Güncelleme Tarihi:
Mizah dünyasına yeni bir dergisi kazandırdınız. Nasıl doğdu bu fikir?
- Sadece fotoğraflardan oluşan bir mizah dergisi çıkarmak neredeyse 10 yıldır aklımdaydı.
Neden?
- Karikatür kendi içinde bir evrim geçiriyor. Gençken okuyup bir kenara kaldırdığınız mizah dergilerini tekrar ele aldığınızda, birçok şeyin değiştiği görüyorsunuz. Ayrıca çizgisel olarak da bir değişim söz konusu. Bu yüzden mizah dergisi bir süre okunuyor, sonra bırakılıyor.
Bu anlamda yayıncılıkta görselliğin giderek yazıdan daha ön plana çıktığını söyleyebilir miyiz?
- İnternet, artık ilk sırada gelen iletişim mecrası durumunda... Dergi ve gazeteler dünya var oldukça devam edecektir ama artık insanları yazı odaklı yayınlara çekmek zor... Görsel çok daha fazla ilgi görüyor.
Hedef kitleniz nedir?
- Bünyesi karikatürü reddeden ama bir şekilde mizah dergisi alışkanlığı olan kişilere hitap ediyoruz. Hedef kitle olarak 12 ila 90 yaş arası diyebiliriz. Çünkü dergi tamamen fotoğraflardan oluşuyor ve yazı puntomuzu gayet büyük yaptık ki daha rahat okunsun...
Bu dergi dünyada bir ilk olma niteliği taşıyor. Bu risk almak değil mi?
- Elbette risk... Yadırgayabilirler. Ben de senelerce çizgi sunan bir dergide, dünyanın en iyi çizerlerinden Bahadır Baruter’le birlikte çalıştım. Bu açıdan bakılacak olursa, çizgiyi reddediyor ya da çizgiye karşı bir tavır alıyor değilim. Niyetim sadece bir alternatif yaratmak...
BİZE HERKES YARDIM ETMEK İSTİYOR
Derginin adına nasıl karar verdiniz?
- Çok zor oldu aslında... Mizah dergisi deyince akla genelde “hırbo”, “denyo” gibi argo isimler geliyor. Sanki mizahçılar böyle insanlarmış gibi! Biz bu dergiyi çocuklar, gençler de okusun diye argo bir isim koymak istemedik. Bu yüzden okyanus ötesinde yaşayan naif bir hayvan adını seçtik.
Kaç kişilik bir ekipsiniz, kimlerle çalışıyorsunuz?
- Ekipte Yiğit Karaahmet, Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, mizah yazılarıyla tanıdığımız Şükrü Yavuz, Kemal Kenan Ergen, Hakan Köksal, Şok Haber’in yaratıcısı İlker Arslan yer alıyor. Ayrıca uzun yıllar “Beyaz Show”un yazarlığını yapmış olan Güray Ölgü, Bobiler Org’un başarılı montecisi Taner bey abi, mizahçı Emre Özbay, Lombak ve Kemik dergilerinin usta çizeri Tolga Sümer de var.
Çekimleri nasıl yapıyorsunuz?
- Öncelikle hikayelerin story board’u çiziliyor. Daha sonra yönetmenimiz Faruk Karaçay, mekan ve prodüksiyon olarak sanat çalışması yapıyor. Mekan konusunda çok sıkıntı çektiğimizi söyleyemem çünkü çekim yapacağımız her yerde herkes ilgiyle yaklaşıyor, bize yardım ediyor. Mizah deyince insanların yardım edesi geliyor çünkü...
ŞAHSEN POLİTİK MİZAHI SEVMİYORUM
İlk sayınızda Cem Davran, Mansur Ark, Murat Serezli gibi isimler yer alıyor. Onlarla nasıl irtibat kurdunuz?
- 25 senedir televizyon ve sinemaya iş yaptığım için geniş bir çevrem var. Sağ olsunlar onlar beni sever, ben de onları... Ricamı geri çevirmeyip destek verdiler. İkinci sayımızda da sürpriz isimler olacak. Metin Uca bunlardan biri mesela...
Başka?
- Diğer isimler de sürpriz olsun.
Mizah dergilerinin işlediği konuların başında cinsellik ve siyaset gelir. Bu konuları fotoğraflarla nasıl işlemeyi düşünüyorsunuz?
- Siyaseti sadece bilgisayar ortamında montajlayarak yapıyoruz. Bizim amacımız komik olmak. Şahsen politik mizahı sevmiyor ve komik bulmuyorum. Şu an mizah dergilerinin tek amacı buymuş gibi algılanıyor ama ben bu fikre katılmıyorum.
Öyleyse dergide siyasete dair hiçbir şey görmeyeceğiz!
- Zaten aylık olduğumuzu için Türkiye gündemini yakalayabilmemiz mümkün değil, çok bayat kalırız.
Kapak konseptlerinizi nasıl belirliyorsunuz?
- İçeride okuyucuya verdiğimiz enerjiyi kapağa yansıtmaya çalışıyoruz. Okuyucunun dergi hakkında bilgi sahibi olmasını istiyoruz. Dolayısıyla iç sayfalardan aldığımız görsellerle kapağı süsledik. İlk sayıdaki kapağımız “İffet” filmindeki meşhur sahneye gönderme yapıyor.
AKSİNİ İDDİA TSELER DE BÜYÜK BASKI VAR
Türkiye’de mizah yapmak zor mu sizce?
- Şu anda birçok meslek gurubu baskı altında.
Baskı derken?
- Mahalle baskısı da söz konusu, iktidar baskısı da... Her ne kadar aksini iddia etseler de! Hapis, para cezası ve işsiz kalma korkusundan dolayı herkes otokontrolünü sağlamış durumda. Bu yüzden mizah zorlaşıyor.
Gezi olayları sürecinde kimsenin beklemediği bir mizah olgusu doğdu. Hemen herkes gençlerin yeni mizah anlayışına hayran kaldı. Siz o konuda ne düşünüyorsunuz?
- Evet çok üst düzeyde bir mizah doğdu. Farklı bir dildi ve gerçekten komikti. Şunun da altını çizmek istiyorum; Gezi olaylarında gençlerin yaptığı siyasal bir ayaklanma değildi, daha çok kendilerine karışıldığı için tepki gösterdiler.