Güncelleme Tarihi:
* Birçok sanatçı gerçekten de internet üzerinden milyonlarca kez dinleniyor ya da izleniyor mu?
- Dinlenseler bile dinlendiği mecradan biz hak alıyor muyuz, onu bilen az. Dinlendiği ya da izlendiği mecrayı lisanslamış mıyız yoksa haksızca bir durum mu var sormuyorlar. Örneğin Flash TV. Neredeyse 24 saat müzik yayını yapıyor. Biz de lisanslama için gerekeni yaptık ama mahkemelik olduk. Bir müzisyen burada günlerce ekrana çıksa, üyemiz olsa dahi bizden telif alamıyor. Bazı arkadaşların bilgilenmediği nokta bu. Lisanslamadığımız yerden telif ödeyemiyoruz. Dünyada da böyle, her yer hemen lisanslanamıyor.
* Müzisyenlere hak edişi anlatmak için ne yapıyorsunuz?
- Geçtiğimiz günlerde İsmail Türüt televizyonda ağır sözler sarf etti. Arayıp davet ettim, bu durumu en ince detayına kadar anlattım. O ağır sözleri söyleyen sanatçımız bilgilendi ve MÜYORBİR’den mutlu ayrıldı. Kimse çağırmadan ya da olay olmadan gelmiyor, sormuyor. Bilgilendiğinde ise “demek durum buymuş” diye düşünüp bize nasıl faydalı olabileceğini soruyor. Popüler insanların söylediği laflar çok önemli. Bilmeden söylediği laf, ettiği hakaret hepimizi geriye götürüyor. Yorumcular.org diye dijital bir platformumuz var. Sadece üyelerimizin girebildiği bir yer ama fotoğraflarını yayınlamak için kullanıyorlar. Fotoğraflarını koysunlar, başımız üstüne ama fikir de versinler. Bu dijital fırsatı gerçekten hepimizin yararına kullansınlar. Herkese ulaşabilmek için hemen her bölgede üye bilgilendirme toplantıları düzenlemeye başladık. Gelsinler katılsınlar.
BİZ HAK EDİŞ BİRLİĞİYİZ MÜZİK ETİK KURULU DEĞİL
* Her üye memnun mu sizden?
- Biz hak ediş birliğiyiz. Müzik etik kurulu değiliz. Kimsenin müzisyenliği ile ilgili kriter belirlemiyoruz. Hakların alınması için uğraşıyoruz. Fakat şu maaş algısından kurtulmaları için çok yol almamız gerek. Hak edişini maaş gibi gören üyelerimiz var. Komik ama beni arayıp “Maaşlar yatmadı mı?” diye soran üyeler oldu. Tüzüğümüze göre yılda dört kere dağıtım yapıyoruz, fakat bunun belli bir ödeme tarihi yok.
* MÜYORBİR Yönetim Kurulu Başkanı olarak siz ve yönetim kurulu üyeleri MÜYORBİR’den maaş alıyor musunuz?
- Türkiye’nin en meşhur yönetim kurulunun başkanıyım diye takılıyorum arkadaşlarıma. Kariyerleri saygın bu isimlerle hak ediş takibi ve lisanslama için bir aradayız. Edip Akbayram, Belkıs Akkale, Metin Özülkü, Suavi, Onur Akın, Kubat, Hüseyin Turan ve Tolga Sağ bu iş için emek, zaman ve enerji harcıyor. Maaş asla almıyoruz. Daha önce başkan alıyordu ama bunu kaldırdık. Sadece huzur hakkı alıyoruz. Hatta yönetim kurulu üye sayımız arttığı için huzur haklarımızı da yüzde 20 oranında düşürdük. Kanun, tüzük neyse onu uyguluyoruz.
KORSAN NE DEMEK, HIRSIZA DİREKT HIRSIZ DENMELİ
* Öncelikli hedefiniz nedir?
- Bizim öncelikli çalışmamız telif bilincinin oluşması. Eser sahipleri ve yorumcular bilinçlenmeden bir şey yapmak çok zor. İğne ile kuyu kazıyoruz. Ben bu işe çok vakit ayırmama rağmen bilgi konusunda yetinmeyip iki yıl fikri ve sınai haklar konusunda master yapacağım. Her şey çok hızlı değişiyor ve bunun takibi zor. Çağa uymak gerek.
* Telif yasaları 50 yıl önce oluşturulsa ve doğru uygulansa müzik sektöründe neler değişirdi?
- Bir defa düşkünler evinde ya da sokakta yapayalnız sanatçı ölümleri olmazdı. Sanatçının hayatını idamesi, telif sayesinde kolaylaşırdı. Yurtdışında şatolarda, adalarda oturan sanatçıların gelirlerinin büyük kısmı teliflerden. Telif bilinci olduğu için çok kazanıyorlar. Ama biz ne yaptık yıllarca? “Korsan” diye sevimli bir isim bulduk. Oysa hırsıza direkt hırsız denmeli. Emek hırsızı diye üzerine gidilmeli ki insanlarda bilinç oluşsun. Yani CD satın alındığında umuma açık bir yerde dinletmek insanlara normal davranış gibi geliyor. Bilgileri olmadığı için anlatması zor. Araba çaldığında hapse gireceğini bilen biri, bir eserin haksız paylaşımında da benzer ceza ile karşılaşacağını anlamalı.
* MÜYORBİR’in sorunlarının çözümleri için ne yapıyorsunuz?
- Meslek birliklerinin hepsinde sıkıntılar var. Burayı bir yönetim kurulu yönetiyor. Mahkemelik süreçlerimiz var ama sürekli mahkeme söylemleri olumsuzluk anlamına geliyor. Bir an önce bu söylemlerden herkesin vazgeçmesi gerek. Zaten kullanıcı telif ödemek istemiyor. Hak ediş kavramını böyle anlatamayız. Buraya oluk oluk para akıyor ve biz bunu dağıtıyor değiliz. Uzlaşmacı çözümlere gidilmeli. Başkan seçildiğimin ikinci gününde diğer meslek birliği başkanlarını aradım. Arif Sağ, Garo Mafyan ve Bülent Forta’ya “Birlik olmamız lazım, aramızda sorunlar var ama işimiz için bir araya gelmeliyiz” dedim. Böylece Ortak Lisanslama Birliği’ni kurduk. Sektörün en önemli işlerinden biri oldu bu birlik.
DERDİMİZ ÜZÜM YEMEK, BAĞCIYI DÖVMEK DEĞİL
* Kalıcı çözümler noktasında devlet kurumlarıyla nasıl çalışıyorsunuz?
- Devletin ilgili birimi Kültür ve Turizm Bakanlığı. İşte sıkıntı burada başlıyor. Kültürün ve turizmin aynı bakanlık altında olması her şeyi zorlaştırıyor. Ayrılmalı bu bakanlıklar. Üç senedir bekleyen kanunumuz var. Seçim girdi araya diye yine bekliyoruz. Ülke gündeminde yeterli yerde değil telif hakları.
* İşletmeler ne yapmalı ki hepsi aynı kefede değerlendirilmesin? Hakkını veren işletmeler yok mu?
- Belediyelerle işi çözmeliyiz. Bir işletme müzik kullanacaksa, bu daha kuruluş aşamasında yasal evrakların içinde yer almalı. Belediyeler oy kaybını düşünmese bunu yapar. Hakkını teslim eden yerler de var tabii. Derdimiz üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Düşünsene 4 ayrı meslek birliği ayrı ayrı denetlemeye gidiyor ve işletme sahiplerine de gına geldi. Şimdi Ortak Lisanslama Birliği bu denetlemeyi devraldı.