Güncelleme Tarihi:
* Merhaba, dilerseniz “Star Trek” ile başlayalım. O muhteşem galada birlikteydik, sizi yeniden görmek çok güzel. Nasıl, memnun musunuz son filmden?
- Evet, çok memnunum. Yönetmenimiz Justin Lin harika bir iş çıkardı. Bence kendisiyle gurur duymalı. Ama bu mutluluğa gölge düştü. Oyuncumuz Anton Yelchin’in otomobil kazasında ölümü hepimizi çok üzdü.
* “Star Trek”ten diğer Star’a geçersek... Çok merak ediyorum, neden “Star Wars Episode 8”i yönetmeyi kabul etmediniz?
- 7’nci filmi yapmak için anlaşmıştık, 8’inciyi sorduklarında “Hayır yapmam, yapamam” dedim.
* Neden?
- 7’nci film üzerimde öyle bir baskı yarattı ki, bu sorumluluğu ikinci kez almak istemedim. Bir “Star Wars” hayranı olarak yeni filmi sinemada izlemekti niyetim. Ama itiraf edeyim, “Episode 8”i yönetmeyi kabul etmediğim için küçük de olsa bir pişmanlık yaşıyorum.
SETE GİDİNCE KÜÇÜK BİR PİŞMANLIK YAŞADIM
* Sizin gibi başarılı bir yönetmen neden bu kadar baskı hissetti üzerinde?
- Yanlış anlamayın, stüdyodan ya da yapımcılardan dolayı değil... Bu tamamen benim kendi kendime yarattığım bir baskıydı. Hatta bir anımı paylaşmak isterim sizinle...
* Lütfen...
- “Star Wars”un ilk gösterimini Disney’in en üst kademedeki üç yöneticisine yapıyoruz. Ama filmin ilk ham çekimleri... Ne görsel ne de ses efektleri var. Kelimelerle ifade edilmeyecek kadar sinirliydim, film bitmekten çok uzaktı, içinde hiçbir efekt yoktu, üç patronla beraber filmi izleyecektik. Odada sürekli açıklama yapıyorum, kendimi kritik ediyorum, saçma sapan şeyler söyleyip eğer beğenmezlerse diye kılıfını hazırlamaya çalışıyorum falan (gülüyor). Film başladı, ben filmi değil onları izliyorum, ne düşündüklerini vücut dillerini okuyup anlamaya çalışıyorum. Gösterim bitti pozitif tepkiler verdiler ve hayatımın en büyük rahatlamasını hissettim o anda. Milyarlarca dolarlık bir marka, çok büyük bir sorumluluk. Eğer 8’i yönetmeyi kabul etseydim 7’nci filmi geçmeye çalışacaktım, bu da beni stresten öldürürdü (gülüyor).
* Peki sekizinci filmin çekimlerine gittiniz mi, seti ziyaret ettiniz mi hiç?
- Seti bir kere ziyaret ettim, her şey olağanüstü etkileyici görünüyordu. İşte o zaman küçük bir pişmanlık yaşadım, “Keşke ben yönetseydim” dedim.
BABAM DA YAPIMCIYDI, BANA “O NE DEMEK?” DİYE SORARLARDI
* Peki yeni projeler neler? Sadece bu sene beş televizyon projesinin yapımcısı olduğunuzu biliyorum...
- Evet projeler çok (gülüyor). Yedi-sekiz yıldır üzerinde çalıştığımız “Roadies” başladı. Yeni bir filme de başladım, adı “God Particle”... Burada yani Los Angeles’ta çekiyoruz. Yönetmen Julius Onah ve bu onun ilk stüdyo filmi.
* Bu kadar büyük projelerin yapımcısısınız, hepsinin çekimlerinde birebir bulunabiliyor musunuz?
- Benim babam da yapımcıydı, büyürken okulda arkadaşlarım hep sorardı yapımcı ne demek diye. Yapımcılık öyle bir iş ki milyonlarca farklı anlam taşıyabilir. Milyonlarca farklı şekilde yapabilirsiniz. Bir şeyi yaratmak için para ödüyorsunuz, haklarını satın alıyorsunuz, sonra ne oluyor? Ben bazı projelerde her an sette oluyorum, her sahne çekilirken yönetmen ve senarist ile omuz omuza çalışıyorum. Bazı projelerde sadece doğru kişileri bir araya getiriyorum. Yani projeye ve gereksinimlere göre karar veriyorum. Büyük soruya sıkıcı bir cevap belki ama öncelikle projelerde herkes için en iyi kullanım alanını kavramaya çalışıyorum.
* Set ekiplerine de çok önem verdiğinizi biliyorum...
- Kesinlikle... Benim için tüm projelerin kahramanları, set ekipleri. Ruhlarını ve kalplerini bu işe nasıl verdiklerini yıllardır takip ediyorum. Hiç unutamadığım bir anım var. “Görevimiz Tehlike 3”te çalışıyorduk. Sabit kamera operatörümüz yaklaşık 40 kilo kamera ile çalışıyordu ama öyle rahat hareket ediyordu ki sanki adam 40 kilo taşımıyor. Sonunda sahnenin çekimi bitti, kameraman kameranın odaklanmasını takip eden arkadaşını kutladı. Evet öbür adam harika iş çıkardı ama 40 kilo kamerayı taşıyıp çekim yapan kendisiydi. İşte bu ortak takdir anlayışı ve saygı, tüm ekibin bir bütün olarak çalışması benim projelerimde en kıymet verdiğim olay...
KENDİ ARABAMDA İSTEDİĞİM MÜZİĞİ DİNLEYEMİYORUM
Sizin ailede herkes yetenekli. Kızınız da müzisyen, aynı zamanda söz yazarı. Sizin müzikle aranız nasıl?
- Benim diğer tutkum müzik... Üç çocuk babasıyım ve bazen hepimiz aynı arabada olabiliyoruz. Çocuklar hemen “Baba bu ne, ne dinliyorsun?” diye gülüp kendi müziklerini açıyorlar. Benim dinlediğimden çok farklı şeyler dinliyorlar. Komik olan, sanki kendi arabamda istediğim müziği dinlemeye hakkım yokmuş gibi davranmaları (gülüyor).