Güncelleme Tarihi:
*Kulisten başlayalım. Hangi bölümlerden oluşuyor?
- Erkeklerin ve kadınların giyindiği iki bölüm var. Hepsinin gardırobu kuliste. Peruklar, makyaj malzemeleri ve kıyafetler aynı alanda duruyor. Çoğu kıyafet sahnede, insanlar fark etmeden değiştiriliyor. Gösterinin saatine uygun olarak kıyafet değişimleri çok hızlı yapılıyor. Bazen iki üç kişi oyuncunun kostüm değiştirmesine yardımcı oluyor. Kadın ve erkek bölümünde birer kişi, perukta iki kişi bekliyor. Örneğin Christine karakterinin Don Juan ile sahnede dururken birden gelinlikli hale geçmesi 3 saniyemizi alıyor.
*Bunu nasıl başarabiliyorsunuz?
- İşbirliğiyle... 7 gardırop çalışanı, 1 peruk teknisyeni ve 1 sesçi sürekli hazır bekliyor. Elbiseler arkadan çözülüyor, onlar yere düşerken bir sonraki elbise oyuncunun kafasından geçiriliveriyor.
*Bazı elbiselerin ağırlığı 10 kiloyu buluyormuş. Pat diye nasıl kafadan geçirilebilir ki bunlar?
- Carlotta ve Christine’in elbiseleri gerçekten çok ağır. Çünkü düzgün durmaları için içlerinde çelik korseler var. Birçok elbisede durum böyle. Hikaye 18. yüzyılda geçtiğinden elbiselerin popo kısmının çıkık görünmesi gerekiyor, dolayısıyla onun için de eklentiler yaptık. Bunların hepsi ekstra ağırlık demek.
*Ya kumaşlar?
- Çoğu kostüm, bu gösteriye özel üretilen kumaşlardan hazırlandı. Çok eski kıyafetler olduğu için onlardan vazgeçmek olası değil. Sadece sürekli yeni şeyler ekliyor, üstüne kat kat kumaşlar koyarak yeniliyoruz. Yani hiçbir kıyafet atılmıyor.
CARLOTTA’NIN KOSTÜMÜ 30 BİN DOLARA MÂL OLDU
*Kostümlerin yedekleri peki?
- Oyuncuların yedeği var, kostümlerin yok. Eğer Carlotta rahatsızsa o akşam yerine başkası çıkıyor, o da bedenine göre hazırlanan kendi kostümünü giyiyor. Her oyuncunun kostümleri, çorabından iç çamaşırına kadar etiketli durumda.
Takıları bile kendine ait.
*En yeni kostüm hangisi?
- Mandarin kostümü... Bu bile iki sezon önce katıldı gardıroba. Elbette o da el işçiliğiyle hazırlandı.
*Peki ya en pahalı kostüm?
- Carlotta’nın kostümü 8-10 haftalık bir süreçte hazırlandı. Sadece bu kostüm için 30 bin dolar civarında para harcandı. Bu para elbisedeki işçiliği, emeği ve malzeme kalitesini anlatmaya yetiyordur herhalde.
*Neden daha hafif malzemeler kullanmayı düşünmediniz?
- Düşündük, hatta denedik ama o zaman kostümler çok düz duruyor. Bu gösterinin ihtişam ve illüzyonu biraz da kostümler ve dekordan kaynaklanıyor. Bu yüzden kalitenin korunmasına özen gösteriyoruz. Kadınlar için metal korse yerine plastik olanlarından denedik örneğin, her şovun ardından paramparça oldular.
*Bu gösterinin kariyerinizde nasıl bir yeri var?
- Moda tasarımı okudum ve öncesinde birçok prodüksiyonda çalıştım. Ama “The Phanton of the Opera” kesinlikle çok büyük ve önemli bir adım.
*Gösteri yıllardır sahneleniyor, oyuncu kadrosu da haliyle değişiyor. Peki gösteriden ayrılanlar, giderken yanlarında bir şey götürmek istemiyor mu?
- İstemezler mi? Hepsi bir şey istiyor. Tabii ki kostümleri veremiyoruz. Sadece kendilerine ait iç çamaşırlarını ve çorapları alabiliyorlar.
*Peki “Operadaki Hayalet”in efsanevi maskesini görmek istesem?
- O da bizim özelimiz kalsın. Kimseyle paylaşmıyoruz. Büyüsü biraz da bundan kaynaklanıyor.
*Kostümlere her gittiğiniz şehirden yeni kumaşlar ve aksesuvarlar ekliyormuşsunuz. İstanbul’dan neler aldınız?
- Maskeli balo sahnesinde kullanılan yarı kadın yarı erkek kostüme bir dantel parça ekledi.