Güncelleme Tarihi:
◊ Orkun Ün: Ya Konsey, hepimiz biliyoruz ki ufacık çocuk yapmaz kendi başına böyle açıklamalar. Annesi yaptırmıştır, “Yaz oğlum” demiştir çocuk da yazmıştır. Bu aslında iki kadının savaşı, arada kalan ise ufak bir çocuk.
◊ Onur Baştürk: Sosyal medyada bıdı bıdı yorum yapan herkese yanıt verilmesi çok saçma. Bu yanıtı yazan da Artur’un annesi bence.
◊ Ömür Gedik: Ben Artur’un cevabından çok “Sırtın yere gelmez, Seda Annen var bu hayatta” cümlesini kuran kişiye takıldım. Niye, neden, ne gereği var bir çocuğa uluorta yerde bu manasız ama manalı cümleyi kurmaya! Artur’un annesinin yazdığı kuvvetle muhtemel cevabı tabii ki biraz daha sevecen olabilirdi. Seda’nın bu cevabı hak edecek bir üvey annelik yaptığını hiç sanmıyorum.
◊ Savaş Özbey: Günümüzün çocukları o kadar büyümüş de küçülmüş ki anne müdahalesi olmadan kendisi de yazmış olabilir bunları. Yine de fark etmez. Seda Sayan-Çağlar Ökten izdivacında diğer oğul Oğulcan Engin’in cephesinde saf tuttu Artur da.
Bunun açıklaması olamaz
Demet Akalın’ın sahne aldığı mekânda kendisine gönderilen şampanyayı garsonun başından aşağı dökmesi büyük tepki aldı. Akalın bunun 10 senedir devam eden bir gelenek olduğunu, bunu gurbetçilerin istediğini söyledi, ancak tepkiler dinmek bilmedi. Konsey’in yorumunu alalım...
◊ Ömür Gedik: Sizin var mı bilmiyorum ama 10 yıldır sürdüğü söylenen bu gelenekten benim haberim yok. Bunu gerçekten isteyen, bununla eğlenen büyük bir seyirci kitlesi olduğunu hiç sanmıyorum. Böyle bir hareketin savunması, açıklaması olamaz bence, olmamalı. Demet savunmaya geçmek yerine, “Evet yanlış oldu” deyip kapatsaydı keşke konuyu. Evine ekmek götürmek için çalışan emekçi her zaman kıymetlidir, başından aşağı bir şeyler dökmeyi geçtim, baş tacı edilmelidir.
◊ Savaş Özbey: Herkes garson üzerinden emek-emekçi duyarı yaparken adam nasıl da milleti ters köşeye düşürdü ama. Alan memnun, veren memnun yani. Bize de hariçten gazel okumak düşüyor Türk gece hayatının pespayeliğine. Demet Akalın’ın gurbetçi açıklaması evlere şenlik tabii. Umarım gurbetçiler bir dahaki sefere Demet Akalın’ın kafasından şampanya dökülmesini ister.
◊ Onur Baştürk: Yapan da, alkışlayan da, başından aşağı dökülmesine razı olan da bu son derece berbat eğlence anlayışlarını öyle sahiplenmiş ve benimsemiş durumdalar ki; ne desek boş! Bırakalım birbirlerine ucuz şampanya dökmeye devam etsinler.
◊ Orkun Ün: Çok talihsiz bir olaydı. Olay kadar sonrasındaki açıklamalar da talihsizdi. Yahu yaptınız bir hata, sussanıza açıklama falan yapmasanıza. Eskiden racon bilirdi insanlar, ne hale geldik, nasıl böyle olduk hiç anlamıyorum.
Kim haklı?
Cem Yılmaz, oğlu için eski eşi Ahu Yağtu’ya ödediği 10 bin dolarlık (180 bin TL) nafakayı mahkeme kararıyla 70 bin TL’ye düşürtmüştü. Yağtu da Yılmaz’ı icraya verdi. Bu nafaka krizinde siz kimin tarafındasınız?
◊ Savaş Özbey: Cem Yılmaz baştan kabul etmiş 10 bin dolar nafakayı. Sonradan cayması tuhaf. Mesela dolar düşse mahkemeye başvurup artıracak mıydı aynı şekilde?
◊ Onur Baştürk: Nafaka olayı çok zor bir konu. Mahkeme neye göre bu indirimi haklı buldu bilmiyorum. Ama 10 bin dolar kur nedeniyle şu an çok yüksek gerçekten. Cem Yılmaz haklı gibi geldi bana.
◊ Orkun Ün: Ya biraz da vicdan lazım bazen. Adam ödüyor nafakanı, e çocuğun masrafları zaten ayrıca karşılanıyordur, ne diye bu 10 bin dolar ısrarı? Bence can yakıyor ve biraz da ayıp ediyor Ahu Hanım.
◊ Ömür Gedik: Cem akıllı adamdır, dolarla nafakaya nasıl evet dedi acaba? Cem’in doların son halinden sonra gelen indirim talebini ne kadar makul buluyorsam, Ahu’nun bu nedenle icraya gitmesini de o kadar haksız buluyorum. Ki Ahu da gayet güzel parasını kazanan, kendi ayakları üzerinde duran bir kadın. Çocuğunun babasıyla arasını böyle bozmaya gerek var mıydı?
Üzülmesin
Banu Alkan, sosyal medya profilini kendisinden 20 yaş küçük olduğu söylenen yeni sevgilisinin fotoğraflarıyla doldurdu ve “Büyük aşkım Kemal Yıldız seni seviyorum” diye yazdı. Bu coşkulu paylaşımlara yorumunuzu alalım. Seda Sayan bir kapı açtı, herkes oradan mı giriyor acaba?
◊ Onur Baştürk: Banu Alkan bu, vardır bir bildiği...
◊ Ömür Gedik: Banu Alkan hep mutlu olsun istediğim insanlardan biri. Seviyor ve seviliyor bu paylaşımlardan anladığımız kadarıyla. Ne güzel.
◊ Savaş Özbey: Umarım gündeme reklam içindir. Yoksa 60 küsur yaşındaki Banu Alkan’ın liseli genç kız gibi apar topar âşık olmasına, paldır küldür bir maceraya girmesine üzülürüm. Üzülecek korkusuyla üzülürüm. Yaş farkına hiç takılmıyorum.
◊ Orkun Ün: Ya ben daha 3-5 günde söylenen böyle büyük büyük laflara inanmıyorum. Tamamen biraz gündemde olayım, konuşulayım diye yapılan işler. Yaş konusuna gelince, ona zaten hiç karışmam. Kim nasıl mutluysa öyle olsun.
Görünmez kalkan
çözüm olabilir mi?
Sahnedeki sanatçıya cisim fırlatmalarda bu hafta hedef Ece Seçkin’di. Sahneye fırlatılan telefon şarkıcının boynuna denk geldi ve yaralanmasına neden oldu. Seyirciler artık tehlikeli olmaya başladı. Durum nereye gidiyor? Buna kalıcı bir çözüm geliyor mu aklınıza?
◊ Onur Baştürk: Seyirciler saygısızlaştı, orası kesin. Çözümü ne bilmiyorum, belki yapanları ifşa etmek çözümdür.
◊ Savaş Özbey: Yurtdışında da benzer şeyler olduğuna göre durum şuna gidiyor; seyirciyle sanatçı arasına Lady Gaga usulü görünmez duvar. Neymiş diye baktım, transparan duran, bir tül perde gerdiklerini düşünün sahneye.
◊ Ömür Gedik: Ece’nin başına gelenin aynısı Gökçe’ye de olmuştu, hatta ona araba anahtarı fırlatmıştı seyirci. Ben de geçen gün görünmez kalkanı yazmıştım öneri olarak ama maliyetli ve bizde zor. Kamera kayıtlarından bu kişileri bulup şikâyette bulunmak ve ceza almalarını sağlamak caydırıcı olabilir belki. Ve eğer bu saçma akım devam ederse seyirci ve sahne arasındaki mesafe ve koruma kalkanı artırılabilir. Ki ben hiç tercih etmem, çünkü seyirci ile şarkıcının arasındaki mesafe ne kadar fazla olursa enerji ve iletişim o kadar düşük oluyor ve bu da konseri olumsuz etkiliyor. Yani birkaç kendini bilmezin cezasını herkes çekmiş oluyor.
◊ Orkun Ün: Bu magandalar ne zaman sokaklara çıkmayı bırakacak? Yeter be bıktık. Kalıcı çözüm işi zor. Lady Gaga’nınki gibi bir görünmez kalkan öneriyorsunuz ama kimse öyle bir masrafa girmez Türkiye’de. O yüzden çözüm yok.
Konsey ikiye ayrıldı
Rize’de yaylaya çıkan Aleyna Tilki eline silah alıp ateş edince eleştirilerin de odağı oldu. Aleyna’nın silahlı pozunu ve ateş ederken giydiği kıyafeti nasıl buldunuz?
◊ Ömür Gedik: Silahı da sevmem, havaya ateş edeni de. Aleyna’nın nereden aklına gelmiş anlamadım. Gereksiz bir video olmuş.
◊ Onur Baştürk: Sevimsiz buldum. Çalışanın başından ucuz şampanya dökmek neyse, bu da o. Çıkardığım sonuç: Popüler sanatçıların eski nesli de yeni nesli de ilham vermekten uzak. Üzücü olan bu.
◊ Orkun Ün: Ben videoyu beğendim. Tepki çeken görüntüler dendi ama benim hiç tepkimi çekmedi. Kız dağda tepede ateş ediyor, ne var ki bunda?
◊ Savaş Özbey: Kıyafeti çok yakışmış. Ateş etmesine gelince... Tamamen güvenli bir ortamda, hiçbir insana ya da hayvana zarar vermeden bunu yapmasında ne sakınca var ki? Bu şiddete özendiriyorsa okçuluk da özendiriyor o zaman.
ZelenskI çiftinin
stratejik hamlesi
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski ve eşinin savaşın ortasında ünlü moda dergisi Vogue’a poz vermeleri tepki topladı. Konsey bu çekimi nasıl yorumluyor?
◊ Onur Baştürk: Savaşın romantize edilmesi olarak eleştirildi o pozlar. Aynı zamanda gerçeklikten kopuşun simgesi olarak da nitelendirildi. Ama bir yandan böyle bir sosyal medya çağında dikkatleri yeniden üzerlerine çekmek için bence stratejik bir hamle yaptı Zelenski çifti.
◊ Savaş Özbey: Irak Savaşı’nı canlı izlemiştik, geldiğimiz yeni aşama da bu. Haki yeşil tişört stilinden Türkçe bayram tebrikine kadar dünyanın ilk algı savaşına şahit oluyoruz. Ve Zelenski rolünü inanılmaz iyi oynuyor.
◊ Orkun Ün: Güzel fotoğraftı. Her şeyden önce hikâyesi olan fotoğraflardı. Ben samimi buluyorum onları. Bence o karelerle dünyaya en güzel mesajı veriyorlar: Sevgi kazanacak.
◊ Ömür Gedik: Ben gereksiz buldum. Yaşanan ve devam eden onca ölümün, acının, yokluğun, yoksunluğun ortasında Vogue’a poz vermek saçma.