Güncelleme Tarihi:
◊ Merhaba, nasılsınız?
- Merhaba, teşekkürler. İstanbullu musun?
◊ Evet, İstanbulluyum. Geldiniz, biliyorsunuz İstanbul’u değil mi?
- Evet... Bizi orada çok güzel ağırladılar. Eşim de, ben de unutamıyoruz İstanbul’u. Eşim tarih eğitimi aldığı için birlikte eski İstanbul kısmını dolaştık, alışveriş yaptık. Çok çok güzeldi. Sonra “Beyaz Show”a çıkmıştım, Beyaz’a da selamlar buradan. Eşime dansöz kıyafeti hediye etmişlerdi, evde giyiyor bazen, çok eğleniyoruz o kostümle. Diğer unutamadığım şey de Boğaz’daki kulüpler. Dünyanın en şahane manzaralı kulüpleri İstanbul’da. Gerçekten harika vakit geçirmiştik. Çok sevgiler buradan İstanbul’a.
DİZİDEKİ AİLEM SONUNDA BİR ARADA
◊ Üçüncü sezon 2018’de başlayacak ama ben şimdiden bizi neler beklediğini sormak istiyorum...
- Üçüncü sezon güzel başlayacak, çünkü aile sonunda bir arada. Benim oynadığım karakter, birinci sezondan itibaren ailesini bir araya getirmek ve çocuklarını kurtarmaktan başka hiçbir şey düşünmüyor. Sonunda birlikteler. Aile olarak biraz nefes alacaklar ve yine olayların içine girecekler... “Colony”nin her sezonunu farklı seviyorum. Diğer yapımcılar Ryan (Condal) ve Carlton (Cuse) ile her sezonun farklı bir dokusu olmasını istedik. Üçüncü sezonda ailemle birlikte etrafımızdaki duvarlardan kurtulduk ve dışarıda hayatta kalmaya çalışacağız. Gerçi geçen sezon bloklardan kurtulmanın çözüm olmadığını, bizi farklı tehlikelerin beklediğinin ipuçlarını vermiştik...
◊ 10 yıl önce “Lost”u çektiğiniz dönemdeki televizyon sektörüyle bugünkü aynı değil. Gözünüze çarpan önemli değişimler neler? Karşılaştırma yapmanızı istesem neler söylersiniz?
- Televizyon sektörü çok gelişti, artık çok daha yaratıcı diziler var. Teknik ve teknolojik olarak da çok farklı. Şimdi her şey dijital. Biz “Lost”u 35 mm çekmiştik, artık o dönem kapandı. Kişisel karşılaştırma yaparsam; ben “Lost”tayken sadece işimi kaybetmek istemiyordum. J.J’e (Abrams) “Ne yaparsan yap lütfen beni öldürme” demiştim. O dönemler piyasada kalmak için uğraştığım zamanlardı. Şimdi lider pozisyonundayım. Yapımcı olmak, piyasanın farklı boyutlarını öğrenmek çok zevkli.
◊ Neden?
- Yaşlandıkça daha çok çeşitlilik arıyorsun. 10 yıl önce ilgimi çekmeyen her şey dikkatimi çekiyor şimdi. Oyuncu olarak da farklı şeyler peşindeyim. Komedi yapmak istiyorum, kovboy filmi çekmek istiyorum mesela...
DAHA iYi GÜNLER GELECEK
◊ En başta söylediğiniz gibi dünyada olup biten onca olumsuzluğa rağmen, gelecek için umutlu musunuz?
- Elbette... Özellikle baba olduktan ve o saf sevgiyi hissettikten sonra hayata daha umutla bakmaya başladım. Dünya ne ara bu kadar korkunç bir duruma geldi anlamakta zorlanıyorum ama ben yine de insanlığa güveniyorum. Gelişeceğiz, değişeceğiz, daha iyi günler eminim gelecek.
DİZİNİN HEM PATRONU HEM DE ÇALIŞANIYIM
◊ Carlton Cuse, “Lost”un da yapımcısıydı. Siz de “Colony” ile yapımcılığa el attınız. Nasıl bir deneyim?
- Yapımcılık, yavaş yavaş ama emin adımlarla öğrendiğim bir şey. Carlton’u yıllardır tanıyorum. Her konuda işi bilen insanları bir araya getiriyor, fikirlerini söylüyor ve onları çalışmaları için rahat bırakıyor. Ben de yazarlarla bir araya geliyorum, hikaye hakkında görüşlerimi söylüyorum ve işlerini yapmaları için onları rahat bırakıyorum. Hem yapımcı hem oyuncu olarak sette olmak da çok farklı bir şey. Sette saha operatörü gibiyim, ne zaman problem olsa anında çözebiliyorum. Dizinin hem patronu hem çalışanı olmak da verimi artırıyor.
ŞEYTANİ ŞEYLER YAPTIM RUHUM KİRLENDİ
◊ Bir araya geldiğimizden beri sürekli gülümsüyorsunuz, çok pozitif bir enerjiniz var. Dizide ise ailesi için acımasız şeyler yapmak zorunda kalan bir adamı oynuyorsunuz. Ne öğretti bu karakter size?
- Ne öğrendim... Çocuklarım için ben de gözümü kırpmadan her şeyi yaparım. Aslında ben oynadığı karakterlerden etkilenen bir adamım, çünkü hem rolle çok bütünleşiyorum hem de duygusal bir insanım. Eşime sorarsan aşırı duygusalım. O yüzden geçtiğimiz sezon benim için çok zordu. Şeytani şeyler yapmak zorunda kaldım, ruhum kirlendi. Her şey ailem içindi ama, tek tesellim bu!
COMIC-CON HER YIL DAHA ÇILGIN OLUYOR
◊ Şu an Comic-Con fuarındayız. Siz yıllardır katılıyorsunuz, nasıl buldunuz bu seneki fuarı?
- Bu benim 8 ya da 9’uncu Comic-Con’um. Her yıl daha da büyüyor fuar, daha da çılgın bir hâl alıyor. Buradaki fanlar her şeyi bilen insanlar. O yüzden karşılarına iyi hazırlanmış olarak çıkmak gerekiyor.
◊ Sinema-televizyon sektörünü izleyicilerle bir araya getiren başka platform yok değil mi?
- Evet, Comic-Con’daki paneller buluşma yerimiz. Comic-Con’u çok seviyorum.
OĞLUMUN YANINDA 1 SANİYE BİLE OTURAMIYORUM
◊ Yıllar geçse de görüntünüz aynı. Nedir bunun sırrı, nasıl bakıyorsunuz kendinize? Günlük bakım rutininiz var mı?
- Sabah kalkıyorum ve “Yeşil suyum nerede?” diyorum. Şaka şaka... (Gülüyor) Bir arkadaşım var, süper fit bir adam. Bir gün ondan tavsiye istedim, bana “Az ye, çok hareket et” dedi. Ben de hareketli olmak için sürekli farklı sporları deniyorum. Hayatım boyunca dövüş sporlarıyla uğraştım. Haftanın üç günü dövüşüyordum ama yaşlandıkça sakatlıklar çabuk iyileşmediği için bıraktım. Onun dışında 3.5 yaşında bir oğlum var, deli hareketli! Zaten onun yanında bir saniye bile oturamıyorum. (Gülüyor)