Güncelleme Tarihi:
◊ “En Uzun Gece-Fırtına Murat” seyirciyle buluştu, hayırlı olsun diyerek başlayalım. Nasıl doğdu bu film?
- Orhan Kılıç: Sağ olasın. Ben bu hikayeyi aslında mülteci olayları yeni başladığında kafamda tasarlamıştım. Savaştan kaçan mülteciler, Ayla bebek... Onlardan çok etkilenmiştim. Tabii ki yaşananları televizyonlarımız gösteriyor ama ben olayın polisiye tarafını anlatmak istedim. İşin içinde organ kaçakçılığı var, uyuşturucu var... Düşünün insanlar savaştan kaçıyor, onları yeni ülkeye götürecek olanlar “Bu hapları yutacaksın” diyorlar. İnsanlar istemeyerek gittikleri ülkelere midelerinde uyuşturucu da götürmüş oluyorlar. Dedim ki ben bunun polisiye boyutunu beyazperdeye taşımak istiyorum. Sanırım başardım.
◊ Seyircinin tepkisi nasıl?
- Orhan Kılıç: Dün filmi seyircilerle izledim. Onların tepkisi çok önemliydi benim için. Bu projede yola çıkarken kafamda bir dünya vardı, onu yansıtmak istiyordum. Ben nerenin altını çizmişsem, orayı çok iyi anladılar. Ve aldığım olumlu eleştirilerden sonra bu işe yılmadan devam etmeye karar verdim.
◊ Filmin hem senaristi, hem yönetmeni hem de başrol oyuncususunuz. Bu film için “ilk çocuğunuz” diyebiliriz?
- Orhan Kılıç: Evet. Bu benim ilk çocuğum. İlk göz ağrım. Ve elde ettiğimiz sonuçtan çok memnunum, mutluyum. Filmde yer alan tüm arkadaşlarıma da buradan tekrar teşekkür ediyorum. Hepsi ne dediğimi, ne istediğimi o kadar iyi anlamış ki. Çok sağ olsunlar.
◊ Son dönemde büyük bütçeler konuşuluyor filmler için. Sizin filminizde durum nasıldı? Ve bir gişe beklentiniz var mı?
- Orhan Kılıç: Gişesini bilemem ama benim için film hedefine ulaştı. Biz çok mütevazı bütçelerle çektik bu filmi. Her yönetmen “Filmimi 5 milyon kişi izlesin” der ama Türkiye’de de bir gerçeklik var. Sinema sayımız belli. Kimlerin filmi sinemalarda, onlar belli. Bana kalan sinema sayısı belli. Bu matematik. Duygusal bir şey değil yani...
◊ Gişeye dair bir korkunuz yok yani?
- Orhan Kılıç: Hayır. Hiçbir korkum yok.
ESRA EROL’UN KARDEŞİ OLDUĞUNU BİLMİYORDUM
◊ Filmin cast seçimini nasıl yaptınız?
- Orhan Kılıç: Ben çekim mekanları ve diğer teknik işlerle uğraştım, cast için de bir ekip vardı.
◊ Esra Erol’un kardeşi Eda Erol da ekibinizde...
Orhan Kılıç: Ben Eda’yı hiç tanımıyordum. Esra Erol’un kardeşi olduğunu da bilmiyordum. Çok beğendik, filmimizde rol almasını istedik. Umut Özkan da keza öyle. Umut’u gördüm ve “Evet bu çocuk oynayacak” dedim.
◊ Üvey kızınıza da rol verdiniz...
Orhan Kılıç: Ayça benim her zaman aklımdaydı. Daha önce bana “Ben oyunculuk okuluna gitmek istiyorum” demişti. Ben de “Gel çalışalım. Kabiliyetin var mı bakalım” demiştim. Shakespeare’den bir bölüm çalıştık, içinden canavar çıktı! Daha 18 yaşındaydı. Sonra Cihangir’de bir okula gitti. Ona söz vermiştim “Bir gün bir şey yaparsam, seni mutlaka oynatacağım” diye. Ayça’nın filmdeki oyunculuk çok iyiydi. Sanki 5-6 yıldır oyuncuymuş gibi, o rahatlıkta, o güzellikte oynadı. Önümüzdeki yıllarda çok ses getireceğine inanıyorum.
HER ZAMAN EKSİĞİM OLACAK
◊ Eda Hanım, siz film için ilk teklif geldiğinde ne düşündünüz?
- Eda Erol: Önce senaryoyu okudum, sonra Orhan Hoca’yla tanıştık. Savcı Aslı da güzel bir karakterdi. Sevdiğim için kabul ettim. Senaryoyu da çok beğendim tabii ki.
◊ Rol için özel bir hazırlığınız oldu mu?
- Eda Erol: Avukat arkadaşlarla konuştum. Ama filmdeki savcı, aşkıyla ön planda zaten.
◊ Peki kendinizi nasıl buldunuz? Eksiklikleriniz var mı sizce?
- Eda Erol: Eksiğim her zaman olacak. Eksikler, her zaman daha iyiye götürmek için vardır. Ben zaten hiçbir zaman kendime “Vaov” diyemem. Onu hocam ya da dışarıdan izleyen biri söyleyebilir. Ama vermek istediğimiz hissi yaşattığımı düşünüyorum. Filmi izlerken gerçekten o aşkı gördüm.
◊ Sizce izleyici bu filme neden gitmeli?
- Eda Erol: Böyle bir projede ilkiz. Farklı bir polisiye, içinde espri de var, drama da...
AHMET ÜMİT ROMANININ FİLMİNİ ÇEKMEK İSTİYORUM
◊ Bundan sonraki projeniz belli mi Orhan Bey?
- Orhan Kılıç: Ahmet Ümit’in bir romanını beyazperdeye taşımak istiyorum. Ahmet Abi’yle de konuştuk. Fakat o bana senaryosunu gönderdikten sonra, ben Almanya’da olduğum için kendisine dönemedim. “Beraber çalışırız” diyen insanların samimiyetsizlikleri yüzünden de tavır koydum biraz.
◊ Ahmet Ümit’in hangi romanının filmini çekmek istiyorsunuz?
- Orhan Kılıç: İsim vermek istemiyorum ama Ahmet Abi’nin çok sevdiğim bir romanı. 10 sene önce Ahmet Abi’nin kapısına gitmiştim. Hatta Türkiye’ye tatile geldiğim yıllardı. Almanya’da yaşıyordum, orada bir tiyatro oyuncusuydum sadece. Romanlarını çok seviyordum. Bir arkadaştan adresini buldum, gittim kapısını çaldım. Konuştuk. Dedim ki; “Bir gün gelecek, sizin filminizi ben yapacağım. Benden başka da kimse sizin romanınızı benim gibi anlayamaz”. Çok güldü. “İnşallah” dedi. Şu filmin stresini atlattığım andan itibaren Ahmet Abi’yle tekrar iletişime geçeceğim. O dönem kendisine dönemediğim için gönül koymuş da olabilir bana. Buradan özür diliyorum.
EDA’NIN HEYECANDAN ELLERİ TİTRİYORDU
◊ Sizden Eda Hanım’ı üç kelimeyle tarif etmenizi istesem...
- Orhan Kılıç: Eda bir kere beni çok şaşırttı. Tertemiz kalbi olan bir hanımefendi. Öğrenmekten de asla utanmayan biri. Biz soru sormayı seven bir millet değiliz ama o öyle değil. Kendiyle barışık biri. Ben çok takdir ettim.
◊ Eda Hanım’ın sizi zorladığı sahneler oldu mu?
- Orhan Kılıç: Hayır. Ben ne diyorsam yaptı ama şunu söylemem lazım çok heyecanlıydı. Heyecanını görüyordum, elleri titriyordu.
- Eda Erol: Heyecan olmazsa olmaz zaten. İşin püf noktası orada.
- Orhan Kılıç: Tabii. Dedim ki “Bir sakin ol. Gel hadi, iyisin hoşsun, olacak”.
BAŞKASIYLA ANLAŞMIŞTIM BENİ YARI YOLDA BIRAKTI
◊ Kadroda Cem Kılıç da var. Aranızda bir akrabalık var mı?
- Orhan Kılıç: Bizi akraba sananlar var ama değiliz. Aslında onun canlandırdığı rol için başkasıyla anlaşmıştık. Maalesef sete bir hafta kala yüz üstü bıraktı bizi. Cast’ımızı yapan Selçuk’a “Böyle bir durum var” dedim. Önerdiği isimler arasında Cem de vardı. “Cem olur” dedim. İyi ki de olmuş. Şu an hayatımdaki en önemli insanlardan biri. On numara oyuncu. Adamlığı, sette yaptığı espriler... Her sete lazım bir adam.
◊ Orhan Bey’in yönetmenliği nasıldı sizce?
- Eda Erol: Bu yolda hepimize çok şey öğretti. Bir kere düşüncelerimize çok saygı duydu. Ne dersek, “Sen nasıl mutlu olacaksan öyle yap” dedi. Biz de onun rahatlığıyla çok güzel bir şey çıkardık ortaya. Bence efsane.
CEM BENDEN KORKUP 2 FİLM VİZYONA SOKTU!
◊ Seyirci bu filmi neden izlemeli? Ne bulacaklar filmde?
- Orhan Kılıç: İnsanları bulacaklar. Kaderleri bulacaklar. Belki de nasıl güzel bir ülkede yaşadığına, bu ülkenin mensubu olduğuna teşekkür edecekler. İnsanlar ne çileler çekiyor. Onu biz küçücük bir dünyada anlatmaya çalıştık. Film gişe yapsın ya da yapmasın, ben kendimce tarihe not düştüm. Benim oğlum 40 yaşına geldiğinde çocuğuna “Bak babamın yaptığı filmlerden bir tanesi bu” diyecek. “Niye böyle bir film çekmiş?” diye sorduğunda da diyecek ki “Bir zamanlar savaşlar vardı. İnsanlar yurtlarını terk ediyordu. Babam da kendince buna bir film yaptı”.
◊ Vizyondaki diğer filmleri izleme şansınız oldu mu?
- Orhan Kılıç: Çok şansım olmadı. Ama Cem Yılmaz’ın filmlerini merak ediyorum. Mutlaka gideceğim.
◊ Rakip görüyor musunuz kendinize Cem Yılmaz’ı?
- Orhan Kılıç: Hayır. Rakibim olamaz, çünkü o komedi yapıyor. Ben hatta bir konuşma yaptım, ilk cümlem şuydu; “Cem’den kalan son 300 kişiyi topladım buraya. Cem’e bak, korkuyor benden, iki filmle vizyona giriyor o yüzden!” (Gülüyor) Cem çok takdir ettiğim, vizyonunu çok sevdiğim biri. Kendisiyle tanışmıyorum ama kendisi Türkiye’nin en sevilesi ve saygı duyulası adamlarından biri.
OYUNCULUĞA DEVAM
◊ Eda Hanım, sizin yeni bir projeniz var mı? Ablanız gibi program sunuculuğu yapar mısınız?
Eda Erol: Ablam zaten sunucu. İkimiz birlikte olmaz. Ben oyunculuk eğitimi aldım. Oyunculuğu çok seviyorum ve çok da çalışkanım. Şu anda birkaç proje var görüştüğüm. Olursa zaten kısa sürede sizin de haberiniz olur.
◊ Orhan Bey sizin rol alacağınız yeni bir film ya da dizi var mı?
- Olacak inşallah. Kanal D’de başlayacak “Azize” dizisinde rol alacağım. İnşallah bu sezon hem dizi hem sinema sektöründe güzel bir yıl geçireceğim.