Morgan Freeman: İnancın hikayesi diyor ki ayrı değiliz biriz

◊ İnancın hikayesini anlatma fikri ilk nasıl oluştu?
- Morgan Freeman: Lori ve ben birkaç yıl önce İstanbul’daydık. Sultanahmet’te, Ayasofya’da geziyorduk... Ayasofya’da freskleri bilirsiniz, Hz. İsa’nın resmedilmiş olduğu pek çok fresk bulunur. Ayasofya bugün bir müze ama geçmişte kiliseden camiye dönüştürüldüğünde bu freskler ortadan kaldırılmamış. Rehberimize sorduğumuzda kaldırılması için bir sebep olmadığını, Hz. İsa’nın İslamiyet’te bir peygamber olarak kabul edildiğini söyledi. Bu bilgi bizim için yeniydi ve üzerine uzun süre konuştuk.
- James Younger: Hıristiyan aleminde, İsa’nın İslamiyet içerisinde bir peygamber olduğu pek bilinmez. Buradan yola çıkarak, “Eğer Hz. İsa’nın İslamiyet’te yeri varsa, acaba benzer biçimde dinler arasında başka türlü bağlantılar da olabilir mi?” sorusunun peşinden gittik.
Bu sorulara farklı kültürler gözünden bakarak bir birlik duygusu vermek, umut ışığı yakmak istedik.
- Lori McCreary: Dünya üzerinde bulunan büyük din ve farklı inançların aslında birbiriyle ne kadar bağlantılı ve benzer olduğuna yönelik bir bakış açısını yansıtmanın iyi olacağını düşündük.

NEREDEN GELİYORUM NEREYE GİDECEĞİM?

◊ İnanç, çok geniş, çok kollu bir kavram. Neyi öncelikli olarak irdeleyeceğinize nasıl karar verdiniz?
- James Younger: Öncelikle insanların kendilerine sorduğu temel sorulara yanıt veren teorilerle başladık. Mesela “Ben öldüğümde ne olacak, nereden geliyorum, nereye gideceğim?” gibi... Bu temel soruları farklı kültür ve inançtan insanların kendi bakış açılarından nasıl yorumladıklarını araştırdık.

◊ İki sezon boyunca dünyanın farklı yerlerinde pek çok farklı kültür ve inanç ile karşılaştınız. Sizce en ilginci aralarından hangisiydi?
- Morgan Freeman: Bu sezonda dünya üzerinde bulunan en eski kutsal bölgelerden birinin evimin yakınında olduğunu keşfettim! Tennessee eyaletinde bulunan Dunbar Mağarası...
Yine Amerikan yerlilerinin kutsal kabul ettiği Wyoming eyaletindeki Şeytan Kulesi... Şeytan Kulesi’ni Üçüncü Türden Yakınlaşmalar (Close Encounters of the Third Kind) filminden biliyordum, fakat buranın inanç tarihindeki yeriyle ilgili bir fikrim yoktu.
- James Younger: Minnesota eyaletinde, önceki hayatında bir ruhani lider olduğuna inanılan 8 yaşında bir çocuk var.
Minneapolis’in banliyösünde yaşayan bu çocuğun, 500 yıl önce yaşamış Tibetli bir ruhani liderin (Takshem Karma Yongdu Choekyi Nima) sekizinci defa yeniden dünyaya gelmiş hali olduğuna inanılıyor.

TANRI İNANCI İÇSEL VE İLAHİ BİR MESELE

◊ Geçen sezonda yaratılış ile ilgili olan bölümde “Dinler, ayrışmanın değil, birleşmenin nedeni olmalı” diyordu Morgan Freeman. Sizce dinlerin birleştirici mesajını algılamakta neden zorlanıyor insanoğlu?
- Lori McCreary:
Birliğe inanan insanlar olarak, inançlı insanlara doğru mesajlar veren, inançları doğru anlatan kaynakları işaret etmek gibi bir sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum. İnsanların bir araya gelmesi için doğru eğitime ve anlayışa ihtiyacımız var.

◊ Sizce bilim insanların dinle ilgili fikirlerini değiştirir mi?
- James Younger: Bu belgesel için farklı inançlardan farklı insanlarla konuşurken defalarca karşımıza çıktı ki, tanrı inancı, içsel ve ilahi bir mesele. Kitaplarda yazdığı için veya nasıl davranmanız gerektiğini anlatan kuralların içinde bulunduğu için değil.

DiNLERiN YANLIŞ ANLAŞILDIĞINI DÜŞÜNMÜYORUM

◊ Sizce genel olarak dinler yanlış anlaşılıyor mu?
- Morgan Freeman: Tam olarak yanlış anlaşıldığını düşünmüyorum. Geçmişte iletişim kaynaklarından yoksun topluluklar, inanca dair yaptıkları her şeyin “işe yaradığına” inanmak zorundaydılar, bu da “doğruluk” ile çelişen bir durum. Uzak yerlerde ortaya çıkmış farklı inançlar karşı karşıya geldiğinde, herkesin kendine göre doğrusu vardı...
- Lori McCreary: Bazen insanların inançlarına dair güvenleri, kendi ruhlarının içinde derin bir şekilde köklenmiş olmayabiliyor ve dışarıda destek arıyorlar.
İnanç, ruhun derinliklerinde değilse, başkalarının inancını görmezden gelme eğilimi oluyor, bu da kendi sahip olduğunu savunma dürtüsünden ileri geliyor. Bu yolculukta karşılaştığım herkes “diğerlerini” değil, kendi içinden, derinlerden gelen inancını, tanrı ile olan derin bağını anlattı...

Sinemada yaratık var! - Sinefil