Güncelleme Tarihi:
◊ 5’inci sezon 16 Şubat’ta başlıyor. Sizin canlandırdığınız Jamie karakteri artık yaşlanıyor ve kendinden daha genç olanlara yol gösteriyor. Yanılmıyorsam siz de nisan ayında 40 yaşına gireceksiniz. 40 yaşındaki Sam, 20’li yaşlardaki Sam’e neler söylemek isterdi?
Sam Heughan: Los Angeles’a ne zaman gelsem, o günler gözümün önünde canlanıyor. Oyuncu seçmelerine giderken bir Amerikan televizyon şovunda yer almak için kurduğum hayaller... Hep bugünleri hayal ederek yaşardım. Dün ücretini benim ödemediğim konforlu, lüks araçta en şık kıyafetlerimi giymiş basın turu için yola çıkmayı beklerken, genç Sam’in ruhu yanımdan geçti sanki. Tek bir rol için bu yollarda az gidip gelmemiştim. Nereden nereye... Ne kadar şanslı hissettiğimi anlatamam.
◊ Bu sezon kırmızı palto giymiş bir Sam görüyoruz. Geçmiş sezonlara bakınca Jamie’nin o paltoyu giymesi ilginç geldi bana...
- Evet, geçtiğimiz sezonlarda Jamie o kırmızı üniformanın temsil ettiği her şeye karşı mücadele ediyordu. Bu yüzden o paltoyu giymek büyük ve önemli bir şey Jamie için. Ayrıca oldukça sadık ve gururlu bir adam olduğu için, o paltoyu giyme kararını almak onun için çok zordu. Fazla spoiler vermeden şöyle açıklayayım; Jamie “iyi bir sebep” için giyiyor ama istediği gibi olmuyor...
BENİ TURİZM ELÇİSİ YAPTILAR
◊ İskoçya’da “Outlander” turları yapılıyor değil mi?
- Evet... İskoçya’ya gelen turist sayısı “Outlander”dan sonra katlanarak arttı. İlk sezonu çektiğimiz Doune Castle’a ziyaretçi sayısı yüzde 800 artmış. Yüzde 800! Artık birçok tarihi yer ziyarete açılıyor. Hepsinin sebebi “Outlander”.
İskoç hükümeti başlarda bu durumu kavrayamadı ama şimdi olup bitenin farkındalar. Bu farkındalıkla İskoçya’nın turizm potansiyelini anladılar ve beni turizm elçisi yaptılar. “Turizm elçisi”nin anlamı nedir diye sakın sorma! (gülüyor) Yani bu durumu değerlendirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ben de İskoç hükümetiyle çalışıp projeler üretmekten müthiş zevk alıyorum. Onun dışında kendi viski markamı yarattım. Bu konuda da ellerinden gelen yardımı yaptılar. Şubat ayında Amerika’yla da buluşacak. İskoçya’yı dünyanın çeşitli yerlerinde farklı konularda temsil etmek yaşadığım en büyük onur galiba.
◊ İskoçya’nın turizm elçisi oldunuz. Viski markanızı yarattınız. Sosyal sorumluluk projelerinde de aktifsiniz...
- Evet... Sürekli yeni şeylerin peşindeyim. Yeni bir turizm belgeseli çektim. Birkaç kitabın ve tiyatro oyununun haklarını satın aldım. Hem sanatımda hem diğer iş kollarında farklı şekillerde yer almayı istiyorum. Farklı alanlar beni “Outlander” için taze tutuyor. Rutinimden uzaklaştırıyor.
◊ Peki hayır işleriniz?
- Kurduğum hayır kurumu 4.5 milyon dolar yardım topladı. Bu sene yaptığım hayırlara ek olarak yeni bir proje hayata geçirdim; EDF (Environmental Defense Fund). İklim değişimine karşı mücadele eden insanlara yardım etmek istiyorum. Dünya genelinde 12 bin üyemiz var. Bu projeler bana kendimi iyi hissettiren, ödül gibi şeyler. Ayrıca bu işler sayesinde “Outlander”a dönmek daha heyecan verici bir hâl alıyor...
BİRİNCİ SEZONDA ŞOFÖRÜME “1-2 SEZON SONRA BİTER” DEMİŞTİM
◊ Televizyon ve sinemanın ülkelerin, kültürlerin tanıtımına ne kadar büyük katkıda bulunduğunun güzel bir örneği “Outlander”. Dizi başladığında bu kadar önemli etkileri olacağı aklınızdan geçmiş miydi?
- Tahmin edilmesi mümkün bir şey değildi. Televizyondaki rekabeti biliyorsun. Birinci sezonda beni sete getirip götüren şoföre “Bir-iki sezon sürer, sonra bitirirler diziyi” demiştim. 5’inci sezona geldik, devam ediyoruz. Şoförüm de hâlâ aynı ve diziye ilgi halen muazzam boyutta.
◊ Sizce bu ilginin aynı şekilde devam etmesinin nedeni ne?
- Hikayenin değişimi ve akıcılığı... Eğer sürekli aynı şeyleri çekseydik, biz oyuncular da sıkılırdık. Ama her şey değişiyor. Bu sezonda da öyle. Hikaye güçlü. Oldukça iyi biçimlendirilmiş bir sezon. Sezon finalinin şimdiye kadar yaptığımız, çektiğimiz finallere kıyasla en iyi stilize edilmiş, en iyi yapılandırılmış final olduğunu söyleyebilirim. İzleyicilerin görmesini, tepkilerini sabırsızlıkla bekliyorum.
PAUL NEWMAN’A HAYRANLIĞIM FARKLI BİR BOYUTA GEÇTİ
◊ Diğer projeleriniz hakkında konuşalım biraz da... “Bloodshot” mart ayında gösterime giriyor. Onun dışında üç-dört filminiz de yolda, değil mi?
- Sanırım biz aktörlerin ortak noktası farklı rollere, farklı karakterlere hayat verme isteği... Geçen sene çok yoğun bir yıldı. Jamie Fraser’den farklı karakterleri oynama şansı buldum. “Bloodshot” onlardan biri. Orada oldukça sinirli bir adamım. Onun dışında bağımsız aksiyon-gerilim filmi çektim, adı “SAS: Red Notice”... Heyecanla beklediğim diğer bir işimde de Paul Newman’ı oynadım...
◊ Ben de onu soracaktım. Büyük sorumluluk gerektiren bir roldü değil mi?
- Çok büyük bir sorumluluk. Paul hakkında okudukça, öğrendikçe ona olan saygım, hayranlığım farklı bir boyuta geçti. Müthiş bir aktör, muazzam seviyede hayırsever, şampiyon bir araba yarışçısı... Büyük bir filmde küçük bir rol ama onun tavrını yansıtabilmek için oldukça uğraştım.
İLİŞKİ YAŞAMAM ZOR, KARİYERİM ÖNCE GELİYOR
◊ Dizi aşk ve aile üzerine, ben de size özel sorular sorabilir miyim?
Sam Heughan: Soruya bağlı...
◊ Fanlarınız için soruyorum... Bekar mısınız, bir ilişkiniz var mı?
- Şu durumda bir ilişki yaşamak oldukça zor. Senenin 10 ayı İskoçya’da “Outlander” çekiyorum. Arada yaptığım başka işler de var. Kariyerim her şeyden önce geliyor. Ama belki ileride biri karşıma çıkar, ayaklarımı yerden keser ve tüm dediklerimi unutturur. O zaman da yandım demektir! (Gülüyor)
◊ Peki evlilik? Sıcak bakıyor musunuz evliliğe?
- Evet... Evlenebilirsem harika olur tabii. Ama dediğim gibi şimdilik önceliğim sadece kariyerim. “Outlander” sebebiyle İskoçya’dayım. Dizi bitince nereye giderim, hayatım nasıl bir yön alır, kestiremiyorum.
Caitriona Balfe: Dizinin romantikliği bana da geçti
◊ 5 yılın sonunda Claire ile aranız nasıl?
Caitriona Balfe: Ona karşı çok korumacıyım. Yılın 10 ayını ona hayat vermek için adıyorum.
◊ Claire’den size geçen özellikler var mı?
- Çekingen bir yapım var. Bazı durumlarda onun “yapabiliriz” tavrı, kendine güveni ve doğruluğu beni de etkiliyor.
◊ İzleyici için dizinin en çekici yönlerinden biri de romantik sahneleri. Dizide romantizmi bu kadar çok tasvir etmek sizi olduğunuzdan daha romantik yaptı mı?
- Bu soruyu partnerime sormalısın! (Gülüyor) Bir şekilde etki etti galiba. O harika duyguların taklidini yaparken, gerçekte de istiyorsun sanırım... Bu dizi sayesinde hayatımın aşkıyla tanıştığım için dizinin romantikliği bana da geçti diyebilirim.
◊ Jamie ve Claire aşkını bir tarafa bırakalım ve sizin aşkınıza gelelim o zaman. Kısa süre önce Tony McGill ile evlendiniz. Yeni hayatınızı, umutlarınızı, hayallerinizi biraz anlatır mısınız?
- Düğünle başlayalım o zaman. “Outlander”ın çekimleri devam ederken evlendik. Yoğun çekim takviminde bir hafta sonuna düğünü sıkıştırmayı başardım. (Gülüyor) Oldukça mütevazı bir düğündü. Sadece yakın arkadaşlarım ve ailem vardı. Çok özeldi. Çok eğlenceliydi... Sadece mutlu olmak istiyorum, o kadar. Tek isteğim mutluluk! Bir mesleğim var, işimi seviyorum. İşim benim tutkum ama hayatım kariyerimden ibaret değil. İşim dışında beni mutlu eden birini buldum, evlendim. İkisini de hayatımda tutabilirsem sorun yok demektir.
BİZ SETTE YAŞARKEN GERÇEK HAYAT AKIP GİDİYOR
◊ Sam Heughan oldukça yoğun bir yıl geçirdiğini söyledi. Üç-dört yeni projesi yolda. Sizde durumlar nedir?
- Sette sürekli başkalarının hayatlarını anlatarak ya da başkaları olarak yaşamak benim tercih ettiğim bir şey değil. Biz sette yaşarken gerçek hayat akıp gidiyor. Ben gerçek hayatın, hayatın verdiği gerçek hikayelerin de parçası olmak istiyorum. Hayatımı setlerde başka karakterleri yaratarak geçirmek istemiyorum. İşin sırrı balans... Ne yaparsak yapalım balansı bulmamız lazım. İşimi çok seviyorum ama normal insanlar gibi bir hayata sahip olmak, onlar gibi yaşamak da istiyorum...
◊ Sam Heughan ile yakın arkadaş olduğunuzu biliyorum ama iş başka, arkadaşlık başka. Sette birbirinize sinir olduğunuz anlar oluyor mu?
- Birbirimize çok nadir sinir oluyoruz. Ne kadar uzun zamandır birlikte çalıştığımızı düşünürsek hayret verici değil mi? Ama onun zamana karşı tutumu, bekletmesi beni bazen rahatsız ediyor. Benim ona patronluk taslamam da muhtemelen onu rahatsız ediyor. Aklıma başka bir şey gelmiyor. Sanırım en baştan itibaren bilerek ve isteyerek takım olma kararını verdik. Dizinin ne olacağını bilmiyorduk ama birbirimizi kollamamız ve birlikte hareket etmemiz gerektiğini biliyorduk. Zaten eğer başka türlü olsaydı, bu büyüklükteki bir işi bu kadar uzun süre yapmamız mümkün olmazdı.
OSCAR ADAYLIĞI HARİKA
*Rol aldığınız “Ford v Ferrari” filmi (Asfaltın Kralları) dört dalda Oscar’a aday oldu, tebrik ederim.
Caitriona Balfe: Teşekkürler.
*Nasıl öğrendiniz? Neler hissettiniz?
- Sabah kalktığımda telefonumda bir sürü mesaj ve cevapsız arama vardı. Neler hissettim... Mutluluk ve gurur. Filme verilen emeğin takdir edilmesinden daha güzel bir şey olabilir mi? Tüm ekip 40 derecede havada, yarış pistlerinde toz ve güneş altında çalıştık. Adaylıkla taçlandırılması harika.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR