mı yatırayım derken yanımdaki güvendiğim biri tarafından kandırıldım. Varımı yoğumu, işimi gücümü kaybettiğim gibi 100 milyonlarca lira borca sürüklendim.
◊ Aklı başında birisiniz. Hiç mi şüphe duymadınız bu durumdan veya şahıslardan?
- Şirkete kimi koyduysam pisliklerine bulaştırmışlar. İmzamı taklit edip, sahte çekler ve senetler tanzim etmişler. Şirkette üç muhasebe programı varmış ve bana gösterilen hep pembe tablolar, yalanlar olmuş. Bana gelen mail’leri kendilerine yönlendirmişler, kanaldan gelen her ödemenin bilgisine sahipler. Diziden elde ettiğim her kuruşu da “Çekimiz yazılacak, borcumuz var” diye benden istediler. Ben de güvendiğim için ne dedilerse “tamam” dedim. Daha sonra da gerçekler ortaya çıkmasın diye tüm şirket kayıtlarını silmişler.
◊ Gerçekler nasıl ortaya çıkacak?
- Şu kadarını söyleyeyim, Emniyet içinde öyle bir Siber Suçlarla Mücadele Şubesi kurulmuş ki, dünya standardında iş yapıyorlar. Yok edilen, silinen, kazınmış bilgileri geri çağırmayı başardılar.
ŞİRKETİMİ BORSAYA AÇIP İNŞAATLARI TAMAMLAYACAKTIM AMA KARA PROPAGANDA İZİN VERMEDİ
◊ Siz kendi açınızdan mağduriyetinizi anlattınız. Peki yapmayı vaat ettiğiniz inşaatlar yüzünden mağdur olmuş vatandaşların durumu?
- Bu konu benim içimde yaradır. Buradaki arsalar toplanırken bu şirketle alakam yoktu. Benden önceki dönemdir. Anlıyorum ki birçok saf ve temiz insanı da ticari olarak gerçekçi olmayan marjlarla gayrimenkullerini vermeye ikna etmişler. Bu insanların mağduriyetlerini sonradan öğrendim. Ben olayı ortaya çıkarmayayım diye de yüzlerce matbu dilekçeyle insanları tüketici mahkemelerine yönlendirip, icralar ve hacizler yaratıp davalarla, borçlarla boğuşacağım ortamı yarattılar.
Ben hiçbir ticari beklentim olmadan projeleri tamamlayıp insanların mağduriyetini gidermek için Çevre Bakanlığı’na koştum. O dönemde bu bölgede benzer sorunlar ve bakanlığın devraldığı emsaller olduğu için sorunun çözüleceğini düşündüm.
Bakanlık önce projeleri devralacağını belirtti ve hatta bu durumu resmi sitesinden duyurdu.
Ama yarattıkları iklim bu durumun gerçekleşmesini önledi. Yine pes etmedim, medya şirketimi borsaya açarım, projeleri içine koyarım, inşaatları tamamlarım diye düşündüm.
Ancak kamuoyunda hakkımda oluşturulan olumsuz algı bu teşebbüsümü de imkansız hale getirdi.
SUÇLU OLUP OLMADIĞIMA MAHKEME KARAR VERİR BOYNUM KILDAN İNCE
◊ Sizin söylemlerinize göre etrafınızdaki herkes suçlu. Peki sizin hiç mi suçunuz, hiç mi hatanız yok?
- Suçum olup olmadığına mahkemeler karar verecek. Oraya karşı boynum kıldan ince. Ben inançlı bir insanım, kaderimizde ne yazılmışsa onu yaşayacağız. Ama boğazımdan bir tek haram lokma geçmedi. Bu insanlar benim de neyim var neyim yok süpürdü aldı. Halen çok ciddi borçlarım var.
Dönen dolapları anladığımda artık çok geçti... Şirketten bunlar çıktıktan sonra attığımız adımlarla Allah’tan daha fazla mağduriyetin yaşanmasını önledik. Hatam elbette var. insanlara güvenmek en büyük hatam benim... Bilmediğim işe girmek de hatay. Bu insanlar, “Abi sen senaryonu yazmaya, dizini yapmaya devam edeceksin, inşaat bizim işimiz” dediler. O işler öyle olmuyormuş. Önce birkaç daire alarak soktular, sonra adım adım içine çektiler.
◊ Raci Bey bu işlerden toplamda ne kadar kaybınız oldu?
- Benim artık saklayacak bir şeyim kalmadı. Şahsi olarak 100 milyon liraya yakın param ve gayrimenkullerim gitti. Üzerime 200 milyonun üstünde borç bırakıldı. Ve mağdur edilen insanların telafi edilmesi mümkün olmayan maddi, manevi kayıpları tabii ki...
KENDİMDEN ÇOK ONA ÜZÜLDÜM YUVASINI YIKTILAR ADAMIN
◊ Necati Bey bir röportajında en büyük hayalinin sizinle bir bayram sofrasında buluşmak, barışmak olduğunu söylemişti. Bu bayram, o bayram mı?
- O bayram, önümüzdeki bayram inşallah. (Gülüyor)
◊ Küslük devam ediyor mu?
- Aramıza girenlerin bazıları içeride (cezaevinde), bazıları dışarıda. Dışarıdakiler de hak ettikleri yere gittiğinde aramızda küslük olması için bir sebep kalmayacak.
◊ Kaç yıldır Necati Şaşmaz’ı görmediniz?
- 7 sene. (Hüzünleniyor)
◊ Çok yakın mıydınız önceden?
- Çok yakın iki kardeştik. 2 yaş büyük o benden. Abi kardeşten çok iki yakın arkadaş gibiydik. 10 yıl süren “Kurtlar Vadisi” sürecinde de hiçbir geçimsizliğimiz olmadı. Ben masa başında, o sahada canla başla mücadele ettik. Ama işte gelin görün ki ayrılık da varmış kaderimizde.
◊ Aileniz masaya yumruğu vurup da bu küslüğü bitiremedi mi?
- Babam da, annem de, kardeşim de çok üzüldüler tabii. Ama müdahaleci yapıları yoktur. Dua ettiler, kalplerin ısınması için ellerinden geleni yaptılar. Sadece onlar değil, tüm sevenlerimiz bunun için uğraştılar.
◊ Başardılar diyebilir miyiz?
- (Gülerek) Başardılar, başardılar. Kendi başıma gelenlere üzüldüğümden daha çok abimin başına gelenlere üzülüyorum, yuvasını yıktılar adamın. İki çocuk var, masum. Onların ne günahı vardı?
HARİKA BİR İŞ ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUM
◊ Diziniz gitti, servetiniz gitti, şirketleriniz gitti. Peki geleceğe nasıl bakıyorsunuz?
- Bir, ülkem gitmedi... İki, ailem gitmedi... Üç, ömrüm bitmedi, çalışır kazanırım. Dört, iyi insanlara, dürüst insanlara güvenim de bitmedi. Şimdi “Hâlâ insanlara güveniyor musunuz” diyeceksiniz belki.
Evet güveniyorum. Her şeye rağmen insanların temiz ve dürüst olduğuna inanıyorum. Benim adalete güvenim sonsuz. En doğru kararları vereceklerine inanıyorum. Ayrıca avukatım Rojbin Karakoç Çelik bu süreçte hep yanımda oldu. Benimle birlikte iftiralara maruz kalmasına rağmen canla başla mesleğini icra etti. Sağ olsun.
◊ Güzel sohbetiniz için teşekkür ederim. Ama şunu sormadan röportajı bitirmek olmaz. Benim gibi çok sayıda izleyiciniz de merak ediyor. Bundan sonra yeni dizi veya film projeleriniz olacak mı?
- Harika bir şey üstünde çalışıyorum. Herkese büyük sürpriz olacak.
Ümit ediyorum ki yine çok ses getirecek, yine çok beğenilecek bir proje olacaktır.