Güncelleme Tarihi:
Bursa’da, 1 Nisan 1955’te başlayan bir öykü... Mutlu ve yer yer isyankâr (önlük giymeyi reddediyordu örneğin) geçen bir çocukluk dönemi... Anneannesinin kucağında, onun söylediği şarkılara eşlik etmesiyle ilk ışıklarını yakan müzik serüveni... Ailesinin onu her daim özgür kılması ve desteklemesiyle yoluna dik adımlarla devam eden İlhan İrem, ortaokul son sınıftayken bir anlamda ‘amatör’ kimliğiyle sahne hayatına atılıyor.
“1969. 14 yaşındaydım. Lisedeki arkadaşların çağrısıyla okul orkestrasında solist oldum. Aynı kadroyla Bursa Çelik Palas Oteli’nde ve Uludağ diskolarında Bee Gees, Beatles, Rolling Stones, Pink Floyd, Iron Butterfly gibi grupların şarkılarını söylüyordum. Grubun adı Meltemler’di ve çok iyi müzik yapıyorduk. Hatta Milliyet’in düzenlediği Liselerarası Hafif Batı Müziği Yarışması’na katılıp ‘Marmara Birincisi’ olmuştuk.
‘Mavi Işıklar’, ‘Haramiler’, ‘Damlalar’ gibi o dönemin ünlü grupları Bursa’ya geldiğinde biz değişmez ‘ısıtıcı grup’tuk. 4 yıl sürdü bu birliktelik, artık başkalarının şarkılarını söylemekten sıkıldım. Kendimce bir şeyler yaratmaya çalışım.
72’nin sonlarına doğru evde amatörce kayıt yaptığım bir bandı yanıma alarak İstanbul’a geldim. Beyoğlu’nda bir otele yerleştim. 1 hafta boyunca her gün Unkapanı’da gidiyorum ama sonuç olumsuz. Hiçbir plak şirketi beni kabul etmiyor.
Artık Bursa’ya geri dönmeye karar vermiştim ki, Diskotür Plak’ın sahibi Antuan Şoris çalışmalarımı beğendiğini söyledi. Ama şarkıları o dönemin ünlü isimlerinin okumasını istiyordu. Kabul etmedim. ‘Bu şarkıları kimse benim kadar iyi söyleyemez’ dedim. ‘Olur’ dedi. 1 hafta sonra stüdyoya girdim, böylece ‘Birleşsin Bütün Eller’ ve ‘Bazen Neşe, Bazen Keder’in olduğu ilk 45’liğim çıkmış oldu. Ama sonuç düş kırıklığı; tam 96 adet sattı.
Bu 45’liği babamın bana verdiği destekle (o zamanın parasıyla 4 bin TL) kendim çıkarmıştım. Peşi sıra bu kez Diskotür’ün desteğiyle yeni bir hamleye atıldık. Bursa’dan getirdiğim hazır parçalarla (‘Yazık Oldu Yarınlara’ ve ‘Haydi Sil Gözlerini’ yani ‘Boş Ver Arkadaş’) çıkardığım yeni 45’lik olağanüstü bir ilgi gördü, ‘Altın Plak’ ödülünü kazandı, 1.5-2 milyona yakın bir satış başarısı kazandı. Ben bu dönemde lise ikinci sınıf öğrencisiydim ve bu baş döndürücü gelişmeler esnasında eğitimime ara verdim. Liseyi yıllar sonra dışarıdan bitirdim.”
RÜYAMDA GÖRDÜĞÜM YERDE ‘ANLASANA’YI BESTELEDİM
Kendi ağzından böyle anlattığı çıkış serüveninde İlhan İrem için en önemli dönemeçlerden biri “Anlasana” şarkısı oluyor. Bunun hikâyesini de ondan dinleyelim: “Yaz dönemi, Mudanya-Burgaz’da sahne alıyoruz. Bir gece ilginç bir rüya gördüm. Rüyada yöredeki Kireçocağı Sahilleri’ne gitmem söyleniyordu. Uyandım, gittim ve günün ilk ışıklarına kadar ‘Anlasana’yı besteledim. Rüzgârlı bir hava vardı, yıldız poyraz esiyordu. Sanki o dalgaların köpükleri satır satır bana sözleri ve melodileri taşıyordu.
Daha önce yaşamadığım bir yıkanmışlık duygusu içindeydim ve günün ilk ışıkları doğduğunda şarkı her şeyiyle tamamlanmış durumdaydı. Dalgalar ve hava durulmuştu ve ben inanılmaz bir doğum sonrası eve döndüm.
1974 Ocak’ında İstanbul’a taşındıktan birkaç ay sonra ‘Anlasana’ yayınlandı. Benim için çok özel bir şarkıdır; ortaya çıkışı, yaratılışı sanki göksel bir buluşmaydı. O küçük yerleşim yerindeki küçük odamdan çıkmış, ilk kez kâinatla buluşuyormuşum gibi geldi bana.”
Nakil için geç mi kalındı
Uzun zamandır böbrek rahatsızlığı yaşayan İlhan İrem, 2016’da hastaneye kaldırılmış ve haftada 2 gün diyaliz makinesine bağlanmaya başlamıştı. Geçtiğimiz şubat ayında yoğun bakıma alınan 67 yaşındaki sanatçının böbrek yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirmesi, “Neden böbrek nakli olmadı?” tartışmalarına yol açtı. Sanatçı için uygun böbrek bulunamadığı öne sürüldü. Bir başka iddiaya göre de; nakil için geç kalındığından operasyon yapılamadı.
Göksel bir buluşma
İlham İrem, eşi Hansu’yla tanışmasını şöyle anlatmıştı: “Kendisiyle tanışmamız göksel buluşmadır. Daha küçücük bir kız çocuğu iken beni rüyasında görmüş. Sonra Ankara’da verdiğim bir konserde elime bir kitap tutuşturdu, kalabalığın arasında yok oldu gitti. 3 yıl sonra, Ankara konserinde tekrar gördüm onu. Yol arkadaşımı buldum, ona âşık oldum.”
MÜZİĞİMİZİN ROMANTİK CEPHESİNDEKİ SÜVARİYDİ
Önceki gece saat 22.00 sularında aramızdan ayrılan İlhan İrem, müziğimizin en unutulmaz, en özel seslerinden ve kimliklerinden biriydi. Başlarken ticari koşuşturmacalar ve çekişmeler içinde bile ne olursa olsun inandığı, arzuladığı, hissettiği yolda yürüyüp özgün müzikal anlatımını oluşturacağına ve doğrularına bağlı kalacağına dair kendisine söz vermişti. Bütün sanatsal yolculuğu boyunca bu söze sadık kaldı.
Eurovision Türkiye elemelerinde finale yükselmişti ama askerliğe alınınca yarışmaya katılamadı.
(Ki kendisi Eurovision’da 1986 yılında Türkiye’yi Norveç’te temsil eden ‘Klips ve Onlar’ grubunun seslendirdiği, Melih Kibar’ın bestesi ‘Halley’ isimli şarkının da söz yazarıdır.)
Erzincan, Sivas ve Doğu Anadolu’daki Üçüncü Ordu bölgelerinde vatani görevini yaparken kendi toprağını, kendi coğrafyasını, kendi insanını tanımanın öneminin, yöreseli algılamadan evrensele ulaşmanın mümkün olmadığının farkına vardı. Sonrasında kimi müzikal değişimler yaşadı, farklı arayışlara girdi. Her daim çizgisini korudu; zaman içinde muhalif bir noktaya kaydı, ülke ve insanlık sorunlarına ilgi duydu, çeşitli mecralarda yazılar kaleme aldı.
Müziğimizin romantik cephesindeki öncelikli süvariydi. Birçok kuşak onun muhteşem, yer yer nahif şarkılarıyla gençliğini yaşadı, âşık oldu, sevdi, sevildi.
CENAZE TÖRENİ BUGÜN
İlhan İrem için bugün saat 12.00’de AKM’de veda töreni düzenlenecek. İrem, Bebek Camisi’nde kılınacak cenaze namazının ardından Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verilecek.