Güncelleme Tarihi:
◊ 35’inci sanat yılınızda sürpriz bir projeye imza attınız. Kızınız Melodi ile hazırladığınız şarkı çok ses getirdi. Önce onun için bir hayırlı olsun diyeyim size.
- Çok teşekkür ederim. Beğendiniz mi?
◊ Çok...
- Plansız programsız bir işti aslında, kendi aramızda eğlenirken çıktı.
◊ Teklif sizden gitmedi mi yani?
- Hayır, hiç ilgisi yok. Ben Melodi’nin sesinin bu kadar güzel olduğunu bile bilmiyordum ki.
◊ Birlikte şarkı söylemez miydiniz?
- Hem de hiç... Yanımda şarkı söylemezdi. İlk kez bu yaz geldiğinde sesini duydum aslına bakarsanız. Evde otururken bir şarkı okudu, kalakaldım. “Hadi bunu videoya çekelim” dedim sonra, telefon kamerasıyla çekip Instagram’a attım. İnanılmaz beğenildi, çok güzel tepkiler geldi.
◊ Bu zamana kadar neden keşfedemediniz sesini, ben onu anlamadım...
- Benden çekindiği için yanımda şarkı söylemiyormuş meğer. Aslında benimle bir anısı olmasını, birlikte bir şarkı okumayı istiyormuş da cesaret edemiyormuş söylemeye. Evde yaptığımız o kayıttan sonra fark ettim durumu.
◊ Fark ettiniz ve sonra “Hadi stüdyoya” mı dediniz?
- Biraz öyle oldu (gülüyor). “Hadi bir şarkı bulalım, düet yapalım. Hem ikimiz için güzel bir anı olur hem de böylece 35’inci sanat yılımı kutlarım” dedim. Ve şarkı arayışına girdik.
YILDIZ TİLBE KOCA YÜREKLİ BİR KADIN
◊ Söz-müzik Yıldız Tilbe’ye ait “Severim Ama Güvenemem ki”de karar kılmışsınız... O nereden aklınıza geldi?
- Ben zaten şarkıyı biliyor ve çok seviyordum ama aklımdan tamamen gitmişti. Hangi şarkıyı söylesek diye düşünürken Melodi hatırlattı “Yıldız ablanın böyle bir şarkısı vardı” diye. Sonra stüdyoya gittik.
◊ Belli ki Yıldız Tilbe’den izin alma safhasında bir sıkıntı yaşamamışsınız...
- Asla. Şarkıyı okumak istediğimizi ilettik. Bir dediğimizi iki etmedi sağ olsun. Ona bu vesileyle bir kez daha teşekkür ediyorum. Kendisine gerçekten minnet borcumuz var. Çok koca yürekli bir kadın.
◊ Bu arada kızınız nasıl oldu da çekingenliğini üzerinden attı, sizinle stüdyoya girmeyi kabul etti?
- Kabul etmedi ki. Yine benim yanımda şarkı söyleyemiyordu. “Sen stüdyoda olma, yoksa okuyamam” dedi hatta. Onu çok iyi anladım, çünkü aynı duyguyu ben de babamda yaşardım. İlk albümümü 1984’te yaptım, herkes adımı o albümle duydu ama ondan önce babamla düğün salonlarında sahneye çıkardım. Ben de ondan çok çekinirdim yanlış yaparsam, yanlış okursam diye. Tek farkımız, ben babamın yanında okumak zorunda kaldım, Melodi ise şanslıydı, yanımda okumak zorunda kalmadı hiç.
◊ Yani Melodi sizi eve gönderip kendi başına mı girdi stüdyoya?
- Aynen öyle oldu. Aldım onu, çocuk gibi götürüp bıraktım stüdyoya. “İşin bitince beni ararsın” dedim. Bu arada, bir de telaşlıyız... Melodi’nin bir an önce Toronto’ya dönmesi gerekiyordu, sadece yılbaşı tatili için gelmişti. O arada şarkıyı tamamlayacağız, klibi çekeceğiz, iki ayak bir pabuçtaydı...
◊ Kanada’da mı kalacak Melodi?
- Şu an için öyle görünüyor. Burada üniversitesini bitirdi, sonra Toronto’da iki sene master yaptı. Şimdi yine aynı şehirde, çok iyi bir şirkette çalışıyor.
◊ Sizin de İstanbul dışında bir hayatınız var bildiğim kadarıyla...
- Bodrum’u diyorsunuz.
◊ Evet...
- Doğru, yazları Bodrum’da yaşıyorum artık, orada bir evim var. Kışları da orada yaşamayı, tamamen Bodrum’a yerleşmeyi düşünüyorum. Belli bir zaman sonra artık biraz sakinlik, dinginlik istiyor insan.
AŞKTA HESAP KİTAP OLMUYOR LANGIR LUNGUR DALIYORSUN
◊ İki arada bir derede çekilse de klip çok başarılı olmuş...
- Yönetmenimiz Kemal Başbuğ sağ olsun. Daha doğrusu herkes bu işi kalbini koyarak yaptı. Biz masaya kalbimizi koyduk, inşallah o kalp insanların kalbine değmiştir.
◊ Değdiğini düşünüyorum çünkü tepkiler çok güzel.
- Evet evet, çok güzel. Melodi’nin sesi çok beğeniliyor. Ses tınısı insanlara değişik geldi. O daha çok pop tarzı gibi okudu, ben arabesk yorumladım. Popla arabesk karışımı bir iş çıktı ortaya.
◊ Şarkının sözleri de etkileyici...
- Severim ama güvenemem. Evet, herkeste güven sorunu var bu devirde.
◊ Sizde?
- Herkes gibi...
◊ Güvensizlik sizi yormuyor mu?
- Zaman zaman. Mesela her fırsatta hayat tecrübelerimi kızımla paylaşıyorum, “Aman kızım şöyle yap, aman kızım böyle yap” diyorum. Hayatına girecek insana çok dikkat etmesi lazım. Gerçi ne kadar dikkat etsen de aşkta hesap kitap olmuyor maalesef, langır lungur dalıyorsun içine. Pat diye gelip kapını çalıveriyor.
◊ Siz de öyle bir sürprizin içinde misiniz şu an?
- Bu konuyu geçelim (gülüyor).
“KIZI O KADAR OKUTTUN DA ŞARKICI MI YAPTIN” DEDİLER
◊ Bu kadar endişeli ve korumacı bir anne olarak, Melodi’nin ta Kanada’da tek başına yaşamasına nasıl izin verebiliyorsunuz?
- Onun iyiliği için izin veriyorum. Onun yarınlarını düşünerek sineye çekiyorum ayrılığı. Çünkü Toronto’da çok iyi bir şirkette iyi bir pozisyonda çalışıyor. Geleceğine yatırım yapıyor.
◊ Melodi hangi bölümü bitirmişti?
- İktisat... Özel üniversitede de değil Samsun’da, 19 Mayıs Üniversitesi’nde okudu ve bölümünü ikincilikle bitirdi. Sonra onu master için Kanada’ya kendim gönderdim.
◊ İlişkiniz nasıl, yakın mısınız?
- Çok iyi... Bazen Melodi mi benim annem, ben mi Melodi’nin annesiyim karıştırıyorum. Zaten 16 yaş var aramızda, kardeş gibiyiz.
◊ Bu uzaklık sizi üzmüyor mu? Avrupa da değil yani, dünyanın bir ucu...
- O konuya hiç girmeyelim. Sorun sadece aradaki mesafe olsa keşke... Melodi’nin bana hasreti hiç bitmedi ki. Çocukluğundan beri böyle. 16 yaşındaydım onu kucağıma aldığımda, ben daha çocuktum. Ve çalışmak zorundaydım. Sahnelerdeydim, devamlı koşturmaca içindeydim. Benim sahne çalışmalarım sürerken Melodi büyüdü. Ondan sonra üniversite için Samsun’a gitti. Oradan Kanada’ya uçtu. Giderken de “Hep sevdiklerime hasret yaşadım” dedi. O söz bana çok koydu (ağlıyor). Yani hep bir hasretlik çektik.
◊ Melodi’nin müzikal denemesine tepkiler nasıl?
- Valla “Sen kızı o kadar okuttun da şimdi şarkıcı mı yaptın?” diyen de oldu. Bir kere bu düşünceyi kafalarından silsinler. Ben kızımı çok güzel okuttum, o da çok güzel okudu. Ayrıca insanlar okulunu bitirdikten sonra başka işler yapabilir. Onun tahsil hayatını etkileyecek bir şey yok. Zaten okulu bitirdi.
◊ Kaç albüm oldu şimdiye kadar, 35 mi?
- Fazla... 36-37’yi buldu. Zaten Ceylan dedikleri zaman “Kesin o kadın 50-60 yaşında vardır” diyorlar.
◊ Babanız en büyük destekçiniz olmuştur herhalde...
- Nerede... Babam “Asla benim ailemden kadın sanatçı çıkmaz” dermiş.
◊ Büyük konuşmamak lazım işte...
- İşte (gülüyor). Zaten annem hâlâ zaman zaman babama “Bak bana dur dedin ama kızını durduramadın” diye takılır.
◊ O zaman ilk çıkışı nasıl yapabildiniz? Babanıza rağmen...
- 1983’te, Münih’te bir ses yarışmasına katıldım, arabesk dalında birinci seçildim. Ardından ilk albüm geldi. Ferdi Tayfur’un “Yaktı Beni”si. O zaman Viyana’da yaşıyorduk, eğitimime orada başlamıştım. Albüm çıkınca ailece Türkiye’ye döndük. Derken okulu bırakmak zorunda kaldım. Çünkü sinema filmleri, kasetler, plaklar, konserler derken derslere yetişemez olmuştum. 17 sinema filmim var benim.
ŞARKILARIM DİNLENDİKÇE BEN OTURDUĞUM YERDEN KAZANACAĞIM
◊ Single’ın ardından bu şarkının da yer alacağı bir albüm gelir mi?
- Yok, single olarak kalacak.
◊ Albümler artık kendi şirketinizden çıkıyor değil mi, kendi kendinizin patronusunuz yani...
- Öyle oldu. 2014 senesinden beri Ceylan Müzik’ten çıkarıyorum albümlerimi.
◊ Daha mı rahat böylesi?
- Esasında ileriye yatırım yapmak bu. Artık biliyorsunuz her şey dijitale döndü. Onun için yarın bir gün, bu şarkılarım dinlendikçe ben oturduğum yerden kazanacağım, sigorta gibi bir şey. Geç bile kalmışım.
◊ En son ne zaman albüm çıkarmıştınız?
- Albüm olarak 2016, ama boş da durmadım, tabii. Ondan sonra dijitale döndük, YouTube’daki Ceylan Müzik kanalıma tekli tekli şarkılar attık. Belki iki ay sonra yine bir single olabilir. Bir de kış projem var ama emin olmadığım için söylemek istemiyorum. Sevenlerim heveslenir, sonra olmaz falan...
NÖBETÇİ HALAY BAŞIYIM
◊ Düğünlerde en çok tercih edilen sanatçı sizmişsiniz diye duydum.
- Evet, doğru duymuşsunuz (gülüyor).
◊ Sebebi ne?
- İki saat halay çekiyoruz, vallahi billahi hiç durmuyoruz. Ben düğünlerde çok nadir slow okurum, tercih etmem. Nöbetçi halay başı gibiyim. Sadece oynatmam, ben de onlarla oynarım, yerimde durmam. Yani bu konuda mütevazı olamayacağım, halk oyunlarında çok iyiyimdir.
◊ Görmüştüm...
- Biliyorsunuz yani.
◊ Evet...
- İyiyim çünkü işimi çok seviyorum, sorumluluğu kimseye bırakamıyorum. O yüzden de çok yoruluyorum ya.
◊ Bu yorgunluk nasıl atılıyor sonradan? Neler sizi dinlendirir?
- Evde olmak ve dizi seyretmek. O kadar çok ışık, müzik ve sesten sonra evin sessizliği çok iyi geliyor. Mesela benim evimde fazla ışık kesinlikle bulamazsınız. Işıklarla ilgili takıntım var. Işık az olacak, sessizlik olacak. Sonra da kahvemi içip dizi izleyeceğim.
ADİLE NAŞİT SON FİLMİNİ BENiMLE ÇEKMiŞTi
◊ 17 film çekmişsiniz, devamı neden gelmiyor?
- Çünkü kale alınacak bir proje gelmedi. Ben de saçma bir projenin içinde olmaktansa hiç olmamayı tercih ettim. Bir de film çektiğim dönemde çok güzel isimlerle çalıştım ben. Allah rahmet eylesin Münir (Özkul) abi, Adile Naşit... Adile teyze son filmini benimle çekmişti biliyor musunuz? Zaten hastaydı, sonrasında rahmetli oldu. Sonra Canan Perver... Sinemayı bırakmıştı, buna rağmen Adile Naşit’in olduğu filmde o da vardı, annemi oynamıştı. Çok güzel günlerdi. Dediğim gibi müthiş isimlerle çalıştım. Öyle isimlerle çalıştıktan sonra saçma sapan işlerde olmak istemedim.
La Casa De Papel’in Berlin’i ile çok özel!