Ona hayran olmamak mümkün değil

◊ Yeni projeniz “Kızlarım İçin” hayırlı olsun. Nasıl gelişti süreç, nasıl dahil oldunuz projeye?

- Teşekkür ederim. Bir önceki projemden sonra bazı görüşmeler yapmış, birçok senaryo okumuştum. Bazılarını sevdim, bazılarına ise oyunculuğumu geliştirmesi adına bana bir şey vermeyeceği için ısınamadım. Sevdiğim öykülerde oynamak nasip olmadı. Bu sezon başında “Kızlarım İçin” teklifi geldi; projeyi çok sevdim ve hemen kabul ettim.

◊ Siz dizide Sumru karakterini canlandırıyorsunuz. Senaryo elinize geçtiğinde ne hissettiniz?

- Herhangi bir şekilde bu hikaye önceden benim elime geçmiş olsaydı, senaryoyu okusaydım, “Hangi rolü oynamak istersiniz?” diye sorduklarında hiç düşünmeden “Sumru” derdim. Nitekim, Süreç Film ile görüşmeye gittiğimizde, yapımcıların bu rol için beni düşünmeleri heyecanlanmama neden oldu.

◊ Neden?

- Çünkü farklı bir karakter Sumru. Dışa dönük, dediği dedik, bağımsız olmanın ve rahat yaşamın özlemi içinde, güven duygusu gelişmiş, etik değerlere önem veren biri. Dikbaşlı diyeceğimiz bir yapıda olmasına karşın çok da duygusal. Dizinin ilerleyen bölümlerinde bu daha çok ortaya çıkacak sanırım.

◊ Dizide dört kız kardeşiniz var. Gerçekte de kardeşiniz var mı? Kardeşlik duygusunu ekrana nasıl yansıtabiliyorsunuz?

- Hayır, kardeşim yok. Ben evin tek kızıyım. Ama zorluk çektiğimi söyleyemem. Çünkü ailem beni paylaşımcı olarak yetiştirdi, o yüzden arkadaşlarımı, kuzenlerimi hep kardeş olarak gördüm, onlara o sıcaklıkta yaklaştım. Dizideki kardeşlerim o kadar şeker insanlar ki set dışındaki samimiyetimiz ekrana da yansıyor.

 FİKRET KUŞKAN’A HAYRAN OLMAMAK MÜMKÜN DEĞİL

◊ Babanız Yaşar’ı Fikret Kuşkan canlandırıyor. Onunla aynı projede olmak nasıl?

- Fikret Kuşkan’ın oyunculuğu üzerine ne söylesem eksik kalır. O muhteşem bir oyuncu. Kamera karşısına geçtiğinde canlandırdığı karakteri vücut dili ve mimikleriyle o kadar güzel yansıtıyor ki, hayran olmamak elde değil. Kendisiyle karşılıklı oynamak benim için büyük bir onur. Onu dikkatle izliyor, söylediklerini beynime yazıyor, kısacası kendisinden çok şey öğreniyorum.

◊ Sanatçı bir aileden geliyorsunuz. “Hiç oyuncu olmak zorundayım” gibi bir baskı yaşadınız mı?

- Babam benim ilk öğretmenim ve şu anda da en büyük eleştirmenim. Ondan çok şey öğrendim. Evet, tüm çocukluğum sanatın içinde geçti. Tiyatro, opera, bale, konserler... Baskı hiç yaşamadım ama. Annem ve babam beni bu mesleği yapmam için öylesine desteklediler ki... Onlardan bu yakınlığı görünce oyunculuğu yaşam biçimim olarak algılamaya başladım.

◊ İleriye dönük hedefleriniz neler?

- Bugüne kadar bir film ve dört dizide görev aldım. Geriye dönüp baktığımda, oynadığım her rol birbirini tamamladı ve bana deneyim kazandırdı. Ancak daha yolun başındayım. Boyutlu, derin, iyi ve kötüyü içinde barındıran, yaşıma ve fiziğime uygun kadın rolleri üstlenmek, bunları başarıyla canlandırmak ileriye dönük hedeflerim arasında. Çok film izleyerek, senaryo ve oyun metni okuyarak boş zamanlarımı değerlendirmeye, kadın karakterleri derinlemesine incelemeye çalışıyorum.

◊ Son olarak “Kızlarım İçin” izleyicilerine neler söylemek istersiniz?

- “Kızlarım İçin” bence günlük yaşamımızdan kesitler sunuyor. Öyküde hayali bir karakter yok. Hepsi her gün karşılaştığımız insanlardan seçilmiş. Çocukları için yaşayan bir baba, kız kardeşler, mahallede komşular, kötü ve iyi adamlar, hırslarına yenilen kadınlar... Kısacası günlük yaşam... İzleyici farklı tatlar, belki de kendisini buluyor bu dizide. Her salı akşamı Kanal D’de buluşmak üzere.

Bu hafta sinemalarda aşk var!