Güncelleme Tarihi:
* Bugünlerde müzik çalışmalarına yoğunlaştınız. Birkaç ay önce çıkan bir albümünüz var, yeni bir klip mi geliyor?
- Yaza girerken “Sahte” isimli şarkımın hızlı versiyonuna klip çekmek istiyorum. Sonbaharda da “Hayalperest” isimli şarkımı kliplendireceğim. Başladık müzik yolculuğuna, bakalım.
* 2004 yılında “Zümrüt Gibi” isimli bir albümünüz vardı, ondan sonra arada müzikle ilgili bir çalışma oldu mu?
- Konserler oldu pek sık olmasa da ama müzikle her zaman ilgilendim. Müzikten kopuk değildim, daha çok üretim aşamasındaydım. Galatasaray’da bir müzik atölyesi tuttum, orada eski eşimle beraber birtakım çalışmalar yaptık. Ben söz yazdım o besteledi, o söz yazdı beraber besteledik. Böyle yoğun bir dönem geçti. Biliyorsunuz üretim öyle hemen olan bir şey değil, yaşanmışlıklar da bunu besliyor ve doğru zaman önemli, doğru insanlarla karşılaşmak önemli. Geçen sene Süheyl Atay ile (yapımcımla) oturduk konuştuk, kimlerle çalışacağımızı kararlaştırdık.
* Bu arada üniversitede ders veriyormuşsunuz, hangi üniversite?
- Işık Üniversitesi’nde. Sinema Televizyon bölümündeyim ben. Işık Üniversitesi’nin benim için çok özel bir yeri var. Benim biliyorsunuz İngiltere’de 3 senelik tiyatro eğitimim var. Oraya gitmemde bana burs sağlayan Işık Üniversitesi’dir ve hakikaten hepsine çok minnettarım. Beni bir sanatçı olarak desteklediler, sanata duydukları saygı, beni bu noktaya getirdi.
* Bir vefa borcu gibi mi?
- Tabii ki vefa borcu da var ama şu da var, bir oyuncu hiçbir zaman oldum dememeli, her zaman kendini geliştirebilmeli. Çünkü seneler önce birtakım bilgileri alıyorsunuz ama pratiğe dökmediğiniz zaman onlar da uçup gidiyor. Benim için üniversite ortamı çok büyük bir okyanus. Ben şunu derim hep; bilgi paylaşmak içindir. Ve yeni nesilden de çok şey öğreniyorsunuz, onların şu anda hayat görüşleri olsun dünyaya bakış açıları olsun tabii ki bizden çok farklı ve ileride. Benim de onlardan öğreneceğim çok şey olacak, bu yüzden de istiyorum üniversitede ders vermeyi.
* Sizi önce oyuncu olarak tanıdık ama müzik eğitiminiz de var. Albüm yaptığınız zaman müzikle ilgilendiğinizi anladık. O zaman nasıl tepkiler geldi?
- Bir oyuncu zaten sesini çok iyi kullanabilmeli, bize konservatuvarlarda öğretilen bu. Bakın dünyadaki örneklerine, oyuncu olarak konservatuvara alınmış kişiler muhakkak sesini kullanıyor. Ben kendi başıma bu kararı vermedim, sesimin iyi olduğunun bilincindeydim ama bunu işin uzmanına danıştım, bir şan öğretmenine gittim 18-19 yaşlarında. İlk Güzin Gürel’e başvurdum, o “Sesinin gustosu var, bunu değerlendir, güçlü bir sesin var” dedi ve beni cesaretlendirdi. Sonra İngiltere’deki bu okulu kazanınca zaten zorunlu olarak şan ve dans dersleri aldım. İngiltere’de ayrıca özel dersler de aldım hafta sonları. Bir konser vesilesiyle Nilgün Selimoğlu’yla tanıştım, şan öğretmenim oldu. Sesimin karakterini algılamamdan medeni cesaret kazanmama kadar her konuda önümü açan kişidir, hâlâ devam ediyorum kendisiyle derslere. Ses kullandıkça açılan, güçlenen bir şey ve sürekli kullanmak gerekir, benim de amacım bol bol konser vermek. Biliyorsunuz albüm satmıyor, albümün amacı konser alabilmek.=
* Hiç müzikal bir tiyatro oyununda oynadınız mı? Gerçi Türkiye’de çok yapılmıyor ama...
- Müzikalde oynamadım, hayalimdir aslında. Yapılanlar oldu, “Evita” oynandı mesela. Sonrasındakileri takip etmedim ama İngiltere, Amerika gibi müzikal algımız yok. Zaten tiyatroya zar zor gidiyor seyirci, müzikal kültürümüze çok yakın gelmiyor ne yazık ki.
ESKİ EŞİMLE GAYET GÜZEL GÖRÜŞÜYORUZ
* Bir oğlunuz var, 5 yaşında, Derin Deniz. Hamile kalmadan önce albüm üzerine çalışıyormuşsunuz, hamile olduğunuzu öğrenince ç alışmayı ertelemişsiniz. Bu durumda 5 yıl kadar gecikmiş oldu bu albüm değil mi?
- Haliyle o süreç biraz zorlu geçiyor, çocuk doğduktan sonra her şey yeniden başlıyor. Hamilelik sürecim çok huzurlu geçti ama sonrasında çalışan bir anneyseniz o biraz daha zor, hem üreteceksiniz hem kendinizi soyutlayacaksınız, hepsi bir arada olmuyor. Bir de yardımcı biri gerekiyor size, onun da güvenilir olması gerekiyor. Kaç kez değişti benim yardımcım. O konuda epey canım yandı. Biri geliyor, biri gidiyor. Çocuk alışıyor, ben düzenimi oturtuyorum, düzen tekrar bozuluyor. Tam bir işe yoğunlaşacağım, bu sefer konsantrasyon dağılıyor derken daha yeni yeni düzene giriyor. Neyse ki Deniz artık büyüdü, anaokuluna gidiyor. Bir de dingin bir çocuk, sakin, beni çok zorlamıyor. Şimdi 12 Mayıs’ta Nublu İstanbul’da DJ Halan Küfündür ile bir performansım olacak, ona hazırlanıyorum. Biraz da onun stresi var üzerimde. Çünkü hem oğlumla kaliteli zaman geçirmek istiyorum, bakıcısı da yok şu an, hem de kendimi soyutlayıp şarkılara çalışmam gerekiyor. Bizim işler o anlamda zor yani.
* Derin Deniz’in hatları size benziyor ama sarı saçlı, kime benzetiyorsunuz?
- Teni bana benziyor. Ben de açık tenliyim ama o çok sarı. Babası da kumral ben de kumralım. Benim anneannem sarışın, yeşil gözlü bir hanımdı. Oradan ya da babamdan almıştır diye düşünüyorum.
* Bu arada eşinizden de ayrıldınız, kaç yıl oldu?
- 4 yıl olmuştur.
* Derin Deniz de çok küçükmüş ayrıldığınızda, o aşamayı nasıl atlattınız?
- Benim şöyle bir yapım var; zorlu koşullarda daha çabuk toparlayabiliyorum. Bazen kimsenin problem görmeyeceği çok ufak şeylerde gereksiz panik oluyorum, çok zor koşullarda ise çok soğukkanlı davranıyorum. Enteresan bir yapım var. Boşanma bir travmadır muhakkak ama burada ilişkiler çok önemli. Eski eşime olan saygım, sevgim bitmedi. O, her zaman çocuğumun babası ve kişilik olarak da saygı duyduğum bir insan. Hâlâ gayet güzel görüşüyoruz. Biz birtakım noktalarda anlaşamamış olabiliriz ama çocuğumuzla bir arada eğlenceli vakit geçiriyoruz. O da bu konuda olgun olduğu için bir sıkıntı yaşamadık.
GENLER RAHAT BIRAKMIYOR
* Derin Deniz babasıyla hafta sonları mı görüşüyor? Nasıl ayarlıyorsunuz?
- O da müzisyen ve iyi bir grupları var RadyoRoll diye. Ama Deniz’e de vakit ayırıyor. Genelde hafta sonları görüşüyorlar. Şimdi Deniz’i perküsyon kursuna başlatacağım.
* Genlerde var tabii, armut dibine düşüyor galiba. Kulağı iyi mi?
- Geçenlerde babasıyla stüdyoya girmişler, onlar RadyoRoll’ün provasını yaparken Deniz de küçük gitarını almış, onlarla çok eğlenmiş. Ritim duygusu çok iyi. Soruyorum “En çok hangi enstrümanı seviyorsun?” diye, “Davul” diyor. Davula karşı bir ilgisi var ve ben de yönlendirmek istiyorum.
* Size biraz sabır gerekecek herhalde öğrenme aşamasında.
- Davul çalanlar biliyorsunuz hem hiperaktif hem de farklı olurlar.
* Peki Deniz, anne-babanın ayrı olduğunu ayırt edebiliyor mu? Nasıl karşılıyor?
- Deniz enteresan bir çocuk, çok akıllı bir oğlum var. Her şeyin farkında ama çok dillendirmiyor ama bazen öyle kilit sorular soruyor ki her şeyin farkında olduğunu algılıyorsunuz. Sanki birkaç kez dünyaya gelmiş gitmiş gibi enteresan bir cool havası var. Beste de yapıyor Deniz, ilk bestesini 3 yaşında yaptı. Biraz piyasa şarkısı, çocuk iyi biliyor nabız tutmayı. “Sen yoktun, ben yoktum” diye bir söz yazmış, melodi uydurmuş. Genler rahat bırakmıyor işte.
* Eski eşinizle ayrıldığınız halde ilişkiyi iyi tutabildiğiniz için şanslıyım diyebiliyor musunuz?
- Elbette, çok şanslıyım. İyi ki de zamanında öyle bir insanla evlenmişim, çocuğum olmuş. Ne kadar geniş yürekli, medeni, aydın görüşlü olduğunu görüyorsun sonradan.
GÖRÜŞMELER GÜZEL GEÇİYOR SON DAKİKA İŞ İPTAL OLUYOR
* En son “İffet”te oynamıştınız, başka proje var mı?
- Geçenlerde bir dizi görüşmem oldu. Aslında benim daha çok ekranlarda olmam gerekir. En verimli çağımdayım çünkü. Ancak bu konuyu pek anlayamıyorum. Görüşmeler güzel geçiyor, yapımcı, yönetmen herkes çok memnun ama en son noktada bir şey oluyor ve iptal oluyor.
* Maddi konuda mı anlaşamıyorsunuz?
- Hayır, ben öyle uçuk birisi değilim. Şans diyelim. Çok kaderci bir insan değilim, önceden bu kadar şansa inanmıyordum ama inandım artık. İyi ki müzik ve üniversite var.