Güncelleme Tarihi:
Bu dizi nedeniyle Bursa-İstanbul arasında mekik dokumaya başlayan oyuncu, bol seyahatli yüksek tempoya rağmen halinden memnun: “Poyraz Karayel muhteşem bir iş. Rol için görüşmeye çağırdıklarında hem şaşırdım hem de inanılmaz mutlu oldum.”
* Öncelikle “Poyraz Karayel”e hoş geldiniz diyelim.
- Çok teşekkür ederim. En başından beri benim de tutkunu olduğum bir işti “Poyraz Karayel”... Senaryosu, yönetmeni, oyuncuları ve teknik ekibiyle birbirini tamamlayan, muhteşem bir iş bana kalırsa. Açıkçası böyle bir teklif beklemiyordum, görüşmeye çağırdıklarında hem şaşırdım hem de inanılmaz mutlu oldum.
* Bir bölüm izledik Dafne’yi ama henüz hakkında pek fikrimiz yok. Nasıl biri bu Dafne Petridis?
- Dafne, öncelikle her an her şeyi yapabilecek kadar neşeli ve enerjik bir tip. Fotoğraf tutkunu ve bunun eğitimini alıyor. Anı yakalamaya, bir hatıradan edinmekten çok sanat olarak bakıyor. Özgüveni yüksek ama bir o kadar da duygusal bir kız.
* Dafne’nin çok neşeli ve enerjik bir tip olduğunu söylüyorsunuz. Peki ya Öykü Çelik?
- Dafne 22-23 yaşlarında, ben 28’im. Benzediğimiz noktalar var tabii ki ama ben kendimi ondan daha olgun buluyorum. İlerleyen bölümlerde bazı patavatsızlıklar yaptığına tanık olacaksınız. Ben de o yaşlarda patavatsızlıklar yapardım ama artık bilinçli hareket ediyor ve konuşuyorum. Ortak yan derseniz; hayat dolu ve pozitif olmamız diyebilirim.
* Yeni bir projeye başlarken üstlendiğiniz rolle ilgili özelbir çalışmanız oluyor mu? Mesela Dafne’yi yaratırken neler yaptınız?
- Tabii ki oluyor. Önce kültürünü ve hobilerini araştırıyorum. Bir de ben oynadığım karakteri bir hayvana benzetir, öyle düşünürüm.
* Nasıl yani?
- Mesela Dafne benim için kedigillerden; hareketli, hemen parlayıp sönen ama unutmayan ve vahşi. Bu özellikler saçtan makyaja, kostümden yürüyüş ve konuşma biçimine hemen her konuda yol gösteriyor ve tutarlı olmamı sağlıyor.
EVLİLİĞİ HERKESETAVSİYE EDİYORUM
* Evlendikten sonra Bursa’ya yerleştiniz. Nasıl geçiyor günler, alıştınız mı farklı bir şehirde yaşamaya?
- Hem alıştım hem de çok sevdim. Düzenli, sakin, hem denizimiz hem de Uludağ’ımız var. Herkes birbirini tanıyor, herkes çocukluk arkadaşı... İlk geldiğimde garipsemiştim tabii, çünkü İstanbul’da bu kadar uzun süreli ilişkiler kurmak kolay değil. Hele ki bizim işimizde...
* Şimdi siz Bursa’dasınız, setiniz İstanbul’da. Bu durum sizi zorlamıyor mu?
- İstanbul’dayken İstanbul’da çalışamıyordum, işlerim hep şehir dışındaydı. Şimdi ben Bursa’dayım, işim burada. Komik... Gerçi trafik yoksa Bursa’dan 1,5 saatte gelebiliyorsunuz, İstanbul’un iki yakası arasında yolculuk etmekle aynı. O nedenle zorlanmıyorum.
* Bir röportajınızda yemek yapmayı çok sevdiğinizi, ileride bunu iş haline getirebileceğinizi söylemişsiniz. Bu planla ilgili bir gelişme oldu mu?
- İki proje var gündemde ama önce biraz daha pişmem lazım. Evde yemek yapmakla ticaretini yapmak aynı değil. Ne zaman “Evet, ben bu işi keyifle üstlenirim, işin her yönünden anlarım” derim, o zaman başlarım.
ÖNÜMÜZDEKİ YAZ İÇİN 2 FİLM ANLAŞMAM VAR
* Sizi tiyatro sahnesinde görecek miyiz?
- Kariyerimin en başında iki sene sahnedeydim, kesinlikle muhteşemdi. Dizi sektörüne girince zamansızlıktan dolayı tiyatrodan uzaklaştım. O keyfi yeniden yaşamak istiyorum elbette ama aceleye getirmek, sırf yapmış olmak için yapmak istemem.
* Ya sinema?
- Şu an tamamen “Poyraz Karayel” ve evime konsantreyim. Ama önümüzdeki yaz çekilecek iki ayrı proje için prensipte anlaştık. Hayırlısı...