Güncelleme Tarihi:
◊ Bugüne dek birbirinden çok farklı karakterleri canlandırdınız. Sette oynadığınız zor rolleri izlerken biz de yaşıyoruz. Sorum şu, ağır rollerden sonra etkisinden kurtulmak için uyguladığınız bir rutin var mı?
- Kural koymayı deniyorum. Komik, çünkü “Hillbilly Elegy” filmi gelmeden önce çok daha hafif bir rol oynama niyetindeydim. Komedi yapmak istiyordum mesela. “Toksik olmayan, hasarsız bir karakter bulamaz mıyım?” derken bu proje geldi. Ron (Howard) ile konuştum, kitabı okudum. Sonra “Sanırım karanlık bir yere geri gidiyoruz” dedim. Bu tür karakterler tabii ki zor oluyor. Kendimce koymaya çalıştığım kurallarım var. Mesela ara vermek. Bende iki farklı mod var. Birincisi çalışırken gerçekten işe odaklanmak, diğeri ise çalışmıyorsam kapatma tuşuma basmak. Eşim de “Ya açıksın ya da kapalısın” der. Yani hiçbir şey yapmamakta çok iyiyimdir. Bunun faydalı olduğunu düşünüyorum, çünkü gerçekten fişi çekebiliyorum.
◊ Nasıl çekiyorsunuz o fişi? Bir örnek verebilir misiniz?
- Mesela telefonunu kaybeden ama bulmak için kılını kıpırdatmayan birini düşün. Ben o kişiyim. “Tamam işte, evren bana fişi çekme zamanı geldiğini söylüyor, bu bir işaret” derim ve kendimi kapatırım.
ANNE OLMAK DAHA ÖNEMLİANNE OLMAK DAHA ÖNEMLİ
◊ Eşiniz Darren Le Gallo’dan bahsettiniz biraz önce. Sizin gibi büyük kariyere sahip biriyle evli olmak nasıl, anlatır mısınız biraz?
- Kızım ve kocamla yarattığım ailem, benim köküm. Beni ayakta tutan, bana amaç veren şey. Onlar her gün kalkıp işe gitmemin nedeni. Her zaman koşulsuz yanımda olanlar. Onlarsız bir şey yapmanın çok zor olacağını düşünüyorum. Çünkü bana güvende olduğumu hissettiren de onlar. Kendime meydan okuma sebeplerim de onlar, çünkü kendimi zorlamamı sağlıyorlar. Eğer başarısız olursam, yanımda olacaklarını biliyorum. Bu yüzden her şeyi onlarla denemek çok rahatlatıcı
.◊ “Ailem benim köküm, beni ayakta tutan şey” diyorsunuz. Anne olmak, profesyonel iş hayatınızı nasıl etkiledi?
- Anne olmak oyuncu olmaktan daha önemli bence. Yaptığım işi seviyorum ve böyle bir işe sahip olduğum için minnettarım. Ama işimi kızım için bir an bile düşünmeden bırakabilirim.
◊ Covid döneminin size etkileri ne yönde oldu?
- Şahsen bu dönemde çok fazla uykusuzluk yaşadım. Eşim haberleri izlememem gerektiğini söylüyor ama haberleri takip etmeden yapamıyorum. İzlediğim her türlü olumsuzluğa rağmen umutluyum. Pandemi sonrası hayatımızı gerçekten merak ediyorum. Covid’le birlikte benim hayatım oldukça küçüldü. Aileme daha çok odaklandım. İnsanlarla daha önce hiç yapmadığım kadar iletişim kurmaya çalışıyorum. Kız kardeşlerimle, erkek kardeşlerimle, yakın arkadaşlarımla ilişkimin güçlendiğini hissediyorum. Ailem ve sevdiklerim hayatımın odak noktası haline geldi. Umarım böyle de kalır.
◊ Bu dönemde fiziksel olarak daha iyi olabilmek için neler yaptınız?
- Sağlıklı yaşam konusunda daha iyi olmalıyım. Üzerinde çalışmam gereken konulardan biri uyku. Korkunç bir uyku rutinim var. Televizyon izlerken kanepede uyurum. Üzerinde zaman harcayıp öğrenmem gereken bir şey uyku rutini.◊ Neredesiniz şu anda?- Los Angeles’ta prodüksiyon ofisimdeyim. Marttan beri ilk defa ofise geldim.
◊ “Hillbilly Elegy” gerçek bir hikaye. Sizin oyunculuğunuz da, Glenn Close’un performansı da çok beğenildi. Sarhoşu oynamak için içki içmeye, bağımlıyı oynamak için uyuşturucu kullanmaya gerek yok. Siz “hasarlı rollerin kraliçesi” olarak bağımlı bir anneyi portrelerken nelere dikkat ettiniz?
-Bu filmde bağımlılığın sonuç olarak görülmemesinden emin olmak istiyorum. Mantıklı geliyor mu söylediğim? Bağımlılığın kendisinden çok, neden olan ve körükleyen derin sorunlara dalmalıydım önce. Kendinden şüphe duyması, hayal kırıklığı, sorunlarından kaçmak için kendi kendine ilaç alması... Sonuçtan önce sebeplere gidip karakteri yarattım. Ve benim için rollerde önemli olan bir diğer şey de karaktere empatiyle yaklaşmak.
◊ Gerçek ‘Bev’ ile tanıştınız mı?
- Tanıştım. Cesareti, benimle tanışma ve konuşma isteği beni çok etkiledi. Çünkü hayatının bir bölümünü anlatıyoruz. Yüzleşmek onun için zor olmalı. Hayatın diğer tarafına geçmeyi başarmış ama hâlâ uğraşıyor.
‘PENCEREDEKİ KADIN’DAGİZEM İÇİNDE GİZEM VAR
◊ Diğer filminiz “Woman in the Window”un (Penceredeki Kadın) vizyon tarihi pandemi nedeniyle ertelendi...
- Evet
.◊ Filmden bahseder misiniz?
- Agorafobiden mustarip bir kadını oynuyorum. Çok fazla kaygıları olan bir kadın. Gizem içinde gizem var. Bu kadın, tanık olduğu şeyin gerçek mi yoksa hayal mi olduğuna karar vermeye çalışıyor. Kadının içinde ikili bir yaşam var. Yine çok karmaşık bir rol. İşkence gören, endişelerle yaşayan tuhaf bir kadın. İnsanların izlemesi için sabırsızlandığım bir film. Sanırım önümüzdeki marta ertelendi.
◊ “Dear Evan Hansen” filminde yer alacak mısınız?
- Evet, alacağım...
◊ Başladınız mı projeye?
- Henüz başlamadım. İşe nasıl gideceğimize dair protokoller tam olarak hazır değil.
Ron Howard
◊ Karakterden çıkarken zorlanır mısınız?
Amy Adams: Karaktere girip çıkmakta zamanla daha iyi olmaya başladığımı düşünüyorum. Kariyerimde işi işte bırakmanın gerçekten zor olduğu bir dönemden geçtim. Kızım büyüdükçe bu konu üzerinde çalışmam gerekti. Çünkü anne olmak, yemek pişirmek, ona hikayeler okumak gibi şeyler kendimi hayatıma geri döndürmek ve eve geldiğimde evdeki sorumluluklarıma öncelik vermek için bir model geliştirmemi sağladı. Ve gerçekten karakteri sette bırakmayı öğretmeye zorladı.
◊ Sizde iz bırakan, gözlerinizi açan ya da bir şeyler öğreten bir anınızı sorsam aklınıza ilk ne gelir?
- Bilmiyorum soruna cevap olur mu ama aklıma ilk gelen hikaye okul yıllarımdan. Lisedeyken dans ediyordum. Dans provalarından sonra girdiğim iki sınıf vardı. O iki öğretmenin sınıfında da yorgunluktan uykuya dalardım. Bu iki öğretmen başımı belaya sokmak ya da bana ceza vermek yerine prova programımın ne kadar yoğun olduğunu düşünüp dersten önce bana Mountain Dew (gazoz) almaya başladı. Dersten önce biraz kafein ve şeker alırsam belki uyumam diye düşünmüşler. Gerçekten bazen en küçük şeyler size ilham verir, görüldüğünüzü hissettirir ve iz bırakır.