Güncelleme Tarihi:
◊ Henüz 22 yaşında olmanıza rağmen “Game of Thrones” ve “X Men” gibi dev yapımlarda yer aldınız. Çok genç yaşta tüm dünyada büyük ses getiren yapımlarda oynamak, sonraki projeleriniz için endişe etmenize neden oluyor mu?
Sophie Turner: Hayır, olmuyor. Benim tek istediğim; sevdiğim, beni etkileyen karakterlere can vermek. Yoksa 5-10 yıllık kariyer planları yapmıyorum.
◊ Televizyon tarihinin en çok ses getiren yapımlarından birinde 8 sezon boyunca rol almak, dünyanın en iyi oyunculuk okulundan mezun olmak gibi olsa gerek...
- Evet, “Game of Thrones” (GOT) dünya üzerinde gidebileceğim en iyi oyunculuk okulu oldu diyebilirim. Bildiğim her şeyi orada öğrendim. “GOT”u bitirip “X Men”e başlayınca da bir okuldan çıkıp diğerine girmiş gibi hissettim.
◊ “GOT” herkesi şoke eden bir finalle sona erdi. Gerçi ben finali beğenenlerdenim ama seyircilerin büyük bölümü yeniden çekilmesini istiyor. Size sormak istediğim ise diziyle ilgili en çok neleri özlediğiniz...
- Sansa Stark olmayı özlüyorum. Arya, John Snow ve diğer karakterler ile etkileşimimi özlüyorum. Sette sahne sıramızı beklerken, Kit Harington’un kostümü hakkında şikayet etmesini ise özlemiyorum!
“GOT”UN SON SEZONUNU 11 AYDA ÇEKTİK
◊ Televizyonda oyunculuk yapmak ile sinema oyunculuğu arasındaki fark hep tartışılır. Siz genç yaşta iki deneyimi de yaşayan bir oyuncu olarak nasıl değerlendiriyorsunuz ikisi arasındaki farkı?
- Ben pek bir fark göremedim. “GOT” çok büyük bütçeli bir prodüksiyondu. İhtişamlı bir yapımdı. O yüzden sinemadan farklı değildi. Bu fark eskiden varmış ama artık televizyonun standartları da oldukça yüksek. “GOT”un son sezonunu 11 ayda çektik mesela. Sinema filmi çekmekten farkı yoktu. Günümüzde aradaki farkın kapandığını düşünüyorum.
◊ Hiç tanımadığınız biriyle tanıştığınızda, “GOT” izleyip izlemediğini anında anlar mısınız?
- Hemen anlarım. Gözlerindeki bakıştan anında ele veriyorlar kendilerini.
İZLEYİCİ SİNEMADAN ŞOKE OLMUŞ ŞEKİLDE AYRILACAK
◊ Gelelim “X Men”e. Serinin son filmi “Dark Phoenix”te seyirciyi neler bekliyor?
- Daha önce izledikleri tüm “X Men” filmlerinden daha farklı bir yapım bu. Daha karakter odaklı, ayakları daha çok yere basan, duygusal bir film. İzleyiciler sinemadan şoke olmuş şekilde ayrılacaklar.
◊ Artık kadın süper kahramanlar, bu türün vazgeçilmez bir parçası haline geldi değil mi?
- Zaten hikayeyi okurken en çok hoşuma giden şey, hem ana kahramanın hem de ona karşı çıkanların kadın karakterler olmasıydı. İki tarafta da kadınların yer aldığı konsept çok hoşuma gitti. Geçmişte kadınlar sadece eş, kız arkadaş, sekreter gibi tek boyutlu karakterlerden ibaretti. Şimdiki kadın karakterlerin hikayeleri çok katmanlı. “Dark Phoenix” kadının kusursuz tanımlandığı bir film değil ama. Hatalar yapan bir kadın var önümüzde.
ARTIK GENÇLER SAHİP OLDUKLARIYLA MUTLU DEĞİL
◊ Instagram’da büyük bir takipçi kitleniz var. 13.5 milyon kişi takip ediyor sizi. Her 1 milyon takipçide kutlama yaptınız mı?
- Hayır.
◊ Siz sosyal medya ile büyüyen jenerasyondansınız. Sizce nedir artıları ve eksileri?
- Sosyal medyanın hem pozitif hem de negatif yönleri olduğunu düşünüyorum. Benim oyuncu olarak en sevdiğim yönü; açıklama getirmek istediğim konuları anında açıklığa kavuşturma şansına sahip olabilmem. Fanlarımla direkt etkileşim kurabilmem. Sosyal konulardaki düşüncelerimi, hislerimi kendi platformumda söyleyebilmem. Onun dışında takip ettiğim birçok eğitici ve ilham verici sayfa var. Ama sosyal medyanın insan psikolojisini kolayca etkileyen tarafı da var.
◊ Ne gibi?
- Sanal dünya gerçek üstü bir yer. Oraya konulan birçok şey montajlı, photoshop’lu, elden geçirilmiş. O dünyadaki gerçek dışı hayatlar, birçok genci etkiliyor maalesef. Artık gençler sahip olduklarıyla mutlu değiller. Kendi hayatları, kendi vücutları onları tatmin etmiyor. Herkes sosyal medyada gördüğü ulaşılmaz hayatları ya da kusursuz vücutları elde etmek için uğraşıyor. Bu da psikolojik açıdan tehlikeli sonuçlar doğuruyor.
ROLÜM İÇİN ŞİZOFRENİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR YAPTIM
◊ Filmdeki performansınız hakkında güzel yorumlar okuyorum. Nasıl bir hazırlık dönemi geçirdiniz?
- Çoklu kişilik bozukluğu ve şizofreni üzerine derin araştırmalar yaptım. Birbirinden farklı iki karakteri oynadığım için oyuncu koçuyla çalışmak istedim. Jean’in duygusal tarafını gerçek hayatla bağdaştırıp en güzel şekilde yansıtabilmek için çekimlere başlamadan haftalar öncesinde hem oyuncu koçumla hem yönetmenimizle prova üstüne provalar yaptık.
◊ Filmde süper güçleri Jean’i Dark Phoenix’e dönüştürüyor. Sizce “şöhret” de bir süper güç sayılabilir mi?
- Olabilir. Doğru ve faydalı şekilde kullanırsan, güçlü etkileri olabilir şöhretin. Çünkü şöhret, söz hakkının olduğu büyük bir platform sağlıyor. Yardım faaliyetlerinde avantajlı hale getiriyor, sosyal konularda farkındalık yaratmana ortam sağlıyor. O yüzden süper güç olma potansiyeli yüksek. Diğer taraftan özel hayatın için de tam bir eksi. İnsanlar hayatına müdahale etme hakkını kendinde bulabiliyorlar mesela...
◊ Jean Grey’i mi canlandırmak daha eğlenceliydi, Phoenix’i mi?
- Kötüyü oynamak her zaman daha eğlenceli. Phoenix dünyadaki en güçlü, en tehlikeli kadındı ve onu oynamak çok hoşuma gitti. Diğer taraftan Jean’in karmaşıklığı, enteresan bir kadın olması da ilgimi çekti.
Michael Fassbender: Bu Sophie’nin filmi
◊ Jennifer Lawrence, Jessica Chastain, Sophie Turner, James McAvoy... “X Men: Dark Phoenix” iddialı bir oyuncu kadrosuna sahip. Nasıldı birbirinden yetenekli ve genç oyuncularla çalışmak?
Michael Fassbender: Beni en çok etkileyen kişi Sophie oldu. Filmde diğer tüm karakterler, onun karakteri Jean Grey etrafında dönüyor. “Dark Phoenix” onun filmi. Sophie de rolünün hakkını verdi. Çok iyi hazırlanmıştı. Bu tür filmleri çekmek uzun zaman alıyor. Her sahneyi tekrar tekrar çekmeniz gerekiyor. Sophie’nin duygusal açıdan derin sahneleri vardı, 15-20 tekrarda bile aynı duyguyu verip aynı şevkle çalışması beni çok etkiledi. İki karaktere birden can verip bir sahneyi neredeyse tüm gün çekmek inan hiç kolay değil. Ben iki ya da üçüncü tekrarda sızlanmaya başlıyorum mesela...
◊ Filmin afişinde “Her kahramanın karanlık bir tarafı vardır” yazıyor. Sizin karanlık taraflarınız var mı?
- Ben kendimi şanslı insanlar kategorisine koyuyorum. O yüzden şikayet etmek yerine hayatı dolu dolu yaşayan, oldukça rahat ve sakin bir yapım var. Oynadığım birçok karakter karanlık olduğu için mi bu soruyu sordun bilmiyorum ama gerçekte o karakterlerle alakam bile yok. Belki de komedyenler sahnede güldürüp gerçekte karanlık tarafı olan insanlardır. Ne dersin?
◊ Eşiniz Alicia Vikander’in sizden daha güçlü bir yapısı olduğunu söylemişsiniz...
- Gerçekten öyle. Kadınların dayanma gücü daha kuvvetli ve ağrı eşikleri daha yüksek. Alicia zorlu bir kadın. Onu yenmek zor. Özellikle spor yaparken vahşiliğini görmen lazım! Egzersizlere hücum ediyor resmen. The Sweat App diye bir aplikasyon vardı, şimdiki adı The Bikini Body App. Bir gün “Bikini vücudu diye bir aplikasyon var, duydun mu?” diye sordu. Tabii ki duymamıştım bikini vücudu aplikasyonunu! (Gülüyor) “Aplikasyondaki hareketleri birlikte yapalım” dedi. Kabul etmeseydim keşke... Zor hareketler. Alicia benden daha fazla tekrar yapıyor, daha az yoruluyor ve daha dayanıklı!
◊ Oyunculuğun yanı sıra bir başka tutkunuz da araba yarışları. Ferrari takımıyla le yarışlara katılıyorsunuz hatta. Hayranı olduğunuz bir yarışçı var mı?
- Benim kahramanım Michael Schumacher. 1988’de yarışları izlemeye başladım. Aslında ilk kahramanım Senna’ydı. Ama Schumacher’den sonra onun yerine kimseyi koyamadım.