Güncelleme Tarihi:
* Türkiye’nin en sevilen müzisyenlerindensiniz. Ama bununla yetinmediniz, oyunculuğa soyundunuz ve o alanda da yine kendinizi kanıtladınız. Bu serüven nasıl başlamıştı.
- Oyunculuk hevesi içimde hep vardı, zamanında anneme ve babama “Beni Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’ne gönderin” diye çok yalvarmıştım. Gerçi iyi ki yazdırmamışlar, aksi halde bugünkü MFÖ olmazdı. Serüvenin başlangıcına dönersek, ilk oyunculuk tozunu Ferhan Şensoy Orta Oyuncular Tiyatrosu’nda yuttuk. Ondan sonra “İkinci Bahar” dizisi oldu. Devamı geldi ve oyunculuk müzikle birlikte yürümeye başladı.
* Oyunculuk yapmaya başladıktan sonra hayatınızda neler değişti?
- Hayatım daha da renklendi (gülüyor). Onun dışında valla bir şey değişmedi, hayatım aynen devam ediyor. Müziği de oyunculuğu da çok seviyorum.
* Bu sevgiye rağmen uzun zamandır dizi setlerinden uzaktınız ve sonunda “Poyraz Karayel”le ekran diyetini bozdunuz. Nasıl oldu bu, ne ikna etti sizi?
- “Poyraz Karayel”i geçen sene eşimin vasıtasıyla izlemeye başlamıştım. Zamanla sıradan izleyicilikten çıktık, dizinin hastası olduk. Hatta sezonun sonlarına doğru “Acaba” dedim, “Sonraki sezon için bana da bir rol çıkar mı”...
* Çok yürekten dilemişsiniz gerçekten...
- Aynen öyle... Çağırmışım... Derken teklif geldi işte. Çok önemli bir ekip, hem senaryosuyla hem de oyuncularıyla çok iyi bir proje... Bu bir takım işidir, ben de o takıma dahil oldum. Ve tahmin edersiniz ki bundan çok memnunum.
MUSA’YLA ARAMIZDAKİ SAVAŞ BİTMİYOR
* Bir röportajınızda “Ev senaryo dolu, bazı şeylere hayır demek lazım” demişsiniz... O açıklamadan yola çıkarsak; ekranda bu kadar yapım varken, birçoğu da yeni yapımken, neden “Poyraz Karayel”?
- Söylediğim gibi, çok güzel bir takım işi olmuş. Ben de bu ekibin içinde yer almak istedim. Diğerlerinden farkı ise sürükleyici hikayesi... Her hafta ne olacak diye merakla bekliyorsunuz. Hem dram hem komedi barındırıyor. Bu yüzden cazip geldi.
KENDİMDEN EMİNİM, BENİM KARANLIK BİR TARAFIM YOK
* Gelelim dizide üstlendiğiniz role...
- İsmail Karayel, 60 yaşlarında bir milletvekili... Tatlı dilli, pozitif biri. Her koşulda iyi ve ikna edici açıklamaları var. Çocuklarıyla zamanında bir kopukluk yaşamış, şimdi o açığı kapatmaya çalışıyor.
* Çocuklarım dediği de Poyraz ve kız kardeşi...
-Evet, öyle...
* İsmail ve Bahri arasında gizli bir bağ var ama henüz o sırrı kimse çözemedi. Size sorsam, acaba biraz tüyo verir misiniz?
- Tam olarak ben de bilmiyorum açıkçası. Zaman içinde göreceğiz, merakla bekliyoruz.
* İsmail gibi Özkan Uğur’un da karanlık tarafları var mıdır?
- İsmail karanlık bir adam mı bilmiyorum ki henüz (gülüyor). Ama kendimden emin konuşacağım, benim hiç karanlık tarafım yoktur. Karanlık tarafları da sevmem. Hep aydınlık olması lazım insanların.
* İsmail Karayel’in çocukluğunu kestiremiyorum ama oğlu dik başlı, bildiğinden şaşmayan, asi bir adam... Ya siz çocukken nasıldınız? Yaramaz, uslu, çalışkan, bencil, çekingen, atılgan?
- Çok sakin bir Özkan’dım ben çocukken. 5 erkek kardeştik ve ben en küçükleriydim. Tekne kazıntısı olduğum için annem üstüme çok düşerdi. Küçükken utangaçtım. Ne olduysa oldu, bu adam orta yaştan sonra delirmeye başladı (gülüyor).
* İki yıl kadar önce ciddi bir sağlık sorunu yaşadınız. Lenf kanseriydiniz ama moralinizi hep yüksek tutarak hastalığı yenmeyi başardınız. Şu an kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
- Sağlığım iyi çok şükür... Kendimi de iyi hissediyorum. Sadece beslenmeme dikkat ediyorum, sağlığımı korumak adına yaptığım başka da özel bir şey yok.