Güncelleme Tarihi:
Onur Baştürk: Alakurt’un hatası “Türk kadını” diye genelleme yapması. “Karşıma çıkan kadınlar” ya da “bazı Türk kadınları” deseydi bence sorun olmayacaktı.
Çünkü herkesin karşılaştığı, ilişki yaşadığı kadın ve erkeklere dair bir görüşünün olması gayet normal.
Kadınlar da tanıştıkları Türk erkekleri hakkında genellemeler yapmıyor mu zaman zaman? Yapıyor. Alakurt’un söylediklerini de bu kadar ciddiye almaya gerek yok bence.
Sadece insanlara sert gelmiş olabilir söylemi.
Ama onun da bazen dikkat çekmek adına böyle çıkışlar yaptığını düşünüyorum...
Cengiz Semercioğlu: Mehmet Akif Alakurt’un söylediklerinin kayda değer bir yanı yok artık.
Oyunculuğu bıraktı, Kaş’ta bir dağ evine yerleşti orada yaşıyor. Arada böyle saçmalamasa buna diyecek bir şeyimiz yok ama münzevi hayatı da beceremedi.
Sorsan medyadan uzak durmaya çalışıyor, sosyal medya da kullanma o zaman birader.
Ömür Gedik: İlk gördüğümde “sen ne yaşadın da bu hale geldin?” diye soracağım Mehmet’e.
Ona bunları söyleten kadın gerçekten ayıp etmiş. Ama Mehmet de genelleme yaparak bize ayıp etmiş. Önce taktik yapıp melek gibi davranan sonra şeytana dönüşen kadınların ve hatta erkeklerin de sayısı hiç az değil ama bu durumu “Türk kadını”na bağlamamak lazım.
Öyle Türk kadınları var ki insan bu söylediğine utanır. Bunun 8 Mart haftasında söylenmesi daha da fena olmuş tabii.
Bu çabayı destekle
Dilan Çiçek Deniz, Hazar Ergüçlü ve Melisa Şenolsun, 8 Mart’a kadar sosyal medyada “biz yokuz” dediler. Hiçbir şey paylaşmama kararı aldılar. Amaçları kadın-erkek eşitsizliğine dikkat çekmek. Bu hareketi konsey nasıl buldu? Eşitsizliğe dikkat çekmek için aldıkları karar doğru mu, yeterince dikkat çekici mi?
Onur Baştürk: Kusura bakmasınlar ama hiç dikkat çekici değil. Sosyal medyada bir süre paylaşım yapmamak başka bir anlam taşıyor çünkü: Dijital detoks. Kadın-erkek eşitsizliğine dikkat çekmek için başka bir yöntem bulmalıydılar. Ya da onlar bulamadıysa hepsinin beraber oynadığı Elidor markası bulmalıydı! Sıradan bir strateji olmuş ne yazık ki. Daha yaratıcı olunabilirdi.
Ömür Gedik: 8 Mart’ta kadın-erkek eşitsizliğine dikkat çekmek iyi güzel de bunu bu kadar alakasız bir şekilde yapmasalarmış keşke.
Bence etkisiz bir farkındalık olmuş. Hesaplarını sessize alınca ne olacak ki? Umarım bu bir haftalık sessizlik süresince bir hazırlık yapıyorlardır ve 8 Mart geldiğinde mesajlı, anlamlı bir paylaşımla eşitsizliğe gerçekten dikkat çekerler.
Cengiz Semercioğlu: Kadın-erkek eşitsizliğine dikkat çekmek için 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne yönelik yapılmış bir etkinlik bu.
2-8 Mart arasında sosyal medyayı kullanmayacaklar.
“Biz varız” demek daha doğru olurdu ama yine de bu konuda yapılmış projeleri, her çabayı desteklemek lazım diye düşünüyorum.
Büyük saçmalık!
Fahriye Evcen ve Burak Özçivit, 1,5 ay sonra dünyaya gelecek oğulları Karan için daha şimdiden Instagram hesabı açtı. Karan’ın doğmadan hesabı olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cengiz Semercioğlu: Saçmalık... Ünlülerin çocuklarını sosyal medya malzemesi olarak kullanmaları doğru değil. Oldu olacak 3-5 yıl sonra da “Kanalıma hoş geldiniz arkadaşlar” diyerek çocuklarına oyuncak paketi açtırsınlar.
Ömür Gedik: Gizem ve Hakan Hatipoğlu çifti bebekleri Lila bir günlükken ona hesap açmışlardı ve eleştirenleri çok oldu. Fahriye ve Burak daha da tez davrandılar Karan bebek doğmadan açtılar hesabı. Şimdiden 50 bine yaklaştı takipçileri Karan’ın, hatta fan sayfası bile kuruldu. Henüz paylaşım yapılmadığı için sayfayla ilgili pek bir yorum yapama-yacağım. Ama anne babası erken kalkan yol alır diye düşündü herhalde.
Onur Baştürk: Büyük saçmalık olarak değerlen-diriyorum! Neden doğmamış çocuğun Instagram hesabı olsun ki? Bir kişisel profili birey kendisi yönetmeli ve açmalı değil mi? Peki burada amaç ne? Herhalde başka bir şey! Zaman gösterecek zaten. Yorum yapmayayım, daha fazla, über manasız buluyorum çünkü bul tarz hareketleri.
Sade ve hoş
Fahriye Evcen’in karnı burnundaki ilk pozuna yorum alalım. Beğendiniz mi?
Ömür Gedik: Abuk sabuk hamile kadın pozlarına göre gayet güzel, hanım hanımcık bir fotoğrafı paylaşmış Fahriye. Çok da güzel görünüyor. Yalnız herkesin kıskanacağı da bir poz olmuş. Kilo kontrolü son derece başarılı. Neredeyse hiç fazla kilo almamış. Allah bebeğini sağlıkla kucağına almayı nasip etsin.
Onur Baştürk: Bir zamanlar Demi Moore’un Vanity Fair’e verdiği çıplak poz gibi bir şey beklemiyordunuz herhalde sevgili Konsey. Gayet sade ve hoş buldum pozu. Beğendim.
Cengiz Semercioğlu: Ben de Fahriye’nin bu pozunu beğendim.
Demet’in bu ödülü kesin alması lazım
Demet Akalın, PowerTürk Müzik Ödülleri’nde “En İyi Sosyal Medya Yönetimi” dalında aday gösterilince ateş püskürdü: “Beni bu kategoriden çıkarın! Fenomen miyim ben” Konsey, Akalan’ın tepkisini değerlendiriyor...
Onur Baştürk: Demet Akalın’ın aday gösterilmesi normal. Edis ve Tarkan da var adaylar arasında. Hadise de. Onlar “Ben fenomen miyim?” diye çıkış yapmadığına göre Akalın’ın da öfkelenmesi gerekmiyor.
Ömür Gedik: Demet Akalın’ın ateş püskürdüğü kategoride Tarkan da var, Murat Boz da, Edis de. Fenomenlerden ise kimse yok. Powertürk Ödülleri, Demet’in dediği gibi bu dünyaya uzak değil yani.
Cengiz Semercioğlu: Neden kızmış bu kadar Demet, bence PowerTürk’ün aday gösterdiği dal çok doğru. Çünkü sosyal medyayı en iyi kullanan isim Demet Akalın. Fenomen olarak görülmüyor ki, bir sanatçı olarak sosyal medyasını en iyi yöneten isim olarak aday gösterilmiş. Bence bu ödülü de kesin kazanması lazım.
Netflix Cem’i istiyor mu ki
“Karakomik” filminin fragmanını yayınlayan Cem Yılmaz’ın sadece sinemalarda vurgusu dikkat çekti. Cem, filmini Netflix’e veren Yılmaz Erdoğan’a gönderme mi yapıyor?
Cengiz Semercioğlu: Cem Yılmaz, Netflix’te olmayacağını söylüyor ama soralım bakalım Netflix böyle bir şeyi istiyor mu? Bütün filmlere teklif gidiyor mu? Bugün “hayır” diyor ama Cem Yılmaz üç yıl sonra belki filmlerini Netflix’e verecek, belki 3 yıl sonra Yılmaz Erdoğan vermeyecek. Bugünden kimin haklı çıkacağını bilemeyiz.
Onur Baştürk:
Gönderme yapıyor da, düne kadar aynı gemide değiller miydi? Ne oldu “mısır protestosu kardeşliği”ne? Buraya kadarmış. Popüler sinemacıların son çıkışlarını samimi bulmamaya başladım. Dertleri kendileri, sinema ya da seyirci değil.
Ömür Gedik: Cem de filmini Netflix’e verse sinemalar için tehlike çanları çalıyor demeye başlardık. Film, sinemada izlenir diyenlerdenim. Cem’in bu vurgusu beni çok mutlu etti.
Bu sözleri âşık olunca unutur
Hande Doğandemir, “Aşksız da yaşayabilirim, eskisi kadar romantik değilim. Mutlu olmak için birine ihtiyacım yok” dedi. Yalnız insanların sayısının arttığı günümüz dünyasında “aşksız da yaşamak” mümkün mü gerçekten?
Onur Baştürk: Mümkün. Aşk şekil değiştirdi, ilişkilerin biçimi de. Hande Doğandemir şunu keşfetmiş bence: Aşk yaşamak uğruna birine gidip körü körüne bağlanmamayı...
Ömür Gedik: Aşksız yaşamak mümkün tabii ama bir süre. İnsan hayal kırıklığına uğradığı ve yalnız kaldığı dönemlerde böyle cümleler kurabilir belki ancak bu durum birine âşık olana kadar sürer. Hande’nin bu modu geçici bence, âşık olduğu gün bu dediklerini unutur gider, dünyanın en romantik kadını oluverir.
Cengiz Semercioğlu: Hande daha 33 yaşında, bu sözlerine bakan da 60’ı devirdiğini sanır. 30’lu 40’lı yaşlar bir kadının en güzel dönemi. Hande bu level’ı doğrudan atlamış sanki.
Bakın bahar geliyor, havalar güzelleşiyor, her şey kıpır kıpır olacak, büyük konuşmamak lazım...
Kadına şiddetle aynı şey değil
Oyuncu Fırat Altunmeşe, kendisini döven sevgilisinden vazgeçmedi ve el ele görüntü verirken “olur böyle şeyler” dedi. Erkeğe şiddet daha hoşgörülür bir şey mi?
Cengiz Semercioğlu: 1.90 boyunda bir adam Fırat, sevgilisi omzuna zor geliyor... Fiziksel bir farka rağmen nasıl dayak yemiş anlamadım. Bana başından beri abartılı bir haber gibi geliyordu bu, barıştıklarına göre de işin abartı tarafı doğru çıktı demektir.
Onur Baştürk: Kadına şiddetle bu olayı karşılaştırmamız doğru değil. Bir tarafta tekme tokat girişen, hastanelik olan kadınlar varken Fırat Altunmeşe’nin başına gelen münferit bir olayı onlarla yan yana koymak cidden hoş da değil.
Ömür Gedik: Bir kadının erkeği darp etmesiyle bir erkeğin kadını darp etmesi aynı değil. Demek ki o kadar da canı acımamış Fırat’ın ve bu konuyu takmamış. “Olur böyle şeyler” dediğine göre belki de de ilişkilerinin dinamiği böyle.