Röportaj. Sinem VURAL Fotoğraflar: Muhsin AKGÜN
Oluşturulma Tarihi: Aralık 11, 2016 18:16
Cemiyet hayatının tanınmış isimlerinden, işadamı Metin Şen’in eşi Aslı Şen, Ashley Joy’un ardından Loox Gift markasını yarattı. Son dönemde sosyetik davetlerden yardım etkinliklerine birçok davette karşımıza çıkan Şen’le çalışmalarını konuştuk.
◊ Son dönemde neredeyse bütün etkinliklerde görüyorum sizi. Nasıl yetişiyorsunuz hepsine?
- Hepsinde demeyelim, çoğunda varım. Boş dolaşacağıma yardım etkinliklerinde yer alıyor, kendi işimin de tanıtımını yapıyorum.
◊ Kansersiz Yaşam Derneği için düzenlenen kermes etkinliğinde de stant açtınız...
- Evet, hem ‘Ashley Joy’ isimli organik saç bakım ürünleri markamın hem de Eda Kosif’le kurduğumuz Loox Gift firmasının standını açtık. Loox Gift’te gözlük kutularımız var, onları paylaşıyoruz.
◊ Nereden çıktı bu fikir?
- Bir gün odamda dolabımı düzenlerken gözlüklerime bakıyordum ve sürekli “A bende bu da mı varmış!” diyordum. Hepsi kutusunda kapalı olduğundan unutmuşum çoğunu. Onları düzelteyim derken “Güzel bir kutu yapsak ne iyi olur” dedim. Fikrimi Eda’yla da paylaştım, “Hadi yapalım” dedik ve bu işe giriştik. Aslında işin sırrı “Ne iş yapacağım” değil, “Neye ihtiyaç var” diye düşünmek. Mesela ben 2005 yılında ‘Bellamom’ diye bir hamile kıyafeti mağazası açmıştım. Nedeni hamilelikte giyecek şey bulamamamdı. 5 senede 12 mağazaya ulaştık, sattığımızda “Bu bir başarı öyküsü” demiştim. Ashley Joy da aynı şekilde ihtiyaçtan doğdu. İstediğim kremi, şampuanı bulamadığım için daha iyisini araştırma serüvenine girdim. Başak burcuyum. Kozmetiğe ve güzelliğine meraklı bir kızım. Sonra baktım pahalı ve normal fiyatlı ürünlerin fabrikaları da aynı, içerikleri de. O zaman neden Türkiye’de yapılmasın dedim. Zaten öncesinde de kendime masaj yağı, saç bakım yağı yapıyordum.
◊ Öyle mi?
- Evet. Kadının en büyük aksesuvarı; saçı. Yüzümde makyaj olmasın, saçım güzelse o beni götürür. Ben yazın Bodrum’a gidip üç ay kaldığımda, kendi yaptığım saç bakım yağını kullanıyordum. Ama arkadaşlarım gelip elimden alıyor, ben de yağsız kalıyordum. Sonunda 50 tane yapayım da arkadaşlarıma hediye edeyim dedim. O 50 tane oldu 150-200. Çünkü hediye ettiklerim arkadaşlarına anlatmış, onlar da istemeye başladı. Bu arada mucizevi şeyler de olmaya başladı. Saçı çıkmıyormuş mesela, yağı kullandıktan sonra saçı çıkmaya başlamış. O yorumlar da beni teşvik etti. “Üretime başlayayım da herkes kullansın bari” diye espri yaparken bugünlere geldik.
HİNTLİ BİTKİ DANIŞMANINDANNEW YORK’TA EĞİTİM ALIYORUM◊ Ashley Joy’un üretimini kim yaptı?- Hunca Kozmetik üretimini üstlendi. Ben yöneticiyim, Ashley Joy markasının yöneticisi olarak varım. Kâr etme amacım da yoktu açıkçası. 100 lira fiyat biçsem de satardım şampuanımı. Ama benim istediğim tabana yayılmak ve ihtiyacı olan herkesin ürünlerimi kullanmasıydı. En iyi ürünleri bulup yaptırdım, iyi ürün olunca da başarı kaçınılmaz oldu.
◊ Siz kimyager değilsiniz, ürünlerin hazırlanma sürecinde destek aldınız mı?- Hintli bir bitki danışmanım var işin mutfağında. New York’ta yaşıyor. Yılda bir hafta kalırım yanında, bana eğitim verir. Ondan danışmanlık aldım. Bir de e-ticaret, marketing, sanat eğitimi aldım ve hâlâ alıyorum. Öğrendikçe ne kadar çok şey bilmediğimi görüyorum.
◊ Bunun çocuklarınıza yetişme çabasıyla bir ilgisi var mı? Anne-babalar, çocuklarının bütün sorularına yanıt vermeye çalışırken kendilerini bazen yetersiz hissederler ya...
- Kimse çocuklarıyla yarışamaz. Bu tamamen kendi kişisel tatminim. Ben mutlu olduğum zaman eşim de, çocuklarım da mutlu oluyor. Üreten her insan mutludur. Ben de bir kabiliyetim varsa onu kullanmak istiyorum. İmkanımı kullanıp iyi sonuçlar aldığımı gördükçe de daha mutlu oluyorum.
BÜYÜK HAYALLERİMİNPEŞİNDEN GİDİYORUM◊ Aslında bunları yapmak zorunda değilsiniz değil mi?- Kocam da aynısını diyor! (Gülüyor) “Otur oturduğun yerde” diyor ama bu şekilde daha mutluyum ben. Büyük hayallerimin peşinden gidiyorum. Tabii kimseyi yargılamak haddime değil. O başka bir uğraş. Mesela ben de iyi
yemek yapamam. Ama güzel sofra kurar, iyi misafir ağırlarım.
◊ E-ticaret eğitimi de aldığınızı söylediniz. Acaba eşiniz “Biraz dur” derken, “Boynuz kulağı geçecek” mi demeye çalışıyor?
- (Gülüyor) O imkansız. “Sen kendi masrafını çıkar, yeter” diyor. Yine de yok valla, çıkmıyor. Ben yavaş, istikrarlı ama kalıcı olmayı seçtim. 15 Aralık’tan sonra da Watsons mağazalarında olacağız.
◊ ‘Ashley Joy’ ismini Instagram’da da kullanıyordunuz. Nereden çıktı bu isim?- İngiltere’de okurken, okul arkadaşlarıma ‘Aslı’ demek zor geliyordu, ‘Ashley’ diyorlardı. Metin’le evlendik, balayına gittik, orada da Ashley demeye başladılar. Ben de Metin’e “Sen de Matthew ol bari” dedim. O zamandan beri o bana ‘Ashley’ der, ben de ona ‘Matthew’. ‘Joy’ da zaten şen demek. Logomuz ise Aslı, Metin, Berke ve Batu’nun baş harfleriyle hazırlandı.
KUTSAL TOPRAKLARA GiDiP PAYLAŞMAMAK HAKSIZLIK OLURDU
◊ Ben sizin umre fotoğraflarınızı görmüştüm...
- Geçen yıl Metin’in asistanı Kevser arayıp “Siz bana vesile olmuştunuz, ben de size vesile olayım. Bir umre turu var gider misiniz?” diye sordu. Metin de normalde tek başıma Ankara’ya gitmeme razı olmaz, “Umreye gideceğim” deyince “Hayrola? Tek başına nasıl gideceksin?” diye sordu. Bir grupla gideceğimi anlattım. Sonra bir gittim ki, grubun başındaki kadın Suna Dumankaya. Yollarımız orada kesişti. Gerçekten kitap gibi bir kadın. Ben de modern ama inançlı bir ailede büyüdüm. Dedem hacıydı. İnanç her insana lazım. Umre de tamamen ruh detoksu. İnsanın kendiyle yüzleşmesi hatta. Ben “Eğitim alıyorum” derken her şeyi dışarıda aramıyorum, içime de bakıyorum. İçsel serüvenimde de huzur her şeyden önemli.
◊ Instagram’da paylaştığınız umre fotoğrafı tartışma yaratmıştı... - Evet, biraz tartışıldı ama ben dünyayı geziyorum, gittiğim yerlerin de fotoğraflarını paylaşıp “Şuraya gidin, şurada yiyin” diyorum. Bunları diyorsam, kutsal topraklara gidip onu paylaşmamak da haksızlık olur gibi geldi. İyi ki de paylaştım. Tecrübelerimi paylaşınca birçok arkadaşım “Ben de geleyim” dedi, bu yıl 6-7 kişi gittik.
◊ Neler kattı ziyaretler size?- “Ayaklarını yere bas, nereden geldiğini unutma, baktığını gör” hissiyatı verdi. Şükretmeyi, yaşadığın toprakların, nefes aldığın havanın değerini bilmeyi... Unuttuklarını hatırlatıyor orası sana. Kendini dinle, namaz kıl, yardım et, affet, kul hakkı yeme...
BU DERNEK BANA YAŞADIĞIM YURDU ÖĞRETiYOR
◊ Siz EPOS 7 Derneği ile de bolca geziyorsunuz...
- Evet, dernek yönetimindeyim. Derneğimizde tarih, sanat, kültür iç içe. Saffet Emre Tonguç’la İstanbul’u geziyoruz mesela. Bu dernek bana yaşadığım yurdu ve tarihi öğretiyor. Ben de öğrendiklerimi arkadaşlarla paylaşmak istiyorum.