Popülerlik endişesiyle yapılan her iş unutulur

◊ Yeni şarkınız “Masal” nasıl ortaya çıktı?
- “Masal”, oğlum Devrim Yoldaş’ın projesi... Beni de vokal olarak işin içine dahil etti açıkçası. Güzel bir çalışma oldu. İçinden geçtiğimiz bu zorlu süreçte destansı bir şey yapmak istedik. Dede Korkut’tan bugüne bin yıldır süregelen o destansı kültürümüzden bir nebze olsun bir şeyler sunmak istedik. Bu toprakların masalları dünya var oldukça unutulmayacak, çalınıp söylenecek.

◊ Kimlerle çalıştınız bu süreçte?
- İskender Paydaş’ın bu projenin başlamasında, ilerlemesinde etkisi büyük... Aynı zamanda beni Arpej Yapım ile buluşturan kişi de odur. Şarkı İstanbul Devlet Opera ve Balesi ile Borusan Filarmoni’nin yan yana geldiği karma bir orkestra eşliğinde kaydedildi. Ediz Hafızoğlu, Caner Üstündağ, Ertan Tekin, Cüneyt Ercümer gibi muhteşem müzisyenlerin de şarkıda imzası var. Müzisyenler şarkımızı çok iyi çaldılar. Devrim çok güzel yazıya döktü.

DEVRİM, BABASININ YOLUNDAN GİDİYOR

◊ “Masal”da günümüz popüler sound’unun izlerini göremiyoruz. Bu bilinçli bir tercih, öyle değil mi?
- Devrim, babasının yolundan gidiyor. Biz Ergüder (Yoldaş) ile çalışırken de popüler olma endişesi taşımıyorduk. 35 sene sonra hâlâ Ergüder Yoldaş’ın eserleri ve “Sultan-ı Yegah” konuşuluyorsa, bu doğru bir şey yaptığımızı gösteriyor demektir. Popüler olma endişesi ile yaptığınız işler zamana teslim olur, unutulur gider. Devrim de hem kendi bilgilerini hem de babasından öğrendiklerini harmanlayarak böyle bir sound çıkardı işte...

◊ Ergüder Yoldaş ile ayrıldıktan sonra müziğe uzun bir ara verdiniz, neden?
- O dönem müziği bıraktım çünkü bir anlamı kalmadı yapılan işin... İzmir’e yerleştim, yeniden evlendim. Oğlum Hasan dünyaya geldi. 12 yıl İzmir’de yaşadım.

ŞEBNEM FERAH’A BAYILIYORUM

◊ Günümüz pop müziğini nasıl buluyorsunuz?
- Gayet iyi buluyorum. Gençler çok güzel işler yapıyor. Şebnem Ferah’a bayılıyorum. “Saki”yi çok güzel okuyor. Özge Fışkın da “Sultan-ı Yegah”ı söylüyor, onu da çok seviyorum. Hepsi çok başarılı, yolları açık olsun... Ayrıca pop şarkıcısı olarak anılmaktan da yüksünmüyorum. Pop demek halk demek, biz halk için üretiriz.

◊ Yıllar ne güzelliğinizden ne de sesinizden bir şey götürmüş... Bunu neye borçlusunuz?
- Devamlı şarkı söylüyor olmanın avantajı... Sürekli şarkı söylediğin için sesin ister istemez genç kalıyor. 17 senedir Ankara Kent Orkestrası ile yoğun bir konser programının içindeyim. Kendime bakıyorum, kendimi harap etmiyorum, banan zarar verecek şeyler yiyip içmiyorum.

BİZ BÖLÜNMEZ BİR BÜTÜNÜN PARÇASIYIZ

◊ Genç müzisyenlere tavsiyeniz ne olur?
- Bu topraklara ayaklarınızı sağlam basarsanız, evrensele ulaşmanız daha kolay olur. Eğer kendi toprağından beslenmiyorsan, yaptığın işler havada kalır. Düşünsenize, Attila İlhan ve Ergüder Yoldaş’ın kafa kafaya vermesiyle ortaya çıkan bir eser var, bunun toplumda yer bulmaması mümkün mü? Siz yaptığınız işlerle kendi halkınızı yücelteceksiniz. Halk iyi işi alkışlar. Anlamazlar nasılsa, vur patlasın bir iş yapalım diye bir şey yok... Yok öyle bir dünya... “Masal” da bu fikirle çıktı. Bunlar bizim destanlarımız, Dede Korkut bizim, bu topraklar bizim. Bize de onlara sahip çıkmak kalır. Asla bölünmez, parçalanmaz bir bütünün parçasıyız...

◊ Sırada yeni bir proje var mı?
- Evet, mart sonu gibi albüm geliyor. Şu an repertuvar hazırlığındayız. Gençlerle beraber eski ve yeni şarkıların cover’larını yapacağız.