Oluşturulma Tarihi: Şubat 13, 2022 07:13
Kariyerine modellikle başlayan, sonrasında oyunculuğa geçiş yapan Katherine Heigl, “Grey’s Anatomy” dizisiyle çıkış yaptı. Romantik komedilerin de aranılan ismi olan Heigl, “Firefly Lane” dizisiyle gündemde. Barbaros Tapan, daha önce yüz yüze röportaj yaptığı ünlü oyuncuyla görüntülü konuştu...
◊ Sizce ‘Me Too’ hareketiyle birlikte Hollywood ne kadar değişti?
- Bence çok şey değişti. Ama bu iş bitti anlamına gelmiyor tabii ki. Çok ilginç bir zaman diliminden geçiyoruz. Bu hareketle gerçekten gurur duyuyorum. Bu hareketin yapılmasını sağlamak için ayağa kalkan tüm kadınlarla gurur duyuyorum. Ben çocukken, annem her zaman benimle setteydi ve annem tarafından korunuyordum. Ama annemin yanımda olması, uygunsuz şeylerin olabileceği durumlar olmadı anlamına gelmez. Annem o tür şeylerin o kadar çabuk üstesinden gelirdi ki, asla büyümez ve rahatsız edici boyuta gelmezdi.
◊ Peki, sizin birebir tanık olduğunuz değişim var mı?- Son dizim “Firefly Lane”in setinde gerçekten yürek burkan ve zor bir tecavüz sahnesi vardı. Netflix sete, ‘yakınlık koordinatörü’ getirmeyi garanti etti. Bu kadının görevi, oyuncuyu korumak, kendini güvende hissetmesini, desteklendiğini hissetmesini sağlamaktı. O sahnede oyuncu rahat hissetmediği hiçbir şeyi yapmak zorunda değildi. Şaşırdım, böyle bir şey hiç duymamıştım. Tanrım, neden bu önceden yapılmıyordu? Çünkü bu sahneler oyuncu için rahatsız edici ve zordur. Kendinizi çok çıplak ve çok korunmasız hissedebilirsiniz. Sonunda rahatımızı ve oyuncuyu ciddiye alıyorlar, oyunculara insan gibi davranıyorlar dedim. Sonunda oyuncu sadece senaryoyu canlandıran ve rol yapmak için işe alınan biri muamelesi görmüyordu. O yüzden ‘Me Too’ hareketiyle gurur duyuyorum. Daha yapılacak çok şey olduğundan da eminim. Bence kötü adamlar, kötü adam olarak kalacak ama artık kafalarından geçeni söylemeden ya da yapmadan önce iki kez düşünecekler.
GÜVENSİZLİK ARKADAŞ OLMAYI ZORLAŞTIRIYOR◊ Neden Hollywood yakın arkadaşlık kurmanın zor olduğu bir yer? Rekabet mi, güvensizlik mi? Nedir sebebi size göre?- Bence hepsinin etkisi var. Her şeyden önce gerçekten rekabetçi bir yer olduğunu söyleyebilirim. Bir başkası rolü alırsa veya başka biri başarılı olursa, sizin başarısız olacağınız gibi bir his var. Annemin bana her zaman söylediği şey, ‘herkese bir dilim pasta vardır’. Rekabete girmene gerek yok. Rolü başkasına kaptırınca, işinin bittiğini düşünmek zorunda değilsin. Ama bu şekilde hissetmek kolay değil çünkü doğuştan rekabetçiyiz. Belki herkes değil. Bilemiyorum… Ama benim jenerasyonumda hepimiz rolleri almaya çalışır, o yönetmenle çalışacak rolü elde etmeye çalışırdık. Kazanmak, başarılı olmak istemek insanın doğası. Bu yüzden onları rakipten başka bir şey olarak görmek çok zor. Setteyken ise durum şöyle. Hepimiz orada çalışıyoruz, sette her şey yolunda ama o ortamda bile rekabet var. Güvensizlik ve korkunun, arkadaş olmamakta rolü büyük. Kadın arkadaşlıkların klişesi birbirimize fazla güvenmemek. Böyle bir kanı var. Bu gerçekten yürek parçalayıcı ve üzücü. Bunun nereden kaynaklandığını bilmiyorum. Arkadan bıçaklama, kabalık ve küçümseme, bu yüzden kadınları düşman olarak düşünmeye başlıyorsunuz galiba.
◊ Size birinin iyi arkadaş olduğunu düşündüren nitelikler neler?- Kalpleri. Kendimi tutmakta zorlanan biriyim. Arkadaşlarıma kendimin her bir parçasını verme eğilimindeyim. Tüm zayıf yönlerimi, korkularımı ve beni ben yapan her şeyi söyleme eğilimindeyim. Bu yüzden yaralandım da. Okuldan beri arkadaş olduğum, çok sevdiğim bir grup kız arkadaşım var. Bu kızlar, benim hakkımda çok şey biliyorlar ama bunları bana karşı hiç kullanmadılar. Arkamdan konuşacaklarını hayal bile edemiyorum. En sevdiğim nitelikse espri anlayışı… Gülmeyi seviyorum ve kalbime giden en hızlı yol beni güldürmek. Sonra sonsuza kadar seninim.
ANNEM BAŞINDAN BERİ KORUYUCUM OLDU
◊ Arkadaşlarınızın Hollywood dışında olduğunu söylediniz. Karşıtını düşünenler de var. Aynı işi yapan, aynı dünyayı bilen insanlarla zaman geçirmeyi tercih edenler…
- Benim için gerçekten böyle, Hollywood’da arkadaşlarım yok. Hollywood’da tanıdıklarım var. Bu sadece benim işim. Böyle düşünmenin doğru olup olmadığını bilmiyorum. Belki işiniz ruhunuza karışıyor, değil mi? Bilmiyorum, belki Hollywood’da birkaç arkadaş daha edinmeliyim.
◊ Annenizle aranızda nasıl bir ilişki var? - Evet, annem ve ben bu sektöre birlikte başladık. Çocuktum, o benim koruyucumdu. Sonra ben büyüdükçe birlikte Los Angeles’a taşındık. Annem bana gerçekten bakmaya ve kariyerimi desteklemeye devam etti ve iş ilişkimiz güzel bir ortaklığa dönüştü. Ben yapabileceklerime odaklandım. Oyunculuk, performans ve yaratıcık. Annem diğer tüm işleri halletti. Annem kariyerimi başından beri yönetti ve destekledi. Hala bana tavsiyede bulunuyor, tavsiyesi ve fikri için hala onu ararım ama projeleri ben seçiyorum. Ne yapmak istediğime karar veren benim. Biraz desteğe ihtiyacım olduğunda devreye giren kişi annem. Bu konuda çok iyi. (Gülüyor) Annem gerçekten korkutucudur.
HAYVANLAR GAZ ODALARINDA ÖLMEMELİ
◊ Hayvanlara, özellikle köpeklere çok yardım ediyorsunuz. Nasıl gidiyor yaptığınız çalışmalar?
- Bu soru için teşekkürler. Annem ve ben bu yardımları yapabildiğimiz için gerçekten gurur duyuyoruz. Utah’ta “Nuzzles” adında yerel bir grupla ortak olduk. İnanılmaz işler yapıyorlar. Vakfımız bu salgın sırasında işini kaybeden ve maddi sıkıntı çeken ve geçimlerini sağlayamadıkları için hayvanlarını besleyemeyecek olan ailelere üç ton yiyecek sağladı.
Geçen sene sekiz farklı barınakta istenmeyen hayvanlara ötenazi yapmak için gaz odaları kullandıklarını öğrendim. Ölmek için gerçekten korkunç, ürkütücü ve acı verici bir yol. O gaz odalarını bu ülkeden silmeye kararlıyım. Bu ülkede gaz odalarını dört eyalette hala kullanıyorlar. Bir seri katile bunu yapmıyoruz, bir çocuk tecavüzcüsüne yapmıyoruz, bu insanları bu şekilde öldürmüyoruz, neden masum hayvanları öldürelim? Doğdukları ve istenmeyen oldukları için mi? Kabul edilemez.
YALNIZ KALMAK İÇİN KENDİME ODA YAPTIM
◊ Üç çocukla pandemiyi nasıl geçirdiniz?
- Oldukça kaotikti… Anne olduğumdan beri ilk kez tam bir yıl boyunca evde çocuklarımla birlikte kalabildim. Çocuklarımın ritmini ve belirli davranışlarını daha iyi anlamaya başladım. Onları artık daha iyi idare ediyorum. Pandeminin ilk 3-4 ayında kızlara özgürlük verdim. Oyunlar oynayabilirsiniz ya da hipnotize robotlar gibi bilgisayarlarınızın başında durabilirsiniz dedim… Sonra bunun akıllıca olmadığını anlamaya başladım. Eve daha fazla dahil olmaları gerekiyordu. Fakat sonunda kendime bir sanat stüdyosu inşa etmem gerekti ki yalnız olabileyim, biraz yalnız kalabileyim!
ARADIĞIM HER ŞEY BU HİKAYEDE VARDI
◊ Sizi en son “Firefly Lane”de izledik. Dizinin aynı zamanda yapımcılığını üstlendiniz. Proje size nasıl geldi?
- Toronto’da “Suits”i çekiyordum. Son sezondu ve çekilecek sadece birkaç bölümümüz kalmıştı. Sonra ne yapacağımdan emin değildim. Yankı uyandıran, beni gerçekten duygulandıran ve güldüren, ağlatabilen ve derinden insani hissettiren türden bir hikaye aradığımı biliyordum. Senaryo geldi. Aradığım her şey bu hikayede vardı.