Mehmet Ali Erbil'in zor rolü... 'Bakımevlerinde Alzheimer hastalarını gözlemledim'

◊ Mehmet Ali Bey filminiz hayırlı olsun. Yeniden setlerdesiniz. Neler hissediyorsunuz?

- Mehmet Ali Erbil: Hastalık süreci, pandemi derken sonunda tekrar sinemaya dönüş yaptım. İlk defa böyle bir projede ve ters köşe rolde olacağım. Senaryo beni çok heyecanlandırdı. Bugüne kadar seyirci beni hep komedide izledi. Amerika’dan, yönetmen Sean’dan böyle bir teklif gelince “yok” diyemedim...

◊ “Ters köşe” dediniz, nasıl bir rolü canlandırıyorsunuz?

- Alzheimer hastası bir babayı oynuyorum. Son dönemlerini yaşıyor. Artık kimseyi tanımıyor. Eskilerden bazı anıları yer ve zaman olarak birebir hatırlıyor. Fakat günümüzü hiç hatırlamıyor.

◊ Rolünüzle ilgili nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz?

- Darülaceze’ye gittim, oradaki hastalarla vakit geçirdim. Diğer bakımevlerine gidip Alzheimer hastalarını gözlemledim. Bu hastalıkla ilgili filmler izledim. Bayağı bir etüt, gözlem yaptım. Zor bir rol.

◊ Peki bu gözlem sürecinde sizi zorlayan anlar oldu mu?

- İnsanın en yakınını bile tanıyamaması çok acı. Kendisi farkında değil ama yakınları için kötü bir durum.

GALA NEW YORK’TA YAPILACAK

◊ Komedinin üstünüze yapışmış olması, dramı hissettirme noktasında bir handikap yaratır mı sizce?

- Öyle bir durum olacağını düşünmüyorum. Önemli olan yönetmenin, prodüktörün beğenmesi, onların tatmin olmasıydı. Onlar tatmin olduğuna göre seyirci de tatmin olacaktır. Yönetmenimiz çok deneyimli. Yazdığı senaryo da Amerika’da 30 bin senaristin arasında birinci olmuş. Birçok ödüllü işi var. Bizim filmimiz de festivallere katılacak. Bu bizim için gurur verici. Eğer ‘en iyi film’, ‘en iyi oyuncu’ gibi büyük ödüller de alırsak, bu bize büyük bir ivme kazandıracak. Filmimiz Hollywood yapımı olduğu için Türkiye’nin tanıtımına da büyük katkısı olacak. Zaten gala New York’ta yapılacak.

◊ Festivallerden ciddi bir başarı bekliyor musunuz?

- Tabii tabii bekliyoruz. Reji çok iyi, resimler çok iyi. Kameramanınız çok tecrübeli. Acayip güzel kareler yakaladık. Sapanca’yı çok güzel kullandık. Bazı sahnelerde gondol bile vardı. Venedik’te gibiydik.

◊ Dediğiniz gibi Türkiye’nin tanıtımına da katkı yapacaksınız...

- Sapanca’da film çektiğimizi duyanlar, otele telefon açmış. Gelip seti ziyaret etmek istemişler. Film yayınlandıktan sonra o doğa harikasını görüp de Arabistan’dan, İran’dan, Suriye’den, Irak’tan çok gelen olacak.

TOLGA’YA BİR VURDUM GÖRMENİZ LAZIM

◊ Filmde unutamadığınız bir sahne var mı?

- Kardeşime tokat attım, 8 yılın açısını çıkardım! (Gülüyor) Tolga’ya (Yüce) bir vurdum, görmeniz lazım. Sesini çıkaramadı, çünkü muvafakatname imzalamıştık. “Her şeye hazırım” dedi. Tokadı atınca sakalı olmasına rağmen ses çıktı. Yönetmen “Daha da sert vur” dedi ama ben kıyamadım.

◊ Şimdiye kadar canlandırdığınız karakterler arasında bu rolü nereye koyuyorsunuz?

- Bu bir dram karakteri. Diğer rollerden çok farklı. “Hababam Sınıfı”nda üçkâğıtçı bir okul müdürünü oynuyordum, yine “Hemşo”da düzenbaz birini oynuyordum. Onlar da komediydi. Bu film o çizginin tamamen dışında bambaşka bir iş oldu.

HAYATIMI ANLATAN FİLMİN ADI: ‘PARMAKTAN SONRA’

◊ Son yıllarda Müslüm Gürses, Bergen, Neşet Ertaş gibi sanatçıların hayatları beyazperdeye aktarıldı. Siz, hayatınızın film yapılmasını ister misiniz?

- Yok ya... O biraz zor... Müslüm Gürses’in filmi çok başarılıydı. Bergen’i seyretmedim ama iyi olduğunu duydum. Bu tarz filmlerin başarılı olmasında oyuncuların da çok etkisi var. Beni kim oynayacak? Ayrıca yaşarken görmek isterim. Müslüm Gürses, Bergen gibi olmasın. Yaşarken daha anlamlı olur. Ben izin veriyorum çekilmesine. Adı da “Parmaktan Sonra” olsun. (Gülüyor)

◊ Sosyal medyayı çok aktif kullanıyorsunuz. Sanal ortam size nasıl hissettiriyor?

- TikTokçu oldum! Biraz geç kaldım ama girdim. Ortam çok güzel. Başka yerlere çekiyorlar, başka bir algıya yöneltmeye çalışıyorlar ama bunları göz ardı ediyorum. Canlı yayınlarda “Çarkıfelek”teki gibi oluyorum. İzleyenlerle mutlu oluyorum.

◊ Çok destek alıyor musunuz?

- Bütün Almanya’dan katılıyorlar. Destek veren çok kişi var. Geçen canlı yayını İsmail YK ile yaptım. “Dünyada en çok canlı yayın yapan sunuculardan biriyim” dedim. “Haftanın 6 günü yapıyor” diye başka yere çektiler. Olacak iş değil.

◊ Olumsuz, hatta hakaret içeren yorumlar da geliyor bazen. Bunları önemsiyor musunuz?

- Ciddiye almıyorum. Benim sevenlerim yanımda, sevmeyenlere de saygı duyuyorum. Ağlatmak çok kolay, güldürmek çok zor. İnsanları bu zor yaşam koşullarında eğlendirebilmek, onlara hoşça vakit geçirtebilmek kolay değil. 1 saat içinde öyle programlar yapıyorum ki. Bazen duygusal yayınlar da oluyor. Karı-koca şarkıcı arkadaşlarım geldi, Ahmet Kaya şarkıları söyleyip ağladık. TikTok’ta bir ilktir bu. 5 milyondan fazla tıklandı.

EVLİLİK KONUSUNDA BÜYÜK KONUŞMAM, TEKLİFLERE AÇIĞIM

· Özel hayatınız ne durumda, yalnız mısınız?

- Mehmet Ali Erbil: Yalnızım yalnız...

· Son kez evlenip jübile yapmaz mısınız?

- Olabilir, neden olmasın? O konularda büyük konuşmam. Tekliflere açığım. Amerika’dan gelirse olabilir. Hollywood’dan olsun da taştan olsun. (Gülüyor)

ÇOCUKLARIMA YAPACAĞIMI YAPTIM

◊ Allah uzun ömürler versin ama sormak istiyorum; vasiyetinizi hazırladınız mı?

- Mehmet Ali Erbil: Çocuklarıma yapacağımı yaptım. Hiçbir şekilde kimseye muhtaç değiller. Ne kocalarına muhtaç olacaklar ne başkasına. O yüzden de vicdanım rahat. Bizim aile arasında çatışma olmaz. Önemli olan paylaşmak. Sevdiklerimle, arkadaşlarımla paylaşıyorum.

◊ Peki tören ya da anma gibi bir etkinlik ister misiniz?

- Öyle bir düşüncem olmadı. Bir tek Türk bayrağı ve Fenerbahçe bayrağı olsun isterim.

 Sean GK

Bilimkurgu çekeceğim yine Mehmet Ali Erbil ve Tolga Yüce oynayacak

◊ “The Hope”un festival haritası belli mi?

- Sean GK: Dünyada binlerce festival var ama biz filmimizi en önemli festivallere göndereceğiz. Şu anki en büyük hedefimiz, Oscar. Bizim iddiamız; gelmiş geçmiş en iyi dram filmi olması. Bu düşünceyle yola çıktık. Mehmet Ali Bey’in performansı en üst düzeyde. Çok ters köşe yapacak.

◊ Festival filmlerinin gişe filmlerinden bir farkı var mı?

- “Gişe filmleri daha farklı” diye bir durum yok. Türkiye’de öyle algılanıyor ama çok gişe yapan filmler de festivallerden ödül alıyor. “Babam ve Oğlum” gibi çok ödül alan gişe rekortmeni filmler var. Yurtdışında çok iyi gişe yapabilecek filmler. Bizim için filmimizin bütçesi değil, içeriğinin iyi olması önemli. Biz de bunu başardık.

◊ Başka bir projeniz olacak mı?

- Bir komedi ve yine bir Hollywood filmim olacak. Dünya’nın sonunu anlatan bir bilimkurgu çekeceğim. Orada da iki Türk olacak; Mehmet Ali Erbil ve Tolga Yüce.

Tolga Yüce

Her sahnede gözyaşı döktük

◊ Sizin filmdeki rolünüz nedir?

- Tolga Yüce: Taşkın isimli yakışıklı, bekar, zengin ve çok çapkın bir genci canlandırıyorum. Mehmet Ali Abi’nin kızının sevgilisi rolündeyim. Taşkın küçük yaşta annesi tarafından terk edilmiş. Bu yüzden kadınlardan nefret ediyor. Sert ve acımasız görünen biri. Bir o kadar duygusal aslında ama duygusallığını göstermiyor.

◊ Sizin gözünüzden “The Hope” nasıl bir film oldu?

- Çok güzel bir festival filmi oldu. Türkiye çekimlerini gerçekleştirdik. Çekimler sırasında çok etkilendim. Her bir sahnede gözyaşı döktük. Bu kadar net söyleyebilirim. Projelerim arasında beni en etkileyen film oldu.

◊ Birçok projede sizi Mehmet Ali Erbil ile birlikte görüyoruz. Hatta “Mehmet Ali Erbil varsa Tolga da vardır” diye espriler bile yapılıyor. Mehmet Ali Bey sizin için ne ifade ediyor?

- Benim çok saygı duyduğum, sevdiğim bir insan. Türkiye’de şovmenlik konusunda, sinema konusunda öncü olmuş bir insan. Onunla aynı projelerde olmaktan çok mutluyum.