Melis Sezen’in ardından Defne Samyeli'nin kıyafeti olay oldu

- Ömür Gedik: Derin dekolte yeni modamız oldu. Ben Melis’in Altın Kelebek’teki dekoltesinin gündem olmasının ardından davetlerde de bu tarz kıyafetleri çok görmeye başladım. Defne de çok güzel taşımış. 
- Onur Baştürk:
Defne Samyeli’nin kıyafeti sahne aldığı gecenin en şahane olayıydı, herkesi ve tüm olayı ezip geçmiş, bravo! Keza Melis Sezen’i de. Düştü düşecek gibi duran dekolte, sahne için hayli zor bir seçenek gibi duruyor. Ama Samyeli bu zorluğun altından kalkmış görünüyor.
- Orkun Ün:
Yeni fark ettim, iki elbisenin de tasarımcısı aynı kişiymiş. Yani Tuvana Büyükçınar. E elbiseyi yapacağı kişileri de iyi seçiyor demek Tuvana Hanım.
Bana göre Melis de, Defne de hep böyle iddialı elbiseler giymeli. İkisine de çok yakışmış. Zaten artık ülkede bir Defne Samyeli gerçeği var. O her seferinde kendini ortaya atıp “Pistten çekilin arkadaşlar, mekanın sahibi burada” diyor.
- Savaş Özbey:
Pandemiden içim öyle sıkılmış ki sahne, gala, güzel kıyafet, güzel kadın, avangartlık, estetik, bunların tartışılması, konuşulması içimi açıyor. Bu işin de bir elin parmağı kadar lokomotifi var şu anda: Dön dolaş yine Gülşen, Hadise, Defne Samyeli, Hande Yener, kısmen Demet Akalın’ın sahne kıyafetleri... Altın Kelebek, Altın Portakal gibi önemli geceler... Yılda en fazla iki-üç gala, iki-üç de düğün... Üzerlerine titremeliyiz.

Onur Baştürk, Ömür Gedik, Savaş Özbey ve Orkun Ün, “Magazin Konseyi”nde geride bıraktığımız haftaya damgasını vuran magazin olaylarını masaya yatırdı.

Acı neden paylaşılmasın?
Hepsi grubuyla tanıdığımız Gülçin Ergül, erkek arkadaşı Erdal Şeyda Lafçı’yla birlikte feci bir kaza geçirdi. Lafçı’nın yaşamını kaybettiği kazadan Ergül hafif yaralı olarak kurtuldu. Şarkıcı, hastane odasından bir Instagram paylaşımı yaptı, sevgilisinin fotoğrafını “Sen benim meleğimsin, hep öyleydin aşkım” notuyla yayınladı. Ancak bazı takipçileri, paylaşım yaptığı için eleştirdi Gülçin Ergül’ü. Konsey’in bu konuda fikri ne?

- Onur Baştürk: Neden eleştirmişler anlamadım. Herkes her şeyini paylaşıyor, acı neden paylaşılmasın ki? Pekâlâ çok acı çekerken de o acıyı takipçilerinle paylaşmak isteyebilirsin. Bunda garip bir şey göremiyorum. Herkes içine atarak yaşamak zorunda değil acısını.
- Ömür Gedik: Hiçbir şey yazmasa, “Neden bir şey yazmadı” diye eleştirirlerdi. Eleştirecek yer arıyorlar. Bari acısı olan insanları rahat bıraksınlar. Başın sağ olsun Gülçin. Sana, Erdal Şeyda Lafçı’nın ailesine, sevenlerine sabır diliyorum. Mekanı cennet olsun.
- Savaş Özbey: Sadece Gülçin’e değil, ta eski grubundaki arkadaşlarına da saldırdılar. İnsanlar böyle acılı zamanlarında bir de bunlarla uğraşıp açıklama yapmak zorunda kalıyor. İnsanlara kayıplarını nasıl yaşayacaklarını öğretmeye kalkışmak ne ayıp bir şey. Ayrıca varsayın ki saçmaladı. En hoş görülecek, en görmezden gelinecek, en haklı zamanı değil mi?
- Orkun Ün: İnsanlar çok vicdansız arkadaşlar. Acıma duygusunu kaybetmişler maalesef. Ömür doğru söylüyor. Hiçbir şey yazmasa bu sefer “Eyy Gülçin neden sessiz kalıyorsun” diyeceklerdi. İnsanların acıyla baş etme biçimlerine hiçbirimizin karışmaya hakkı yok. Belki bu Gülçin’in vedasıydı? Belki o böyle uğurlamak istedi sevgilisini? Kime ne?

Eskiden de aynıydı
Yediğini içtiğini, gördüğünü sosyal medyada paylaşmak hep vardı ama son dönemde arttı mı? Cüneyt Özdemir isyan etti duruma ve “servet teşhiri” diye tanımladı yapılanları. Siz ne diyorsunuz?

- Orkun Ün:
Instagram’ın amacı ne derseniz; gezdiğini gördüğünü, bazen yediklerini paylaşma platformu. Fakat bunu olmadık zamanlarda olmadık şekilde kullananlar var. Amacı dışına taşıyanlar var. Biz sessiz kalınması gereken zamanlarda susmayı hiç bilmiyoruz. Paylaştıklarımız bir arkadaşımızın canını acıtır mı, hiç umursamıyoruz. Aslında biraz empati yapsak bu sorunu da çözeriz. Ama şu anki duruma baktığımda, Cüneyt Özdemir çok haklı. Ortalıkta çok sert bir ‘teşhir’ var.
- Ömür Gedik:
Evet, Instagram biraz da yediğini, gezdiğini, yediğini paylaşma platformu. Sadece bunun için hesap açanlar var. Bazıları gerçekten abartıyor ama yapacak bir şey yok. Bunlara maruz kalmak istemeyenler, böyle paylaşım yapan hesapları takipten çıkar ya da Instagram’ı tamamen terk ederlerse sorun çözülür. Bu saatten sonra eleştirerek ya da kınayarak kimsenin Instagram alışkanlığını değiştiremeyiz bence.
- Onur Baştürk:
Instagram doğası gereği hep öyle, katılmıyorum bu teşhir tartışmasına. Arttığını düşünmüyorum. Sadece daha çok dikkat çekmeye başlamış olabilir ekonomik hadiselerden dolayı.
- Savaş Özbey:
İnsanlara sahip olmak yetmiyor. Sahip oldukları bilinsin, onaylansın istiyor. İnsan doğası işte. Dizginleyebilene “görgülü” diyoruz. Böyle zamanlar o görgünün de turnusolüne dönüşüyor işte. Bu yeni değil, eskiden de aynıydı. Ama Instagram omuzlarına davul asıp, ellerine tokmak verdi.

Bu yılın en kötü şakası
Yeni yılı karşılayacağımız gece Bolu’da sahne alacak olan Bülent Ersoy için 30 aşçı baklavadan yılbaşı ağacı yapacak. Bir ağacın ortalama 3 metre olduğunu ve baklavanın fiyatını da işin içine katarsanız, bu duruma “israf” mı dersiniz, yoksa “Diva’ya yakışır” mı?

- Onur Baştürk:
Baklavadan yılbaşı ağacı bu yılın en kötü şakası olsa gerek. Gösterişin, israfın, görmemişliğin, manasızlığın daniskası bir iş.
- Ömür Gedik:
Herkes bir dilim alıp ağacı o gece yiyecekse olur. Çöpe atılacaksa yazık. 
- Orkun Ün: Yüzde yüz çöpe gidecek. Bakın görürsünüz. 200 bin liraya çıkacağı söylenen o baklavadan yılbaşı ağacı sadece fotoğraf çektirilmek için kullanılacak. Şimdi insan ister istemez soruyor; bu dönemde ne gerek var böyle harcamalara?
- Savaş Özbey: Baklavadan ağaç deyince “Hansel ile Gretel” masalındaki şekerden ev geldi aklıma. Belçika’da falan büyük çikolata festivalleri yapılıyor. Paris’te görmüştüm, çikolatadan heykeller... Keşke Antepli ustalar da böyle bir festival yapsa. Mesela 23 Nisan’da çocuklar gezse. Her şey baklavadan, keşkülden, akideden, tulumbadan. Elini uzatıyorsun bulutlar pamuk helvadan. Ama baklava ağacının altında Bülent Ersoy...

Eleştirilere gülüp geçsin
Direk dansı yapmayı öğrenmeye başlayan Biricik Suden’in sosyal medya paylaşımı çok konuşuldu. Siz nasıl buldunuz?

- Onur Baştürk: Yeni başlamış ‘pole dance’, yani direk dansına. Acemiliği hemen belli oluyor. Çok sportif biri olduğu için kısa sürede bu işi de yapacaktır en iyi şekilde Biricik Suden.
- Orkun Ün: Ya kadın ne güzel dans ediyor, ne estetik bir görüntü. Örnek alacaklarına onu da eleştiriyorlar. “Ayıp” diyorlar, “Kaç yaşındasın” diyorlar. Gülüp geçmek lazım bu eleştirilere.
- Ömür Gedik: Ben de özendim onu görünce. Keyifli görünüyor. Her an direk dansına başlayabilirim!
- Savaş Özbey: O değil de benim en çok Mazhar Alanson’un sorular karşısında “O spor şeyi yani...” deyişi hoşuma gitti. Belli ki bir yandan eşinin yaptığının arkasında duruyor, destekliyor, güzel laflar ediyor. Ama belli ki bir yandan da “Kayak, kürek, halter neyine yetmedi de başımıza bir de direk dansı çıkardın” diye içinden geçiriyor. Çok âlem.

Dost başa düşman ayağa...
Bu hafta sosyal medya magazininde gündem olan bir başka ünlü de Serenay Sarıkaya’ydı. Paylaştığı fotoğraf nedeniyle ayakları çok konuşuldu güzel oyuncunun. Yorumlarınızı alalım.

- Onur Baştürk: Herkes paylaşımından dolayı “Kaç numara ayağın?” diye sormuş Serenay’a. Bence tamamen açıdan dolayı ayakları büyük çıkmış. Her şeyi fazla deşiyoruz.
- Orkun Ün:
Serenay Sarıkaya saçının telini paylaşsa bile olay olur. Öyle bir etki yaratıyor bence insanlar üzerinde. O yüzden ayak numarası sorulması bana çok masum geldi.
- Ömür Gedik:
Bu ilk değil, geçen yıl da Ayvacık’ta güneşlenirken çektiği fotoğrafı paylaştığında aynı şeyler konuşulmuştu. Bu fotoğrafa da sanırım açıdan dolayı böyle yorumlar gelmiş. Dost başa düşman ayağa bakar, Serenay’ın ayaklarını lütfen bir salın artık.
- Savaş Özbey: “Dost başa, düşman ayağa bakar.” Lafı gediğine koydun Ömür. Artık bu konuda ne desek, kendi kendimizi otomatikman “düşman” pozisyonuna koymuş olacağız. Bravo. Ama susmayacağım! Saçların güzel. Şampuan yüzüsün, konuşuluyor. Bacakların güzel, jean markası yüzüsün, konuşuluyor. Boynun güzel, mücevher markası... Tepeden tırnağa konuşulmak üzere arenaya çıkıyorsun. Elbette yeri gelecek, ellerin ayakların da konuşulacak. Fakat ben bile “Ayakların kaç numara?” diye sorulmasına “Pes” diyorum.

Ömür Gedik: Bundan sonra tüm ödülleri
miyavlayarak alacağım!
Miss Universe 2021 (Kainat Güzeli) yarışmasının İsrail’de yapılan finalinde Hindistan’ı temsil eden Harnaaz Sandhu birinci oldu. 21 yaşındaki güzel, sunucu Steve Harvey’in “Bazı hayvanları çok iyi taklit ettiğini söylüyorlar. Hadi en iyi yaptığın taklidi duyalım” sözleri üzerine tüm dünya kendisini izlerken kedi gibi miyavladı. Nasıl buldunuz performansını?

- Onur Baştürk: Bence çok iyiydi. Hem nefis miyavladı hem de çok özgün bir taç giyme seremonisi oldu. Ama umarım bundan sonra miyavlamak moda olmaz!
- Orkun Ün: Yeni güzele bayıldım! Fakat bazı şeyler sadece şov gibi geliyor bana. Eğer gerçekten bir farkındalık yaratmak için miyavlattılarsa güzel kızı amenna, diğer türlüyse yazık...
- Ömür Gedik: Ben bayıldım bu fikre, şahaneydi, ayakta alkışladım. Harnaaz Sandhu’nun hayvanseverliği ile jüri üyelerinin beğenisini kazanıp tacı da miyavlayarak takması hayvan sevgisine dikkat çeken müthiş bir detay. Biz onlarla aynı dili konuşuyoruz. Buradan duyuruyorum; bundan sonra alacağım tüm ödülleri miyavlayarak ya da havlayarak alacağım. 
- Savaş Özbey:
Miyavlama bende de bir farkındalık etkisi yarattı tabii ama... Bir Ömür kadar heyecanlanmadım açıkçası. Cidden havlayacak mısın? Mesela çok ödül alırsan... Başka hangi hayvanları yapabiliyorsun? Martı var mı, fil...
- Ömür Gedik: Bütün hayvanların dillerini öğrenmek için onları sürekli gözlemliyorum. Kedi, köpek, civciv, ayı, penguen, yunus, fil, arı, kelebek ve daha niceleri…Repertuvarım geniş!

Polise ne diyecekti?
Aleyna Tilki bir mekanda erkek arkadaşıyla yemek yedi. Arkadaşı muhabirleri görünce “Beni çekmesinler yoksa polis çağırırım” tehdidinde bulundu. Meçhul arkadaşın tepkisine ne diyorsunuz?

- Orkun Ün: Ben çok güldüm bu olaya Konsey. Acaba polis gelse ne olacaktı? Ne diyecekti? “Beni gazeteciler çekiyor, lütfen onları buradan götürün” mü diyecekti? Hahahahah! Keşke ama keşke çağırsaydı da görseydi bu işlerin öyle olmadığını.
- Ömür Gedik: Evet, çağırsaymış keşke. Alacağı cevabı görmek adına güzel olurdu. Habercilerin haber yapma hakkını kim ellerinden alabilir!
- Savaş Özbey:
O yaş grubu için karizmayı fena çizdiğinin resmidir. Her lafın sonuna “Polis çağırırım, polis çağırırım” diye koyup mavrası yapılmaya başlamıştır çoktan.
- Onur Baştürk: Bu ortamları hiç bilmeyen biri galiba. Ne polisi yahu, tabii ki çekilecek ünlü biriyle dolaşıyorsa, alışsın.

Rol için mi?
Çağatay Ulusoy yine kilolarıyla gündemde. Geçtiğimiz günlerde arkadaşları Çağan Atakan Arslan ve Mustafa Mert Koç’la buluşan oyuncunun bu fotoğrafı sosyal medyada gündem oldu. Bazıları Ulusoy’u İbrahim Büyükak’a benzetti. Siz ne diyorsunuz bu değişime?

- Ömür Gedik: Umarım yeni bir role hazırlanıyordur. Bu kadar yakışıklı ve iyi bir oyuncunun fiziğini böylesine ciddiye almıyor olmasını düşünmek bile istemiyorum.
- Onur Baştürk: Eğer bir proje için kilo almadıysa Çağatay’ın kendine dikkat etmesi gerekiyor, böyle olmaz. Çok hızlı kilo alan bir yapıya sahip çünkü.
- Savaş Özbey: “Umarım rol içindir”i öpüp başınıza koyun. “Umarım boşuna değildir. Kilo aldıysa da bol bol yiyip içtiği içindir” derdim ben. Çünkü hatırlasanıza tam 2 sene önce “Azadlık Saka” filmi için kilo almış, sonra film rafa kalkınca o cüsseyle ortada kalakalmıştı Çağatay. Bu konuda tescilli şanssız.
- Orkun Ün: Ben olaya farklı bir noktadan bakıyorum. İnsanlar “Çağatay bu ne hâl, İbrahim Büyükak’a benzemişsin” derken İbrahim’e hakaret ediyorlar farkında olmadan. Herkesin böyle dönemleri olur arada. Kilo alırız, veririz. Çok da takılmamak lazım böyle şeylere.

Tercih meselesi
Hasan Can Kaya’nın “Konuşanlar” programındaki bir sözü RTÜK’ün radarına girdi. Onu seyretmeye gelenlere küfür ettiği ve buna müdahale edilmesi gerektiği konuşuldu. Sonuç olarak bahsi geçen o bölümün dijital platformdan kaldırılması kararı alındı. Konsey’in bu konudaki yorumları nedir? Küfürsüz komedi olmaz mı?

- Ömür Gedik:
Küfürsüz komedi olur tabii, neden olmasın? Çok sevmesek de küfürlüsü de var tabii. İsteyen izleyebilsin onu da. Küfürlüsünden rahatsız olanlar da küfürsüzünü bulsun izlesin.
- Orkun Ün:
Sen zekanı devreye sokarsan tabii ki yaparsın komediyi küfürsüz. Ama buradan kimse “Hasan Can Kaya sadece küfür ediyor, zeki değil, yaratıcılık sıfır” mesajı çıkarmasın. Hasan aksine çok zeki ve yaratıcı bir komedyen. Programının tek bölümünü izleyip yargılamasınlar çocuğu.
- Onur Baştürk:
Hasan Can’ın programına katılan seyirci durumdan memnun. Birilerinin beğenmemesi ya da dışarıdan kurumsal müdahaleler sadece o işin daha da büyümesine yol açar. Komedi özgürdür.
- Savaş Özbey:
Küfürsüz komedi tabii olur. Çok da güzel olur. Ama küfürlü komedi de olur, çünkü sahne hayatın aynası. Gerçek hayatta küfür varsa sahnede de olacak. Buradaki püf nokta, küfrün kendisine değil, kullanıldığı kontekste gülebilme. Yoksa öbürü “ayıp laf” duyduğunda kıkırdayan 0-5 yaş grubu gibi geliyor bana.

Yadırgayarak yalnızlaştırıyoruz
Berfin Özek, suratına kezzap atarak hayatını kâbusa çeviren Casim Ozan Çeltik’le evlendi.
Genç kız nikâh merasiminde mutluluk pozları verdi ama babası “Benim artık Berfin diye bir kızım yok” açıklamasını yaptı. Bu karar nasıl alındı sizce? Berfin mi haklı, yoksa babası mı?

- Onur Baştürk:
Celladına hayran olmak diye bir şey var ve bizde bu çok yaygın. O yüzden Berfin’in kararı çok da şaşırtıcı gelmedi.
- Ömür Gedik: Ne desek boş. Ben gerçekten sebebini anlayamıyorum. Çaresizlik mi, yoksa Onur’un dediği gibi celladına âşık olmak mı? Bu hikayenin sonu umarım daha fazla acı olmaz.
- Savaş Özbey: Sadece babası değil; sosyal medya olarak, toplum olarak yapılabilecek en kötü şeyi yapıyoruz Berfin’e. Yadırgayarak, “celladına âşık” gibi isimler takarak onu daha da yalnızlaştırıyoruz. Zaten bir gözü ve yüzü yakılarak sakat bırakılmış güzel bir genç kadın. Kim bilir kendini şimdi nasıl hissediyordur. Bir başkasıyla evlenme imkânı elinden alınmış... Parası yok, işi yok, geleceği yok. Belki hayatta bildiği, tanıdığı tek erkek de kendisini o hale getiren saldırgan. İlk günlerin tantanası çok oluyor ama sonra herkes evine çekildiğinde, gerçeklerle o baş başa kalıyor. Belli ki çok yalnız hissediyor. Böyle yargıladıkça daha da yalnızlaştırıyoruz.
- Orkun Ün: Bu benim çok canımı sıktı. Berfin’e çok yazık ettiler. Kimler etti biliyor musunuz? Sosyal medyadaki o ‘artistler’, yaşanan olay sonrası Berfin’e mesajlar atıp “Hep yanındayız, seni hiç bırakmayacağız” dediler. 3-5 ay sonra unutup gittiler kızı. O da maalesef böyle bir karar verdi. Ama yanlış karar. Keşke dönebilse bu yanlıştan.