Oluşturulma Tarihi: Ekim 03, 2014 01:06
İlk konserini 6 yaşındayken verip albüm için uzun yıllar bekledi. Ama sabrının karşılığını aldı, başarılı bir çıkış yaparak adını müzik piyasasında duyurdu. Bahar aylarında piyasaya sürülen “İmza” ile kariyer basamaklarını ağır ağır tırmanmaya devam eden Devran İskender’in arabesk ve pop dünyasına dair de ilginç görüşleri var.
Babanızın işi dolayısıyla çocukluğunuzda şehir şehir gezmişsiniz. Bunun müzik çalışmalarınıza pozitif yönde bir etkisi oldu mu?
- Evet, babam memurdu. O nedenle ailece çok gezdik. Ankara doğumluyum. Sonrasında 10 sene Nevşehir, 1 sene Akşehir, 1 sene Yozgat’ta bulundum. Bu göçebeliğin tabii ki bana güzel katkıları oldu. Bir kere yaşadığım her yerin kültürlerini tanıyıp özümsedim. Şarkı okurkenki gırtlak yapımı da çok etkiledi. Gırtlaktaki rahatlığın sebebi bu diyebilirim hatta. Hem ton, hem ses anlamında çok faydasını gördüm.
Peki müzikle ilgilenmeye ne zaman, nasıl başladınız? Birisi mi sizi yönlendirdi?
- Doğru, yönlendirenler oldu. Yeteneğimi keşfedenler ilkokul müdürüm Sefa Bey ve müdür yardımcımız Nisa Taşdemir’dir. Sayelerinde 6 yaşında okulda ilk konserimi verdim. Devamında başka okullardan da teklif geldi ve daha o yaşta birçok okulun özel günlerinde solist olarak sahneye çıkmaya başladım.
O yaşta sahneyle tanışmışsınız, rahatlıkla alaylı olarak yola devam edebilirdiniz. Buna rağmen müzik eğitimi almaktan vazgeçmediniz. Kestirme yolu tercih etmeme sebebiniz neydi?
- Aslında hem alaylı hem okulluyum ben... Küçüklüğümden beri sahnede olduğum için yıllar süren bir alaylılık hali var. Sonra okullu oldum; hem TRT eğitimim var, hem İTÜ Devlet Konservatuvarı’nda okudum. Bence ikisi de şart. “Çok gezen mi, çok okuyan mı bilir?” derler ya; bence en çok hem gezip hem okuyan bilir. Sanatçıda teori de, teknik de olmalı, aksi halde yarım kalır diye düşünüyorum.
GİZLİ ARABESK RUH SONUNDA AÇIĞA ÇIKTIİlk konserini 6 yaşında veren birine göre albüm çıkarmakta çok geç kalmışsınız. Üstelik artık albümlerin satmadığı bir dönemde böyle bir risk aldınız. Hiç kararsızlık yaşamadınız mı stüdyoya girerken?- Her şeyin bir zamanı var, o zaman gelmeden olmaz. Benim albümün zamanı da anca geldi demek... Albümlerin satmama meselesine gelince; bizim işimiz bu, pes etmek olmaz. Albüm çıkarmak, diretmek zorundayız.
Biraz da “İmza”dan söz eder misiniz, nasıl bir çalışma oldu?- Nisan ayında çıkardık. Albüm çıkalı 5 ay oldu, ikinci klibi de çektik zaten. “Savrulurum”u kliplendirdik. Normal satış artık kalmadı ama çok güzel tepkiler alıyoruz. Gecede beş kere istek geldiği oluyor. Sahnede nabız tutabiliyoruz. İlgiden gayet memnunum.
Geçmişte arabesk müzik çok aşağılanırdı. Belli bir kesim çok mesafeli yaklaşır, hatta evinde, arabasında dinlese bile bunu kimselere söylemezdi. O önyargı son yıllarda kırıldı. Sizce bu değişimin temelinde neler var?- Bu değişim zorunlu olarak yaşandı, çünkü her ne kadar inkar etseler de arabesk herkesin içinde vardır. Bir kulübe gidersin mesela, gayet Avrupai bir ortamdır, ama “Batsın Bu Dünya” çalmaya başladığı anda herkes havaya girer, şarkı mutlaka hep bir ağızdan söylenir. Bilmeyen yoktur her nasılsa! Çünkü biz bu genlerle yetiştik, hepimizin damarında arabesk dolaşıyor, inkara gerek yok. Bir dönem rock, bir dönem Türk sanat müziği modaydı, şimdi arabesk... Sonunda bütün sanatçıların içindeki “gizli arabesk ruh” açığa çıktı işte.
AŞKA İNANAN BİRİYİM SEVGİLİM OLSA GİZLEMEMPop müzik sanatçılarından söz etmişken, sormak istiyorum: Popçular kendi aralarında daha fazla polemiğe giriyor, arabeskçiler arasındaysa bir dayanışma var. Size de öyle gelmiyor mu?
- Çünkü biz gelenekçiyiz. Türkücüler ve arabeskçiler daha farklı yetiştirilmiştir. Bunun da etkisiyle birbirimize saygımızı yitirmediğimize inanıyorum. Popçu arkadaşlarımızı da saygıya davet ediyorum!
Son olarak sormak istiyorum; kimi zaman özel hayatınızla, aşk dedikodularıyla da gündeme geliyorsunuz. Var mı gerçekten hayatınızda özel bir kadın?- O dedikodular gerçek olduğunda, tutarım elinden, basına el ele poz veririm. Aşka inanan bir insanım, aşkımı kaçırmam, gizlemem.
GELECEKTE ÖNÜM ÇOK AÇIK
Alişan’la yakın dostsunuz, hatta “İmza” klibinizin yönetmenliğini de o yaptı. Bu arkadaşlık nasıl doğdu?
- Çok eski yıllara dayanıyor dostluğumuz... İkimiz de İTÜ’ye gittik, sonra ikimiz de Topaloğlu firmasının sanatçıları olduk. “İmza” klibinin hazırlıkları devam ederken de aklıma direkt onun adı geldi. Rica ettim kendisinden, sağ olsun beni kırmadı, “tamam” dedi. Çok da güzel bir çalışma oldu.
Bir kariyer planlaması yaptınız mı?
- Gelecekte önüm çok açık, ondan eminim... Mesleğimde gidebileceğim en uzak noktalara gitmek istiyorum. Şu an bir dizi görüşmem var, her an her şey olabilir.