Kerem Alışık: 'Songül'le her şey çok iyi gidiyor'

Güncelleme Tarihi:

Kerem Alışık: Songülle her şey çok iyi gidiyor
Oluşturulma Tarihi: Ocak 09, 2016 14:31

Geçtiğimiz aylarda peş peşe vizyona giren iki filmle sinema salonlarında esmeye başlayan “Frankenstein” rüzgarı, tiyatroda Kerem Alışık’la devam ediyor. Her cumartesi 3 saatlik makyajın ardından Zorlu PSM’de bir canavar olarak izleyici karşısına çıkan Alışık’la buluştuk; annesini kaybetmesinin ardından yaşadığı zorlu süreci, hayata tekrar nasıl tutunduğunu, oyunu, oyunculuk okulunu ve magazin gündemindeki haberleri konuştuk.

Haberin Devamı

*Kerem insan yaş alınca biraz şişmanlar, biraz yaşlanır. Sen bildim bileli aynısın. Ne napıyorsun da hep aynı kalıyorsun?
- Bu biraz genetik kodlamayla alakalı. Annem, dayım -ki erkek çocuklar dayıya benzer derler- ve babam da böyleydi. Ama babam bedenine çok iyi davranmadı, çok yordu. Annem keza sigara ve kahve tiryakisiydi. Spor, hayatlarında çok fazla yer almadı. Ama dayım yürüyüş adamıydı. Ben de içki ve sigara kullanmamamın, her sabah spor yapmamın avantajını yaşıyorum.
*Spor salonuna mı gidiyorsun?
- Spor derken spor salonuna gitmekten bahsetmiyorum, kastettiğim şey açık havada yürüyüş. Yapı gereği de fazla terleyen biriyim, kolayca toksin atabiliyorum. O da benim avantajım.
*Oyunlarda kilo veriyor musun?
- Hem de nasıl... Her oyunda bir iki kilo veriyorumdur. Hakikaten bazen nefes nefese kaldığım, “eyvah şimdi nasıl nefes alacağım” diye düşündüğüm yerler var oyunda.

İKİ KANAYAN YÜREĞİN ACISINDAN BİR TİYATRO DOĞDU

*Nasıl, neden oyun olarak “Frankenstein”ı seçtiniz?
- Bu yıl Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu’nun 20. yılı... Ana oğul, iki kanayan yüreğin acısından bir tiyatro doğdu. Çok emek harcadık, çok mücadele verdik, sonunda oralardan buralara geldik. Geçen sene “Guguk Kuşu”nu yapmıştık. “Frankenstein” da gene çok kült, korku gibi gözüken ama çok derin felsefesi olan bir eser. Ayrıca Türkiye’de hiç sahnelenmemiş. O yüzden bunu seçtik.
*Vizyondaki filmlerin bu seçimde etkisi oldu mu?
- Hiç farkında bile değiliz biliyor musun? Hatta üzüldüm bunu duyunca. Çünkü bizden önce bir bilimkurgu “Frankenstein” vizyona girdi. Biz 12 Aralık’ta prömiyer yaptık, gene aynı gün “Victor Frankenstein” seyirciyle buluştu.
*İzledin mi filmleri?
- İkisini de izlemedim.
*Neden?
- Etkilenmemek adına...
*Biraz da “Frankenstein”ın felsefesinden bahsedelim...
- Felsefesi şu; insanları yüzleri, dilleri, dinleri, ırkları farklı diye dışlamayalım. Özellikle şu zamanlarda aklımızdan hiç çıkarmamamız gereken bir şey bu. “Frankenstein”da, bir bilim adamı kendi bilimsel çalışması uğruna bütün inanç sistemlerini reddedip kadavraları birleştiriyor, yani bilim adına bir canavar yaratıyor. Bütün sevdiklerini ölümsüz hale getirebileceğine inanıyor çünkü... Kibri kendinden büyük bir insanın sonunda kendi yarattığı canavarın kölesi olmasına kadar giden bir süreç. Çok beşeri, çok hayattan, günümüzden bir eser.

Haberin Devamı

Kerem Alışık: Songülle her şey çok iyi gidiyor

Haberin Devamı


İNSANLARIN İÇİNDEN CANAVAR ÇIKARMAYIN

*Sevilmemek nefret yaratır mı gerçekten?
- İnsan hep dışlanırsa, hep itilip kakılırsa yalnızlaşır. Kendini koruma güdüsü ve refleksiyle de kendini acımasızca bir vahşiliğin ortasında bulabilir. Bu bizim İslam felsefemizde de böyledir, antik Yunan’da da... Özetle, insanlara karşı iyi olun, içlerinden canavar çıkarmayın diyoruz.
*Ölümsüzlük konusuna nasıl bakıyorsun? İster miydin ölümsüz olmak ya da birini ölümsüz yapmak?
- Biz faniyiz, asıl öldüğümüz zaman gerçek dünyayla tanışıyoruz. Burada emaneten bulunuyoruz.
*Makyaj tamamlanıp da o kostümleri giydikten sonra sen kendini nasıl hissediyorsun?
- Çok samimi söylüyorum biz afiş çekimine kadar normal provalar alıyorduk. Makyaj, kostüm yoktu. Son 10 gün kala afiş çekimi için makyaj yaptırdık. Makyaj yapılırken bir tuhaflaştım. En sonunda aynaya baktığımda ise yabancılaştım kendime. Hakikaten ben gibi değildim. Kötü bir görüntü, kötü bir his...
*Herkes Zorlu PSM’de oyun koymak isterken, siz anlaşmayı imzalayıverdiniz? Bu başarıdan ötürü kimi tebrik edelim?
- Sadri’nin oradaki çabası ve başarısını takdir etmemek olmaz. Oğlan büyüdü ve öyle bir nokta atışı yaptı ki... Bundan üç yıl önce “Kafkas Tebeşir Dairesi”yle Zorlu sahnesinin açılışını yapmıştık. Bu üçüncü sezonumuz. Zorlu’nun da üçüncü sezonu zaten. Çok mutluyuz, çok memnunuz.

ALIŞIK BAYRAĞINI SADRİ DEVRALACAK

*Demek ki “Tiyatro izlenmiyor, bitti” söylemi pek de doğru değil?
- Evet, o söze katılmıyorum. Tiyatro son dönemde epey ivme kazandı hatta... Ama Türkiye’de sahne sıkıntısı var. Zorlu PSM gerek teknik donanımıyla, gerek salonun konforuyla, gerek sahne büyüsüyle çok önemli bir açığı kapattı.
*Oğlan büyüdü dedin az önce... Ne okudu Sadri, şimdi tiyatroda ne yapıyor?
- Sadri, Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu’nda yapım ve prodüksiyon konusunda ciddi sorumluluklar alıyor, aynı zamanda oyunculuk eğitimine devam ediyor. Bahçeşehir’de Sinema Televizyon master’ı yaptı. Yani artık sektörün, sanatın içinde... Alışık bayrağını ileride o devralacak.
*Oyunculuk eğitimini senden mi alıyor?
- Yok. Daha çok okulda ders alıyor. Burada da oyun çalışıyor. En önemli özelliğinin mücadele gücü olduğunu görüyorum. Ne kadar ister, ne kadar denk düşer bilmiyorum ama olursa destek veririm.
*Nasıl bir hocasın sen?
- Disiplinli, ciddi, yaşadıklarını, bildiklerini aktarma çabası içinde olan biriyim. Disiplin ve ciddiyeti öne plana aldığım için tabii biraz tatlı sert, öğrencilerin hem çekindiği hem de sevdiği bir hocayım diyebilirim.
*Biraz oyunculuk okulunu anlatsana...
- Dört senelik ve iki senelik konservatuvarımız var. Bir de Ankara tabii... Oraya da 15 günde bir mutlaka gidiyorum. Yani haftanın her günü derse giriyorum diyebilirim. Çok değerli bir öğretmen kadromuz var.
*Buralardan çıkan ünlü isimler de var, mesela Barış Arduç... Hayranları için biraz Barış’tan bahseder misin?
- Barış başarılı olmak için çok çabalayan, derslerini aksatmayan bir öğrenciydi.

Haberin Devamı


ANNE BABA OLMADIĞI ZAMAN AİLENİN ATASI SEN OLUYORSUN

*Çolpan İlhan benim de anne gibi sevdiğim, saydığım çok değerli bir insandı. Gidişi hepimizi sarstı. Ne kadar zaman aldı anneni kaybettikten sonra toparlanman?
- Bunları artık çok fazla konuşma taraftarı değilim ama tabii kolay değil.
*Her şeyi bırakmayı düşündün mü o dönem?
- Dört ay kadar okula hiç uğramadım. O dönem devam da edebilirdi ama Çehov’un dediği gibi, bizi çalışmak kurtarır. Eve kapanıp acılarınla kendini bitirerek yaşamayı ne kadar başarabilirsin ki. Acın hep seninledir, Allah unutturmasın. Ama insan üretmek, çalışmak, hayata tutunmak zorunda. Bu konuda annemi örnek aldım çünkü o da aynısını yapmıştı.
*Annenle çok yakındınız.
- Annemdi, arkadaşımdı, öğretmenimdi benim. Her şeyi beraber yaşadık. Hayatında anne baba olmadığı zaman ailenin atası sen oluyorsun. Yani artık sığınacağın limanın yok, başkaları sana gelecek, sen ise kendi dertlerini saklayacaksın.
*Zor mu büyümek?
- Zor, çok zor. Dayımın bir şiiri vardı; insan annesi babası ölünce anlar büyüdüğünü ve anladıkça kahrolur...
*Sen gecikmedin bence. Onlar hayattayken de kıymetlerini bildin. Böyle bir durumda tek çocuk olmak da zor.
- Evet. Amca yok, teyze yok. Dayılarım da rahmetli oldu. Bir Sadri var kendi ailemde... Bir halacığım var, bir Solmaz abla var Allah uzun ömürler versin, bir de yeğenler var.
*Şiir yazdın mı o dönemler?
- Yazdım, inşallah çıkacak.
*Şiirlerini şarkı yapmak istiyorlarmış galiba?
- Her dönem oluyor o tür talepler ama realize olmadı. Bir de benimkiler serbest yazılmış şiirler, prozodiye uyması zor olur.

Haberin Devamı

Kerem Alışık: Songülle her şey çok iyi gidiyor

SONGÜL’LE HER ŞEY ÇOK İYİ GİDİYOR

*Songül’le (Öden) beraberliğiniz nasıl gidiyor? Geçtiğimiz günlerde çıkan kavga haberlerini yalanlandınız!
- Öyle abuk sabuk şeyler çıkabiliyor bazen. Bitti gitti, geçmiş olsun. Her şey çok güzel, çok mutlu, huzurlu, sağlıklı bir şekilde gidiyor.
*Evlenecek misiniz?
- Nereden nerelere geldin?
*Herkes merak ediyor bunu ama...
- Görürler, meraklarını giderecek zaman elbet
gelecektir.

YENİ BİR SENARYO VAR GÜNDEMİMİZDE

*Sen hep biraz utangaçtın. Zaman içinde ne kadar aşabildin o özelliği?
- Hayat ve zaman insanları başkalaştırıyor tabii ama kalıtımsal özellikler kalıyor. Utangaçlık hiçbir zaman tamamen kaybolmaz.
*“72. Koğuş” filmindeki çıplak sahnen bu utangaç yapına çok tersti ama...
- Yok, orada da çok utandım zaten ama yaptım. Orada şu var; bir iş yapmak zorundasın, iş bunu gerektiriyor. Ortada bir gereklilik varsa ne kadar utanırsan utan yapıyorsun o işi...
*Ufukta yeni bir sinema filmi var mı?
- Var. Biz “72. Koğuş”la acemiliğimizi attık aslında. Çok önemsediğim, mutlaka yapalım diye düşünüp çabaladığımız bir filmdi. Şimdi yeni bir senaryo var gündemde. O filmi yaparız diye umutlanıyoruz.
*Başka umutlar, hayaller var mı?
- Büyük bir sahne hayal ediyoruz. Keşke Zorlu gibi bir sahne yapabilsek mesela.
*Hayallerin hep işle güçle ilgili. İşkolik misin sen?
- Hayır ama çalışmayı severim.
*Kaçta çıkıyorsun mesela buradan?
- 21.00’den önce çıkmıyorum. 7 gün buradayız.
*Tatil?
- Yazın.
*Avrupa turnesi yapacak mısınız?
- Evet, o yönde teklifler geliyor. Nasıl yurtdışından bize oyunlar geliyorsa, aynı şekilde bizi çağıranlar da var.

Haberin Devamı

TEKNOLOJİYLE ARAM ÇOK KÖTÜ

*Teknolojiyle aran nasıl?
- Çok kötü. Mail’leşmek tamam ama WhatsApp falan kullanamıyorum. Taklitleri olmasın diye resmi bir Twitter hesabım var mecburen, onu da fazla kullanmıyorum. İşte çok özel günlerde, kandillerde, bayramlarda tebrik mesajları ancak.
*Yani akıllı telefonunu elinden alsak çok da bir şey fark etmez senin için?
- Telefonla konuşuyoruz, mesajlar geliyor, onlara ihtiyacımız var tabii... Ama onlar dışında bir eksiklik yaratmaz.
*Peki kendini farklı bir kuşaktanmış gibi hissediyor musun?
- Aslında çağdaş hayatın içinde, çağdaş anlayışa ve çağdaş düşünceye sahip olarak eskide kalmışlığı yaşıyorum diyebilirim. Eskiyi muhafaza etmeye çalışıp yeniye ayak uyduran, çağdaş zihniyete son derece olumlu bakan bir yanım var.

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!