Büşra BOZOK AYTEK
Oluşturulma Tarihi: Eylül 26, 2014 01:01
Vildan Atasever’le evlendikten sonra gözlerden uzak bir yaşam sürmeye başlayan İsmail Hacıoğlu, şu sıralar “Sonsuz Bir An”ın çekimleri için kamera karşısında. İçten bir dostluk hikayesini konu alan filmde başrolleri Ferhat Gündoğdu ve Özlem Tekin’le paylaşan ünlü oyuncuyla çekimlerin devam ettiği Antalya’da buluştuk.
İsmail Bey, gözlerden bu kadar uzak yaşamanız, bir hatırlanma sorunu oluşturmuyor mu?
- Hiç sanmıyorum. Bu yıl yine bir çok iş geldi. Oturup onları okudum, sonra da içime sineni kabul ettim. Ve şimdi setteyim. Bence içine sinen bir filmde rol almak Türkiye’de bir lükstür. Bir oyuncunun telefonu çalmamaya başlayabilir, bu da bir ihtimal. Ama öyle bir durum yaşamıyorum Allah’a şükür.
Telefonun çalmama olasılığı, psikolojiyi nasıl etkiliyor?
- Hayat bu. İşler her zaman yolunda gidecek diye bir kaide yok. Kaldı ki, kendimi pazarlamayı, geceleri gazetecilerin olduğu yerlerde gezip tozmayı, reklam yapmayı ben de biliyorum. 15 yıldır bu işi yapıp da göz önünde nasıl olunacağını bilmemem mümkün olabilir mi? Ama o şekilde göz önünde olmayı tercih etmiyorum, hepsi bu.
Belirtttiğiniz şekilde reklam yapmanın bir oyuncuya gerçekten bir faydası oluyor mu?- Evet, oluyor. Ama rezil olmaktansa rölantide yaşamak benim için daha iyi. O şekilde belki daha fazla para kazanırsın ama her şey de maddiyat değil ki.
Mutlu musunuz?- Çok şükür mutluyum. Dediğim gibi, gelen işlerin arasından
seçim yapabilme lüksüne sahipken mutsuz biri olduğumu söylemem nankörük olur. Belki daha fazla kazanma şansım olabilir ama açıkçası istemiyorum. Çünkü bana tehlikeli geliyor. Nedense herkesin dini imanı para olmuş vaziyette. Ben kazandığım parayla mutluyum. Amacımız zaten mutlu olmak değil mi? Ayrıca Albert Bosch’un dediği gibi insanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim. Bu düşünce tarzı artık kalmadı. İnsanlar para kaybetmek yerine birbirini kaybetmeyi tercih ediyor.
BİAT KÜLTÜRÜYLE YETİŞMEDİM
Bu düşünce tarzıyla piyasaya adapte olabiliyor musunuz, dışlanmıyor musunuz?- Piyasının içinde değilim ki. Yani bu piyasadan, buluşup da mesai harcadığım kimse yok. Açıkçası piyasadan çok hazetmiyorum da. Beni dışlayan var mı yok mu bilmiyorum. Dışladılarsa da bu tamamen onların sorunu. Ben biat kültürüyle yetişmedim. Hep tek tabanca oldum. Öyle olmam da iyidir. Gölge etmesinler başka ihsan istemem. Nedense birkaç popüler iş yaptıktan sonra bir süre benzer bir işte olmayınca ortalıktan kaybolduğumuz düşünülüyor. İki yıl boyunca dizi de çektim,
film de. Şimdi yenisinde rol alıyorum işte.
“Muhteşem Yüzyıl”da siz neden yoktunuz?
- Herkes oynadı, bir ben yoktum değil mi?. Aslında bir bakın, belki ben de oynamışımdır.
Maddi olarak kendinize, ailenize yetebiliyor musunuz, geçinebiliyor musunuz?- Tabii ki.
O PARANIN ÜZERİNE SU İÇMEYECEĞİM
“Osmanlı Tokadı” dizisinden 15 bölümlük ücretinizi alamadığınız gerekçesiyle, eşiniz Vildan Atasever’le birlikte yapım şirketinin sahibine dava açtınız. Alacak meselesinde son durum nedir?- O meseleyi henüz halledemedik. Alacağımız duruyor. Paramın üzerine bir bardak su içme durumum yok. Kimsenin ahı kimsede kalmaz. Şirketi de telefonlarını da kapatmışlar. 1,5 yılın emeği yatıyor içeride. Benim 15, eşimin 12 bölüm alacağı var. Dava açtık ama şirket kapalı olduğu için ne yapabilirim ki? Bir de kansızlar “Bölüm başına şu kadar para alıyor” diye yalan
haber yaptırdılar. Hani nerede para? Nedense kazandığı parayla hava atma merakı olanlar çok. Kimse inanmasın. Kimse kimse öyle bölüm başı 60 bin TL para vermiyor. Böyle para aldığını söyleyen yalan söylüyor. Ya arkadaşlar yemeyin bizi.
Benzer bir durumu Şahan Gökbakar da yaşadı ama siz yapımcısına destek çıktınız. Neden?
- Ben Murat Akdilek’le “Sınav” filmini çekmiştim, kendisini oradan tanıyorum. Ve sadece “Murat Akdilek, borçlarını ödeyeceğini söylüyorsa öder. Kimseyi dolandırmaz. İşleri kötü gitmiştir” dedim. Yoksa Şahan hakkında kötü bir şey söylemedim. Zaten tanımam etmem, parasını da alsın isterim. Adamın alın teri, anasının ak sütü kadar helal.
ÇOCUK GELECEĞİ ZAMANI BİLİR
Vildan Atasever’le çok güzel giden bir evliliğiniz var. Neden artık çocuk yapmıyorsunuz?- Çocuk dünyanın en güzel varlığı. O geleceği zamanı bilir. Geldiği zaman da her anne babada olduğu gibi baş tacımız olacaktır.
En büyük başarınız nedir?- En büyük başarı insanın kendisini mutlu etmesini bilmesidir. Bu hayat gerçekten çok kısa. Mutlu olmayı da başkaları mutlu etmeyi de bilmek gerek. Kimin yanında mutluysan onun yanında duracaksın. Şükürler olsun benim tatminkar bir hayatım var.