Güncelleme Tarihi:
Film, dönemin en yakışıklı erkek oyuncularından biriyle gencecik bir yıldızı bir araya getiriyordu.
Zengin bir iş insanı ile geçimini hayat kadını olarak kazanan genç bir kadının öyküsü üzerine kuruluydu film.
Öylesine büyük ilgi çekti ki bir yandan izlenme rekorları kırdı, diğer yandan sinema tarihine adını yazdırdı. Tabii o sırada henüz 20'li yaşlarını süren genç yıldızı da kariyerinin zirvesine taşıdı.
Aradan geçen yıllar içinde filmin baş erkek oyuncusu da rol arkadaşı olan genç yıldız da yaş aldı, büyüdü.... Ama o filmin ne bir tek sahnesi unutuldu ne de oyuncuları.
İşte o filmin baş kadın oyuncusu, aradan geçen bunca yılın ardından kariyeriyle ilgili önemli bir ayrıntıda ilginç bir açıklama yaptı.
Kamera karşısında geçirdiği yılların en önemli filminde bir hayat kadınını oynamasına rağmen o film dahil neden kamera karşısında hiç çıplak olarak görünmediğini anlattı.
KAMERA KARŞISINDA GİYSİLERİNİ ÇIKARMADI
Anlattığımız bu film Pretty Woman ya da ülkemizdeki adıyla Özel Bir Kadın. O filmde Richard Gere ile birlikte başrol paylaşan Julia Roberts da "sessiz ve derinden" kamera karşısında soyunmama kuralını uyguladı. Hem de bunca yıl!
Bir film setinde tanıştığı görüntü yönetmeni Danny Moder ile üç çocuklu, mutlu bir evliliği olan 56 yaşındaki Julia Roberts, Vogue dergisinin İngiltere baskısına konuştu.
Onunla röportaj yapan kişi de senaryo yazarı Richard Curtis'ti. Bir başka deyişle kendisiyle aynı sektörden biriyle samimi bir röportaj yaptı Julia Roberts.
Konuşma sırasında da konu döndü dolaştı Julia Roberts'ın kariyeri boyunca neden hiç çıplak sahnelerde oynamadığına geldi.
'BENİM TERCİHİM BÖYLE'
Kendisine, filmlerinde uyguladığı bu davranışıyla ilgili diğer kadınlara karşı herhangi bir sorumluluk hissedip hissetmediği sorulduğunda da buna şöyle yanıt verdi Roberts:
"Biliyorsunuz... Başkalarının seçimlerini eleştirmek değil bu. Filmlerde fiziksel açıdan zayıf bir duruma düşmemek ve üzerimdeki kıyafetleri çıkarmamak benim kendim için yaptığım bir tercih."
Roberts, filmlerde çıplak sahnelerde oynamamasıyla ilgili bu fikrinin femİnist bir ikonla sürpriz bağlantısı olduğunu da söylemeden geçemedi.
Roberts'ın bir dönem katıldığı bir TV programında ailesiyle ilgili çarpıcı gerçeklere ulaşmıştı. Bunlardan biri de yapılan DNA analizinde feminist Gloria Steinem'in uzaktan kuzeni olduğu ortaya çıkmıştı.
'BENİM ÜÇ ÇOCUĞUM VAR'
Aslında Julia Roberts, daha önce de giysilerini çıkarmasını gerektirecek sahnelerde oynamamasının nedeninin çocukları olduğunu söylemişti.
O dönemde kendisine bir filmde çıplak bir sahnede oynamak isteyip istemediği sorulduğunda "Bu benim yaptığım bir şey değil. Eğer bunu benden isteyecekseniz daha hafif bir şekilde istemelisiniz" demişti.
Ardından da "Üç çocukla bir anne olarak ben böyle hissediyorum" diye konuşmuştu.
ANNE VE BABASI AMATÖR OLARAK TİYATROYLA İLGİLENİYORDU
28 Ekim 1967'de Georgia. Smyrna'da dünyaya geldi tam adıyla Julia Fiona Roberts. Damarlarında İngiliz, İskoç, İrlanda, Galler, Alman ve biraz da İsveçli kanı dolaşıyor. Roberts'ın annesi Betty Lou ile babası Grady de bir dönem amatör olarak tiyatroyla ilgilenmiş.
Zaten tanışmaları da ordu için hazırladıkları bir tiyatro gösterisi sırasında olmuş. Annesi, Julia'ya hamileyken de kocasıyla birlikte Georgia'da çocuklara yönelik bir drama okulunu yönetiyorlardı. Bu arada ilginç bir not...
Martin Luther King Jr ve karısı Coretta'nın kızı Yolanda'da bu okulun öğrencisiydi ve Julia'nın babası ona oyunculuk eğitimi veriyordu. Julia Roberts dünyaya geldiğinde de ailesi maddi zorluklar yaşadığı için doğum masraflarını Martin Luther King Jr karşıladı.
Julia Roberts'ın anne ve babasının 1955 yılında başlayan evlilikleri 1972 yılında bitti. Bunun sonrasında Julia Roberts bir süreliğine doğduğu yerde yaşadı.
Hemen sonra oyunculuk kariyeri yapmak amacıyla New York'a gitti. Önce modellik yaptı. Ardından da Crime Story adlı bir yapımın bir sezonunda küçük bir rol üstlendi.
Sinemadaki en önemli çıkışını Liam Neeson, Justin Bateman ile birlikte oynadığı 1988 tarihli Satisfaction ile yaptı. Bir yıl sonra oyuncu olan ağabeyi Eric ile birlikte Blood Red için kamera karşısına geçti.
Küçük bir roldü ve sadece iki kelimelik bir diyaloğu vardı. Ama o da daha sonra filmden çıkarıldı. 1989 yılında Steel Magnolias filminde rol aldı.
BU FİLM DÖNÜM NOKTASI OLDU
Sonra 1990 tarihli Özel Bir Kadın (Pretty Woman) geldi ve işte o filmle Julia Roberts, kelimenin tam anlamıyla büyük bir patlama yaptı. İşin ilginç yanı bu rol için ilk seçenek değildi.
Ondan önce Michelle Pfeiffer, Meg Ryan, Jennifer Jason Leigh, Daryl Hannah'a bu rol için teklif götürülmüş ama onlar reddetmişti. Sonunda rol Julia Roberts'ın oldu.
Bu, Richard Gere ile oynadığı bu film onun kariyerinde bir dönüm noktası oldu. Film dünya çapında 500 milyon dolara yakın gişe yaptı. Aynı zamanda Roberts'a en iyi kadın oyuncu dalında Oscar adaylığı getirdi.
Müzikal ya da komedi dalında en iyi kadın oyuncu olarak da bir Altın Küre kazandı. Sonra da kariyeri bugünlere kadar geldi.
OSCAR KAZANDI: Julia Roberts, 2000 yılında Steven Soderbegh'in yönettiği Erin Brockovich filmiyle Oscar kazandı. Bu Film ona başka önemli sinema ödüllerini de getirdi. Kariyerinde hızlı bir çıkış yakalamasını sağlayan Pretty Woman ile de Roberts çok sayıda ödül kazandı.