Güncelleme Tarihi:
◊ “Downhill”, 2014 İsveç yapımı “Force Majeure” filminin yeniden çevrimi. Neden Amerikan versiyonunu çekmek istediniz?
- Orijinal film bir sanat eseri. Bana bu filmi yapmak konusunda ilgi çekici gelen şey, Amerikan merceği takıp filmi yeniden anlatmanın zorlayıcı olmasıydı.
◊ Neden zorlayıcıydı?
- Çünkü tamamen farklı bir kültürü adapte etmemiz gerekiyordu. Filme dönersem, aslında sadece filmde değil, günümüzde de belli bir mercekten hayata baktığımızda gerçekliği tek yönlü görüyoruz, sadece o merceğin bize yansıttıklarına odaklanıyoruz. O merceği kaldırdığınızda ise gerçeklik büyük ölçüde değişiyor ve farklı yansımalar işin içine giriyor. Peki bu durum insanları nasıl etkiler? Ya da filmi ele alırsak, bu durum hikayedeki karakterlere ne yapar? Film genel olarak bununla ilgili. “Avrupa’da yapılmış bir filmi neden Amerikan bakış açısıyla anlatmayalım” dedik. Ve filmi yaptık.
UZLAŞAMAYAN BİR ÇİFT İÇİN EN KOLAYI BAŞKALARINI SUÇLAMAK
◊ Genel olarak soruyorum; eski filmlerin yeniden yapılıp vizyona sokulmasıyla (remake) ilgili düşünceniz nedir?
- Çok fazla remake yapılıyor, biliyorum. “A Star is Born” şu anda ilk aklıma gelen. Çok fazla var... Talep gören, beğenilen filmler yeniden çekiliyor. “Downhill”de bizim yaptığımız gibi. Karşı olduğum bir şey değil. Gayet normal bir durum..
◊ Filmin değindiği konulardan biri, evlilikte iletişimin önemi. Sizin canlandırdığınız karakter avukat, fakat eşiyle yüzleşmekte oldukça geç kalmış. Neden o kadar bekledi konuşmak için?
- Doğru tespit... Evet, kocasıyla yüzleşmek için bekledi. “Neden böyle yaptı?” soruna cevabımı oyuncu olarak karaktere nasıl yaklaştığımla verebilirim. Dağda çığ düşme potansiyelinden bile ağır bir gerçek var ortada; uzlaşmakta zorlanan, ortak nokta bulmayı bir mücadele olarak gören bir çift. Uzlaşamayan bir çift için en kolay şey başkalarını suçlamak. Eğer başkalarını suçlamak da işe yaramazsa sıra yüzleşmeye geliyor. İşte esas sorun burada; nasıl yüzleşmek gerekiyor? Hangi kelimeleri seçmek gerekiyor? Filmde benim karakterimin yüzleşmesi oldukça vakit aldı, sonrasında da düşüş başladı...
◊ Filmin yapımcılarından biri sizsiniz. Yine bir Hollywood filmi, Amerika dışında bir lokasyonda çekildi. Birçok ülke yabancı yapımlara vergi kolaylığı getiriyor. Filmi aynı bütçeyle burada çekemez miydiniz?
- Çektiğimiz manzara nefes kesen güzellikteydi. Avusturya’da, Alpler’de çektik. O kadar güzeldi ki, inandırıcı olmayabilir diye endişe bile ettim. Evet, doğru söylüyorsun bu filmi kolaylıkla burada da çekebilirdik. Ama hikaye o zaman tamamen farklı bir boyuta geçebilirdi. Çünkü Amerikalı ailenin yabancı bir ortamda sudan çıkmış balığa dönmesi gerekiyordu. Bu durumdan kaynaklanan ve yaşanan rahatsızlıklar hikayeye hiç belli olmadan eklenmeliydi. Konuşulan dili anlamıyorlar, gelenekleri anlamıyorlar... Sonra tamamen yabancı bir yerde aile içi gerilimi yaşıyorlar. Avusturya’daki çekimlerde zeki, yetenekli ve çalışkan bir set ekibimiz vardı.
BABASI MİLYARDER İŞADAMI
Julia Louis-Dreyfus, 2016 yılında ölen Fransız asıllı milyarder işadamı Gérard C.Louis-Dreyfus’un kızı. Babasının net varlığı 4 milyar dolar, dedesinin kurduğu Louis Dreyfus Company’nin 2018 yılındaki net varlığı ise 36.5 milyar dolar olmasına rağmen Julia Louis-Dreyfus, Hollywood’un en çok çalışan oyuncuları arasında yer alıyor. Oyuncu, kendi kazandığı para dışında hiçbir gelirle anılmak istemiyor.
DURUP DURURKEN ŞAKA YAPAN BİRİ DEĞİLİM
◊ “Gülmek her derde deva” derler. Hayatımızı güzelleştiren bir ilaç. Siz de bir komedi efsanesisiniz. Etrafınızdaki insanlar, aileniz, arkadaşlarınız komedi yeteneğinizi test ediyor mu ya da sizden komik olmanızı bekliyorlar mı?
- Ailem ve arkadaşlarım beni iyi tanır. Durup dururken etrafımdaki insanlar gülsün diye şaka yapan biri değilim. Ama yaşadığımız durumların ya da olayların içindeki komikliği gören, bulan ben olurum. Beynim, mizahı en umulmadık ortamda bile çıkarabilir. Bu durum hayatımda başıma gelen birçok şeyden kolayca geçebilmemi de sağladı. Mizah bana da deva oldu diyebilirim.
◊ Peki sizi ne güldürür?
- Zor soru aslında. Beni ne güldürür? Çatışma, sinir bozucu şeyler, hayal kırıklıkları beni güldürüyor. İşin içinden çıkamama durumunda komik bir çaba var bana göre.
◊ Peki neler hüzünlendirir?
- Güçsüz, ezilen, hor görülen insanların hikayeleri beni üzer.
VÜCUDA YAKIT YÜKLEMEK İÇİN YALNIZ KALMAK GEREKLİ
◊ Bazen evlilikler ya da ilişkiler kişiyi yorabiliyor. Taraflar yalnız kalma ihtiyacı hissedebiliyor. Sizin böyle hissettiğiniz zamanlar oluyor mu?
- İnsan kendine zaman ayırmalı. Bu bir doğal ihtiyaç. Bir gereklilik. Ben de kendimle baş başa kalabileceğim anlar yaratmaya çalışıyorum. Sessiz, sakin, kimsesiz, huzurlu anlar... En sevdiğim anlar... Bazen araba kullanırken düşüncelere dalıyorum. Bazen yürüyüşe çıkıyor, düşüncelerimde kayboluyorum. “Ben anları”, kafamdakileri yenilemek, tazelemek ve gruplandırmak için gerekli zamanlar. Vücudumuza yeniden yakıt yüklemek için de gerekli.
PERU TATİLİNDE TARANTULA FELAKETİ
◊ “Downhill”, kar tatilinde yaşanan tatsız olaylar etrafında gelişiyor. Sizin tatildeyken başınıza gelen ve unutamadığınız sevimsiz olaylar var mı?
- Şükürler olsun ki büyük bir facia yaşamadım ama tatsız anılarım oldu tabii ki... En rahatsız edenini de Peru’da yaşadık. Yağmur ormanlarına gittik. Yürüyüş sonrası odamıza dönerken ayağımda bir şey hissettim. Eşim, “Endişelenme bir şey yok” dedi. O arada ani bir manevrayla bacağımdakini alıp attı. Odaya girdik, eşim banyoya dişini fırçalamaya gidiyordu ki sırtında hayatımda gördüğüm en büyük tarantulayı gördüm. Nasıl bağırdıysam, kocam Hulk’a dönüştü tarantulayı üzerinden atmak için. Üstündeki tişörtü deli gibi çekti ye yırttı. Zaten sonrasında orada kalma isteğim kalmadı. Benim için bir tür tarantula felaketiydi yaşananlar...
YENİ PROJELERİM İÇİN HEYECANLIYIM
◊ Yeni projeleriniz neler?
- Disney Pixar’ın animasyon filmi “Onward” haftaya gösterime giriyor. Filmde Laurel Lighfoot’u seslendiriyorum. Apple ile yeni bir ortaklığa başladık. Heyecanlıyım.
◊ TV projeleri yolda mı?
- TV, evet ama artık ben bilgisayara da televizyon diyorum. Çünkü eskisi gibi evde sadece TV izleme zorunluluğu yok. Çok farklı ekranlardan da izlenebiliyor yapımlar.
6 MART’TA VİZYONDA
İsveçli yönetmen Ruben Östlund’un imzasını taşıyan “Force Majeure” filminin yeniden çevrimi olan “Downhill”, Türkiye’de 6 Mart’ta “Yokuş Aşağı” adıyla vizyona girecek. Film, çocuklarıyla birlikte Alpler’e kayak tatiline giden ve atlattıkları çığ tehlikesinin ardından birbirlerine karşı hislerini gözden geçiren bir çiftin öyküsünü konu alıyor.