Güncelleme Tarihi:
◊ “Süper İyi Günler”, Tohum Otizm Vakfı’nın da dağıttığı kitaptan uyarlanan bir tiyatro oyunu. Mark Haddon’ın yazdığı o kitabı nasıl keşfettiniz?
- Mine Narin: “Süper İyi Günler” kitabı yurtdışında engelli çocukların, yeterli çocuklarla birlikte eğitim aldığı kaynaştırma dönemi içerisinde okutuluyordu. İngilizcesini okuduk, “Türkçeye kazandırmalıyız” dedik. Derken tiyatrosu çıktı.New York ve Londra’da oynandı, ödüller aldı. Hem kitap hem de oyun kamuoyunun bilinçlenmesi açısından çok önemli bir hizmet oldu. Sevgili Nedim Saban bu oyunu Türkçeye kazandırdı. Biz de onunla bir işbirliğine girdik.“Süper İyi Günler” kitabı; Tohum Otizm Vakfı’nın 2010 yılında Sabancı Vakfı’ndan aldığı destekle hayata geçirdiği “Kaynaştırma ve Bütünleştirmenin Etkililiğini Artırmak için Politika ve Uygulama Önerileri” projesi kapsamında, İstanbul’daki 3 pilot okula toplam 216 adet dağıtıldı, okullarda kurulan kütüphanelere bağışlandı. Tohum Otizm Vakfı’nın MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı ile yaptığı görüşmeler sayesinde “Süper İyi Günler” kitabı Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğrencilere tavsiye ettiği okuma listesine eklendi. Halen birçok okulda okutulmakta.
◊ Oyun hazırlanırken mi yoksa en başta mı bu projeye müdahil oldunuz?
- Mine Narin: Henüz oyunun çevrilme aşamasında tanıştık. Oyuncular Emir Özden, Ayça Erturan, Korel Cezayirli, Didem İnselel ve Suna Keskin okulumuzda çocuklarımızı gözlemlediler. Oyunun başrolündeki karakter Asperger sendromuna sahip. Ama ondan önce otizmin belirtilerini bilmek lazım.
◊ Otizm nasıl anlaşılıyor?
- Mine Narin: Otizmin belirtileri sosyal iletişim ve etkileşim noktasında anlaşılıyor. Başlıca iki belirtisi, sınırlı ilgi odağı ve takıntılı davranışlar. Otizm, yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkan, doğuştan gelen, genetik temelli ama çevresel faktörlerle tetiklenen bir gelişimsel bozukluk.Bu iki başlık altında, göz teması kurmama, ismi söylendiği zaman bakmama, istediği şeyi parmağıyla işaret etmeme, yaşıtları oyun oynarken tercih etmeyip odanın bir köşesinde tek kalma gibi belirtilerle başlıyor. Garip konuşuyor ya da hiç konuşmuyorlar. Bazen de konuştuklarını tekrar ediyorlar.Takıntı olarak, dönen objelere ilgileri var. Örneğin çamaşır makinesinin önüne saatlerce oturabilirler. Duyu algılarında sıkıntılar oluyor. Sese ve ışığa ya aşırı tepki veriyorlar ya hiç tepki vermiyorlar. Yaralanan bir otistik çocuk ciddi yaralansa bile bazen tepki vermeyebiliyor.Rutinlerine bağlılar, rutinleri bozulursa aşırı tepki veriyorlar. Bu belirtilerin birden fazlası varsa çocuk psikiyatristine ailelerin başvurması gerekir. Asperger sendromu ise Otizm spektrum bozukluğu arasında yer alıyor. İletişim sorunu olan bireyler ve soyut kavramları anlayamıyorlar.Mesela şaka yapıldığı zaman ya da yüzde jest mimik varsa çözemiyorlar. Kendi ilgilendikleri konularda aşırı duygulular. İlgilenmedikleri bir konu varsa gayet yapay ve tekdüze konuşuyorlar.Bazen mimikleri taklit ediyorlar. Buna en güncel örnek ise iklim aktivisti Greta Thunberg.O da Asperger sendromuna sahip. Oyundaki çocuk da Asperger sendromlu. Çocuk, kendi gözünden anlatıyor ve izleyenler onun bazı esprileri anlamakta zorluk çekerken matematiği iki dakikada çözebildiğine şahit oluyorlar.
OTİZMİN TEK ÇARESİ ERKEN TANI VE EĞİTİM
◊ Tohum Otizm Vakfı erken tanı konusunda da bilinçlendirme ve tarama görevlerini üstleniyor. Bundan bahsedebilir misiniz?
- Mine Narin: Ülkemizde 1 milyon 387 bin kişinin otizmli olduğunu düşünüyoruz. Vakıf olarak 16 yılda bir yerden bir yere geldik. 10 yıl önce otizm deyince Down sendromuyla karıştırıyorlardı.
Şu anda otizmin ayrı bir durum olduğunu birçok insan biliyor. 2015’te yaptığımız araştırmada, her 100 kişiden 29’u “Otizm diye bir şey duydum” demişti. Şimdi bu rakam yüzde 83’e çıktı. Rotamızı farkındalığa çevirdik.
◊ Burs sağlamak için yardım geceleri ve alışveriş etkinlikleri düzenleniyor. Peki bu burs kimleri kapsıyor? Nasıl hizmetler veriliyor?
- Mine Narin: Otizmin tek çaresi erken tanı ve eğitim.
Okullarımızda da sadece çocuklar değil öğretmenler, stajyer öğretmenler ve aileler eğitiliyor. Her çocuğumuza iki öğretmen düşüyor. Sosyal olarak öğrenilebilir becerileri çocuklara kazandırıyoruz. 3-21 yaş arasına bir müfredat alıyoruz.
300 ÇOCUK BURS İÇİN SIRADA BEKLİYOR
◊ Oyunu ekip nasıl buldu?
- Nedim Saban: . Başrolde Emir Özden var. Sezgileri inanılmaz bir oyuncu. 21 yaşında... Üniversite eğitimi almadı ama yüreğiyle oynuyor. Biz de oyunun hazırlık sürecinde hem öğrendik hem de eğlendik. Şimdi yolculuğa çıkıyoruz.
◊ Oyun büyük bir prodüksiyon... Yerleşik bir düzende mi olacaksınız?
- Nedim Saban: Gönlümüz kültür merkezlerinin bu oyuna sahip çıkmasını isterdi ama biz dolaşıyoruz. Çok meşakkatli bir süreç. 80 metrekarelik LED ekran üstünden anlatılıyor. Her sahnede de oynanamıyor.
- Mine Narin: Otizm farkındalığı yaratacak olması sebebiyle projenin sosyal sorumluluk partneriyiz.12 Kasım’daki galada kurucular ve özel davetliler yer alacak. Kaynak yaratma amaçlı bir gala bu.Daha sonraki oyunlarda, Tohum Otizm Vakfı’na kaynak yaratmak için Biletix üzerinden görülen “Tohum Zone” sırasından bilet alanların bilet geliri vakfa gidecek. Biletix de bu bölümden komisyonu almayacak.
◊ Böylece Tohum Otizm Vakfı için bir kaynak kapısı daha oluşacak.
- Mine Narin: Bizim gibi sivil toplum kuruluşlarının en önemli sorunu, çalışmalarına devam edebilmek için kaynak yaratabilmek...
17-18 Aralık’ta da alışveriş şenliğimiz olacak. Galada 3-4 çocuğumuza senelik burs imkanı sağlanacak.
◊ Bu rakam az değil mi?
- Mine Narin: Olur mu, çok iyi aslında. Bu çok maliyetli bir süreç ve sıra bekleyenler var.300 çocuk sırada. Şu ana kadar 2000’den fazla çocuk eğitmişiz, 87 tanesini mezun etmişiz. Mezunlarımız 3-11 yaş arası.Mezun olup normal okula gidiyorlar. O çocuklar kapsayıcı eğitime katılıyorlar. Amacımız da bu.
38 yıllık kariyerimde beni bu kadar etkileyen başka bir iş olmadı
◊ Bu proje hayatınızda neleri değiştirdi?
- Nedim Saban: Meslekte 38’inci yılım. Beni bu kadar derinden etkileyen bir proje olmadı. Bütün yaz Ankara’ya gidip geldim.İlk defa Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir toplantıya davetliydim.20 dakikalık toplantı, 1 saat 15 dakika sürdü. Her partiden milletvekillerinin sorularını aldım.Oyunu bütün okullardagösterebilmek isterim
◊ Oyun, okullara da gidecek mi?
- Nedim Saban: Bu oyunu bütün okullarda çocuklara gösterebilelim isterim. Küçük maliyetle oyunun 360 derece çekimlerinin yapılıp paylaşılması gündemde. Oyunun daha çok izlenmesi önemli. Bilmeyen kişilerin de izlemesi, üniversite ve belediyelerin de desteklemesi gerek. Kimse tiyatroya eğitim almak için gitmez, bu keyifsiz bir durumdur. Ama eğlenerek bir oyun izlemek, öğrenmek ve çıkarken “Neden Christopher gibi bir arkadaşım yok?” dedirtmek bizim için önemli. Dedirtebilirsek mutlu olacağız.
ÜÇ HAFTA BOYUNCA MESUT’UN KONUŞMASINI BEKLEDiM
◊ Gelelim “Süper İyi Günler” oyununa. Nedim Bey, bu oyunu hayata geçirme fikri nasıl ortaya çıktı?
- Nedim Saban: Oyunun başladığı günden itibaren arkadaşlarımdan telefonlar aldım.”Londra’da bir oyun var, izlemelisin” deyip telefonu kapatıyordu. Londra’da olduğum bir dönemde yine bir arkadaşım telefon etti, aynı oyundan bahsetti, “Ama kaçırdın çünkü yeni bitti” dedi. “Londra’da bittiyse bir yere gitmiştir” dedim, araştırdım ve trenle 3.5 saat uzaklıkta bir yerde izledim ve büyülendim. Sonrasında bunun teknik olarak Türkiye’de yapılıp yapılamayacağına baktık. Çünkü çocuğun beyninin içinden değil, algısının içinden gördüğümüz bir oyun. Özel efektle salonu döndürülüyor. “Biz bunu nasıl yapabilir”i çözdükten sonra kitabı aldık.
Çevirisi çok uzun sürdü, 7 ayda tamamlanabildi. Ardından önümde İngilizce senaryo, 6 ay boyunca karakterin konuşmasını çözmeye uğraştık. Sonra Bodrum’da bir otizm dehası olan Mesut Uygun’la bir araya geldik. Üç hafta konuşmasını bekledim ama konuşmuyor. Gidecekken “Gidiyorum artık Mesut, bugün ne renk?” dedim, “Şimdilik turuncu” dedi. İlk konuştuğu andı. Senaryodaki Christopher’ın kırmızı rengi görünce mutlu olabilmesi “şimdilik” çok önemliydi.
◊ Nasıl biri Christopher Boone?
- Nedim Saban: 16 yaşında. 7057’ye kadar tüm asal sayıları ve dünyanın tüm ülkelerinin başkentlerini ezbere biliyor. İzleyici, Christopher’ın matematiksel zekasını kullanarak gizemli bir cinayeti çözmesine şahitlik ediyor. Oyun, dünya çapında 3 milyondan fazla seyirciyle buluştu. “Tony ve Oliver gibi prestijli ödüllerde başta “En İyi Oyun” olmak üzere nice ödüle layık görüldü. Emir Özden’e üç farklı oyunculuk ödülü kazandıran proje, Üstün Akmen Tiyatro Ödülleri’nde Yılın Prodüksiyonu seçildi.