Güncelleme Tarihi:
Cengiz SEMERCİOĞLU
Şimdi bir yapımcı çıksa, Kenan ve Sinem’e 1’er milyon teklif etse, 13’er milyon da peşin verse ne olur sizce? Sinem, “Sen benim para kazanmamı istemiyor musun... Sen beni sevmiyor musun” diye Kenan’a sitem etmeye başlamaz mı? O yüzden Kenan riskli sularda yüzmüş... Ama ben yine de ona katılıyorum. Hangi sektörde olursa olsun çiftlerin aynı işyerinde çalışıp, aynı eve dönmeleri ilişkiyi yoran bir durumdur... Halit ve Bergüzar yormayacağını düşünüyorlar demek ki...
Melike KARAKARTAL
Sınırlar koyan, ilkeler belirleyen insanları seviyorum.
Hangi meslek olursa olsun, birlikte iş yapmak herkese, her çifte yaramayabilir.
Yeni bir hayata başladılar ve kendilerine bir çerçeve çiziyorlar. Ben burada Halit Ergenç-Bergüzar Korel çiftine taş göremiyorum, herkesin kendi yolu ve tercihi.
Onur BAŞTÜRK
Kenan ve Sinem’in ilkeli duruşunu sevdim. Hangi ünlü çift o denli yüksek bir rakama karşı koyabilir ki?
Ama merak ediyorum, reklam filminde de oynamayacaklar mı acaba?
Yoksa bu ilke, bu duruş sadece dizi için mi geçerli?
Bu arada sevgililerin, eşlerin aynı işte, dip dibe çalışmasının bence ilişkiye yarardan çok zararı var.
7/24 gördüğün biriyle eninde sonunda arkadaş olursun çünkü. Sevgililik, karı kocalık pek kalmaz gibi geliyor bana.
Ömür GEDİK
Sinem Kobal ve Kenan İmirzalıoğlu bunu durup dururken değil de bir soru üzerine söylediklerine göre, Bergüzar Korel ve Halit Ergenç çiftine bir taş atma durumu söz konusu olamaz.
Birlikte rol almayı tercih etmiyor olabilirler, kendi seçimleridir, sorulunca açıklamışlardır.
Birlikte rol almakla ilgili şahsi fikrime gelirsek; karı koca olarak aynı projede yer almanın sakıncalı olmadığını düşünüyorum. Hatta iyi bile olabilir. Rol gereği de olsa başkalarıyla sevgili olacaklarına, birbirleriyle olurlar.
Ayrı setlerde vakit geçirip ayda yılda bir görüşeceklerine, aynı sette takılırlar. E buna ikiye katlanan para da eklenir. Bir de güzel bir anı.
Daha ne olsun!
Arkadaşının eski karısıyla ilişki racona ters!
Seçkin Piriler, eski eşi Kaan Tangöze’nin arkadaşıyla ilişki yaşamaya başladı. “Eski eşin arkadaşına aşık olmak” etik midir yoksa duygular engel/arkadaşlık tanımaz mı?
Cengiz SEMERCİOĞLU
Ortada bir aşk var mı yok mu bilmiyoruz... Belki de kısa süreli bir ilişki söz konusu...
Ama hangisi olursa olsun, arkadaşının eski karısıyla ilişki yaşamak racona ters bir durum...
Melike KARAKARTAL
Kadın ve erkeğin arasında his namına pek bir şey kalmamış... Sadece çocuklarının anne ve babası olarak bir aile bağı var...
Hâl böyle olunca, eğer her iki taraf için de problemli bir durum değilse, neden olmasın?
Tabii herkes için çalışacak bir durum değil bu, özellikle erkekler için...
Sosyal medya insanı tuhaf iddialara maalesef bayılıyor
Cem Yılmaz’ın 15 Temmuz gecesinden sonra sosyal medyada sessizliğe bürünmesi, “Yurtdışına kaçtı” iddialarına yol açtı ve Yılmaz bu yüzden açıklama yapmak zorunda kaldı. Sizce sosyal medyanın bu “pencereyi aralayıp evlere kim girip çıkıyor” diye gizlice bakan meraklı komşu teyze tavrı ne olacak?
Cengiz SEMERCİOĞLU
Problem sosyal medyada değil, zıpçıktılar her yerde var... Problem bunu alıp manşet yapan gazetelerde... Sen sosyal medya ergeni değilsin, gazetecisin...
Kimseyi hedef gösteremezsin, “ortadan yok oldu” diye yerden yere vuramazsın...
Yaparsan, sosyal medya ergenlerinden farkın kalmaz!
Melike KARAKARTAL
Böyle haberleri okurken biz bunalıyoruz, bu tip deli saçması iddiaların hedefindeki insanların yaşadıkları hissi hayal bile edemiyorum.
Sosyal medyada bağırınca yaşıyor sayılıyor insanlar ya, bu elbette bir gün bitecek ama bitene kadar da bu işkence sürecek.
Yalnız bu seferki biraz ağır oldu. “Kaçtı” ne demek bir defa? Suç mu işlemiş de kaçacak? Hadi asparagas çıkarıyorlar, bari az ayarları olsun...
Onur BAŞTÜRK
Sosyal medya insanı diye bir şey var. Resmen orada yatıp kalkıyor, dünyası sadece orası.
Özellikle gündemin böyle çok ağır olduğu dönemlerde. Ve işte sosyal medya insanı kendi kendine iddialar ortaya atmaya da bayılıyor. Çünkü biliyor ki, atlayan sazan çok.
Cem Yılmaz’ın başına gelen de o hesap. Açıklama yapmak zorunda kalması can sıkıcı tabii, ama ne yapsın, “Kaçtı” iddiası da çok ağır, çok saçma!
Yılmaz’ın dediği gibi sosyal medyada profesyonel kötü maalesef çok sayıda...
Ömür GEDİK
Memlekette yorum yapılacak bir olay olmayagörsün. Herkes sosyal medya üzerinden röntgenciliğe başlıyor.
Hangi ünlü ne yazdı, ne tepki gösterdi, ne dedi, ne demedi! Sonra da yazılanlar üzerinden gelsin geyikler, TT’ler.
Bu da aynı deniz kenarında bikinili, mayolu fotoğrafların çekilmesi gibi ünlü olmanın bedellerinden biri. Yadsımaya çalışmayalım, alışalım.
Çağla mı Ebru mu
Bu yazın en güzel bikinili poz veren ünlü kadını hangisi? Çağla Şıkel mi yoksa Ebru Şallı mı? Magazin Konseyi her ikisinin bu yaz çekilen fotoğraflarına bakıp kararını verdi!
Onur BAŞTÜRK
Benim favorim Ebru Şallı. Çünkü doğru bikini seçmiş, bu yüzden vücudunun kıvrımları ve sportif hali çok iyi bir şekilde ortaya çıkmış.
Ömür GEDİK
Ben ikisini de beğendim, detaya girmeyeceğim. Ama keşke çalışılmış değil de daha doğal pozlar verseler demeden geçmeyeyim.
Melike KARAKARTAL
Elbette ikisi de çok güzel, çocuk sahibi olduktan sonra dahi kendilerine bakan, özen gösteren kadınlar. Ama benim oyum Çağla Şıkel’e. Onu daha doğal buluyorum.
Cengiz SEMERCİOĞLU
Bence ikisi de değil, Seren Serengil...
Şaka, şaka... Bu ikiliden birini seçsek, diğerine haksızlık olur... Çünkü ikisi de müthiş... 40 yaşa yaklaşmalarına ve ikişer çocuk sahibi olmalarına rağmen çok formda gözüküyorlar... Bu yüzden de cesurca poz veriyorlar.
İkisi de bu yazın en iyisi, alkışlıyorum.
Özgü Namal eskiye dönüş yapmış
Özgü Namal ikinci kez hamile ve doğuma kadar çocuğunun cinsiyetini öğrenmeme kararı aldı. Günümüz için hayli ilginç olan bu karar Magazin Konseyi’nin gözünden kaçmadı...
Ömür GEDİK
Özgü Namal’ın her şeyi bir kenara bırakıp, sevdiği insanın yanında farklı bir kafada yaşamaya başlamasını cesurca ve yenilikçi buluyorum.
Doğacak çocuğu kızmış, erkekmiş umursamayacak kadar aşmış bazı şeyleri demek ki.
Darısı bebeğin sağlıklı doğmasından çok kız mı erkek mi olduğuna odaklanan cinsiyetçi anne babaların başına...
Melike KARAKARTAL
Onu bu seçiminden dolayı eleştiremem ama cinsiyetin bilinmesi sadece işin sürpriz haline dönüşüp dönüşmemesi ile ilgili değil ki...
Ben olsam herhalde mümkün olan en erken tarihte cinsiyetini öğrenir, bundan sonraki dönemde kız veya erkek olacaksa ona göre çocuk gelişimiyle ilgili bulabildiğim tüm kaynakları okur, hazırlığımı ona göre yapardım.
Bu tamamen yapı ve yaklaşım meselesi elbette, dediğim gibi eleştirilecek bir konu değil, herkesin kişisel seçimi.
Onur BAŞTÜRK
Önemli olan çocuğun sağlıklı olup olmaması. Kız ya da erkek ne fark eder, neden bu kadar önemli?
Öğrense ne olacak ki?
Özgü Namal’ın bu “aşmış” tavrını beğendim. Günümüz anne baba adayları için farklı ve yenilikçi bir tavır onunki.
Ama geçmişte, anne babalarımızın devrinde böyle değil miydi zaten? Aslında Özgü bayağı eski devirlere dönüş yapmış, bravo ona, sabrına!
Cengiz SEMERCİOĞLU
Bu “aşmış” bir tavır değil, tamamen ikinci çocuk psikolojisi...
Özgü Namal bunu ilk çocuğunda yapmadı, yapamazdı... Ama ikinci çocukta anne babalar çok daha rahat, çok daha oluruna bırakıyorlar her şeyi... İlk çocukta yaptığı pek çok şeyi ikinci çocukta yapmıyorlar... Kendimden biliyorum...
Bu kararına rağmen kontrollerde, doktorundan cinsiyet konusunda biraz ipucu alacağını tahmin ediyorum Özgü’nün...
İnenler-Çıkanlar
Türkçe pop (ÇIKTI)
Darbe girişimi sonrası peş peşe çıkan şarkılar, hayatı renklendirdi. Mesela “Kamera” şarkısının klibiyle dikkatleri üstüne çeken Simge, “Adeyyo” şarkısıyla 10 günde 7 milyon kez tıklanan Ece Seçkin ve yeni albüm çıkaran Murat Dalkılıç...
Melike KARAKARTAL: Hayatımızın renklenmesine, siyasi gündemden başka konularla ilgilenmeye, güzel işler görmeye, güzel haberler duymaya çok ihtiyacımız var.
Cengiz SEMERCİOĞLU: Darbe girişiminin yarattığı toplumsal travmadan Türk popu sağlam çıktı... Peş peşe şarkılar, konserler devam ediyor... Olan Tarkan’ın Cuppa’sına oldu...
Ömür GEDİK: Bırakalım da biraz müzik konuşulsun zaten. Yeni şarkılar darbe girişimiyle sarsılan hayatımıza renk, enerji getirdi. Önümüzdeki günlerde çıkacak olanları da hesaba katarsak, müzik dünyasında yaz yeni başlıyor diyebiliriz.
Onur BAŞTÜRK: Simge’nin şarkısı çok eğlenceli. Ece Seçkin’inki de öyle. Darbe girişimi sonrası eğlenceli Türkçe müziklere ihtiyaç vardı.
Seda Sayan ve Zuhal Topal (İNDİ)
Ülkedeki kutuplaşma dahi kucaklaşma noktasına gelmişken birbirleriyle kavga edip duran gündüz kuşağı kadınları Seda Sayan ve Zuhal Topal...
Cengiz SEMERCİOĞLU: Maşallah bu ikiliyi darbe girişimi, terör hiçbir şey durduramıyor... Onlar kendi kavgalarını her durumda yapmaya devam ediyorlar, yazık...
Ömür GEDİK: Seda Sayan, Zuhal Topal iyi bir ikili oldular. Sürekli didişip, gündemde kalıyorlar. İnenlere değil, bu başarılı strateji ile çıkanlara mı koysaydık acaba!
Melike KARAKARTAL: Bu kadar nefret, bu kadar kavga, bu kadar tatsızlık hepimizi yoruyor. Bu tartışmalarla ilgili “Reytinglerini artırıyor” yorumunu yapmıştım daha önceki haftalarda ancak zannederim kimsenin kavga izleyecek hali kalmadı artık. Kavgaya devam ederlerse, bu durum artık olsa olsa reytinglerini düşürür.
Onur BAŞTÜRK: Alien Predator’a Karşı filmi gibiler! Al birini vur ötekine yani. Bence şu ortamda artık birbirleriyle dalaşmayı kesseler iyi olur. Ayıp oluyor çünkü, hem de çok ayıp.
Hande Subaşı ve Rıza Kocaoğlu (ÇIKTI)
Sürpriz bir şekilde ilişki yaşamaya başlayan ve bunu saklamayan Hande Subaşı ve Rıza Kocaoğlu.
Ömür GEDİK
İki güzel gözlü, güzel gönüllü insan. İkisini de tanıyan biri olarak sakin, sevgi dolu bir ilişki yaşadıklarını düşünüyorum. Mutlu olsunlar.
Cengiz SEMERCİOĞLU
Denizde şakalaşıyorlar, öpüşüyorlar... Kasmadan, aşklarını yaşıyorlar... Sürekli kaçma, saklanma tedirginliğiyle aşk yaşanmaz zaten ya...
Melike KARAKARTAL
Kameralardan köşe bucak kaçmanın anlamsızlığını bir kere daha gözler önüne serdiler. Rahatlar ve insanı gülümsetiyorlar.
Onur BAŞTÜRK
Aşklarını rahat bir şekilde yaşayan ünlülere bayılıyorum. Çünkü onlar rahat olmadıkça saçmalama riski çoğalıyor ve gazeteciler tarafından daha çok takip ediliyorlar.