Güncelleme Tarihi:
Cengiz SEMERCİOĞLU
Bu işin kare ası: Barış Arduç, Kerem Bürsin, Çağatay Ulusoy ve Berk Oktay’dır...
Kadın oyuncuların soyunması, yatağa girmesi ‘cıs’ olduğu için yapımcılar dizilerde erkek oyuncuları soymaya başladılar. Ama Allah’ı var, bu ‘kare as’ da soyulmayacak gibi değil. Genç kızlar eskiden pop starların peşinde koşuyorlardı şimdi dizi oyuncularının...
Yeni Türkiye’nin yeni seksilik anlayışı bu: Bari erkekleri soyalım, nasıl olsa buna kimse ses çıkarmaz. Soyunması en olay olan tabii ki Barış Arduç. Onun dışında Furkan Palalı ve Kerem Bürsin’in de soyunması olay oluyor her seferinde.
Ömür GEDİK
Yurtdışında erkeklerin dekoltesi çıplak popodur. Filmlerin yaş sınırı almasına bile neden olur bu görüntüler. Bunun dışında erkek vücudu müstehcen sayılmaz. Bu nedenle bizde de, kadınlar git gide kapanırken, artık bolca erkek çıplaklığı kullanılmaya başladı.
Barış Arduç, Kerem Bürsin, Barış Kılıç, Çağatay Ulusoy, Berk Oktay ve en son Furkan Palalı da soyununca ortalık yıkıldı. İyi de oldu bence. Biraz da biz erkekleri izleyelim, öyle değil mi! Bu durumdan memnun olmayan kadın var mıdır acaba?
Melike KARAKARTAL
Ne acayip değil mi, kadının biraz teni fazla görünse arkasından ne manşetler atılıyor, ne laflar ediliyor, erkeğe gelince bu “göz banyosu” sayılıyor, erkeğin ahlakına veya yaşantısına dil uzatan çıkmıyor.
Tabii artık televizyonda kadınlar mevcut muhafazakarlaşma eğiliminden ve baskıdan ötürü kıyafet tercihlerini değiştirdiler.
Erkekler de tişörtlerini kendi kendilerine çıkartmıyorlar, televizyon dünyası “Madem kadınlar soyunamıyor, erkekler soyunsun” diyor, şimdi eğilim bu yönde.
Kadın bedeninin de erkek bedeninin de daha fazla reyting, daha fazla tık için eşyalaştırılmasını doğru bulmuyorum.
SEÇKİN ABA ALTINDAN SOPA GÖSTERİYOR
Seçkin Piriler’in “Kaan’ın en güzel döneminde ben yanındaydım, o da bana çok aşık olmuş ki iki çocuk yapmış, düşünün ki yıllarca kimseyle evlenmek bile istememiş ve bir daha da asla evlenmez, onun orta yaş bunalımıyla ilgilenmekten sıkılmıştım zaten” açıklaması olay yarattı.
Cengiz Semercioğlu: Seçkin geçmişle avunacağına, eski eşine ‘orta yaş bunalımında’ gibi suçlamalarda bulunacağına kendi işine bakmalı. Bu tür açıklamalar sadece Seçkin’i aşağı çeker.
Hepimiz biliyoruz zaten Kaan’ın popüler zamanında Seçkin’i seçtiğini, ondan iki çocuk yaptığını... Bırak da bunları başkası söylesin.
Ömür Gedik: “Benden sonra bir daha evlenmez” diyerek sanırım Kaan’a aba altından sopa gösteriyor ve ortak çocuk avantajını da kullanarak eski eşinin hayatını yönetmeye çalışıyor.
Biten ilişkilerin ardından kimi eski eşler diğerinin o olmadan mutsuz ve başarısız olacağını düşünür ve hatta bunu içten içe isterler. Ama durum hiç de öyle olmayabiliyor.
İster yaş bunalımı, ister para, ister kariyer deyin, Kaan mutlu olsa ayrılmazdı.
Bence Seçkin, Kaan’ın mutsuzluğunu değil de mutluluğunu ve düzenli bir hayatı olmasını istesin. Sonuçta bahsettiği adam çocuklarının babası.
Melike Karakartal: Seçkin Piriler ve Kaan Tangöze, uzun bir ilişkide aşklarını güzel bir partnerliğe döndürememiş çiftlerden. Birbirine benzemeyen çiftlerde aşkın heyecanı sakin sulara çekildiğinde, ortada dönüştürebilecekleri malzeme kalmıyor.
Piriler peşin konuşmuş, Tangöze çok daha “kendisi gibi” hissedebileceği bir ilişki yaşayabilir, evlenebilir, evlenmeyebilir...
Onur Baştürk: Seçkin intikam almaya çalışıyor bu sözlerle. Oysa çok lüzumsuz.
Tamam, aşık olup iki çocuk yapmış olabilir Kaan. Ama bundan sonra artık evlenmez, artık zamanı da geçti demek marifet mi yani? Tüm dert bu mu?
Adam bayağı aşık oldu işte. Olay bu.
Seçkin bunu sindiremiyor, öfkesi buna. Kadın veya erkek, 40’larına gelince hayata başka türlü bakmaya başlıyor.
Bir tür aydınlanma ya da rahatlama dönemi diyelim. Ve o sırada olan artık uzatmaları oynayan tüm ilişkilere oluyor. Kaan’ın da başına gelen bu.
Seçkin de artık bu mevzuyu geride bırakıp kendi hayatına bakmalı. Laf sokarak bir yere varamaz.
KADINLARIN FUTBOLA İLGİSİ ARTIYOR
Kadınlar, Avrupa Kupası’yla birlikte erkeklerin maç takıntısına nasıl bakıyor? Kadınların kendilerini maçlara adayan erkeklere nasıl davranması gerekiyor?..
Cengiz Semercioğlu: Kadınların futbola ilgisi giderek artıyor. Devam eden Avrupa Şampiyonası’nda tribünlerde de görüyoruz zaten bunu.
Yok eğer sevmiyorlarsa Temmuz’un 10’una kadar onlara tek bir tavsiyem var; Az alışveriş yapsınlar, aile bütçesini sarsıyorlar...
Melike Karakartal: Dünyanın pek çok yerinde futbol kültürü var ama bizimkisi bir başka. Maç gecelerinde erkekler sanki ameliyat öncesinde narkoz almış insanlara dönüşüyorlar.
Bu durum galiba biraz da şöyle ağız tadıyla kafa dağıtacak, eğlenecek halimizin kalmamasından olsa gerek. Ne yalan söyleyeyim, futboldan bir erkek kadar zevk alabilmek isterdim.
Ömür Gedik: Futbola bayılan, deplasmanlara bile gidip, yeri geldiğinde tribünlerde hop oturup hop kalkan, bağıran, çağıran, sesi bile kısılan bir kadın olarak futbola karşı olan kadınları anlamıyorum.
Erkekleri engellemeye çalışmalarını ise kınıyorum. Bence birlikte izlemeyi denesinler. Olmuyorsa da rahat bıraksınlar, ağız tadıyla izleyelim şu maçları.
Onur Baştürk: Maç takıntısı olan erkeği kendi haline bırakacaksın. Çok üstüne düşmeyeceksin...
İNENLER - ÇIKANLAR
ÖZCAN DENİZ (İNDİ)
(Ergen bir davranış)
Özcan Deniz’in sosyal medya hesabından paylaştığı selfie’deki kişinin Türkiye’nin günlerdir konuştuğu seri katil zanlısı Atalay Filiz’e benzemesi tartışma konusu oldu.
Cengiz Semercioğlu: Ben Özcan Deniz’e haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Hitler’e benzeyen biriyle selfie çekse aynı şekilde eleştirecek miydik? Dünyada seri katillerle evlenmek isteyenler çıkıyor bizde benzeriyle fotoğraf çektirildiyse ne olmuş yani...
Onur Baştürk: Seri katile benziyor diye yardımcı oyuncuyla güya esprili fotoğraf çektirmek yakışmadı Özcan Deniz’e. Ergen buldum bu davranışını...
Ömür Gedik: Bence çok anlamsız ve gereksiz bir hareket yapmış Özcan. Boşluğuna geldi herhalde, düşünemedi. Paylaştıktan sonra eminim o da yanlış yaptığının farkına varmıştır.
Melike Karakartal: Seri katile benzeyen birisiyle fotoğraf çektirmiş ve bunu şaka malzemesi yapmış. Ben Özcan Deniz’in içgörüsüz bir insan olduğunu düşünmüyorum, bu konudan şaka çıkarmasını yadırgadım.
İDİL FIRAT (İNDİ)
Kadınlar hisseder
Yaklaşık 1,5 senedir aşk yaşayan Engin Öztürk ile İdil Fırat arasında kıskançlık krizi çıktığı iddia edildi. İddiaya göre “Yüksek Sosyete”de başrolü Hazar Ergüçlü ile paylaşan Engin Öztürk’ün yeni partneri ile samimi sahneleri aşıkların arasını açtı.
Cengiz Semercioğlu: İdil Fırat’ın ilk popüler sevgilisi değil ki bu, öpüştüğü için kriz çıkarsın. Sonuçta sevgilisinin ne iş yaptığını biliyor; oyuncu dediğin de öpüşür, sevişir rol gereği...
Bundan dolayı kriz çıkaracağını sanmıyorum, yaptıysa çok komik bir şey yapmış. İlişkide kendine güvensiz insanların tavırlarıdır bunlar.
Melike Karakartal: Bir oyuncuyla ilişki yaşamanın hep zor olduğunu düşünmüşümdür, tepkisine şaşırmadım. Duygusal etkileşimin, fiziksel temasın diğer iş kollarına nazaran daha fazla olduğu koşullar var oyunculukta, bu şekilde başlayan pek çok ilişkinin de olduğunu düşünecek olursak... Bence kıskançlık normal.
Onur Baştürk: Oyuncu olduğunu unutmuş Engin Öztürk’ün. Böyle arızalar çıkartmanın son derece demode olduğunu biri ona söylemeli...
Ömür Gedik: Sadece rol icabı öpüştü diye arıza çıkardığını nereden biliyoruz. Belki gerçekten kıskanmasına ve tepki göstermesine neden olacak başka bir şey yaşanmıştır. Kadınlar hisseder sonuçta!
BÜLENT ŞAKRAK (ÇIKTI)
İskele babaları örnek alsın
Bülent Şakrak, eşi Ceyda Düvenci’ye kızının tedavisi için destek olarak büyük takdir topluyor...
Melike Karakartal: Düvenci ve Şakrak harika bir çift, birbirlerine çok yakışıyor ve çevrelerine güzel enerji, mutluluk, neşe ve umut saçıyorlar. Böyle çiftleri görmek bence herkese iyi geliyor.
Onur Baştürk: Bu zamanda böyle bir eş gerçekten örnek gösterilesi, örnek alınası… Aşkla seviyor demek ki Bülent Şakrak, sahici seviyor.
Ömür Gedik: Eşlerden biri diğerinin ilk evliliğinden olan çocuklarıyla bağ kurmaz ya da kurmasına izin verilmezse, çocukla ilgili meselelerde eşinin yanında olmazsa o ilişki bitmeye mahkumdur.
Hem Bülent’i dışlamayan Ceyda’yı hem de eşinin çocuğuna sevgi, ilgi gösteren Bülent’i tebrik ediyorum.
Cengiz Semercioğlu: Sevdiği kadının çocuğuna hep kol kanat gerdi, hep babası gibi davrandı. Bülent Şakrak, Ceyda Düvenci’yle evlenmeden önce de aynı şeyi yapıyordu, evlendikten sonra da yapıyor.
Kocaman bir alkışı hak ediyor. İskele babaları örnek alsın.
DÜĞÜNÜNDE 'BAĞDAT' ÇALACAK
Magazin Konseyi, Beyaz’ın “Bu hafta sonu Çeşme’de evleniyor” haberini yorumladı...
Cengiz Semercioğlu: Beyaz’ı evlendirmezsek rahat etmeyeceğiz. Ama bunda Beyaz’ın da payı var; Yıllarca evlenmek istediğini, aradığı kızı bulamadığını söyleyip duran kendisi...
Beyaz böyle söyleyince, gelin adayı bulmak konusunda herkes birbiriyle yarışıyor. Ortaya da yıllardır değişmeyen komik tablo çıkıyor.
Melike Karakartal: Hani H.G Wells’in meşhur romanından uyarlanan film “Zamanda Yolculuk”ta meşhur bir sahne vardır. Aynı oradaki gibi yüzyıllar geçecek, iklimler değişecek, yeni medeniyetler ortaya çıkacak ama o zaman makinesinde Beyaz ve “Beyaz’ın evlenmesi” meselesi sabit kalacak 90’ların sonundan beri bunu konuşuyoruz. Beyaz, yalvarıyorum evlen.
Onur Baştürk: Beyaz her an evlenebilir. Çünkü gündemini bu şekilde değiştirmesi kariyerinde ona yeni bir sayfa açar. Ama bundan bağımsız düşünecek olursak Beyaz’ın evlenmeye niyeti olduğunu hiç sanmıyorum. Çünkü Beyaz kariyeriyle evli.
Bir de fazlasıyla anneci bir Türk erkeği. Anneye çok bağımlı. Dolayısıyla bekar kalmak onun bence birinci tercihi...
Ömür Gedik: Kenan Doğulu, Tarkan, Kenan İmirzalıoğlu, Kıvanç Tatlıtuğ... Evlenmez dediğimiz herkes evlendi. Bu evlilik furyası başlamış ve devam ederken bence Beyaz da kısa bir süre sonra evliler kervanına katılacak. Zaten hem özel hayatı hem de kariyeri açısından yapacağı en doğru hareket bu olur. Düğününde ilk dansı “Bağdat” eşliğinde yapar herhalde.
EMOJİ KONSEYİ
Onur buna hayran kaldı
Türk taraftarın Arda Turan’ı ıslıklamasından sonra onun moralinin sıfırlandığını gören İspanyol futbolcuların gelip ona destek olmasını...
Ömür buna kızdı
Arda’yı bizi temsil ettiği ülkenin izleyicisi ve takım arkadaşlarının önünde yuhalayan Türk izleyicisi, neyin kafasındasın? Bu kadar kaba, kötücül, acımasız ve duygusuz olmak zorunda mısın?
Melike bunu beğendi
Bergüzar Korel’in onu Cihangir’de kafede otururken görüntülemek isteyen magazincilere “Size kıyamıyorum, çekin yalnız hiç havamda değilim, konuşmayacağım” demesine... Malkoç Süalp gibi kriz çıkarmadan da oluyormuş demek...
KİMİN HAYATI FİLM OLSUN
Hülya Avşar, kendi hayatını anlatacağı film için kolları sıvamış. Başka kimin hayatını beyazperdede görmek isteriz? Magazin Konseyi yanıtladı.
Cengiz Semercioğlu: İbrahim Tatlıses’in hayatından güzel film olur. En dipten zirveye yükseliş, para, aşk, ihanet, silah, kurşun, ekonomik sıkıntı her şey var Tatlıses’in hayatında. Acısı da tatlısı da...
Güzel bir senaryoyla çok iyi bir Tatlıses filmi çekilebilir. Hülya Avşar’ın hayat hikayesinden daha sinematografik olacağı kesin…
Onur Baştürk: Kendi hayatını tüm şeffaflığıyla aktarabilecek mi acaba? İniş çıkışları ve her türlü skandalıyla... Şahsen Türkan Şoray’ın hayatının anlatıldığı bir film daha çok ilgimi çekerdi.
Onun iç dünyasının çok zengin ve çatışmalarla dolu olduğunu düşünüyorum. Bir de Gülben Ergen ilginç olabilirdi.
Ömür Gedik: Herkesin hayalidir hayatının bir gün film olması. Bakmış kimse yapmayabilir, Hülya Avşar kendi filmi için kendi kollarını sıvamış anlaşılan. Muhammed Ali gibi o da yaşarken hayatı filme çekilen ünlülerden olacak.
Ben Tarkan’ın hayatının film olmasını isterdim. Yıllarca röportaj bile vermediği için, o kadar bilemedik ve giremedik ki Tarkan’ın hayatına, merak etmemek elde değil.
Melike Karakartal: Türker İnanoğlu’nun 5555 Afişle Türk Sineması ansiklopedisine bir bakın. 80’lerden itibaren sinemada hep Hülya Avşar var. Pek çok kişi Hülya Avşar’ı popüler medya figürü olarak kodladı belki zihninde ama esasında onun yeri bambaşka ve bir popüler kültür figüründen çok daha ötede.
Önemli, değerli, çok yönlü bir kadın Hülya Avşar. Hayat hikayesini merakla izleyeceğime eminim.
PANDA GİBİ OLMANIN ALEMİ YOK
Alicia Keys’in Hollywood’da başlattığı “makyaja hayır hareketi”nin Türk kadınları üzerindeki beklenen etkileri nasıl olmalı? Peki erkekler kadınlarda nasıl makyajı tercih ediyor, aşırı makyaj tutkusunu nasıl yorumluyor?
Cengiz Semercioğlu: Makyaja hayır karşılığı olan bir söylem değil... Hele görselliğin öne çıktığı internet çağında hiç değil. Ama Alicia Keys’in protestosu tam da bu noktada önemli.
Makyajın her geçen gün daha da abartıldığı bir dünyaya hayır diyor ve bence bu çok doğru.
Kadınlarda abartılı makyajı hiçbir zaman sevmedim; makyajı kökünden reddetmeyin ama durumu da abartmayın noktasındayım ben.
Onur Baştürk: Ben kadınlarda aşırı makyajı hiç sevmiyorum.
Hatta sırf bu yüzden gündüz “merhaba” dediğim bir kadını gece aşırı makyajı nedeniyle tanıyamıyorum, o derece! Çok sade bir makyaj ve hoş bir kırmızı ruj her zaman en seksisi.
Hatta sadece kırmızı ruj bile yeterli çoğu zaman. Gözleri boyamaya da gerek yok. Panda gibi olmanın da alemi yok!
Melike Karakartal: Boyandıkça, uğraştıkça o mükemmel kadına ulaşacaklarını düşünüyorlar. Instagram filtreleriyle o ideale biraz ulaştıklarını düşünüyorlar, gerçekte de öyle olsun istiyorlar ama öyle bir gerçek yok. İnsan kendini olduğu gibi sevmeli.
Esas bizim dizilerde kadın oyuncuların makyajını biraz azaltmaları gerekir. Yayın teknolojisi sayesinde oyuncunun kaç gözeneği var, ona bile hakimiz ama makyözler hâlâ 1993 yılındaymışızcasına çamur deryası gibi boyuyor genç oyuncuları.
Ömür Gedik: Telefonda çekilen fotoğraflar üzerinde bile oynar, onları güzelleştirmeye çalışırken, makyajdan vazgeçecek birileri olduğunu sanmıyorum.
Ama boya küpüne dönen genç kızlar bu akımdan sonra biraz sadeleşsinler. Hem yaz da geldi, fazla makyaj her anlamda ağır gelir!