Güncelleme Tarihi:
- Aslı Barış: Bir moda haftasını daha geride bıraktık. Favorileriniz ne oldu? Sizce moda haftamızın gidişatı nasıl?
- Başak Dizer Tatlıtuğ: İlk kez bir moda haftasında maalesef hiç defileye katılamadım. 2010’dan beri senede 2 sezon bizzat görev aldığım çok fazla defile ve backstage oldu. Her geçen sene ilgi azalıyor gibi. Çok üzülüyorum. Çok heyecanlı ve renkli geçerdi. Bunun sebebi yabancı satın alma, yabancı moda basınının ilgi göstermemesi ve özgün olmayan, devamı gelmeyen koleksiyonlar.
Ama Türk moda endüstrisinde tasarımcı olmak, minimum adette üretim yapmak çok zor. Hepsi arkadaşlarımız. O sebeple maddi manevi ağır yük olan bu defileleri desteklemezsek de yeni mezun genç tasarımcılar piyasadan soğuyacak, sadece maddi olarak bu defileleri karşılayabilecek olan koleksiyon yapacak. Onda da sezonlar sürekli ve tasarımlar özgün olmayınca maalesef olmuyor.
Niyazi Erdoğan, Mehtap Elaidi, Aslı Filinta, Deniz Berdan yurtdışına da satış yapan ve bu sayede senelerdir düzenli ve özgün defile yapabilen tasarımcılarımız.
- Ceylan Atınç: İstanbul Moda haftası ile ilgili söylenecek çoook şey var ama organizasyonu üstlenen kişiler bizim gibi profesyonellere fikrini sormadığına göre onlar kendi çalıp kendilerinin oynadığı bu düzenden memnunlar anlaşılan. Açıkçası dünyanın çok gerisinde, artık var olmayan bir sistemle kör topal devam eden bir moda haftası diyebilirim. “Var mı var” demek için yapılıyor sanki. Üzücü.
Favorilerim ise kendi imkanları ile bu kısır döngüyü kırmak için yaratıcı girişimlerde bulunan üç kadın: Mehtap Elaidi, Gül Ağış / Lug von Siga ve Şansım Adalı/ Sudi Etuz...
- Aslı Barış: Ben başından beri moda haftasına destek vermenin gerekli olduğunu düşünüyorum. Bu sezon 38 dereceyle yattığım için çok katılamadım ama PR ekipleri sağ olsunlar gitmediğim defilelerin videolarını paylaşıp sürekli takip etmemi sağladılar. Bu bile önemli. Özellikle L’Appart ekibine teşekkür ederim. Evet yabancı basın mesafeli. Ama iyi giden şeyler de var. Defile yapan pek çok genç tasarımcı var. Katılımcı olarak da gençler ağırlıkta.
Düzenlenen panellerle endüstriye girmek isteyen gençlerimize yol gösterildi. Bu iyi bir şey.
Türkiye son beş senedir uluslararası moda alanında birçok genç markayla varlık gösterdi.
Moda haftamızın devamlılığının sağlanması şart. Sonuçta pamukludan deriye en iyi malzemeler Türkiye’de, bunu fason üretim için değil, genç yeteneklerin yaratacağı markalar için kullanmalıyız.
Bunun için de moda haftası gibi bir platforma ihtiyaç büyük. Ama organizasyonda iyileştirmelerin yapılması şart...
Güzellik terörü
- Aslı Barış: Gucci’nin yeni modeli Armine Harutyunyan hakkında yoğun istek üzerine yorumlarınızı alalım...
- Başak Dizer Tatlıtuğ: “Güzel ya da güzel değil” tartışmaları sosyal medyada ne kadar çok prim yapıyor. Maalesef her sene aynı konu, başka başka insanlar üzerinden yankı yapıyor. Tam güzellik terörü. Daha model, fotomodel, manken ayrımlarını bile bilmiyoruz.
Defileye çıkan mankenleri askı olarak düşünmek lazım. Yürüyüşünden duruşuna, aurasından bakışına ve tabii ki vücut ölçülerine kadar her açıdan uygun olduğu için seçilmiştir. Gerisi teferruat. Her manken toplum normlarında güzel olacak diye bir şey yok zaten.
- Ceylan Atınç: Ben bu “body positivisim” veya “her kadın güzeldir” baskısı altındaki moda dünyasını da sahte buluyorum. Gucci’nin PR’ı dışında bir şey kazandırmadı Armine bence kadınlara... Standart güzellik normları her zaman var ve olmaya devam edecek, ama bu demek değil ki standartlara uymayan biri güzel değildir. Sadece bunun bu kadar olay olması, özellikle aranıp seçilip özellikle pazarlanması hiç hoşuma gitmiyor.
- Aslı Barış: Sana katılıyorum Ceylan, hiç samimi değil. İlgi çeksin, konuşulsun diye bu kadar zorlamanın da alemi yok. Modellikle güzelliğin hiçbir alakası yok. Kate Moss çok mu güzel? Ondan daha güzel birçok kız var. Ama onun gibi poz verebilen yok.
Modellikte önemli olan iyi yürümek, giysiyi iyi taşımak ve iyi poz vermek.
Armine’nin çekimlerine baktım. Estetik bir duruş yok. Sıradan. Maksat konuşulmak olsun diye de insanları böyle kullanmayı “vücut olumlama” diye itelemek ayrı bir çifte standart.
Ördek ayakkabı trendi
- Aslı Barış: Bu kışın trendlerinden: Önü kare gelen “ördek” model ayakkabılar... En son Serenay Sarıkaya’da gördük. Ne düşünüyorsunuz bu model hakkında?
- Ceylan Atınç: Hiç sevemedim, sevmeyeceğim de. Büyük ayağı olduğundan da büyük gösterdiği için kullanacağımı sanmıyorum. Küt burun ve kalın küt topuklar çok moda ama ekstra uzun burun işi çirkin bir noktaya götürüyor sanki.
- Başak Dizer Tatlıtuğ: Ben bu ayakkabıları giydiğimi hatırlıyorum. Sanırım 90’lar sonu, 2000 yıllarındaydı. Kare burun ve kare topuk. Burnu çok uzun gelmediği sürece yine giyerim, özellikle kare orta boy topuk tam benlik. Uzun boylu kadınlarda daha iyi duracaktır tabii.
- Aslı Barış: 90’ların sonunda giymiştim ben de... Free Lance diye bir marka vardı, ölüp bitiyordum. Serenay’ın giydiği Manu Atelier botlar biraz onu hatırlattı. Sadece önünün o kadar uzun olmasını sevmedim, biraz dalgıç paleti gibi.