Kalp krizi geçirince hafızamı kaybettim

Güncelleme Tarihi:

Kalp krizi geçirince hafızamı kaybettim
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 29, 2022 07:31

“Better Call Saul”, 6’ncı sezonuyla ekran macerasına veda ediyor. Barbaros Tapan, ekipten Peter Gould, Michael Morris, Bob Odenkirk, Rhea Seehorn ve Jonathan Banks ile bir araya geldi. Ekip, hüzünlü ama mutlu: Yedi yıldır birlikteyiz. Yapmadığımız şey kalmadı. Ama hikâye artık bitmeliydi.

Haberin Devamı

Breaking Bad dizisinin devam niteliğini taşıyan ve olayların öncesini konu alan AMC yapımı “Better Call Saul”, 2015’de başlayıp günümüzde de hâlâ devam ediyor. Altıncı sezonu ile son kez ekrana gelecek olan dizinin senaristi Peter Gould, yönetmen Michael Morris, yapımcı ve başrol oyunculuğunu üstlenen Bob Odenkirk ile oyuncuları Rhea Seehorn ve Jonathan Banks, Barbaros Tapan’ın sorularını yanıtladı.

Kalp krizi geçirince hafızamı kaybettim

◊ Bob, geçtiğimiz yıl geçirdiğiniz rahatsızlıktan sonra sizi görmek güzel…
Bob Odenkirk: Çok teşekkürler. Hepiniz çok iyisiniz. Bana gerçek bir melekmişim gibi davrandılar, bu da aklımı başımdan aldı. Bir şeyleri hatırlamam iki hafta kadar sürdü. Yaklaşık bir buçuk hafta boyunca her gün çocuklarımı aradım, “İnsanların Twitter’da benim hakkımda konuştuğu şeyi görüyor musunuz” diye. Onlar da “Evet baba, gördük...” Ama gerçekten komikti. Eve döndükten sonra bile hafızam tam olarak yerine gelmemişti. Sonra her gün biraz daha hatırlamaya başladım. Korkunçtu. Biliyorum ki herkes sosyal medyayı çoğunlukla kötülerin yeri olarak görüyor ama şu anda, hayatımın bu bölümünde, burası inanılmaz bir sıcaklık, sevgi ve desteğin olduğu bir yerdi. Ve buna inanamıyorum. Aklımı başımdan aldı ve hâlâ öyle. Ve hayatımın geri kalanında benimle olacak. Ve paylaştığınız duygular ve her şey için çok teşekkür ederim.

◊ Peki, şu an nasıl hissediyorsunuz?
Bob Odenkirk: Kesinlikle harika hissediyorum. Gerçekten öyle hissediyorum. Kalbimi temizlediler. İçine bir tel sıkıştırdılar ve çıkardılar. Yani, bir süredir olduğumdan daha iyi durumda olduğumu düşünüyorum.
Rhea Seehorn: Neyse ki karısı ondan daha iyi bir mizah anlayışına sahip. Naomi Odenkirk, onu bir şeyleri hatırlamadan videoya çekti ve biz gülmekten öldük.

Haberin Devamı
İYİ Kİ YANIMIZDA KALP KRİZİ GEÇİRDİ

* Rhea, Bob ile Albuquerque’de birlikte kalıyordunuz ve kalp krizi geçirirken yanındaydınız. O an aklınızdan neler geçtiğini anlatabilir misiniz?
Rhea Seehorn: Bir sahne çekiyorduk ve yaklaşık 12 saattir setteydik. Pandemi nedeniyle verdiğimiz aradan sonra yeniden bir arada olmanın mutluluğu vardı hepimizde. COVID nedeniyle neredeyse uçak hangarı büyüklüğündeki setlerde çalışıyorduk. Aktörler, oldukça uzak bir bölümünün arkasında oluyordu. Yorucu bir gündü kısacası ve Tanrı’ya şükür Bob bizi, karavanına gitmeyecek kadar seviyor, yoksa burada olmayacaktı. Hep birlikte Cubs maçı izliyorduk... Birden bayılacak gibi oldu. Hemen fark ettik ve yardım için bağırmaya başladık. Ve Tanrı’ya şükürler olsun ki, uykusunda ya da başka bir yerde değil, setteyken oldu.
Bob Odenkirk: Hepsine müteşekkirim. Bununla çok fazla zamanınızı almak istemiyorum ama size bunun çok önemli bir sezon olduğunu istiyorum. Bu şovu izlediğinizde büyük, büyük şeyler ve harika şeyler olduğunu göreceksiniz ve bu konuda konuşmamak çok zor, insanlara neler olduğunu anlatmamak çok zor.
◊ Siz döndükten kısa bir süre sonra set bitti zaten değil mi? Çifte kutlama mı yaptınız?
Bob Odenkirk: Evet. Birkaç haftamız kalmıştı. Kendimi toplamam biraz zaman aldı ama onlar bensiz sahne çekmeye devam ettiler.
Rhea Seehorn: İyi zamanlanmış bir kalp kriziydi (gülüyor). Bob’un içinde olmadığı bazı sahnelerle iki hafta geçirdik.

◊ Sezonun sonuna doğru işler sona ererken ruh haliniz nasıldı? Uzun soluklu bir diziyi bitirmenin her zaman zor olduğunu biliyorum, artan duygularla setteki havayı nasıl tarif edersiniz?
Peter Gould: Lisenin son haftasına benzettim. Gittiğimiz her yer için, “Bu sete son gidişimiz mi? Bu restorana son gidişimiz mi?” gibi düşünceler oluşmaya başladı. Bob, duygularımızı en iyi şekilde özetledi: “Bütün her şeyi yerine getirdik. Yedi yıl ve altı mevsim boyunca birçok şeyi yaptık, başardık. Geceleri çöldeydik. Dağlara çıktık, birlikte yemek yedik. Çölden köpekleri kurtardık. Yapmadığımız şey yok!” Bu nedenle hikâye bitmeli. Bu hikâyeye birer yabancı olarak başladık ve sonra aile olduk. Mesela Şükran Günü gibi şeyler için bir araya geleceğiz, ama asla eskisi gibi olmayacak ve bu beni üzüyor. Ama bütün sezonun olayı bu. Bir şeyin bitmesiyle ilgili. Ve bunun bir parçası olmak harika bir yolculuktu.
Kalp krizi geçirince hafızamı kaybettim
JIMMY’NİN SAUL’E DÖNÜŞMESİ
* Dizide Jimmy McGill’in evrimini görüyoruz. Zaman içinde nasıl Saul’e dönüştüğünü… Bob, bu süreci nasıl tarif edersiniz? Hangi noktada bitiyor dizi?
Bob Odenkirk: Saul olmanın tam eşiğinde. Tüm seri boyunca neredeyse hiçbir şey onu sarsmadı. Ama ‘Saul’a ihtiyaç duyması güvenini sarstı. Takma karakter olsa bile, bir şey tarafından körüklenmesi gerekiyordu.

* O noktadan “Breaking Bad”e mi bağlanıyor?
Bob Odenkirk: Çok yakın. Yıllar geçtikçe, altı sezonları boyunca, kendini tamamen Saul’a kaptırmaya, bu seçimi yapmaya yaklaştı. Sonra bu son olay onu bir nevi düşürüyor: “Lanet dünya, ben bu adam olacağım.” Şu an, bunu yapmasına neden olan şeyi söylemiyorum tabii. İzlemeniz gerekiyor.

* Jimmy McGill’ ve Kim Wexler’ın ilişkilerini bu noktada nasıl tanımlarsınız?
Bob Odenkirk: Jimmy’nin ne kadar kırılgan ve kendinden şüphe duyduğunu görebiliyor ve onu kaldırıp o delikten çıkarmak istiyor. Ama bunu nasıl yapacağına dair seçimleri belki o kadar da iyi değildi.

Rhea Seehorn: Evet, ama bu, yazarların karakterlerimize izin verdiği bir olgunluktu. Peter, bir keresinde gerçekten zeki karakterler yazmanın bir lütuf ve bir lanet olduğunu söylememiş miydin? Çünkü onları istediğiniz zaman aptallaştıramazsınız. Birbirlerini görüyorlar. Birbirlerinin yaptıklarını biliyorlar.

Peter Gould: Bu oyuncular yaptıkları her şeye öyle bir zeka katıyorlar ki, hiçbir şeyi kaçırabileceklerine inanmıyorsunuz. Yani kesinlikle senaryoda her türlü zorlanmaya neden oluyor. Çünkü her zaman biliyoruz ki, “Kim bunu anlar, Mike bunu anlar, bunu görecek, Howard bunu görecek.” Burada tek şey görüyoruz, gerçekten zeki insanların kendilerine yalan söylemesi. Kendi kurguladıkları hayalleri yaşıyorlar. Kendimize açtığımız küçük boşluk buydu.

Rhea Seehorn: Bence Jimmy ve Kim ile arasındaki ilişki- arkadaşınızın yalan söylediğini bilirsiniz ya, onu çok gerçekçi bir şekilde tasvir ediyor. Tüm karakter arasındaki ilişki bence buna dayalı. Sen de, kendilerine yalan söylemeyi seçmelerinin nedenlerini kabul ediyorsun.

Peter Gould: Gus’ın da zeki olduğunu söyledim, değil mi? (Gülüyor)

* Dizide Jimmy ve Kim birbirlerini gerçekten sevseler de Jimmy’nin ona karşı tamamen şeffaf olma konusunda bir isteksizliği var, değil mi?

Bob Odenkirk: Bazen onu korumak istediğini düşünüyorum. Ama Kim’in kurnazlıkları onu oldukça gıcık etmiş görünüyor.
Rhea Seehorn: Beşinci sezonda yaptığımız harika sahneler oldu. Altıncı sezonda da yanlışlıkla diğerine bir şey yüklememeleri gerektiğini düşündükleri ve bunun yerine onlara bir şey söylemenin daha mantıklı olacağını düşündükleri sahneler de var.

* Peter, biz diziyi izlemiyorken ne yaptıklarını bilen sizsiniz. Kamera dışında nasıl bir ilişkileri var?
Peter Gould: Bence birlikte çok eğleniyorlar. Benim bakış açıma göre ikisi de ilişkiye daha fazla inansalardı, işler daha iyiye gidebilirdi. Özellikle Jimmy’de biraz “Ben bu insanın sevgisini gerçekten kazandım mı?” özgüvensizliği var. Bilmiyorum, bence birçok insan bir şekilde kendini sevimsiz, özgüvensiz hissediyor.

DİZİYİ “BREAKING BAD”DEN 
AYIRAN NOKTALAR VAR

* Mike ve Gus karakterlerinin dinamiğini merak ediyorum. Bu süreçte bu ilişkinin parçalarını bir araya getiriyorsunuz. Çünkü “Breaking Bad”den bunun nerede bittiğini biliyoruz.
Jonathan Banks: Diyelim ki birbirlerinin dinamiklerini anladılar. Ama anladılar mı gerçekten?

*Anladılar mı sizce?
Peter Gould: Bence bu dizi, son derece kişisel bir dizi. Ve bu diziyi, “Breaking Bad” dahil olmak üzere diğerlerinden çok, çok farklı kılan şey, karakterlerdeki ahlaki duruş. Jimmy ve Kim’i, yaptıkları şeyi yapmaya neyin ittiğini anlamakta zor olan ne? Aralarında, birlikte yaşamayı seçtikleri belli bir heyecan var. Ve bu nedenle uykularında bile yaptıklarını yapabilirler. Hep merak etmişimdir, Jimmy sıradan bir avukat olmakta bu kadar iyiyken, neden bunu tercih ediyor? Ama Kim ile yan yana olduğunu görüyorsunuz, çünkü adalet sisteminden gerçekten istediği tatmini alamadığını görüyor. O halde o diğer dürtüyü nasıl tatmin edeceksiniz? Jimmy ile bu heyecan canlanıyor. Başka bir şey bulma şansı buluyorlar. Gustavo Fring, Mike Ehrmantraut’ın hisleri olduğunu, bir kalbi olduğunu ve “Bu adam iyi. Yapacağım dediği her şeyi yaptı” diyeceği bir sebep buluyor. Yani karakterlerin birbirlerini arzularının eşiğine ittiğine dair soru işaretleri, ne yaptıklarını bilseler bile tam olarak doğru olmayabilir.

Jonathan Banks: Kendi karakterimle ilgili konuşabilirim. Yalancı yalancıdır. Mike kendisinin bir yalancı, bir katil ve birçok kötü şeyden sorumlu olduğunu biliyor. Ve o, kendini haklı çıkarmaya çalışmıyor. Neyse o. Evrim geçirmedi, karakteri gelişmedi.

 

BAKMADAN GEÇME!