Güncelleme Tarihi:
- Orkun Ün: Bazı hayranlar istiyor ki; sevdikleri kişiler oldukları gibi kalsın, yıllara yenilsin, yaş almasın yaşlansın. Olmaz ki böyle. Kendilerini yenilemek onların işinin gereği. O yüzden Beren Saat’in yaptığı her şey olması gerektiği gibi. Ne eksik ne fazla.
- Onur Baştürk: “Kulüp” dizisinin yemeğinde yakından gördüm. Dişleri gayet güzeldi. Bir ünlünün konuşulmadık bir diş estetiği kalmıştı. Bırakalım bunları!
- Savaş Özbey: Bir çeşit tutuculuk herhalde. Sevdiğim insanların, onları bildiğim, tanıdığım, kabullendiğim haliyle kalmasını istiyorum hep. Ya hep ya hiç: Sarışın Türkan Şoray yok mesela bende. Beren Saat’in ayrık dişleri çok seksiydi, güzel yüzüne süzülen perçemleri de öyle. Tek tesellim, ikisinin de kökü hâlâ onda.
- Ömür Gedik: Dişin geri dönüşü yok Savaş. Beren’in yeni dişlerine alışacak sevenleri. Şahsi fikrim ise yeni dişleri ile daha güzel olduğu. Güzel diş ve gülüş önemli. “Hollywood gülüşü” diye bir şey var artık. Saçlar konusunda ise yarın değişebilir, çok da takılmamak lazım. Değişiklik her zaman iyidir.
GELSİN MAKARNALAR GELSİN MUTLULUK
Esra Dermancıoğlu, sosyal medyada kendisine “zayıfla” diye yazan takipçilerine göbeğini açıp poz vererek meydan okudu. Oyuncu, “Ayıp etmiş olmazsam böyle devam etmek istiyorum” dedi. Nasıl buldunuz bu hamleyi?
- Savaş Özbey: Natürmort soğukluğunda bir göbek ama bir o kadar sıcacık, insani bir tepki. Tribünlerin sesi olduğu için helal olsun Dermancıoğlu’na. Bir de paylaşımının sonunda “Hadi makarna suyu koyun” demesi yok mu... Çatlasın Deniz Akkaya!
- Ömür Gedik: Esra eskiden de kilo aldığı zaman ağlayarak video çekip yine inceden olayı ti’ye alarak “Psikolojim bozuk” demişti. Onunla dalga geçenlerle dalga geçmesine bayılıyorum. Ayrıca çok da güzel kilolu haliyle. Zayıflasa sıradan olacağını düşünüyorum. “Makarna suyu koyun” demesi de efsane. Hadi koyalım bir makarna suyu o zaman! Gelsin mutluluk.
- Orkun Ün: Esra’yı çıldırttılar artık. Bir kesim var, milletin kilosuyla uğraşıyor, hatta hakaret falan ediyorlar. Yahu ne alıp veremediğiniz var milletin vücuduyla? Esra Dermancıoğlu iyi sabrediyor bence. Başkası olsa onun yerinde böyle sakin kalamaz. O, inadına üslubunu bozmuyor ve tatlı tatlı “zayıflamıyorum, size ne” diyor. Helal vallahi.
- Onur Baştürk: Takipçiler de amma şekilci ha! Kendi göbeklerini unutup ünlülerin kilosunu eritme lobisi kurmuş durumdalar. Esra Dermancıoğlu göbekli haliyle ultra bebek oysa. Takipçiler o göbekli güzelliğin farkına nasıl varmaz? Esra’nın verdiği umursamaz “makarnacı” poz 10 numara! Gelsin makarnalar!
FİLİZ AKIN VE KARTAL TİBET
Zeynep Demirel’in eşi Volkan Demirel için düzenlediği kostümlü doğum günü partisi ve tabii ki giydikleri kıyafetler çok konuşuldu. Siz bu fikri ve kostümleri nasıl buldunuz?
- Onur Baştürk: Valla güzel konsept, güzel kostümler. Yeşilçam kostümlü partiler bir anda moda olursa hiç şaşırmam!
- Savaş Özbey: Kuru kuruya parti vermektense bir konsept belirlemesi ne güzel. Üstelik zekice, çünkü “Yeşilçam” malzeme bulmak açısından son derece zengin. Ha derseniz ki Volkan Demirel, “Arif V 216” filminden fırlamış gibi olmuş, evet öyle ama benim asıl takıldığım, sürpriz parti için Zeynep Hanım’ın onu bunu giymeye nasıl ikna ettiği...
- Orkun Ün: Volkan Demirel’in başka bir yüzünü görüyoruz futbolu bıraktıktan sonra. Ya da belki de ev halini görüyoruz diyelim. Çok güzel olmuşlar bence. Zeynep çok güzel kadın, Volkan çok ‘cool’ bir erkek. Eleştirenler oldu, tabii gülüp geçtiler. İyi de yaptılar.
- Ömür Gedik: Zeynep ‘Filiz Akın’, Volkan da ‘Kartal Tibet’ olmuş. Ve belli ki çok eğlenmişler. Düşünülmüş, çaba harcanmış ve emek verilmiş her türlü kutlamayı alkışlıyorum ben.
Aman bu kadar yıldan sonra doğum günü partisi mi olur, ne uğraşacağım dememek önemli. Mutlu yıllar Volkan’a.
BU KONU KONSEY'İ BİRBİRİNE DÜŞÜREBİLİR
Linet, Eurovision’da İsrail’i temsil etmek için ülkedeki “XFactor” yarışmasına katıldı ve bir sonraki tura geçti. Ne düşünüyorsunuz ünlü şarkıcının bu kararıyla ilgili?
- Savaş Özbey: Katılsın ne güzel. Seher Dilovan’ın oğlu da İsviçre adına katılsın. Serhat Hacıpaşalıoğlu da San Marino’yu tekrar temsil etsin. Bir ara konuşuluyordu; Hadise de Belçika adına girsin. Hatta Doğuş Almanya’yı, Karsu Hollanda’yı, Eylem de İngiltere’yi temsil etsin mümkünse. Madem yarışmada ülke olarak yokuz, bari bu şekilde damgamızı vuralım Eurovision’a.
- Onur Baştürk: Olabilir, katılsın tabii. Başka Türk sanatçılar da başka ülkeler adına katılabilir. Mesela geçenlerde Almanya “O Ses”e katılan Zeynep Avcı, Almanya adına Eurovision’da yarışsa acayip sükseli olmaz mıyız? Yarışmada ülke olarak yokuz ama her yerdeyiz. Bence aşırı cool!
- Orkun Ün:
Bu konuda Konsey çatlayabilir. Bu konu Konsey’i birbirine düşürebilir! Başıma bir şey gelmeyecekse, ben karşıyım bu duruma. Ben Hadise’yi, Linet’i Türkiye adına yarışırken görmek isterim. Eurovision bizim kırmızı çizgimizdir. Milli formayı giymek gibidir Eurovision’da ülkeyi temsil etmek. O yüzden istemiyorum ya! Zaten Linet o durağan şarkılarla Eurovision sahnesinde derece merece alamaz.
- Ömür Gedik: Bizim ülke olarak katılmadığımız bir organizasyonda Linet’in başka ülke adına katılmasına mı laf ediyoruz? Ne saçma! Linet güçlü bir ses. Başarılı olma ihtimali yüksek. Gözümüz ister istemez Linet’te olacak. Benim oyum şimdiden kendisine.
CANIM KEANU
Keanu Reeves, “John Wick 4” filminin çekimlerinde dublörlere Rolex marka saat dağıttı ve set sonu prodüksiyon ekibinin toplanmasına yardım etti. Yorumlarınızı alalım...
- Orkun Ün: Pahalı bir saat hediye etti dublörlerine Keanu Reeves. Ardından set bitimi toparlanmalarına yardım etti. Örnek alması gereken öyle çok ünlümüz var ki... Bizimkiler burunlarından kıl aldırmazlar, dublörleri yüzlerini görmez bizimkilerin. Ama doğru olan aslında Reeves’in yaptığı. Büyüdükçe küçülmek tam da bu işte!
- Ömür Gedik: Keanu Reeves, Hollywood’un en mütevazı ve yardımsever ünlülerinden. Metroya binmesi, ayakta kalıp herkese yer vermesi, yardım etmesi hep konuşulur. Bu kez de çalışma arkadaşlarına hoşluk yapmış. Burada saatlerin değerinin 9 bin dolar olmasından çok herkesin ismine özel yaptırılmış olması beni etkiledi. Gerçekten çok özel bir hediye. Set ekipmanı taşıması da ayrı bir incelik. Film vizyona girmeden alkışı topladı.
- Savaş Özbey: Yapılan yorumları takip ettiniz mi? Bu konu insanların Keanu Reeves’e ne kadar hayran olduğunu kanıtlama fırsatı verdi. Türkiye için pek az Hollywood starına nasip olacak bir coşku seli. Benim fikrim mi? Hepsinin altına denden, denden, denden...
- Onur Baştürk: Canım Keanu Reeves ya, ne yüce gönüllü ve cömert bir aktör! Ama Rolex dağıtmakla fazla coşmamış mı? Ayrıca kaç dublörü varmış ki? En fazla iki tanedir değil mi?
ACILI AİLEYE SAYGISIZLIK
Yeni filminin çekimlerinde görüntü yönetmeni Halyna Hutchins’i kazara öldüren Amerikalı oyuncu Alec Baldwin’in eşi Hilaria Baldwin’in sosyal medyadaki Cadılar Bayramı paylaşımları tepki çekti. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
- Ömür Gedik: Tamam, hayat devam ediyor ama öyle ya da böyle kocasının sebep olduğu bir ölümün üzerinden 10 gün geçmişken Cadılar Bayramı’nı kutlamak neyin kafası acaba? Çok ayıp. Acılı aileye saygısızlık bir kere. Bir süre sessiz kalmak bu kadar mı zor?
- Orkun Ün: Alec Baldwin’in yaşadığı olaya halen inanamıyorum. Önce bir haber okudum; Baldwin’in eşi Hilaria olaydan çok etkilenmiş ve o anlara takılıp kalmış diye. Sonra Cadılar Bayramı partisinden görüntülerini gördüm hanımefendinin. Pes... Böyle bir olaydan sonra partiye martiye gidilmez.
- Savaş Özbey: Bence kadıncağız aşırı stres altında. Kelimenin tam anlamıyla “kafayı yedi”. Zaten karı-koca basın mensuplarının karşısına çıktıklarında gazetecileri kayda alması, Alec Baldwin’in sakinleştirmeye çalışmasına rağmen sözünü kesip kesip lafa girmesi de bu yüzden. “Sarhoşun mektubu okunmaz” derler ya, öyle bir durum. Kendi haline bırakmak lazım.
- Onur Baştürk: Cadılar Bayramı bizdeki gibi parti kostümünden ziyade bir gelenek bir ritüel orada. Kimse o kadar da yadırgamamıştır paylaşımları.
EN İLİSİ GEÇMİŞ İLE BARIŞMAK
2017’de Hasan Dere ile nikâh masasına oturan Asena, evlenmeden önce verdiği pozları sildirmek için mahkemeye başvurdu. Hadise de Mehmet Dinçerler’le ilişkiye başlamasının ardından cesur sahne kıyafetlerinde değişikliğe gitti. Görüşlerinizi alalım...
- Ömür Gedik:
İstenmeyen geçmişinin izlerini silmek isteyebilir insan. Bu tip başvurularda bulunan çok kişi var zaten. Bana çok normal geliyor. Hadise’nin değişimi de aynı nedenlerle çok anlaşılır cinsten. Bu tercih işini, konserlerini etkileyebilir belki ama özel hayattaki mutluluk her zaman daha önemli.
- Savaş Özbey:
Bu iş Google’da halının altına süpürmeyle olsaydı, hapiste insan kalmazdı. Dijital kayıtları sildirirdin, tamam. İnsanların hafızası ne olacak? İnsanların aldıkları kayıtlar, çektikleri ekran görüntüleri, oraya buraya astıkları resimler n’olacak? Beyhude bir çaba. En iyisi geçmişle barışmak. Hadise konusunda da aynı bence. Keşke herkes sevdiğini, olduğu gibi, geldiği gibi sevebilse, sahiplenebilse. Geçmişe değil, önüne bakabilse.
- Orkun Ün:
Bazen erkekler, hayatlarına giren kadınların ‘eskilerine’ kafayı takıyor. Eski sevgili, eski arkadaş, eski fotoğraf gibi. “Kaldır o fotoğrafları” diyor, “Küs o arkadaşınla” diyor. Bu çok özgüvensiz bir davranış geliyor bana. Geçmişten utanmamak gerekiyor.
Şimdi kimse Asena’nın eski fotoğraflarına bakmıyordu ama böyle bir haber çıkınca milletin bakası yoksa bile bakacak. Hadise konusuna gelince, ne güzel sahnede şovlarını izliyorduk, iddialı kıyafetlerine şapka çıkarıyorduk. Son konserinde bir baktım tulum giymiş ünlü şarkıcı. Olmamış...
- Onur Baştürk:
Eğer gerçekten Mehmet’in etkisiyle kıyafetleri değiştiyse, cesur kararları ve çıkışlarıyla bildiğimiz Hadise’ye bu “etki” pek yakışmadı derim. Karşılaştığımda ikisine de soracağım bunu. Ama sahne kıyafetlerini “açık” ve “kapalı” olarak değerlendirmek de çok abes; onu da söyleyeyim.
Asena konusuna gelince... “unutulma hakkı” nefis bir seçenek. Asena’nın bu haktan yararlanmasını çok iyi anlıyorum. Almanya’da, eşiyle mutlu, tüp bebek yapmaya uğraşıyormuş. Sonunda mahkeme de onaylamış geçmiş sildirme talebini. Şimdi tertemiz bir Google sayfası açabilir hayatında.
Z KUŞAĞI YER Mİ?
Hülya Avşar, “Gülben Ergen ile düet yapmak mı, tenis maçı yapmak mı?” sorusu karşısında ünlü şarkıcıya ‘demode’ dedi. Ergen sosyal medyada “Bana sallamak bir demode olamadı gitti” mesajını paylaştı. Hülya Avşar-Gülben Ergen soğuk savaşı yeniden mi başladı? Sizce bu savaşın kazananı kim olur?
- Savaş Özbey: Gülben Ergen vaktiyle çok doğru bir iletişim stratejisi güdüp zamanın en büyüğü Hülya Avşar’a saldırdı. Böylece ismi onunla anılmaya, aynı kefede tartışılmaya başladı.
Hem kendini hem de Hülya Avşar’ı büyüttü, bu gerilimden ikisi de kârlı çıktı. Ama bunu bize yutturdular. Bu devirde Z kuşağı aynı temcit pilavını yer mi, göreceğiz...
- Orkun Ün: Konsey siz daha iyi bilirsiniz ama, özlememiş miydik yahu Gülben ve Hülya atışmalarını? İyi ki başladı tekrar. İyi ki diyorum, çünkü bence bu iki isim de seviyeli polemik yaşıyorlar. Seviyesizler öyle çok ki etrafımızda, o yüzden onların polemiği ilaç gibi geliyor insana.
- Ömür Gedik: Bu tür seviyeli kavgalarda kazanan genelde savaşan iki taraf olur. Şekilde görüldüğü gibi.
- Onur Baştürk: Bu yıllanmış polemik artık kimsenin umurunda değil. Bence Hülya Avşar da dalga geçmek istemiş o yanıtla. Ayrıca bu saatten sonra ikisi arasındaki soğuk savaş yeni nesil için CD’den müzik dinlemek kadar “vintage” bir durum.
ADIN ATHENA MÜZİĞİN PUNK ROCK
Gökhan Özoğuz, “Cadılar Bayramı’nın yurtdışında kutlanması doğal. Bu bayramı ülkemizde kutlamak bizi komik duruma düşürüyor. Bunlar ufak ufak kültür erozyonu” dedi. Sizce haklı mı?
- Onur Baştürk:
Artık bu tür Cadılar Bayramı eleştirileri çok sıkıcı olmaya başladı. Yeni bir söylem bulunmalı. Kaldı ki Gökhan’ın yaptığı müziğin temeli de buralı değil, ‘ska’. Ona da kalkıp biri “özenti” derse ne olacak?
- Savaş Özbey: Bana da asıl Athena Gökhan’ın bu “yerli ve milli” çıkışı özenti geldi. Hafta içi de yazmıştım: “Adın: Athena Gökhan. Yunanistan’ın başkentine ismini veren tanrıça. Yıllarca yaptığın müzik: Punk rock, ska. Kılığın, dış görünüşün hakeza. Şimdi çıkmışsın: Cadılar Bayramı tu kaka...”
- Ömür Gedik: Gökhan niye böyle dedi ki? Globalleştik, artık her şeyi, pandemiyi de eğlenceyi de tüm dünya ile aynı anda benzer şekilde yaşıyoruz. Ayrıca isteyen istediği şekilde eğlensin.
- Orkun Ün: Cadılar Bayramı özenti, evet. Ama eğlenmeye de ihtiyacımız var. Ben yakışan kostümlerle, kaliteli mekanlarda, kaliteli müziklerle yapılan Cadılar Bayramı kutlamalarını çok severim. O yüzden ‘sakil’ durmuyorsa özenti falan demeye gerek yok bu kutlamalar.
FARKI BİR TEPKİ GÖSTERSE ŞAŞIRIRDIK
İrem Derici, Twitter’da “Bebek’te İrem Derici’yi gördüm. Öyle söylendiği gibi çirkin değil, daha çirkin” yazan takipçisine küfürlü bir yanıt verdi, “4 gündür Kapadokya’dayım ben” dedi. Takipçi özür diledi, Derici’nin yanıtı “Zavallı bile değilsin, zavallıcıksın” oldu. Ne diyorsunuz şarkıcının bu tepkisine?
- Ömür Gedik: İrem’in konuşma ve tepki tarzı böyle zaten. Farklı tepki gösterse şaşırırdık.
- Savaş Özbey: Kötü söz kimi insanın ağzına yakışıyor. Mesela aynı şeyi ben söylesem kavga çıkar, Cem Yılmaz söylese gülmekten yerlere yatarsınız. Bir pazar sabahı, DM’den ben de payıma düşeni almıştım İrem Derici’nin ağzı bozukluğundan. Peki İrem Derici’ye yakışıyor mu? Hayır.
Üstelik gayet zarif şekilde kendisinden ve toplumdan özür dileyen takipçisine verdiği cevap daha da beter. Aileden PR’cı İrem’e notum: Otur kızım olmamış.
- Orkun Ün:
İrem’in küfrü değil ama İrem’e sataşan kişinin geri vitesi çok iyi değil miydi? İrem’den küfrü yiyince “Ben aslında öyle demek istemedim, İrem Hanım’dan özür diliyorum” falan dedi çocuk. Hahahaha. E be adam madem saniyesinde pes edeceksin, girme o zaman hiç bu toplara...
- Onur Baştürk: Valla İrem haklı, az bile demiş. Takipçi dikkat çekmek uğruna hakaret etmiş. Sineye çekilecek bir şey değil.
ORKESTRASININ GÖNLÜNÜ ALMALI
Bülent Ersoy’un orkestra ekibi, Kıbrıs’a konser için gittikleri sırada sahte PCR testi nedeniyle tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Tahliye edilen ekip İstanbul’a döndü. Orkestra üyelerinden Ahmet İzgi, Ersoy’u kendileriyle ilgilenmemekle suçladı. İkili canlı yayında birbirine girdi. Yaşananlar hakkındaki yorumlarınız neler?
- Savaş Özbey:
Bülent Ersoy çok çekmiş, hâl bilir, vicdanlı insan. Bu son olayda kendisine yakışan vefayı gösteremedi. Bence asıl derdi bununla, yani kendi vicdanıyla. Suçluluk demeyelim ama “eksiklik” duygusuyla yanlış üstüne yanlış yaptı, “Zaten bunlar Roman (Çingene)” demeye kadar götürdü işi. Bir sakinleşip kendini dışarıdan bizim gözümüzle görebilse bence vakuruna daha yakışır adımlar atacak. Hatta doğrudan o meşhur egosuna, kendi lisanıyla hitap edelim: Bülent Ersoy’un orkestrasındaki birinin kılına kim dokunabilir, ne cüret!
- Orkun Ün: Bülent Ersoy o yayında orkestrasındaki birine “Benim telefonum tabii ki sizde olmayacak, kim oluyorsunuz da benim telefonumu bileceksiniz?” dedi. Benim için tartışma o noktada bitti. Bu ne ego yahu! Nasıl bir kibir! Şaşırttı Ersoy beni.
- Onur Baştürk: Bülent Ersoy üst üste hatalar yapıyor son zamanlarda. Bu da onlardan biri. Kostümlerine özendiği kadar çalışma arkadaşlarına özenmemesi çok fena, çok yaralayıcı.
- Ömür Gedik:
Bülent Ersoy bu konuda acilen yeni bir tavır almalı ve uzun süre sıkıntılı günler geçiren orkestrasının gönlünü almalı. Kendisine yakışanın bu olduğunu düşünüyorum.