◊ “Jungle Cruise”, temel olarak bir aşk hikayesi ve macera filmi, öyle değil mi?
- Jaume Collet-Serra: Öncelikle bu bir macera filmi. Macera tarzında bir romantik komedi. Filmin komedi kısmı, romantik taraftan geliyor. Hani birbirlerine âşık olmuşlardır ama anlaşamazlar. İşte orada çok fazla malzeme vardır.
Romantik bir film yapmak istedim. Ayrıca komedi yapmak istedim. Filmin romantik yönü komedide bana yardımcı oldu.
Ormanda iki karakter birbirinden hoşlanıyor, şakalaşıyor, kavga ediyor... Uzun zamandır böyle bir komedi izlemedik.
◊ Bir Disney filmi çekerken, sizi en çok zorlayan ne oldu?- Bu filmde çekimler her gün bir meydan okumaydı. Sahnelerimiz, diğer filmlere göre daha büyük ve karmaşık. Çekimlerde basit olan hiçbir şey yoktu.
◊ Peki bu filmde öğrendiğiniz en önemli şey neydi?- Büyük filmlerin farklı bir ritmi var. Ben hızlı hareket etmeye alışkındım. Ama büyük setlerde bunu yapamazsınız. Eğer sete, sahip olduğumuz tüm ekipmana ve insanlara bakarsan, böylesi büyük yapımların kendi içinde bir ritmi olduğunu görürsün. Farklı bir ritme alışmanız gerekiyor. Sonunda elde ettiğiniz şey muhteşem, çünkü sahip olduğunuz ekibin ve oyuncuların kalitesi çok büyük.
BU FİLMİN BÜTÇESİ DİĞER FİLMLERİMİN TOPLAMINDAN DAHA FAZLA◊ Bu film, şimdiye kadar yaptıklarınızdan daha büyük bir bütçeye sahip.- Evet. Diğer tüm filmlerimin bütçelerini birleştirsen bile bu daha büyük.
◊ Bu kadar büyük imkanlara sahip olmak ve Disney’in beklentileri, omuzlarınızda bir yük müydü?- Yük değil. Ağır bir yük değil. Bu bir mutluluk.
◊ Mutluluğu açar mısınız biraz?- Stüdyonun başındaki insanlar, “Bize kaliteli bir film yap. Bize daha önce görmediğimiz bir şey ver. İnsanları sinemaya getirecek bir şey” der. Sonra biz yönetmenler gider harika insanları işe alırız ve o insanlarla her şeyi yapabiliriz.
Ayrıca imkanlar... Örneğin Kauai’deki (Hawaii) set inanılmazdı. Öyle bir set ki, çekimler bitince üzülüyorsun, çünkü tüm filmi o sette çekebilirsin aslında. Ama filmin sadece 10 dakikasını çekiyorsun
EMILY BİZİM RÜYA SEÇİMİMİZDİ◊ Son olarak Emily Blunt ve Dwayne Johnson’ı sormak istiyorum. Projeye siz dahil olduğunuzda Dwayne zaten vardı, değil mi?- Evet.
◊ Peki ya Emily Blunt?- Emily açıkçası bizim
rüya seçimimizdi. Onu ikna etmek ve film hakkında heyecanlandırmak için çok çalıştık. Projeye imza attığında çok heyecanlanmıştık.
Dwayne ile sette sahip oldukları kimyayı görmeliydin. Gerçek film bu! Kamerayı nereye koyduğum, setin imkanlarının büyüklüğü önemli değil. Günün sonunda hiçbir şeyin önemi yok. Eğer kadroda kimya yoksa, film yoktur...
EFSANE AĞACIN PEŞİNDE
“Jungle Cruise” filminde hikaye 1916 yılında geçiyor. Doktor Lily (Emily Blunt) her hastalığın tedavisinde kullanılabileceği söylenen bir ağacı araştırmak için Amazon’a seyahat ediyor. Efsane ağaca ulaşmak için Kaptan Frank’in (Dwayne Johnson) hizmetlerinden yararlanıyor. Ve ikilinin yol boyunca süren çekişmelerinden bir aşk doğuyor.
EmIly Blunt ve Dwayne Johnson: Seti görünce biz bile şaşırdık
◊ Emily, karakteriniz Doktor Lily Houghton ile başlayalım...
- Emily Blunt: Doktor Lily Houghton inatçı, pervasız, heyecan verici, sorgulayan bir karakter. Maceracı bir ruh. Frank’te kendi karşıtını buluyor.
◊ Frank için neler söylemek istersiniz?
- Emily Blunt: Frank, geminin kaptanı. Çok çekici, çok tatlı, alaycı. Lily’nin zıddı bir karakter. Bu yüzden ilk başta oldukça çekişmeli bir ilişkiye sahipler. Ama sonunda... İzlemesi oldukça keyifli bir ilişki. Bizim için oynaması da oldukça keyifliydi. İkisi de kafa kafaya didişme duygusuna oldukça bağımlı karakterler.
EMILY’Yİ İKNA ETMEK 8 AY SÜRDÜ
◊ “Jungle Cruise”, Disney Park’tan yola çıkılarak sinemaya uyarlanıyor...
- Dwayne Johnson: Jungle Cruise, Walt Disney’in bebeğiydi ve 1955’te parkı ilk açtığında onun teknesiydi.
Parkı bir çeşit tanıtma şekliydi. Seyahat edemeyen insanlara safariyi Disneyland’de tattırmanın yoluydu.
Jungle Cruise bir süredir Disney’in radarındaydı. Zamanlama ve fırsat, bu filmi çekmemizi sağladı. Doğru hikaye bazen hemen oluyor ve bazen de yıllar alıyor. Bu projede hikaye kuruldu ve hikayedeki her şey yaratıcı şekilde bir araya geldi. Sonra biz araya geldik, tanıştık, güzel bir toplantı yaptık ve filmi çektik.
◊ Emily’yi ikna etmek için biraz uğraşılmış doğru mu?
- Dwayne Johnson: Evet 8 ay sürdü. Çok hızlıydı! (Gülüyor)
DAHA İLK TOPLANTIDA KİMYAMIZIN TUTACAĞININ FARKINDAYDIK◊ Siz maceracı mısınız?- Dwayne Johnson: Bu rolü üstlenmek için maceracı olmanız lazım.
Hawaii’deki setimizi görmeliydin. Hollywood’da gerçekten şimdiye kadar yapılmış en muhteşem setlerden biriydi. Dürüst olmak gerekirse biz bile görünce çok şaşırdık. Çok büyük, çok epik ve çok güzeldi. Tüm bunlar seni maceracı ruha sokuyor zaten.
◊ Yönetmeniniz kimyanızın görülmeye değer olduğunu söyledi...- Emily Blunt: Kimya uyuşması şişeleyip satabileceğin ya da satın alabileceğin bir şey değil. Herkeste olan bir şey hiç değil. Sahte olabilirsin, yani kimyan tutmuş gibi yapabilirsin. Eğlenceli değil ama bunu yapabilirsin. Ben daha önce yaptım.
Ama sahte davranmak zorunda olmadığım filmlerde çalışmak çok daha heyecan verici. Çünkü karakter olarak bir nevi gizli bir dile sahip olmaya başlıyorsunuz ve bu gerçekten heyecan verici.
- Dwayne Johnson: Projeye başladığında işlerin nasıl yürüyeceğini asla bilemezsin. Emily’nin çalışmalarının uzun yıllardır hayranıyım. Daha o ilk toplantıda kimyamızın tutacağının farkındaydık.
KARAKTERİME GERÇEKTEN ÂŞIK OLDUM◊ Film Amazon’da geçiyor. Siz hiç Amazonlara gittiniz mi? Sıra dışı seyahat denince aklınıza ne gelir?- Emily Blunt: Hiç gitmedim ama ailem biz büyürken, bizi sıra dışı gezilere çıkarma konusunda harikaydı.Babam tüm yıl para biriktirip bizi Mısır’a, Güney Afrika’ya, Avustralya’ya, Fas’a ve İsrail’e götürmüştü. İnanılmaz ülkelere giderek büyüdüm ve farklı kültürlerin içine daldım. Seyahat etme, başka dünyaları görme tutkusu genç yaştan beri bana aşılandı.
◊ Size göre izleyici neden bu filmi izlemeli?- Emily Blunt: Çünkü filmde Dwayne Johnson var! Ayrıca karakterim Lily... Pervasız, umursamaz, farkında olmadığı bir kaliteye sahip. İnsan olarak ona gerçekten âşık oldum.
◊ Son olarak yönetmeniniz için neler söylemek istersiniz?- Emily Blunt: İkimiz de ona delice âşığız. Bir kamerayla neler yapabileceğini tahmin edemezsin. Fikirleri görsel olarak çok yüksek ve her sahnenin duygusallığını anlıyor.
DWAYNE TEKNEDEYKEN ARADA SIRADA İLACA İHTİYAÇ DUYUYORDU
◊ Film Amazon’da bir aşk hikayesini anlatıyor, sizin bakış açınızdan aşkın özü nedir?
- Emily Blunt: Bu çok büyük bir soru. Ben İngiliz’im, bu tür konuşmalarda pek iyi değilim. (Gülüyor) Dwayne aşkın özü nedir? Özetlemesi çok zor, değil mi!
◊ Tekneden bahsedelim o zaman...
- Emily Blunt: Baş döndürücü. Dwayne arada sırada Dramamine’e (mide bulantısını önleyen bir ilaç) ihtiyaç duyuyordu! (Gülüyor)
- Dwayne Johnson: La Quila, birçok nesil için çok şey ifade eden, bizim için de özel, çok anlamlı bir tekne. Set tasarımcımız, Oscar ödüllü muhteşem setler, muhteşem tekneler inşa ediyor.
- Emily Blunt: Tekne çok çekici ve nostaljik. Frank’in kalbi ve ruhu bu tekneye girmiş gibi.