Güncelleme Tarihi:
* “Bright”, 22 Aralık’ta Netflix’te seyirciyle buluşacak. Nedir konusu filminizin?
Will Smith: Konusu nedir... Gerçek hayatla fantastik olayların karışımı... Senaryoyu ilk okuduğumda bana tuhaf gelen bir hikayeydi. Filmi şöyle tasvir edebilirim; “Training Day” (İlk Gün) ile “Lord of the Rings”in (Yüzüklerin Efendisi) buluşması. Hikaye, günümüz Los Angeles’ında geçiyor. Orc’ları, Elf’leri, perileri bugünkü dünyamızda düşün. Hepimiz bir arada yaşamaya çalışıyoruz. Ben de nükleer silaha denk bir sihrin yanlış ellere geçmesini engellemek için çabalayan polisi oynuyorum.
Joel Edgerton: Film, evlerimizde izleyeceğimiz bir çeşit eğlence olsa da kendi hayatlarımızdan birçok durumla da bağlantı kuruyor...
* Mesela?
Joel Edgerton: Mesela hayatlarımıza başkalarını dahil etme, hariç tutma, yargılama, ırkçılık... Filmde alternatif varlıklarla yaşadığımız bir gerçekliği anlatıyoruz. Kendimizden olmayanlara karşı tutumumuz, onları hayatlarımıza kabul edip etmediğimizin farklı bir anlatımı...
WILL SMITH: “IRKÇI SİYAH ADAM” ROLÜNÜ PEK FAZLA GÖREMEZSİNİZ
* Filmi izlemedim, Netflix bu konuda biraz titiz davranıyor ama fragmanı izleyince bende büyük merak uyandırdı...
Edgar Ramirez: Çok fazla spoiler vermeden şunu ekleyeyim; film, farklılıklara karşı nasıl önyargılı olduğumuzu çok güzel anlatıyor. İnsanlar dışında başka varlıkların da yaşama hakkı varsa, onları hayatlarımıza dahil edip etmemek bizlere bağlı. İşte bu noktada filmin fantastik dokusunun içine farklı tabakalar da ekleniyor. Sosyal sorunlar, ayrımcılık, ırkçılık gibi birçok konuyu bu fantastik ama bir o kadar da gerçek senaryoda işliyoruz...
Will Smith: En garip rol bana geldi. Orc’lara karşı ırkçı ve ayrımcı davranan bir polisim. Siyah adamın ırkçı olduğu karakterleri pek fazla göremezsiniz. Sosyal konseptin diğer tarafına geçip yıllardır uğruna savaştığımız bu “kabullenememe” sorununu başkasına yaşatmak, benim için ilginç oldu.
GiŞEDEN EMiN OLMAK iSTiYOR
* Netflix’e film çekerken daha özgür ve yaratıcı hissettiğinizi söylemişsiniz. Hollywood stüdyoları için film çekerken aynı rahatlığı hissetmiyor musunuz?
David Ayer: Film 90 milyon dolara mâl oldu. Stüdyoların iş modeliyle Netflix’inki çok farklı. Stüdyo bir filme 100 milyon harcıyorsa, gişeden emin olmak istiyor. Diğer taraftan Netflix abonelik sistemi üzerine kurulu. İzleyici kitlesine uygun gördükleri her projeyi her fiyata yaptırabiliyor. Stüdyoların risk yönetimi üzerimizde baskı yaratabiliyor, o yüzden Netflix’te çok rahat olduğumu belirttim.
* Christopher Nolan, Netflix’in film stratejisinin anlamsız olduğunu dile getirdi. Siz ne düşünüyorsunuz?
Will Smith: Nolan aşırı yetenekli bir yönetmen. Onun projelerinde oynamamı engelleyecek hiçbir yorum yapmam! (Gülüyor) Ama sorunu geçiştirmek de istemiyorum.
Bazı filmler sadece sinemada izlenir, Nolan’ın filmleri o yapımlardan. Ama bu yeni film yapma deneyiminin de piyasamızda geliştirici yönde bir etkisi oldu.
ULAŞILMAZLIK KAVRAMI TARiH OLDU
* 1986 yılında rap albümü yaparak kariyerinize başladınız. Hem müzikte hem de sinemada çok başarılı işler yaptınız. O günlerle bugünleri karşılaştırdığınızda, gözünüze çarpan en büyük fark nedir?
Will Smith: 31 yıl geçmiş... En büyük fark, artık Madonna, Micheal Jackson, Tom Cruise gibi yıldızların çıkmaması. Fanlar, yaptığımız işlerin içinde. Sosyal medya üzerinden her türlü yorumu yapabiliyorlar. Neredeyse en iyi arkadaşlarımız oldular. Onlarla sosyal medyada sosyalleşmeye başladık. Bence teknolojinin bu derece gelişmesinden dolayı yaşadığımız değişim, artık ulaşılmazlık kavramını bir kenara bıraktı...