Güncelleme Tarihi:
Hollywood’da başarılı bir oyuncu olmak için sadece yeteneğinize güvenemezsiniz. Bu dev endüstri elbette dünyanın en büyük oyuncularını yetiştirmiş olsa da perdede nasıl göründüğünüz, sizi izleyenleri güzelliğiniz ya da yakışıklılığınızla nasıl büyülediğiniz başarınızın en büyük anahtarlarından biri olur her zaman. Erkek oyuncular için kariyer yolculukları biraz daha zahmetsiz geçse de kadın oyuncuların geçtikleri yollar her zaman daha engebeli ve birçok yol kazası atlatmadan belli bir noktaya gelmek oldukça zor.
Hele ki Margot Robbie gibi güzelliğinizle baş döndüren bir oyuncuysanız… Çok genç yaşta oyunculuğa başlayan, televizyon dizilerinde elde ettiği başarıyla kendini Hollywood’da da göstermeyi başaran Robbie, üzerine yapışan bu ‘sarışın güzel’ etiketinden kurtulmak için çetin yollar yürümek zorunda kalan aktrislerden. Dünyanın karşısına ilk kez çıktığı filminde yer aldığı cesur sahnelerle tanınan oyuncu, o günlerin ardından geçen 10 yılda kariyerini bambaşka bir noktaya taşımayı başardı. Oysa bu uğurda çektiği sıkıntılar çoktu hatta bir noktada her şeyi bırakıp kaçmak isteyecek, hayatta en çok güvendiği kişiye sığınarak yaşadığı cehennemi ona itiraf edecekti.
Ama sadece güzel ve yetenekli olmakla kalmayan ve ne kadar güçlü bir kadın olduğunu da kariyer yolculuğu boyunca kanıtlayan Margot Robbie, iyi ki, yılmadı ve tam her şeyden vazgeçecekken aramıza geri döndü. Bu kararın isabetliliği onun son birkaç yıldır en iyi yönetmenler ve en gözde oyuncularla birlikte hayata geçirdiği projelerden de belli. Hızla tırmandığı kariyer basamaklarında Oscar adaylığına dahi uzanan bu kararlı kadın, şimdi karşımıza iyi büyük projeyle gelmeye hazırlanırken, sık sık o zor günlerini anlatıyor.
Hollywood’da adı geçtiğinde akan suların durduğu Martin Scorsese onu 2013 yapımı çok ses getiren filmi 'The Wolf of Wall Street’ filminin kadrosuna kattığında daha 22 yaşında olan Margot “Dürüst olmak gerekirse bu filmde kimse beni fark etmeyecek diye düşündüm” diyor. Ve hemen ardından da “Filmin elde ettiği büyük başarı ve benim de adımın bu filmle anıldığını düşünürsek bunun aslında aptalca bir fikir olduğu ortaya çıkıyor” diye ekliyor samimiyetle. Yine de genç kadın daha o zamanlardan adını Hollywood’a altın harflerle yazdırmış Leonardo DiCaprio’nun karşısında oynayacağı için bu fikre kapılmakta belki de çok haksız değildi. Morgot Robbie’nin filmdeki rolü aslında oldukça azdı.
“Bu filmde ne yaptığımın bir önemi yok çünkü ben çıplak sahneler de çeksem herkes Leo’ya ve filmle ilgili değier şeylere odaklanacak” diye düşündüm diyor Robbie. Geçtiğimiz günlerde Londra’da, BAFTA ödülleriyle ilgili bir etkinlikte konuşan Margot Robbie, kamera önünde ne kadar rahat görünse ve rollerinin gereğini kolayca yerine getirdiği düşünülse de gerçekte oldukça utangaç ve çekingen bir insan olduğunu tekrarladı. Başarılarla taçlandırdığı kariyerinin ilk günleri sorulduğunda genellikle bu cevabı veren güzel oyuncu kariyerinin ilk çıkışını yakaladığı 'The Wolf of Wall Street’ filmiyle ilgili sorulara da sürekli maruz kalıyor. Babylon ve Baribe adlı iki dev film projesinde başrol oynayan ve bu iki filmi önümüzdeki aylarda peş peşe gösterime girecek olan aktris bir yandan arı gibi çalışırken bir yandan da sık sık basın toplantılarına katılıyor ve gazetelere, dergilere röportajlar veriyor.
Geçen haftalarda Vanity Fair için özel çekilen fotoğraflar eşliğinde yayınlanan söyleşisi çok ses getiren yıldız, aslında Londra’da konuşurken de aynı sorulara maruz kaldı ve yine sözünü ve samimiyetini sakınmadan gazetecilere yaşadığı gerçekliği açıklıkla anlattı. 'The Wolf of Wall Street’le gelen şöhret onu ileriye taşısa da filmde göründüğü sınırlı sayıdaki dakikalarda yaşadığı zorluk onu neredeyse sinemadan kopacak noktaya getirecek, sonrasında da bu filmle üzerine yapışan ‘seksi sarışın’ imajından kurtulmak için çok çaba harcayacaktı. Avustralya yapımı pembe dizi Neighbours'daki ilk büyük çıkışından beri aslında cinsellik içeren ve çıplaklık gerektirebilecek sahnelerde yer almış, bunların da zorlanmadan üstesinden gelebilmişti. Ancak Leonardo DiCaprio’yla karşılıklı sahneleri ona daha önce tatmadığı bir zorluk yaşattı.
Londra’da gazetecilerin sorularını her zamanki gibi gülümseyerek yanıtlayan Margot, filmi çekerken ve özellikle de o ‘ateşli’ sahnelerde yer alırken yaşadığı stresin üstesinden gelebilmek için sete birkaç kadeh içki içerek gittiğini itiraf etti. “O sahneden önce çok gergindim” diyen oyuncu biraz cesarete ihtiyaç duyduğu için böyle bir yola başvurduğunu açıkladı. Rol arkadaşının ve yönetmeninin de desteğiyle çekim süreci zor da olsa bitmiş ama Margot sonrasında daha büyük bir derde düşmüştü.
Robbie, Vanity Fair'e verdiği röportajda “Kariyerimin o erken aşamalarda bir şeyler oluyordu ve olanların hepsi oldukça berbattı” diyecekti. Zaten Margot Robbie bu filmle ve filmin çekimleri sırasında yaşadığı zorluklarla ilgili olarak ilk kez 2016 yılında açıklama yapabilmişti. Genç kadın gerçekten de ilk defa milyonların önüne çıkıyordu ve bu ilk çıkış kariyeri süresince hep bir hayalet gibi onu takip etmeye devam edecekti. Margot o günlerin ardından hemen annesine koşmuş ve yaptığı iş yüzünden ne kadar zorlandığını anlatmış ancak aldığı cevapla şaşkına dönmüştü. Her zaman en büyük destekçisi olarak andığı annesi kızının içine düştüğü durumu anlamıştı ancak Margot sinemayı tamamen bırakmak istiyor “Ben oyunculuktan vazgeçiyorum” diyordu ona.
Annesi o anda belki de kızını üzmemek için ona tamam demiş olsaydı biz bu şahane kadını artık perdede göremiyor olacaktık. Ancak bir anne olarak kızının yeteneğine ve gücüne güveni tam olan bu kadın ona hayır demeyi başardı ve artık çıktığı bu kariyer yolculuğundan dönmesi için çok geç kaldığını hatırlattı. Annesi Margot’ya bu yolda yürürken destek olacağını sözünü verecek ve kızının arkasında her zaman durarak onun kariyerinin devam etmesini sağlayacaktı.
22 yaşındayken canlandırdığı Naomi Lapaglia karakteri onu bir anda yok olmanın eşiğine getirmişti ama Margot Robbie küllerinden yeniden doğacak ve artık Hollywood’un en çok kazanan ve adı saygınlıkla yan yana getirilen oyuncularından olmayı başaracaktı. Ancak kariyerini sürdürürken karşısına bir kez daha benzer bir durum çıktı. Güzel oyuncu o günleri de açık yüreklilikle ve biraz da şakayla karışık anlatıyor: 'The Wolf of Wall Street’in üzerinden dört yıl geçmiş, Margot bu kez de yakışıklılığıyla nam salan Alexander Skarsgard’la kameraların karşına geçmişti. İkilinin birlikte rol aldığı bu büyük bütçeli Tarzan filmi eleştirmenlerden tam not alamadı ama Margot Robbie bir kez daha kendisini zorlayan sahnelerle karşı karşıya kaldı.
Tarzan filminde de tıpkı Leonardo DiCaprio’yla yaptığı gibi Alexander Skarsgard’la yakınlaşmak zorunda kalacak, bir kez daha kameralar karşında cinsellik içeren sahneleri çekecekti. Güzel oyuncunun bu konudaki utangaçlığı ve biraz da sakarlığı devreye girince filmden geriye ilginç hatıralar kalmıştı. Tarzan Efsanesi filmi gösterime girdiğinde Robbie, rol arkadaşı Alexander Skarsgard’ı sevişme sahnesinde sakatladığı iddiasıyla gündeme gelmişti. Güzel oyuncu, o sahnenin çekimi sırasında ikisinin de fazla heyecanlandığını söyleyerek "Alexander'ı sakatlamadım, onun yüzüne yumruk atmadım. En azından hızlı vurmadım" diye konuştu.
Bu film konuşulurken Margot Robbie'nin rol arkadaşı Alexander Skarsgard'ı yaraladığı, sahnenin çekiminden sonra aktörün bedeninde morluklar oluştuğu iddia edilmişti. O dönemde çıkan haberlere göre yönetmen David Yates'in "Sahne biraz vahşi olacak. Alex'e biraz vur" talimatı üzerine Robbie, oyuncu arkadaşını yumrukladı. Sahnenin çekimi ve tekrarları sırasında Margot Robbie'nin yumrukları fazla gelmiş, çekimden sonra Alex Skarsgard'ın bedeninde morluklar oluşmuştu. Margot Robbie ise şakacı tavrını o günlerde de takınmayı ihmal etmemiş "Alexander çok güçlü bir adam, o kadarcık vurmama dayanabilir. İkimiz de o sahnede biraz heyecanlandık" demişti.